Anadolu’ya felsefeyle bakmak! (18.03.2021)
Üretkenliğiyle dikkati çeken yetkin felsefecilerimiz arasında ilk sıralarda yer alan Hilmi Ziya Ülken’in daha önce yayınlanmamış metinlerini içeren iki kitabı daha yayımlandı: Anadolu Hayali ve Anadolu Köklerini Arayış. Felsefeci Ali Utku’nun yayıma hazırladığı kitaplar, 1920’lerin başında yazılmaları bakımından hem Ülken’in düşünce serüvenine tanıklık etme hem de zamanının sorunlarını felsefece işlemesi bakımından da oldukça önemli.
HİLMİ ZİYA ÜLKEN’İN DÜŞÜNCE SERÜVENİ
“Hissetmeyen bir adamın inanmasından bir şey çıkmaz. Yok, eğer Anadolulu ise esasen onu iknaya çalışmak lüzumsuzdur. Hissiyatını harekete getirmek kâfidir.”
Hilmi Ziya Ülken
Hilmi Ziya Ülken, üretkenliğiyle dikkati çeken felsefecilerimiz arasında ilk sıralarda yer alır. Yalnızca felsefe değil edebiyat alanında da eserler kaleme almıştır. Roman yazması, felsefeci kimliğinin edebiyatı da kapsayan bir genişliğine işaret eder. Felsefi ilgi alanı da geniştir. Türk düşünce tarihinin derinliklerine de yönelir, İslam felsefesi adı verilen felsefi geleneğe de uzanır.
Batı felsefe geleneğiyle de ilgilenen Ülken’in üretkenliğinin ve ilgi alanının genişliğinde yatan en önemli etkenlerin başında gelen şey ise, ülkemizin kendine özgü koşulları bağlamında felsefe kültürü bakımından ihtiyaçları ve sorunlarıdır.
Ülken, felsefenin belli bir alanıyla sınırlı bir eğitim, düşünme ve yazma çabasıyla sınırlamaz kendini. Eğitimden bilime, ahlaktan ontolojiye kadar felsefenin disiplinleri ve sorunları onun düşünme sürecinin başlıca evreleri ya da parçaları olarak karşımıza çıkar.
Eğitim felsefesi konusunda geniş kapsamlı kitaplardan ilki ona aittir. Ne yazık ki eğitim, bu kitabın yazıldığı tarihlerden günümüze kadar, toplumsal bakımdan da en önemli sorunlardan ve tartışma alanlarından biri olmakla birlikte, felsefecilerimiz eğitim kavramını ve olgusunu eğitim bilimcilere bırakmış bir görünüm sergilemektedirler.
Felsefeden beslenmeyen eğitim bilimlerinin durumu ve kavramsal donanımdan yoksun eğitim anlayışının yol açtığı sonuçlar ve yansımalar hem kuramsal alanda hem de pratikte, uygulamalarda sıkça karşımıza çıkar.
Ülken, gerek eğitim gerek araştırma bakımından ortaya koyduğu katkı ve birikimlerle, sorumluluk duygusu ve bilinci güçlü bir düşünür ve aydın kimliğinin örneğidir.
Türk Düşünce Tarihine yönelik çalışmalarıyla da kendi tarih ve kültür birikimimiz içindeki düşünce damarlarını ve köklerini gün ışığına çıkarmaya uğraşmıştır.
Bu noktada Türk Tefekkürü Tarihi ve Türkiye’de Çağdaş Düşünce Tarihi gibi kitapları, çağdaş düşünce tarihinin klasikleri arasında yerini almıştır.
Ülken’in üretkenliği ve bu üretkenliğin ele aldığı konular ve problemlerin çok farklı ve geniş bir düzlemde yer alması, onun felsefeci kimliğinin ve ortaya koyduğu felsefe birikiminin belirgin hususlarıdır.
Bu bağlamda yapılacak okumalar ve eleştirel çözümlemeler, yalnızca bir Cumhuriyet dönemi düşünürünün anlaşılmasını değil, aynı zamanda ülkemizdeki felsefe geleneğinin nereden nereye evrildiğini görmeyi de sağlayabilecektir.
Geçtiğimiz günlerde Ülken’in iki kitabı daha yayımlandı: Anadolu Hayali ve Anadolu Köklerini Arayış. Anadolu Hayali(1918-1921) adlı kitapta şu metinler yer alıyor: Feryat, Dağınık Parçalar, Anadolulunun Bugünkü Vazifeleri, Anadolu’nun Hakiki Merkezi.
