Bahçeli: TOMA'cı hükümet, gazcı Erdoğan...

MHP Lideri Devlet Bahçeli, "Türk milletini birbirine kırdırmadan gitmeli Erdoğan. TOMA'cı hükümet gitmeli, gazcı Erdoğan istifa etmelidir. Çözüm sandıkta yapılmalıdır" dedi.

Bahçeli: TOMA'cı hükümet, gazcı Erdoğan...
Abone Ol google-news
Yayınlanma: 18.06.2013 - 08:53

MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli, partisinin TBMM Grup Toplantısı'nda yaptığı konuşmada, AKP'nin Ankara ve İstanbul'da düzenlediği "Milli İradeye Saygı" temalı mitinglere değinerek, Başbakan Erdoğan'ın yaptığı konuşmaların "her haliyle ibretlik ve esef verici" olduğunu söyledi. Bu mitinglerde "üç hilal" bayrakları ve "bozkurt" amblemlerinin sallandığına dikkati çeken Bahçeli, bu durum karşısında Başbakan'ın hemen pür dikkat kesildiğini ve arkasından "MHP'li kardeşlerime teşekkür ediyorum" sözlerini sarf ettiğini anımsattı.

Başbakan'ın teşekkürünü kabul edecek hiçbir dava arkadaşı bulunmadığını ifade eden Bahçeli, konuşmasını şöyle sürdürdü: "AKP'nin mitinginde üç hilalimizi ve bozkurt simgemizi çalarak kullananlar da MHP'li olmadığına göre, Başbakan dolandırıcılara, sokak serserilerine teşekkür etmiş sayılacaktır. Üç hilalin ve bozkurt simgesinin AKP mitinginde kullanılması çok net siyasi bir entrikadır. Bunun tarafımızdan hoş görülmesi de düşünülemeyecektir. Bu ahlaksızlığın içinde kimlerin olduğu, kimlerin parmağının bulunduğu az çok bellidir. Başbakan Erdoğan, yavuz hırsız ev sahibini bastırır mealinden yaptığı konuşmaları bir yana bırakmalı, siyasi ahlaksızlığın ve milli irade saygısızlığının hesabını vermelidir. Bu tezgahın içindeyse hemen özür dilemeli, paralı askerlerini yargıya teslim etmelidir. Nitekim bugün biz, konuyla ilgili gerekli hukuki müracaatı da yaparak, partimize dönük terbiyesizliğin hesabını yargı nezdinde ucu nereye dayanırsa dayansın soracağız. Başbakan Erdoğan şayet bu tezgahtan haberi yoksa, o halde çok kritik bir tehlikeyle karşı karşıya olduğunu mutlaka görmelidir. AKP'nin açık hava toplantısında, Başbakan'ın konuşma yaptığı platforma çok yakın bir noktada kolaylıkla kimliği meçhul isimler büyük boyutlu değişik flama ve afişleri açılabiliyorsa durum ciddi demektir. Bu kapsamda Başbakan Erdoğan'ın tuzağa düşürülme ihtimali de çok fazladır. Yani kimliği müphem afişçiler, kiralık pankartçılar Başbakan'ın dibine kadar güvenlik çemberlerini aşarak gelmişse, gözü kara suikastçılar da rahatlıkla bunu yapabileceklerdir. 25 metreden 25 kuruşu vurabileceklerdir. Başbakan Erdoğan'a yanında duran, çevresinde öbeklenen, hemen kol mesafesinde bulunan birilerinin kötü niyetle fırsat gözlediğini kimse ihmal etmemelidir. Menderes'in asılmasını, Özal'ın zehirlenmesini siyaset malzemesi yapanlar, acaba Erdoğan'ın da vurulması için adım adım düzenek mi hazırlamaktadır? Başbakan'ın bugünlerde kefenden musalla taşına kadar ölümü hatırlatıcı birçok beyanı düşünüldüğünde, yeni bir oyun mu kurgulanmaktadır? Bu yüzden Başbakan Erdoğan dönüp etrafını yoklamalı ve yanına kadar sokulmuşları iyi araştırmalıdır."

