'Alevi olduğu için cemaat kurbanı' emniyet amirinden açıklama
Mersin'de şehit polis kızı Emniyet Amiri Derkin Dörtyol, Alevi olduğu için cemaat bünyesinde görev yapan amirlerinin uyuşturucu kullanmaktan fuhuşa kadar akıl almaz iftiraları sonucu 2013'te teşkilattan haksız yere atıldığını ileri sürdü.
Hakkındaki idari soruşturmaların halen devam ettiğini belirten 1 çocuk annesi Derkin Dörtyol, görevi iadesini istiyor.
1998'de Polis Akademisi'nden mezun olduktan sonra ilk görev yeri olan Adana'da 8 yıl çalıştığını anlatan Derkin Dörtyol, "O zamanlar cemaat gizli yapılanma içerisindeydi. Akademi sürecinde de vardı. Sürekli toplantılar oluyor, sohbetlere davet edilip, gitmeyenleri dışarıda bırakılıyor, küçük soruşturmalar yapılıyor. Onlara uyanlar, evlere gidip sohbete katılanlar belliydi. Herkesin bölmeleri ayrıydı, erkek ayrı bayan ayrı odalar vardı. Biz katılmadığımız için iç dizaynı bilemiyorum. Bunlar en az 20 yıldır var" dedi.
Daha sonra Tokat'a tayininin çıktığını belirten Dörtyol, "Daha ben resmi kıyafetlerle emniyet binasına girer girmez, emniyet müdürünün yanına çıkarken sivil ve bıyıklı bir kişi, 'Bu muymuş gelen Alevi. Bunların hepsini bitireceğiz zaten. Az kaldı zamanınız' dedi. Direkt yüzüme söyleyince şoke oldum. Resmi kıyafetli bir başkomiserim. 'Bu kim? Tutun' diye bağırdım memurlara, tuttular. Sonra duydum ki istihbaratta polis memuru çıktı. Müdüre gittim, o dönem İhsan müdür vardı, istihbaratta çalışan Sezgin müdür vardı, o da cemaatin başı zaten. Hiçbir şey yapılmadı ve bu olay kapatıldı. Bana çok psikolojik baskı yaptılar. Oradan oraya tayinimi çıkardılar. 15 gün bir yerde 15 gün başka bir yerde. Bir yandan çocuk emziriyorum, bir yandan ağır görevlerimiz var. 'Nasıl bunu eritiriz, çürütürüz, bitiririz?' derdindeydiler. Öyle kitlenmiş ki cemaat birbirine, öyle hainler ki, ayrı şehirlerde olsalar da anında haberleri oluyor birbirlerinden. Öyle bir cemaat kurmuşlar ki, düşünsenize Cumhurbaşkanımızı öldürmek isteyenler için hainin ötesinde bir kelime bulamıyorum" diye konuştu.
HER ŞEY ONLARIN DEDİĞİ GİBİ OLUYORDU
Tokat'ın ardından Zonguldak'a atandığını belirten Dörtyol, oradaki cemaat yapısını da şöyle anlattı:"Metin Seyfi Sazak haini de İl Emniyet Müdürü idi. Kendi ekibini hemen kurdu. Asayiş Müdürü, şu an tutuklu bulunuyor. Trafik müdürü, trafik komiserleri, özel kalem amiri hep kendi adamlarıydı. Onların dediği olur. İstihbarat, kaçakçılık, dinleme, takip, istediği adamı getirip ifade verme, her şeyde özgürlerdi. Benimle uyuşturucu kullanma suçuyla oynadılar ama herhangi bir şey elde edemediler. Ceza almadım ve tekrar görevime başladım. Baktılar ceza almayacağım, beni kışın ortasında Konya'ya sürdüler küçük çocuklu bir kadın olarak. Konya'da amir olarak görevimi yaparken nasıl ben terörcü oluyorum da 2 yıl boyunca dinleniyorum. Başka suçlarla itham etmeye çalıştılar. Bunlarda her türlü yalan var. Ben adli ceza almadım, idari olarak soruşturmalarım devam ediyor. Şu an Danıştay'dadır. Hainlerin beni dinlediği hukuken ortadadır. Metin Sazak'tan tutun Konya Emniyet Müdürü, kaçakçılığına kadar. Konya emniyetinden 44 kişi tutuklandı. Daha da çoklar. Bu kişiler hep soruşturmama imza atan, benimle oynayan kişiler."