Anadolu Köklerini Arayış kitabında ise Ülken’in şu edebi eserleri bulunuyor: Tahir ile Zühre, Siyâvuş veya Hayalperest, Dibâçe-i Mesnevi.
Günümüzün üretken felsefecilerinden Ali Utku’nun yayıma hazırladığı kitaplar, 1920’li yılların başında yazılmaları bakımından hem Ülken’in düşünce serüvenine tanıklık etme hem da zamanının sorunlarını felsefece işlemesi bakımından da oldukça önemlidir.
Genç bir düşünür olarak Ülken’in bu metinleri felsefe alanında ilerleyen zamanlarda ele alacağı sorunların ve felsefeci kimliğinin de belirmeye başladığı metinler olarak Türk düşünce tarihiyle ilgili araştırmacıların da ilgisini çekecektir.
TÜRK TARİHİ VE KÜLTÜRÜNE BAKIŞI
Ülken’in mütareke günlerinde kaleme aldığı metinlerde, yaşadığı tarihsel zamanların izleri kadar onun güncellik içinden tarihe bakışı da yer almaktadır.
Türk tarihine ve kültürüne geniş bir bakış açısıyla yönelen Ülken, Batılı düşünce akımlarıyla arasına mesafe koyarken özgün ve özgür bir düşünme yolunda ilerleyen bir düşünür kimliğinin de niteliklerini ortaya koyar.
Ülken yalnızca batı kökenli felsefelere değil aynı zamanda yaşadığı dönemin düşünce akımlarına ve ideolojilerine de eleştirel bir tavır takınarak kendi yolundan gitmeyi tercih eder. Bu bağlamda onun İstanbul’un merkezde olduğu Osmanlı ile Anadolu arasında yaptığı ayrımlar dikkat çeker.
ANADOLUCU DÜŞÜNCE VE KURUCU METİNLERİ
Tarihi ve kültürü bakımından Anadolu’yu düşüncesinin temeline yerleştiren Ülken, yapılması gereken şeylerin neler olduğu konusunda hem kendine hem düşünce insanlarına bir görevler listesi de ortaya koyar. Bu noktada Ülken, Anadolu’nun tarihsel ve kültürel mirasına dayanarak bir gelecek arayışı ve idealler peşinde olduğunu gösterir.
Ali Utku, Ülken’in Anadolucu düşüncenin kurucu metinleri hakkında şunları söyler:
“Türkiye’de Çağdaş Düşünce Tarihi kitabında olduğu gibi önceki ve sonraki metinlerinde de Hilmi Ziya Anadoluculuk hareketinden memleketçilik bağlamında bahseder. Anadolu belirli, lokal bir coğrafi, tarihsel, kültürel ve siyasi gerçekliği adlandırdığı için daha evrensel bir düşünce formunu ifade edecek Memleketçilik adlandırmasını tercih eder. Bu anlamda Memleketçi düşünce formunun, ‘muayyen bir vatan gerçekliği’ olan Anadolu’dan hareket eden biçimi olarak Anadoluculuğu görebiliriz.” (Utku 2020: 19-20)
Utku, Ülken’in düşüncelerindeki evrilmelere de dikkat çekerek şunları söyler: “Hilmi Ziya’nın 1915’te Turancılıkla başlayıp Anadoluculuğa evrilen, ‘hakiki millet olmak insani mikyasa yükselmekle mümkündür’ dövizinde ifadesini bulan ‘insani vatanperverlik” kavramsallaştırmasında bir kültürler hümanizmiyle evrenselliğini teyit eden memleketçi milliyetçiliğini son eseri olarak görebileceğimiz Hakimiyet’e kadar, teorik art alanını geliştirerek sürdürdüğüne de işaret edebiliriz.” (Utku 2020: 20-21)
Anadolu’nun kültür mirası içinde özellikle destanların önemine dikkat çeken Ülken, bu anlatıların bir milletin varlığının kurucu unsurlarının başında geldiğini söyler.
“Milletin vicdanında asırlık buhranlar yapan öyle derin ve anlatılmaz vakalar vardır ki, bunu bir destan parçası kadar belâgatle hiçbir şey ifade edemez. (…) Destan bir aynadır. İnsan orada ancak kendi ruhiyetini görür.” (Ülken 2020: 185)
Bu noktada Ülken şehirli insan için destanların anlamsız ve boş görünebileceğine de dikkat çeker. Onun metinlerinde merkez karşısında çevrenin, Anadolu’nun ve şehir karşında köyün ön plana çıkarılması da söz konusudur.