 

'Üç hilalimizi BOP çadırında kirletmeye yeltenenler, hesabını verecekler'

Milliyetçi Hareket'in "şeref ve varlık timsallerini siyasi şov ve akıl karıştırmak maksadıyla Başbakan'a pazarlamaya çalışanlar" olduğunu belirten Bahçeli, "Üç hilalimizi ve bozkurdumuzu BOP çadırında kirletmeye yeltenenler, siyasi ayak oyunlarına alet etmeye cüret edenler bunun hesabını vereceklerdir" dedi.

Bahçeli, "Başbakan Erdoğan'ın geçmişte 'tabela' diyerek küçümsediği üç hilalin, kendilerine muhteşem Türk tarihinin kutlu bir hatırası olduğunu" ifade ederek, "Her biri aziz ceddimizin bin yıllık hükümranlığını temsil eden üç kıtayı ve üç kıtadaki beşeriyet kucaklaşmasını simgelemektedir. Bu semboller milliyetçi düşüncenin jeopolitiğinin bin yıllık eseri ve gelecek bin yıllardaki ülküsüdür. Muhterem hatıralarında Adriyatik'ten Çin Seddi'ne kadar yaşanmış destanların derin izleri vardır. Üç hilal, dün Ulubatlı Hasan'ın elinde bir fetih ruhuydu, bugün milliyetçilerin gönderinde yükselen bir hilaldir. Üç hilal, dün bir mehteranın elinde sallanan bir tuğ idi, bugün ise ihanete ve AKP'ye dur diyecek son kutlu sancaktır" diye konuştu.

Üç hilalin ancak hak edenin elinde anlam kazanacağını,gönül verenin ruhunda dalgalanacağını ve layık olan milli vicdanların elinde sallanacağını belirten Bahçeli, bunlardan Başbakan Erdoğan'ın anlam çıkarmasını beklemenin nafile bir çaba olacağını söyledi.

"Her fırsatta milliyetçileri, milliyetçiliği ve sembollerini hedef alan Başbakan'a bazı gerçekleri ifade etmek" istediğini belirten Bahçeli, Milliyetçi Hareket'in, Türkiye'nin milli birliğinin ve kardeşliğinin temel harcı ve ebedi sigortası olduğunu kaydetti. Türkiye'nin kanlı bir kardeş kavgasına sürüklenmesini önlemenin bu vatanı ve milleti gönülden seven herkes için birinci öncelikli ve en önemli görev olduğunu vurgulayan Bahçeli, Türk milliyetçilerini etnik ve mezhep temelinde bir çatışma ortamına çekmek için yapılan çok yönlü hesapların, tezgahların ve tahriklerin farkında olduklarını kaydetti.

"Herkes çok iyi bilsin ki Başbakan Erdoğan'ın siyasi kışkırtmaları ve etnik bölücülerin tüm tahriklerine rağmen bu oyun mutlaka boşa çıkarılacaktır" diyen Bahçeli, Milliyetçi Hareket ve ülkücü gençliğin Türkiye için felaket olacak böyle bir kavganın tarafı olmayacağını, bunu önlemek için demokratik ve meşru zeminlerde sonuna kadar mücadele edeceğini bildirdi.

Üç hilalin tarihi anlamı ve misyonunun, Türkiye'nin milli birliğine ve bin yıllık kardeşlik hukukuna sonuna kadar sahip çıkmak olduğunu ifade eden Bahçeli, "Şerefle taşıdığımız sembollerimizi ve üç hilalli sancağımızı, siyasi hırsızlardan, siyaset yağmacılarından, kiralık ve satılık simaların emellerinden her daim koruyup kollayacağımızdan aziz dava arkadaşlarım ve büyük milletim emin olmalıdır" şeklinde konuştu.

 

Diyarbakır'daki konferans

Türkiye, Gezi Parkı'na sabitlenmişken, bölücülerin meydanı boş bulduklarını, tehdit dolu söz ve açıklamalarını artırarak sürdürdüklerini belirten Bahçeli, geçen hafta sonunda Diyarbakır'da sözde "Kuzey Kürdistan Birlik ve Çözüm Konferansı" ile yeni bir "kepazelik" sergilendiğini kaydetti.