"SORUŞTURMAYI YAPANLAR DA CEMAATÇİ"
Teşkilat bünyesinde kendisi gibi çok mağdur meslektaşları bulunduğunu vurgulayan Dörtyol şöyle konuştu:"Müfettişler de cemaatçi, kime ne ifade edebilirsiniz ki. Bu soruşturmayı yapan teftiş kurulundaki kişiler de cemaatçi. Hepsi birbiriyle anlaşmalı. Kime ne anlatabilirsin ki, çok zor. Beni uyuşturucu kullanmakla suçladılar. Bunu başaramadılar, Konya'daki iş adamlarına, dışarıdan tanıştığım, merhabalaştığım iş adamlarına zorla benim hakkımda ifade verdirmişler. Fuhuş çetesi varmış, 1 yıl önce yakalanmış. 1 yıl sonra benim küçük bir konuşmam varmış, beni fuhuşla itham etmeye çalıştılar. Akıllarına gelebilecek her şeyi denediler. Öyle olsa adli ceza alırdım. Aleviyim ve polis şehit çocuğuyum. Babamın izinde geldim. 15 yıl bir şekilde ayakta durmaya çalıştım ama bunlara dayanmak çok zor. Kimsesizlerin kimsesi Allah'ıma her gün dua ettim, her gün dua ettim. Oyunlarla, ifadelerle, tutanaklarla benimle oynadıkları delillerle ortadadır. Bir kadınsın, dulsun, oğlun var. Borçlar üstüme kaldı, sigortam kesildi. Oğlum her gün ağlamalarımı dua ettiğimi gördü. 'Anne ben de senin için her gün dua ediyorum, ama iki gün unuttum. Allah kabul eder mi?' diyordu. Vatanımı satmadım, devletime yanlış yapmadım. 15 yıl boyunca ceza almadım da bir anda mı oldu bunlar. Maddi manevi çok kötü günler geçiriyorum. Tekrar görevimi, silahımı, kimliğimi, resmi kıyafetlerimi giymek istiyorum. Her gün rüyamda görüyorum. Umudum var, adalete ve Sayın Cumhurbaşkanımıza güveniyorum."
1998'de Polis Akademisi'nden mezun olduktan sonra ilk görev yeri olan Adana'da 8 yıl çalıştığını anlatan Derkin Dörtyol, "O zamanlar cemaat gizli yapılanma içerisindeydi. Akademi sürecinde de vardı. Sürekli toplantılar oluyor, sohbetlere davet edilip, gitmeyenleri dışarıda bırakılıyor, küçük soruşturmalar yapılıyor. Onlara uyanlar, evlere gidip sohbete katılanlar belliydi. Herkesin bölmeleri ayrıydı, erkek ayrı bayan ayrı odalar vardı. Biz katılmadığımız için iç dizaynı bilemiyorum. Bunlar en az 20 yıldır var" dedi.
Daha sonra Tokat'a tayininin çıktığını belirten Dörtyol, "Daha ben resmi kıyafetlerle emniyet binasına girer girmez, emniyet müdürünün yanına çıkarken sivil ve bıyıklı bir kişi, 'Bu muymuş gelen Alevi. Bunların hepsini bitireceğiz zaten. Az kaldı zamanınız' dedi. Direkt yüzüme söyleyince şoke oldum. Resmi kıyafetli bir başkomiserim. 'Bu kim? Tutun' diye bağırdım memurlara, tuttular. Sonra duydum ki istihbaratta polis memuru çıktı. Müdüre gittim, o dönem İhsan müdür vardı, istihbaratta çalışan Sezgin müdür vardı, o da cemaatin başı zaten. Hiçbir şey yapılmadı ve bu olay kapatıldı. Bana çok psikolojik baskı yaptılar. Oradan oraya tayinimi çıkardılar. 15 gün bir yerde 15 gün başka bir yerde. Bir yandan çocuk emziriyorum, bir yandan ağır görevlerimiz var. 'Nasıl bunu eritiriz, çürütürüz, bitiririz?' derdindeydiler. Öyle kitlenmiş ki cemaat birbirine, öyle hainler ki, ayrı şehirlerde olsalar da anında haberleri oluyor birbirlerinden. Öyle bir cemaat kurmuşlar ki, düşünsenize Cumhurbaşkanımızı öldürmek isteyenler için hainin ötesinde bir kelime bulamıyorum" diye konuştu.
