Atilla'nın tek sanık olduğu davada sona doğru... ABD'li hukukçu Richman olası sonuçları yorumladı
Türkiye'de yakından takip edilen ve üçüncü haftasına giren ABD'nin İran'a yaptırımlarının ihlai davasında, tutuklu sanık Mehmet Hakan Atilla'nın ifade vermeye başlamasıyla yargılamanın seyrinde ilginç bir dönüşüm yaşanıyor.
Kilit sanık konumundan anahtar tanıklığa geçen İran asıllı Türk tüccar Rıza Sarraf, tüm yalanlarından arınmış gibi görünen bir tavır ve özenle seçilmiş kelimelerle ABD'nin yaptırımlarını nasıl ve kimlerle deldiğini anlattı.
Atilla'nın anlattıkları jüri için ezber bozucu oldu
Kendisi için hazırlanmıl takım elbise yerine duruşmalara geldiği siyah V yakalı bir kazak ve beyaz gömlekle ifade veren 47 yaşındaki bankacı, sıradan ancak başarılı bir devlet memuru profili çizdi.
Günlerdir rakamlar ve bankacılık terimleri altında boğulan, çantalardan fışkıran dolar ve avro destelerinin görsellerine alışkın olan jüri, Atilla'nın eşi ve oğlunun daireleri önünde sarılarak çekilmiş fotoğrafları ile ilk kez güncel bir hayat hikayesi dinledi.
Savunmanın delilleri arasında, Atilla'ya dair suç unsurları bulunduğu iddia edilen telefon tapelerinin arka planında neler yaşandığını anlatan e-mail yazışmaları vardı.
Yine de Atilla'nın hakkındaki, ABD'yi dolandırmak ve ekonomil yaptırımları ihlal etmek için tezgah kurmak, banka dolandırıcılığı yapmaya teşebbüs gibi toplamda 6 kategorik suçlamaya karşı suçsuzluğunu ispat için, “Kesinlikle Zarrab'a yardımcı olmadım” demekten öteye geçmesi gerekiyor.
Hiçbir siyasi parti kapısından dahi girmediğini söyleyen Atilla, nihayetinde 22 yıllık bir devlet memuru.
Çoğunluk hissesi devlete ait olan Halk Bankası tarafından tutulan savunma ekibi de hükümetin davaya dair “Fethullah Gülen'in ABD yargısındaki kollarının marifeti” iddiasına atıf yapan bir sunumda bulundu.
Cuma günü, binlerce görüşme tapesi, belge ve görsel delilin Türkiye'de gem hükümet hem de muhalefer çevrelerince 'Gülenci' damgası yemiş eski bir polis tarafından sağlanmış olmasının ne delillerin ne de iddiaların gerçekliğine etki etmediğini vurgulayan Yargıç Richard M. Berman'ı dinledik.
Berman, davanın düşürülme talebini reddederken, jüri kararında son sözün kendisine ait olduğuna yaptığı atıf, satır aralarını okumaya alışkın Türk seyircilerce dramatik bir son ihtimali olarak algılanırken, Amerikalı hukukçular için yalnızca bir kural vurgusuydu.
New York Columbia Üniversitesi Hukuk Profesörü Daniel Richman, karara dair olasılıkları şöyle anlattı: “Jüri kararını verdikten sonra jürinin suçlamalarını düşürdüğünü ve sanığı suçsuz bulduğunu görebiliriz ki; bu durumda dava düşmüş olur ve bu karar savcılığın temyizine kapalıdır. Jüri sanığı suçlu da bulabilir ve bu kararı geri çevirmesi için savunma yargıca talepte bulunacaktır,” diyen akademisyen, şöyle devam etti;
“Savunma, jürinin sanığın suçlu olduğu yönündeki kararını geri çevirmeye çalıştığında, yargıcın sanığın lehine verebileceği iki karar vardır; Birincisi, makul olan hiçbir jürinin böyle bir karar vermiş olamayacağı, diğeri de makul bir jüri tarafından suçlu kararı verilmiş olsa bile delillerin suçluluğu kanıtlamadığı yönünde olabilir. Böylesi bir karar ya sanığın serbest bırakılmasına vesile olur ya da yeni bir yargılamayı beraberinde getirir. Yargıcın, jürinin suçlu bulmasına rağmen vereceği bu ‘suçsuzdur’ ya da ‘yeniden yargılansın’ kararları ise temyize açıktır,” dedi ve ekledi; “Yargıcın tam olarak neyi düşünerek bu açıklamayı yaptığını bilmek tabii ki mümkün değil ancak ifadeleri tamamen sistemin nasıl işlediğini yansıtıyor, yargı kurallarına atıf yapan genel bir açıklama.”