Başbakan Erdoğan'ın açık hava toplantılarında Gezi Parkı'na en ağır cümlelerle saldırırken, Türkiye'nin bölücülük ağına düşmesinden hiç yakınmadığını ve bu konuya hiç değinmediğini iddia eden Bahçeli, PKK ve siyasi bölücülerin kafalarında Türkiye'yi çoktan böldüğünü, Kürdistan'ın doğusunu, batısını, kuzeyini ve güneyini haince şekillendirdiğini söyledi.

Hükümette hala hareket olmadığını belirten Bahçeli, "Başbakan Erdoğan masum vatandaşlarımıza terörist yaftası vuracağına, eğer aksi yönde bir sözü ve senedi yoksa PKK'ya, İmralı canisine ve Diyarbakır'da toplananlara bakmalıdır" dedi.

Milletin Taksim'de meşgul edilirken, altındaki vatan coğrafyasının kaydığını görmesi gerektiğini ifade eden Bahçeli, Türkiye Cumhuriyeti'nin bir bölgesinin Kuzey Kürdistan olarak ilan edildiğini ve dayatıldığını belirtti. Bahçeli, şunları kaydetti: "AKP hükümeti böylesi bir ihanetin neresindedir? Böylesi bir rezilliğe nasıl onay vermekte ve nasıl rıza göstermektedir? Sınırları şehit kanlarıyla çizilmiş son vatanımız üzerinde örtülü ya da açık bölücü operasyonlara tevessül ve teşebbüs etmek sonu pişmanlıkla malul bir edepsizliktir. İmralı canisinin talimatlarıyla Diyarbakır'da yapılan konferans millet ve devlet hukukuna hakaret olup milli güvenliğimizin hiçe sayılmasıdır. Acaba Başbakan ve şer takımı, Gezi Parkı'nı bölücülerin rahat hareket etmesi için mi tezgahlamıştır? Acaba Başbakan Erdoğan ve hükümeti, Gezi Parkı hadiselerini, PKK'yla birlikte, dikkatleri başka yönlere kaydırmak için mi projelendirmiştir? Acaba Başbakan Erdoğan Kuzey Kürdistan'a tamam demiş midir? İmralı canisine ve örgütüne söz vermiş midir? Sayın Cumhurbaşkanı neden sessizdir?"

Suriye'nin doğusunda ortaya çıkan terör odaklı fiili durumun alkışlandığı ve teşvik edildiğini savunan Bahçeli, "Başbakan Erdoğan, bölücülerin özerklik, federasyon ve bağımsızlık gibi seçenekleri masaya koymalarına ne diyecektir? Kendi geleceklerini kendilerinin belirleme hedefine nasıl cevap verecektir?" diye sordu.

 

'Türkiye tehdit dalgası altında'

Başbakan ve hükümetinin Taksim Gezi Parkı parantezini genişlettikçe, teröristlerin, bölücülerin ve İmralı'daki "canibaşı"nın rahata erdiğini ileri süren Bahçeli, Türkiye'nin muazzam bir tehdit dalgasının altında olduğu iddiasında bulundu.

"Başbakan Erdoğan açık hava toplantısına katılanlara 'bayrak asın' diye çağrıda bulunacağına, bayrağı çiğneyen, bayrağı kirleten aşağılık yüzleri ve bizzat kendisini gözden geçirmelidir" diye konuşan Bahçeli, şunları söyledi: "Parti olarak gerçekten büyük bir kumpasın içinde olduğumuzu düşünüyoruz. Türkiye'ye kast etmek isteyen ne kadar soysuz varsa kıpırdamış, belini doğrultmuş ve ayaklanmıştır. Başbakan Erdoğan eğer PKK'ya ve İmralı canisine sözde Kuzey Kürdistan konusunda açık çek vermişse, eğer Türk milletini meşgul ederek PKK'ya ve siyasi bölücülere alan açmışsa, eğer Türkiye'nin ve Türk milletinin mahvına neden olacak vaatleri peş peşe sunmuşsa, değil bu dünyada, mahşerde bile olsa yakasından tutmazsak namerdiz. Sayın Başbakan, Milliyetçi Hareket henüz son sözünü söylemedi derken şaka yapmadık. Henüz her şey bitmedi derken de laf olsun diye konuşmadık. Akıllı ol, yoksa Türk milleti ve Türk milliyetçileri senin aklını başından almasını çok iyi bilecektir."