NASREDDİN HOCA, BATTAL GAZİ, KÖROĞLU
Ülken’e göre, Anadolu’nun “çok derin bir mazisi ve alnında çizgiler bırakan ne kıymetli tecrübeleri” vardır. “Yalnız icap eder ki, o mazi kurcalansın ve o tecrübeler Anadolu’nun dinç çocuklarına gösterebilsin.” (s. 187)
Bu bağlamda Ülken, tarihsel-kültürel gerçekliğimizin kurucu kişilikleri arasında Nasreddin Hoca, Battal Gazi ve Köroğlu’nu anımsatarak, bu üç adamı, “Anadolu ruhunun hakiki numuneleri” olarak değerlendirir. Ülken’e göre, Nasreddin Hoca, hayatın gösterişine karşı ilgisiz ve kendi sağduyusundan başka hiçbir şeye zerre kadar önem vermeyen Anadolu’nun en belirgin tipidir. (s. 179-180)
Utku’nun gün ışığına çıkardığı Ülken’in bu metinleri, onun ifadesiyle, “karanlık mütareke günlerinde, Osmanlı’nın yıkılışının çatırtıları arasında Anadolu’da doğacak yeni kültür güneşinin hayalini kurduğu, tarihsel belge niteliğindeki metinler”dir.
CUMHURİYET FELSEFESİNİN KURUCU ÖZNELERİNDEN
Kendi tarihsel-kültürel mirasımızı anlama ve yorumlama konusunda olduğu kadar geleceğimize yön verme ve idealler/hayaller ortaya koymada da Ülken’in metinlerini değerlendirmeye ihtiyacımız olduğunu düşünüyorum. Bir düşünce insanı olarak Ülken, ortaya koyduğu eserleriyle ve filozof tipi, duruşuyla da Cumhuriyet dönemi felsefesinin kurucu öznelerinden biridir.
Sorunlardan, gerçeklikten yola çıkan, yolunu geçmişin muhasebesi ve geleceğe dair idealleriyle seçen, her türlü fikrin ve ideolojinin eleştirisini yapan, düşünce alanındaki ve sosyal-politik alandaki kutuplaşmaları/karşıtlık ve dualiteleri aşmaya yönelen, ele aldığı hemen her konuda ve sorunla ilgili olarak sentezler geliştirmeye uğraşan, yaşadığı tarihsel atmosferin olduğu kadar ulusal-toplumsal dünyanın da dertlerini ruhunda hisseden ve eserleriyle düşünce, duygu ve değer yaratıcılığını sürdürmekten asla vazgeçmeyen, çok yönlü, ilgi alanı geniş, bakışı kapsamlı bir düşünür olarak Ülken, düşünce tarihimizde saygın bir yer edinmiştir.
Tarihsel deneyimler ve kültürel oluşumlar temelinde yeşeren bir düşünce çizgisini sürdüren Ülken’in ortaya koyduğu zengin felsefi birikimin çözümlenmesi, yorumu ve eleştirel değerlendirilmesi bugün düşünce ve kültür insanlarına düşen bir görev ve sorumluluktur.
Anadolu Hayali (1918-1921) / Hilmi Ziya Ülken / Yay. Haz.: Ali Utku / Doğu Batı Yayınları / 304 s. / 2020.
Anadolu Köklerini Arayış / Hilmi Ziya Ülken / Yay. Haz.: Ali Utku / Doğu Batı Yayınları / 304 s. / 2020.
En Çok Okunan Haberler
- Korgeneral Pekin'den çarpıcı yorum
- Colani’nin arabası
- Suriye'yi nasıl terk ettiğinin ayrıntıları ortaya çıktı!
- Petlas Yönetim Kurulu Üyesi Özcan, uçakta olay çıkardı
- Petlas'tan o yönetici hakkında açıklama
- Komutanları olumsuz görüş vermedi, görevlerinden oldu
- 148 bin metrekarelik alan daha!
- '100 yılda bir görülebilecek akımın başlangıcındayız'
- Milletvekilleri Genel Kurulu terk etti!
- 'Bıyık altından gülüyorsunuz'