Atilla için kritik 5 gün
O noktaya gelene kadar önümüzde, Atilla için hayati sayılabilecek ifadesinin devamında başlayacak bir de çapraz sorgu var.
Savcı David William Denton’in davanın başladığı gün açılış sunumunda, “İşte yalancı bu, Mehmet Hakan Atilla,” diyerek film karelerini andıran bir jestle işaret ettiği bankacının, sunulan delilleri ve verilen ifadeleri lehine çevirmek için takvime göre beş günü var.
Davanın ilk günlerde Sarraf ‘ın anlatımlarında gündeme gelen ve zamanın Başbakanı Recep Tayyip Erdoğan’ın oğlu Bilal Erdoğan, eski AB Bakanı Egemen Bağış, İçişleri bakanı Muammer Güler ve diğer bazı yetkilileri konu eden milyonlarca dolarlık rüşvet iddiaları Türkiye’de yakından takip edilmişti.
Sarraf ‘ın yarı yarıya kar paylaşımı üzerinden rüşvet anlaşması yaptığını söylediği eski Ekonomi Bakanı Zafer Çağlayan ise “Abi” kod adıyla davanın sekiz sanığından biri.
Gıyabında yargılama yapılamayan sanığın ABD’ye ya da ABD’nin yargıda işbirliği yaptığı ülkelere girişinde gözaltına alınabileceği, dolayısıyla uluslararası hareket kabiliyetinin bu dava ile kısıtlandığı yorumları yapılıyor.
Yeni davalar mümkün mü?
Türk siyasetini 17 Aralık 2013 tarihinde sarsan yolsuzluk operasyonuna atfen sosyal medyaya sızan telefon tapelerini alaturka bekletme müziği dahil mahkeme salonunda yankılanışını dinleyen Türk seyirciler utanç duyduklarını belirtmişlerdi.
Bu iddialar seslendirilmekle kalmış olabileceği gibi, savcıların ABD yasalarına dair suç unsuru tespit etmeleri halinde başka bir soruşturmaya konu olmuş da olabilir. Richman, dava açılmadan bilmemizin mümkün olmadığını belirtti.
“Öncelikle bu dava iddianamelerde geçen suçlarla sınırlı bir dava” diyen Profesör Richman, “Böylesi kompleks iddiaların konu olduğu bir yargılamada, iddianamede yer almayan, hatta Amerikan yasalarına göre yargılanması mümkün olmayan farklı suçlara dair referanslar da gündeme gelmiş olabilir” diye konuştu.
“Özellikle yabancı bir ülkeyi ilgilendiren suçlamalarda, Amerikan yargısını ilgilendirecek bir suç unsuru olsa dahi suçu işlediği iddia edilen kişiler hakkında bir yargılama olup olmayacağına kararı ABD makamları verir. Burada soru, Amerikan makamlarının bu suçların üzerine gitmeyi isteyip istemedikleri ve istedikleri taktirde buna uygun yasal bir zeminin olup olmadığıdır.”
Atilla’nın herhangi bir rüşvet ağında yer almadığı hem 17 Aralık soruşturmasını yürüten eski İstanbul Mali Suçlarla Mücadele Şubesi Müdürü Komiser Yardımcısı Hüseyin Korkmaz hem de Sarraf tarafından kesin bir dille ifade etmişti.
Bankacının yasadışı ticaretle ilişkilendirilmesi ise Sarraf ‘ın Halk Bankası üzerinden İran Milli Petrol Şirketi, NIOC, gibi büyük İranlı mevduatlara ulaşmaya çalıştığını söylediği 2012 yılı başlarına denk geliyor.
Atilla hakkında, “Ambargo mevzuatını en iyi bilen kişi olarak mevcut sistemi uygun şekilde yapılıyor göstermede katkıları olmuştur” diyen Sarraf’ın bu ifadelerini tamamıyla reddeden Atilla’ya karşı ikinci bir turda ifadeye çağrılması teknik olarak mümkün olsa da olası görülmüyor.