Bahçeli, "Türk milletini birbirine kırdırmadan gitmeli Erdoğan. TOMA’cı hükümet gitmeli, gazcı Erdoğan istifa etmelidir. Çözüm sandıkta yapılmalıdır" dedi.

Bahçeli, partisinin TBMM Grup Toplantısı'nda yaptığı konuşmada, AKP Hükümeti'nin ülkeye sonuçları çok ağır olacak tuzaklar kurduğunu, engeller çıkardığını ve bunalımlar icat ettiğini, bu siyasi anlayış tarafından toplumsal huzurun kökünün kurutulduğunu, birlikte yaşama ülküsünün tutkalı olan aidiyet duygusunun gevşetildiğini ve esnetildiğini savundu.

Türk milletinin ciddiye ve dikkate alınması gereken vahim bir durumla muhatap olduğunu ileri süren Bahçeli, "Başbakan Erdoğan aklını, mantığını, merhametini ve basiretini yitiren bir siyasetçi olarak bugünkü halimizin, bugünkü yaralayıcı tablonun mimarbaşı pozisyonundadır. Sinir küpüne dönen, öfke seline kapılan, nefret kuyusuna düşen ve makulden uzaklaşan Başbakan, savaş boyaları sürerek milletimizi birbirine düşürmek için vaziyet almıştır" ifadelerini kullandı.

Demokrasi karşıtı eğilimlerin, milli iradeye duyulan alerjilerin, kişisel hak ve hürriyetlere gösterilen tahammülsüzlüklerin Başbakan ve hükümetiyle üstü üste örtüştüğünü iddia eden Bahçeli, "ileri demokrasi iddialarının kuyruklu yalan olduğu bugünlerde iyice netleştiğini, Türkiye'nin örnek alınan, gıptayla bakılan, hayranlık uyandıran bir ülke haline geldiği söylemlerinin palavradan ibaret olduğunun gün ışığına çıktığını" söyledi.

AKP'nin tüm politikaları, vaatleri ve sözlerinin birer birer buharlaştığını ileri süren Bahçeli, "Bir ara bu ülkenin zencileri olduğunu söyleyen Başbakan, böylesi ucube değerlendirmeleri bir kenara koymalı ve gerçeklere dönerek, mesela zalimliğin tahtına BOP tacıyla nasıl oturduğundan, İmralı'daki caniyle nasıl kan kardeşi olduğundan bahsetmelidir. Başbakan Erdoğan zaman kaybıdır, israftır ve heba olmuş yılların adıdır" diye konuştu.

 

'Siyasetin gayesi ayırma değil, birleştirme'

Siyasetin gayesinin ayırma değil, birleştirme; bölme, ufalama, dağıtma değil, derleme, toplama, bütünleştirme olduğunu belirten Bahçeli, siyasetin ahlaki, vicdani ve milli ölçülerden uzaklaşması halinde kendi kendini yiyen organizmaya dönüşeceğini, büyük bir hayal kırıklığı yaratarak toplumsal uyum ve işbirliğini lağvedeceğini söyledi.

Bahçeli, milli iradeyi işine geldiği gibi tercüme edenlerin, işine geldiği gibi yorumlayanların, çatıştırarak, vuruşturarak, kutuplaştırarak ve gerginleştirerek ayakta kalmanın çarelerine bakan sefalet odakları olduğunu ifade etti.

Adalet ve Kalkınma Partisi'ne bakan ve izlediği omurgası olmayan politikaları takip eden her vatandaşın bunları fark edeceğini iddia eden Bahçeli, dedikodunun, gıybetin, iftiranın, bozgunculuğun ve bölücülüğün AKP'nin ana fikri ve mayası olduğunu savundu. Bahçeli, siyaseti asıl anlamından soyutlayarak vatan ve millet aleyhine işleyen bir tehdide çevirmenin AKP'nin ezberi ve öğretisi olduğunu ileri sürdü.

 

Marjinal unsurlar ve illegal örgüt militanları

Bahçeli, Başbakan ve hükümetinin Gezi Parkı buhranını kışkırtmak için elinden geleni yaptığını, Başbakan Erdoğan'ın en tabii hak ve beklentilerin seslendirilmesini kendisine ve hükümetine kurulan bir tuzak ve komplo olarak kabul ettiğini dile getirdi.

