Aytaç Yalman: İlker Başbuğ edepsiz

Eski Kara Kuvvetleri Komutanı emekli Orgeneral Aytaç Yalman, hafta sonunda piyasaya çıkan kitabında, 2003 yılı başında Birinci Ordu Komutanlığı’nda gerçekleşen plan semineriyle ilgili verdiği talimatın uygulanmamasından o dönemde kendisinin Kurmay Başkanı olarak görev yapan ve sonradan Genelkurmay Başkanlığı görevine gelen Orgeneral İlker Başbuğ’u sorumlu tuttu.

Yayınlanma: 16.12.2014 - 05:00
Abone Ol google-news

Yalman, Hürriyet Gazetesi’ne verdiği röportajda, Başbuğ’u “yetkisini aşarak, usul hatası yapmak ve disiplin suçu işlemekle” suçladı. Yalman, “(Başbuğ’u kast ederek) Siz görevinizi yapsaydınız Balyoz olarak isimlendirilen dava olmayacak, yüzlerce suçsuz insan cezaevinde olmayacaktı” dedi. “Birinci Ordu’daki seminerin çerçevesini İlker Başbuğ biliyormuş ama size bilgi vermemiş... Neden bildirmedi?” sorusuna da “İşte ben bu sorunun cevabını veremiyorum. Kötü niyetle bakamıyorum. Herhangi bir hareket olursa... Ne bileyim... Ben bu sorunun cevabını veremedim. Ama bu bilgiyi bana vermedi, yani görevini yapmadı” karşılığını verdi.

Yalman, Başbuğ için “Benim için artık yoksunuz” diye yazmışsınız sorusu üzerine de şunları söyledi:

“Öyle yazmışsam öyledir. Tüm bunlara, bu kadar sıkılmama, yanlış yapmasına rağmen hapishaneden çıkıp eve geldiği vakit iki kere aradım. Telefona çıkmadı. İki kere aradım iki... Yazın bunu. Böyle yanlış işler yaptı, seri yanlışlar yaptı... Bunlara rağmen acı çekmiştir, semboldür, şahıs olarak olmasa bile makamı itibariyle, ‘Bir arayayım, geçmiş olsun dileyeyim’dedim. Telefona çıkmadı. Başbuğ, ‘Suçlamalara Karşı Gerçekler’ diye bir kitap yazdı. O kitapta ‘Aytaç Paşa eğer kuvvet komutanı olmayıp da Edip Paşa olsaydı -tabii benim adım geçmiyor, zımnen söylüyor- ne Balyoz olurdu, ne Ergenekon olurdu...’ diyor. Böyle büyük bir edepsizlik olur mu! Ben bu Balyoz’u, hareketin başından beri engellemeye, durdurmaya çalışmış bir insanım. Hem birinci sene, hem ikinci sene... Askerlerin kafasında daima koruma, kollama içgüdüsü vardır. Kimi bunu dışarı vurur, kimi içinde yaşar. Bizim görevimiz bu tepkiyi ne dışarı vurmaktır ne geri atmaktır. Objektif olarak değerlendirip ilgili makama aktarmaktır. Ben bunları yaptım. Beni itham edecek şekilde konuşunca ‘Haddini aştın sen’ dedim. Bugün bulunduğun, işgal ettiğin makama seni kim getirdi? Seni kim yanına aldı, kim terfi ettirdi? Seni terfi ettiren insana ‘Bu gelmeseydi’ diyorsun, ‘Falanca gelseydi bunlar olmazdı’diyorsun. Bu kadar büyük bir itham altında bırakıyor beni. Ki yanımda çalıştı, beni tanır. Eğitimini çok iyi bilirim, benden de istifade etmiştir.”


Cumhuriyet Tatil Otel Rezervasyon

En Çok Okunan Haberler