“Hükümet, sanığın kullandığı bazı ifadelere karşı tanığın vereceği cevapların önemli olduğunu düşünürse, aksini ispat amaçlı Sarraf’ı yeniden kürsüye çağırma kabiliyetine sahip ancak bu pek de olası görülmüyor,” diyen Richman, böylesi bir hamlenin “savunma ve işbirlikçisi arasında sonsuza kadar devam edebilecek bir ifade trafiğini başlatabileceği” yorumunu yaptı.
Sorgu çetin geçecek
Sunumunu bitiren savcılık böyle bir girişimde bulunsa bile bunun günler sürmeyeceği ve oldukça kısa süreceğinin altını çizen akademisyen, Atilla’nın savcılık tarafından yapılacak çapraz sorgusunun ise tam aksine “oldukça uzun, kapsamlı ve var olan tüm delillerle destekli” olacağını belirtti.
Atilla ABD’deki ceza mahkemelerinde nadir görülen bir adım atarak, avukatı Cathy Fleming’in böylesi durumlara atfen yaptığı genel bir yorumda da belirttiği üzere “adını temize çıkarmak” istemiş olabilir, ancak aldığı risk oldukça büyük.
“Sanığın kürsüye çıkması her zaman risklidir,” diyen Richman, “Bazen kendisine fayda sağlayabilir ama aynı zamanda hükümetin kendi aleyhine en kapsamlı haliyle sunacağı bulgularla karşı karşıya da bırakır” diye konuştu.
Davanın Noel başlamadan önümüzdeki Cuma gününe kadar sonuçlanması planlansa da herhangi bir sürpriz gelişmede süreç yeni yıla da sarkabilir.
İZLENİM: Washington’dan New York’a bir kişinin bahsedilen konuşmayı uçakta olduğundan yapamayacağını, bir saatte rakamların üzerinden gide gele anlattılar, çok sıkıcıydı” diyen bir Türk seyirci, yanındaki yine Türk bir seyirciyle savunma makamının davayı bu kadar yavaşlatarak kendilerini sabote ettiklerini bile düşündüklerinden bahsetti. Ancak her kelimenin içini doldurmak jürili davaların temelini oluşturuyor. Hiçbir verinin anlaşılmış olduğunu varsaymayan yargıç, jürinin verilen bilgiyi daha iyi kavrayabilmesi adına ifadeyi durdurup açıklama isteyebiliyor. Salonun soğukluğundan herkes şikâyetçi. Savunma avukatlarından Cathy Fleming bile yargıca “nefesimiz havada görülebiliyor, siz görmüyor musunuz?” diye sordu. Yargıç dava başladığından beri ısınma problemini halledecekleri sözünü veriyor, henüz netice alınmış değil. Tanık sandalyesine dönük çalışan çizerler biraz da yüksek tavanlı salonun drapeli perdeleri arkasından görülen muhteşem manzarayı da resmetmeliler. Davayı takip etmeye gelen bazı seyircilerin bir selfie dahi alamadan salonu terk edeceklerinden hayıflandıkları kulağımıza çalındı. Hükümet tarafının tanığı olarak kürsüye çıkan Sarraf ‘ın ifadesini Türkçe ve İngilizce ‘den birebir çevirisini yapan FBI tercümanı Bülent Bulut’un kusursuz performansı bütün seyircileri hayrete düşürdü. İki farklı tercümandan yardım alan Mehmet Hakan Atilla’nın ifadesi İngilizceye çevrilirken bazı nüansların yitirildiği fark edildi. |
En Çok Okunan Haberler
- Suriye'yi nasıl terk ettiğinin ayrıntıları ortaya çıktı!
- Nevşin Mengü hakkında karar
- Petlas'tan o yönetici hakkında açıklama
- Colani'den İsrail hakkında ilk açıklama
- 3 zincir market şubesi mühürlendi
- Eski futbolcu yeni cumhurbaşkanı oldu
- Geri dönüş gerçekten 'akın akın' mı?
- Fidan'dan 'Suriye Kürtleri' ve 'İsrail' açıklaması
- MHP'den 'asgari ücret' önerisi
- AKP’nin tabutu CHP sıralarına kondu