Başbakan'ın Taksim Gezi Parkı ile ilgili ifadelerine ve görüşlerine değinen Bahçeli, "Gezi Parkı merkezli hadiseleri ve tepkileri bir türlü anlamayan veya anlamak istemeyen Başbakan Erdoğan, bundan sonra Türkiye'yi nasıl yönetecek? Ülkemizi fırsattan istifade ederek anında cepheleştiren Başbakan'ın, herkesi kucaklaması nasıl ve hangi yollarla sağlanacaktır? Demokrasi çağrılarına kulak tıkayan, baskı ve zulümde yepyeni rekorlar kıran Başbakan bundan sonra gönülleri nasıl tamir edecek, herkesin sevgisini değilse bile saygısını hangi fedakarlıklarla kazanacaktır?" diye sordu.

Gezi Parkı olaylarının zaten hasarlı olan demokrasi için yeni bir kırılma olduğunu ileri süren Bahçeli, yıllardan beri süren haksızlıklara, hukuksuzluklara, zorbalıklara reaksiyon gösteren masum vatandaşlara ve gençlere tomalarla, biber gazlarıyla ve örneklerine üçüncü dünya ülkelerinde rastlanan envai çeşit şiddet araçlarıyla karşı koyulmasının Türkiye adına utanç vesikası olduğunu söyledi.

Marjinal unsurlar, illegal örgüt militanları hakkında gerekenin yapılmasını isteyen Bahçeli, bunlara kesinlikle ortam açılmaması gerektiğini anımsattı. Dağdan şehre inmiş, Gezi Parkı'ndaki belirsizliği lehine çevirme hedefine sarılmış PKK'lilerle, süreç ihanetinden nemalanan teröristlerle sonuna kadar mücadele edilmesi gerektiğini vurgulayan Bahçeli, "Ancak masum vatandaşlarımızı ve gencecik evlatlarımızı yasa dışı terör örgütleriyle aynı kategoriye alıp saldırmak Saddam rejiminin, Kaddafi yönetiminin ve Esad anlayışının bir kopyasından başka bir şey olmayacaktır. Başbakan Erdoğan, bir zamanlar Ortadoğu'ya model olma derdine düşerken, aslında kendisine otoriter simaları ve iktidarları örnek aldığının herhalde farkına bile varamamıştır" şeklinde konuştu.

 

'Konu 3-5 ağacın kesilmesinin çok ötesinde'

Taksim Gezi Parkı'nda ve ülkenin pek çok yerinde karmaşıklığın hakim olduğunu anlatan Bahçeli, Başbakan Erdoğan'ın ise acımasızca demokratik refleksleri ve karşı çıkışları bastırdığını savundu.

Konunun sadece üç beş ağacın kesilmesinin çok ötesinde olduğunu, parka yapılacak yeni düzenlemeleri ve inşası planlanan Topçu Kışlası'nı aşan çok boyutu bulunduğunu iddia eden Bahçeli, Başbakan'ın otoriter dilinin, bildik despotları aratmayacak davranışların tepkilerin hedefinde olduğunu ileri sürdü.

Bahçeli, sağduyu ve anlaşmayla çözülecek bir meselenin kördüğüm halini aldığını, duygusal tepkileri ileri bir safhaya taşıdığını, Türkiye'nin bir bölümü "ah vah" ederken, diğer bölümünün hükümetin tahrikleriyle sevinç çığlıkları attığını ifade etti.

 

'Ateşle oynadıklarını göremeyecek kadar şuurlarını kaybetmişlerdir'

