'Altın Çağ’ın 21’inci yüzyılı!

Gencoy Sümer, Aile Sırrı romanıyla günümüzde Altın Çağ polisiyesinden esinlenerek yazan az sayıdaki yazardan biri. Akıcı dili ve okurun gözünün önünde canlanan karlı Londra atmosferiyle yazar, oldukça sinematografik bir anlatım tarzı yakalıyor.

Yayınlanma: 31.03.2021 - 00:02
Abone Ol google-news

Günümüzde kapalı oda cinayetlerini konu alan çok az yazar var. Ancak bunun nedeni, Altın Çağ’a özgü bu anlatım tarzının eskimesi değil. Agatha Christie uyarlaması olan filmler ve diziler hâlâ oldukça popüler. Ancak bu alanın ustaları türlü türlü “Katil Kim?” kombinasyonunu geçen yüzyılda kullandığı için kapalı oda cinayeti kurgulamak göz korkutuyor.

Buna rağmen değerli örnekler hala veriliyor. Bunlardan biri de Gencoy Sümer’in Aile Sırrı romanı.

Adından da anlaşılacağı üzere roman, Altın Çağ’ın sık işlenen temasını yeniden kurguluyor: Odasında ölü bulunan varlıklı bir adam ve ailesinin cinayet soruşturmasıyla ortaya dökülen karanlık ilişkileri.

Londra’da geçen romanda, ünlü bir ilaç şirketinde çalışan bilim insanı Broderick Conway, çalışma odasında ölü bulunuyor. Kendisini defalarca aldatan güzel eşi Jane, son dönem araları bozulan ortağı Dr. Deval, kızkardeşi Myrna ve evin hizmetçileriyle bir kuru temizlemeci baş şüpheliler olarak karşımıza çıkıyor.

Tabii hepsinin ötesinde Dedektif Percule Hoirot var (Hayır, Hercule Poirot değil). Agatha Christie’nin ünlü dedektifinden esinlenen Hoirot karakteri, Poirot’la sıkı benzerliklere sahip. Ve tabii bu durum, hikâyenin kalanına ve cinayetin ardındaki sır perdesine de yansıyor. Bu nedenle romanı, “Altın Çağ’ın 21. yüzyıldaki bir uzantısı” olarak değerlendirmeyi uygun görüyorum.

ALTIN ÇAĞ’IN ADİL OYUNU

Erol Üyepazarcı 221B derginin “Agatha!” sayısındaki yazısında geleneksel “Katil Kim?” romanının ilkesinin “okuru şaşırtmak ama aldatmamak” olduğunu söyler. İngilizce’de “fair play” diye adlandırılan bu adil oyunda, okurun dedektifle eşit fırsatlara sahip olması gerekir. Buna göre katil en başından beri hikâyede yer almalı, tüm ipuçları okura verilmeli ve olay örgüsünde “doğa üstü” noktalar bulunmamalıdır.

Bu açıdan, Aile Sırrı’nın büyük ölçüde adil oynadığını, ancak eleştirilmesi gereken birkaç nokta olduğunu belirtmeliyim.

BURJUVANIN İŞÇİYE BAKIŞI

Altın Çağ romanlarının baş kahramanları özel dedektifler, memurların beceriksizliğiyle sert biçimde alay eder. Aslında bu varlıklı, entelektüel ve zeki karakterler, burjuva sınıfının işçilere (polis memurları dahil) bakışının güçlü bir yansımasıdır. Bu nedenle bu romanlardaki polisler, zor cinayetleri çözmek için çok yetersizdir. Bu da özel dedektifleri devreye sokar.

Öte yandan, Aile Sırrı’nın polis ve özel dedektif arasındaki bu ilişkiyi biraz abartılı biçimde yansıttığını söylemek mümkün. Öyle ki katilin gerçek kimliğini reddettiği romanın sonunda Hoirot, polisten zanlının parmak izini almasını istiyor. Böylece biz de polisin şüphelinin parmak izini almadığını öğreniyoruz.

Kısacası polis parmak izi almış olsaydı, romana gerek kalmayacak, katilin gerçek kimliği baştan ortaya çıkacaktı. İşte bu durum “adil oyun” anlaşmasını da zedeleyen önemli bir faktör oldu.

Toparlamak gerekirse Gencoy Sümer, Aile Sırrı romanıyla günümüzde Altın Çağ polisiyesinden esinlenelerek yazan az sayıdaki yazardan biri. Akıcı dili ve okurun gözünün önünde canlanan karlı Londra atmosferiyle yazar, oldukça sinematografik bir anlatım tarzı yakalıyor.

Adil oyuna dair birkaç önemli eleştiriyle beraber, Aile Sırrı’nın bir polisiye okurunun kitaplığında bulunması gereken güzel bir Altın Çağ örneği olduğunu söyleyebilirim.

Aile Sırrı / Gencoy Sümer / Herdem Kitap / 146 s.


Cumhuriyet Tatil Otel Rezervasyon

En Çok Okunan Haberler