Ataol Behramoğlu’nun eserleri tez konusu ve kitap oldu: Barış ve devrimin şairi
Yazarımız Ataol Behramoğlu’nun eserleri, akademisyen Figen Yılmaz tarafından kitaplaştırıldı. “Dünyayla Söyleşen Şair” isimli kitapta, Behramoğlu’nun eserleri “Barışçı, hümanist, mücadeleci, isyankâr, toplumcu, devrimci yönleri olan şiir” diye tanımlanıyor.
- Figen Yılmaz, Türkiye’de pek yapılmamış bir şey yaptı kısa süre önce. Yüksek lisans tezi olarak sunduktan sonra kitaplaştırdığı monografinizi paylaştı. Nasıl ortaya çıktı “Dünyayla Söyleşen Şair” kitabının fikri?
Genç edebiyat araştırmacısı, akademisyen Figen Yılmaz’la tanışıklığımız sözünü ettiğiniz bu çalışması sırasındadır. Görüşmek için beni aradığında çalışmasına başlamış, epeyce de yol almıştı. Hakkımda böyle bir monografi yazma fikrinin onda doğuşunun başta gelen nedeni şiirlerime duyduğu sevgi ve yakınlık olmalı. Bu sevgi ve yakınlığın nedeni ise, yüksek lisans tezi olarak hazırlayıp başarıyla savunduğu çalışmasının (kitabının) özsözünde şiirlerim üzerine söylediği, bu konuda yapılmış değerlendirmeler arasında beni belki de en çok mutlu eden şu sözler olmalıdır: “En bireysel olandan en toplumsal olana kadar, lirizmin derinliği ve yumuşaklığı ile epik ifadenin yüksek sesini gördüğümüz barışçı, hümanist, mücadeleci, isyankâr, toplumcu, devrimci yönleri olan şiir”....
- İlk şiirinizin ortaya çıkışının üzerinden 57 yıl geçmiş, nasıl doğdu ilk şiir?
“İlk Şiir”imi 5 - 6 yaşlarımda yazmıştım... Adı “Deniz”di... Sonra ilkokulda, ortaokulda şiirler yazdım. O dönemde hececi şairlerimizi okuyor ve seviyordum. (Necip Fazıl, Ömer Bedrettin Uşaklı, vb.) Bir dönem kahramanlık şiirleri yazdım... Sonra aşk kapıyı çaldı ve aşk şiirleri yazmaya başladım. bazıları hiç fena değildir... Orhan Veli’yi, Külebi’yi, Dağlarca’yı keşfettim... Özellikle Orhan Veli’den çok etkilendim. Sözünü ettiğin şiir, 1959’da, demek ki 17 yaşında yazdığım “Melankoli”dir... “İlk şiir” sevdiğim şairlerle kendimi yan yana koymaya cüret etmemi sağlayan, bu nedenle de ilk şiirim sayılması gereken Melankoli’dir. Sonraki pek çok şiirimin ipuçları vardır onda...
- Şiirlerinizi Varlık dergisinde görmek neden önemliydi bu kadar?
Varlık edebiyatımızın gelmiş geçmiş en önemli dergisidir belki... O yıllarda, yolunun başındaki bir şairin orda şiirinin yayınlanması edebiyat dünyasınca kabulü demekti.
- 60’lı yıllarda şairlerin ve yazılan şiirlerin toplumsal sorunlarla yoğun bir şekilde ilişkilenmesinin sebebi nedir sizce?
60’lı yıllar Türkiye’sinde ve dünyasında esen devrimci, özgürlükçü hava...
- Sık sık yurtdışında yaşamak zorunda kaldınız, bu şiirinizi nasıl etkiledi?
1970 - 74 arasında kendi isteğimle, 1984 - 89 arasında siyasal sığınmacı olarak ülke dışında kesintisiz yaşadım... Bulunduğunuz, yaşadığınız, ürettiğiniz ortamlar, özellikle konular bakımından şiirinizi etkileyecektir. Figen Yılmaz’ın kitabında yaşam - toplum - şiir ilişkisi, başka dönemler için olduğu gibi yurtdışı dönemlerini de kapsayarak örneklerle gösteriliyor...