Düne kadar şikayet ettikleri askeri bile devreye sokacaklarını açıklayan bazı hükümet üyelerinin ateşle oynadıklarını göremeyecek kadar şuurlarını kaybettiklerini iddia eden Bahçeli, şunları söyledi: "Darbe davalarıyla, Türkiye'nin bağırsaklarını temizlediğini iddia eden malum başbakan yardımcısı, 'burası dingonun ahırı değil, hukuk devletidir' diyerek herkese gözdağı vermiştir. Askerimizi, bölücü katillerin önünden çekip de Taksim'e indirme planları ve masum vatandaşlarımızla karşı karşıya getirme niyetleri en vahşi dingoluk değil midir? 3 Haziran'da yurt dışına çıkan Başbakan Erdoğan'ın yerine vekalet eden bu şahıs, o günlerde kimlerden ve niçin özürler dilemiştir? İşte AKP yönetimi bu kadar ikiyüzlü, bu kadar yanardöner, bu kadar çifte standartlıdır. Dün öyle bugün böyledir. Başbakan Erdoğan ve yol arkadaşları Taksim Gezi Parkı'ndan yükselen sesleri duymak yerine, toplumsal tepkileri iyice germekle ve dönülmez noktalara taşımakla uğraşmaktadır. Çünkü işlerine gelen budur. Başbakan Erdoğan'ın isimleri kamuoyunca iyi bilinen sanatçılarla geceli gündüzlü görüşme trafiği, sözüm ona çözüm arama ve bulma arayışı oyalama taktiği olduğundan bir sonuç doğurmamıştır. İlgili ilgisiz birçok isimle görüşse de meseleyi sürüncemede bırakmaktan, zamana yaymaktan geri durmamıştır. Renkli isimleri içinde barındıran sanatçı kafilesi Başbakan'ı hangi hususlarda feyizlendirmiş, hangi yaraya merhem olmuştur? Başbakan Erdoğan Türk milletiyle dalga mı geçmekte, demokratik isteklerine cevap arayanlarla kafa mı bulmaktadır? Toplumsal infiali magazinleştirerek giderileceği aklını Başbakan'a kim vermiş, meşhur isimlerle görüşerek her şeyin üstesinden geleceğini kulağına kimler üfürmüştür? Tribünde oturanlar, dizi film setinden çıkıp oraya buraya koşanlar, İstanbul gecelerinde boy gösterenler, şu işe bakınız ki, Başbakanla toplumsal bir mesele hakkında görüş alış verişinde bulunmak üzere masaya oturmuşlardır."

 

'Herkes rolü kapsamında hareket ediyor'

Bahçeli, herkesin önceden yazılmış rolü kapsamında hareket ettiğini ve Gezi Parkı ateşini belirli bir seviyede tutmak için yapılan AKP kontrollü ve güdümlü, derin ellerin de devrede bulunduğu bir operasyon olduğunu savundu.

Başbakan Erdoğan'ın toplumsal tansiyonu ve kanamayı belirli bir sınırda tutarak sürmesini istediğini ileri süren Bahçeli, bu ihtimalin kesinlikle yabana atılmaması gerektiğini vurguladı. Bahçeli, "Zira kendi partisinin zayıflamasını bu şekilde durduracağını düşünmüş olması hesaba katılması gereken bir durumdur" dedi.

Bahçeli, hükümetin çıkmaza girdiğinden can simidine ihtiyaç duyduğunu, iç ve dış politikada Başbakan ve partisinin başarısızlığa mahkum olduğunu, Suriye politikasının çöktüğünü, "İmralı canisi" ve PKK ile yürütülen süreç ihanetinin Türk milleti tarafından kabul görmediğini, 63'lüklerin milli iradeye çarparak etkisiz kaldığını öne sürdü.

Başbakan Erdoğan'n, partisindeki çözülmeleri durdurabilmek için yeni bir kutuplaşma malzemesine bel bağladığı ve bunun arayışına koyulduğunu ileri süren Bahçeli, şunları kaydetti: "Taksim Gezi Parkı bu yüzden altın fırsat değerinde bulunmuştur. Başbakan Erdoğan, sert ve dayanılmaz yöntem ve açıklamalarıyla bugün içine düştüğümüz toplumsal krizin hazırlayıcılarından birisi olduğunu gizleyemeyecektir. Birden bire 'milli iradeye saygı' temalı açık hava toplantılarını düzenlemesi tesadüf görülmemelidir. Başbakan Erdoğan kendi cephesine arkası arkasına yığınak yapma derdindedir. AKP'nin erimesini frenleyebilmek amacıyla iç dinamikleri yapay dış korkuluklarla örtmeye ve ötelemeye çabalamaktadır. Uluslararası medyaya çatması bundandır. Türkiye'deki medya organları da iktidar korkusundan tam bir oyuncağa çevrilmiş, hemen hemen birçoğu susturulmuştur. Daha düne kadar, milli değer ve ilkelerimize karşı müştereken kumpaslar hazırladığı Avrupa Parlamentosuyla bugünlerde ters düşmesi boşuna değildir. Başbakan Erdoğan ve partisi için Türkiye'nin bugünkü puslu ortamı siyasi ikmal ve canlanma için istasyondur. Her konuşmasında geçmişi bugüne taşıyarak karşıtlıkları diriltmesi, kötü anılar üzerinden siyasi avcılık yapması, dünde kalan ihtilafları yeni baştan hatırlatması rastlantı olarak değerlendirilmemelidir. Şimdi de geçmişteki tüm anlaşmazlıkları Gezi Parkı'na mal etmektedir."