HER ŞEY ONLARIN DEDİĞİ GİBİ OLUYORDU
Tokat'ın ardından Zonguldak'a atandığını belirten Dörtyol, oradaki cemaat yapısını da şöyle anlattı:"Metin Seyfi Sazak haini de İl Emniyet Müdürü idi. Kendi ekibini hemen kurdu. Asayiş Müdürü, şu an tutuklu bulunuyor. Trafik müdürü, trafik komiserleri, özel kalem amiri hep kendi adamlarıydı. Onların dediği olur. İstihbarat, kaçakçılık, dinleme, takip, istediği adamı getirip ifade verme, her şeyde özgürlerdi. Benimle uyuşturucu kullanma suçuyla oynadılar ama herhangi bir şey elde edemediler. Ceza almadım ve tekrar görevime başladım. Baktılar ceza almayacağım, beni kışın ortasında Konya'ya sürdüler küçük çocuklu bir kadın olarak. Konya'da amir olarak görevimi yaparken nasıl ben terörcü oluyorum da 2 yıl boyunca dinleniyorum. Başka suçlarla itham etmeye çalıştılar. Bunlarda her türlü yalan var. Ben adli ceza almadım, idari olarak soruşturmalarım devam ediyor. Şu an Danıştay'dadır. Hainlerin beni dinlediği hukuken ortadadır. Metin Sazak'tan tutun Konya Emniyet Müdürü, kaçakçılığına kadar. Konya emniyetinden 44 kişi tutuklandı. Daha da çoklar. Bu kişiler hep soruşturmama imza atan, benimle oynayan kişiler."
"SORUŞTURMAYI YAPANLAR DA CEMAATÇİ"
Teşkilat bünyesinde kendisi gibi çok mağdur meslektaşları bulunduğunu vurgulayan Dörtyol şöyle konuştu:"Müfettişler de cemaatçi, kime ne ifade edebilirsiniz ki. Bu soruşturmayı yapan teftiş kurulundaki kişiler de cemaatçi. Hepsi birbiriyle anlaşmalı. Kime ne anlatabilirsin ki, çok zor. Beni uyuşturucu kullanmakla suçladılar. Bunu başaramadılar, Konya'daki iş adamlarına, dışarıdan tanıştığım, merhabalaştığım iş adamlarına zorla benim hakkımda ifade verdirmişler. Fuhuş çetesi varmış, 1 yıl önce yakalanmış. 1 yıl sonra benim küçük bir konuşmam varmış, beni fuhuşla itham etmeye çalıştılar. Akıllarına gelebilecek her şeyi denediler. Öyle olsa adli ceza alırdım. Aleviyim ve polis şehit çocuğuyum. Babamın izinde geldim. 15 yıl bir şekilde ayakta durmaya çalıştım ama bunlara dayanmak çok zor. Kimsesizlerin kimsesi Allah'ıma her gün dua ettim, her gün dua ettim. Oyunlarla, ifadelerle, tutanaklarla benimle oynadıkları delillerle ortadadır. Bir kadınsın, dulsun, oğlun var. Borçlar üstüme kaldı, sigortam kesildi. Oğlum her gün ağlamalarımı dua ettiğimi gördü. 'Anne ben de senin için her gün dua ediyorum, ama iki gün unuttum. Allah kabul eder mi?' diyordu. Vatanımı satmadım, devletime yanlış yapmadım. 15 yıl boyunca ceza almadım da bir anda mı oldu bunlar. Maddi manevi çok kötü günler geçiriyorum. Tekrar görevimi, silahımı, kimliğimi, resmi kıyafetlerimi giymek istiyorum. Her gün rüyamda görüyorum. Umudum var, adalete ve Sayın Cumhurbaşkanımıza güveniyorum."
En Çok Okunan Haberler
- Nevşin Mengü hakkında karar
- Colani'den İsrail hakkında ilk açıklama
- 3 zincir market şubesi mühürlendi
- Eski futbolcu yeni cumhurbaşkanı oldu
- Fidan'dan 'Suriye Kürtleri' ve 'İsrail' açıklaması
- Geri dönüş gerçekten 'akın akın' mı?
- MHP'den 'asgari ücret' önerisi
- Emekliye iyi haber yok!
- AKP’nin tabutu CHP sıralarına kondu
- 350 bin 757 kez 'yazı-tura' atıldı... Sonuç şaşırttı!