- Türkiye’nin yaşadığı toplumsal değişim Türkiye şiirini nasıl etkiledi sizce? Yeni dönem şairlerini okuduğunuzda 60’lı yılların coşkusunu hissedebiliyor musunuz?
Toplumsal değişimler şiiri her dakika etkilemez. Etkileyen, büyük, kökten değişimlerdir. Ülkemiz bakımından Cumhuriyet devrimi ve sonrası böyledir. 60’lı yıllar ve sonrası ile 80’li yıllar ve sonrası da böyledir. Şiirdeki değişimleri toplumsal değişimlerle ve sadece onunla açıklamaya çalışmak yanıltıcı olabilir. Şiirin (genel olarak sanatın) kendi özgül tarihi de vardır. Ben kendi şiirimde Orhan Veli’den de, Attilâ İlhan’dan da, Dağlarca’dan da, Nâzım’dan da; onların ötesinde Yahya Kemal’den, Fikret’ten, Mehmet Emin Yurdakul’dan, Namık Kemal’den esintiler, izler olduğunu biliyorum... Bu nasıl oluyor?
- Referandum döneminde “Yıkılma Sakın” şiirini paylaştınız. Uzun zamandır büyük buhran içinde olan Türkiye toplumuna ve umutsuzluğuna dair söylemek istediğiniz bir şey var mı?
Türkiye büyük bir ülke, Türk ulusu büyük bir ulus, Türkiye halkı büyük bir halktır. Günümüzdeki sıkıntılar geçecektir. Yunus Emre’yi, Karacaoğlan’ı yaratmış bir dil ve çevresindeki millet yok olmaz.
- 20 yılı aşkın süre Cumhuriyet gazetesinde yazarlık yaptınız, hâlâ yapıyorsunuz. Cumhuriyet gazetesi çalışanlarının yargılanmasıyla ilgili ne söylemek istersiniz?
Sorunuzu Cumartesi köşemde “Adalet ve Saray” başlığıyla yayınlanan son yazımın son birkaç
cümlesiyle yanıtlayayım: “Adaletin saray sözcüğüyle anılmayı hak etmesi için gerçekten adalet olması, herhangi bir saraydan buyruk almaması gerekir. Öyle değilse, ‘adalet sarayı’ isim tamlamasını ‘sarayın adaleti’ olarak değiştirmek gerekir. Ülkeme, adalete her şeye rağmen güvenle...”
Kitaptan...
“Önümüze çıkan zengin malzeme, çalışmamızın sınırlarını yeniden çizmemizi zorunlu kıldı. ‘Ataol Behramoğlu, Hayatı ve Şiiri’ olarak düşündüğümüz araştırmada, sadece şairin hayatı bölümü hacimli bir çalışma olarak ortaya çıktı. Hocam Prof.Dr.Necat Birinci’nin tavsiyesi ile şiir anlayışı ve şiirlerinin kendi içinde incelenmesini bir başka çalışmaya bırakarak, şairin biyografisi üzerine yoğunlaştık. Böyle yaparken, kuru, şiirden uzak bir biyografi çalışması yapmadık. Şairin hayatını aydınlatacak, şiirinde dönüm noktası olacak eserlere de yer verdik. Böylece şiiriyle desteklenmiş eksiksiz bir biyografi ortaya koymaya çalıştık.”
En Çok Okunan Haberler
- Suriyeliler memleketine gidiyor
- İlber Ortaylı canlı yayını terk etti!
- Marmaray'da seferler durduruldu!
- Yaş sınırlaması Meclis’te
- ATM'lerde 20 gün sonra yeni dönem başlıyor
- Lütfü Savaş CHP'den ihraç edildi
- Apple'dan 'şifre' talebine yanıt!
- Suriye’de şeriatın sesleri!
- Erdoğan'ı protesto eden gençlere işkence iddiasına yanıt
- Erdoğan'dan flaş 'Suriyeliler' açıklaması