Son günlerde yapılan en büyük kötülüğün birbirine yabancılaşan bir Türkiye fotoğrafının çıkarılmak istenmesi olduğunu belirten Bahçeli, bunun fitne ve rüzgar ekip fırtına biçme kalleşliği olduğunu söyledi.

Bahçeli, gelişmelerin bu şablonuyla devam etmesi halinde birbirine kuşkuyla bakan, birbirine güvensizlik içinde yaklaşan, ruhen ve kalben bölünmüş bir millet yapısına ulaşılmasının an meselesi halini alacağını iddia etti. Bahçeli, "Bizi biz yapan hasletlerin, değerlerin ve güvenlik duvarlarının yıkılması kaçınılmaz olabilecektir. Taksim Gezi Parkı'nın yerilip, AKP mitinglerine katılanların yüceltilmesi, demokratik taleplerini öne sürenlerin azarlanarak AKP'li yandaşların el üstünde tutulması, Türkiye'nin iki yüzde 50 bloğa sevk edilmek istenmesi, etnik ve mezhep anlaşmazlıklarıyla eklemlenirse bir felakete, bir patlamaya ve bir iflasa dönüşecektir" dedi.

Başbakan Erdoğan'ın bunların bilincinde ve Türkiye'yi nereye götürdüğünün farkında olup olmadığını soran Bahçeli, AKP'ye oy verenlerin asıl oyunun, senaristin ve kışkırtma mucidinin Başbakan olduğunu görmesi gerektiğini belirtti.

 

Kazlıçeşme mitingi

AKP'lilerin Kazlıçeşme mitingini abartarak sunmalarının, uçuk rakamları servis etmelerinin çaresizliklerini gösterdiğini savunan Bahçeli, "Nüfusu 15 milyona ulaşan İstanbul'da varsayalım 1 milyonu zorla, devlet gücüyle toplamak ne işe yarayacak, kaç yazacaktır?" diye sordu.

Başbakan Erdoğan'ın Türk milletini ayırdığını, küstürdüğünü ve dargınlığa düşmesini planladığı iddiasında bulunan Bahçeli, "Bu itibarla İmralı canisinin bile 29 yılda yapamadığı kötülüğü hayata geçirmek için mücadele vermektedir" dedi.

Toplumsal basıncın arttığını, buna bir çare ve yol bulunmasının milli sorumluluk olduğunun altını çizen Bahçeli, "Demokrasilerde yılgınlık ve seçeneksizlik yoktur. Demokrasiyle gelen Başbakan ve Hükümeti, yine demokrasinin imkanlarıyla götürülmeli ve siyaseten bitirilmelidir. Türkiye'nin AKP'yle yollarını ayırma vakti gelmiş ve geçmektedir. Başbakan Erdoğan Türk milletini birbirine kırdırmadan, birbirine hasım hale getirmeden mutlaka gitmelidir. Tomacı AKP'ye tahammül kalmamıştır. Başgaz Erdoğan'ın inandırıcılığı tükenmiştir. İnsanlarımızın milli ve manevi değerlerini öğüten iktidar demokrasiyle görevden alınmalıdır. Türkiye daha fazla dara düşer, işler daha da içinden çıkılmaz hal alırsa mutlaka demokratik mekanizmalar harekete geçirilmeli, bu iktidara son vuruş sandıkta yapılmalıdır" diye konuştu.


Cumhuriyet Tatil Otel Rezervasyon

En Çok Okunan Haberler