Başbakan CHP'yi tenekeye benzetti
Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, CHP'nin 33. Olağan Kongresi'ni değerlendirirken, Genel Başkan seçilen Kemal Kılıçdaroğlu ile ilgili bazı medya kuruluşlarının tavrını ve haberlerini eleştirdi.
Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, Meclis'te AKP Grup toplantısında yaptığı konuşmada, CHP'de yaşanan değişime ve hafta sonu gerçekleşen olağan kongresini değerlendirdi. Erdoğan, CHP Genel Başkanlığından istifa eden Deniz Baykal'ın nasıl gittiğini, yeni genel başkan Kemal Kılıçdaroğlu'nun nasıl seçildiğini yorumladı.
Candaş- Yoldaş medya türedi
Erdoğan, "CHP'de önemli olan koltuğun değişmesi değil, önemli olan zihniyetin değişmesidir. Kurultay'da bu zihniyetin bir katre dahi değişmediği alenen ortaya çıktı" dedi.
Bu kongrede başka şeylerinde ortaya çıktığını vurgulayan Erdoğan, bu süreçte bir kısım medyanın tavrını eleştirerek, "Bu arada bir şey daha öğrendim. Bugüne kadar malum medya dünyasındaki çevreler AK Parti'ye destek veren bir medya grubu var ya damga vuruyordu 'yandaş medya' diye. Ama şimdi iki medya türedi biri candaş medya, diğeri de yoldaş medya. Candaş ve yoldaş medya bu süre içinde yoğun mesai sarf etti. 24 saat mesai sarf ettiler halen de devam ediyorlar. Milli egemenlik her şeyin üzerindedir. Medya egemenliği milletin egemenliği karşısında her zaman avucunu yalayacaktır" dedi.
AKP'nin rotasını milletin çizdiğini ifade eden Başbakan Erdoğan, CHP kongresinde bazı köşe yazarlarının tavırlarını da eleştirdi. Erdoğan şöyle dedi:
"Malum medyayla beraber yürümedik ve biz onlara rağmen zaten Türkiye'de iktidar olduk. Bütün bu yapılanlar arasında köşe yazarlarının pabuçlarını çıkarmak suretiyle sandalyelerin üzerine çıkarak nasıl alkış tuttuklarını gördük. Köşelerinden alkış tuttuklarını ve patronları tarafından 'yav napıyorsun bizi zora sokuyorsun' diyerek oradan ayrıldıklarını da gördük. CHP'de olan statükoculuğun popilizme kaydığından başka bir şey değil, stütakoculuk oyuncu değişmemiştir İstediğiniz kadar cilalayın parlatın özü değişmedikten sonra.
Tenekeyi istediğin kadar altın sarısına boya
Tenekeyi istediğiniz kadar altın sarısına boyayın zaten teneke tenekedir. CHP zihniyeti değişmez zaten değişirse geriye CHP kalmaz. Gücünü milletten alan ülkeye ufuk çizebilen yapıcı eleştiriler üretebilen muhalefet demokrasiyi de güçlendirir.Böyle bir muhalefet özlemi içinde olduk. Ne var ki ana muhalefet partisinin değişim sloganıyla girdiği kurultay, Ülkenin temel meselelerini teğet geçen çetelere daha çok sahip çıkan neticeyle sona erdi. VTR'sinde Ergenekon olayının olduğu bir partiden bu ülkeye ne gelir soruyorum?"
Erdoğan, CHP ile ilgili değerlendirmeler yapacak bol zamanının olmadığını dile getirerek, "Bol keseden vaatlere de vakit ayıracak değilim" diye konuştu. Kılıçdaroğlu'nun kongrede yaptığı konuşmaya atıfta bulunan Başbakan Erdoğan, Kılıçdaroğlu'nun vaatlerini ise şu sözlerle eleştirdi:
"Orada sarfedilen bol keseden vaatlere de vakit ayıracak değilim bu tür cek -caklı vaatlerin Bir adım sonrası Kayseri'ye, Çorum Yozgat Mardin'e deniz getirme vaadi gibidir. Biz hiç olmazsa Kayseri'ye deniz getiremedik ama Yamula Barajı'nı getirdik.Bu modellerden milletimiz çok gördü. Kaf Dağı'nın ardındakini vadeden siyasetçi modelinin bugün yine kendisine bir çıkış yolu araması karşısında milletimiz takdir yetkisini kullanacak. Ortaya çıkan her olayda cilanın, makyajın döküldüğünü göreceksiniz."
Manşetle gelen manşetle gider
Erdoğan, CHP kongre sürecinde ve sonrasında bazı medya kuruluşlarının Kemal Kılıçdaroğlu ile ilgili atılan manşetleri hatırlatarak, Baykal'ın nasıl istifa etiğine vurgu yaparak, "Unutmayın manşetle gelen manşetle gider. Sabah rüzgarıyla gelen akşam rüzgarıyla gider. Son birkaç hafta içinde bir önceki genel başkanlarının nasıl manşetlerle al aşağı edildiğinden ibret alsınlar. 15 gün önce yürüyenler, ağlayanlar var mıydı? 'Aday olmayacağım' dediğin halde nasıl aday oldun. Etrafını hemen sarıp sarmaladılar. Maksuda ulaştılar" dedi.
"Şimdi yeni bir senaryoyu oynuyorlar" diyen Erdoğan konuşmasına şöyle devam etti:
"Yakın siyasi tarihimizde yeni Başbakanı tanıyalım manşetiyle sürülenleri, işi tutmayınca yine manşetlerle pazardan geri çekilenleri hatırlasınlar. Ağlayanlar var mıy dı, 'aday olmayacağım diyenler v ar mıydı, Peki aday olmayacağım dedin niye oldun..... timsahın gözyaşları yeni bir senaryo hazırlandı. Yeni senaryoyu oynuyorlar. Yelkenleri manşetlerle şişirilenler açık denizlere çıkınca alabora olurlar sanal can simidine sığınanlar.Halk kelimesini ağızlarından düşürmeyenler sırtlarını halka değil, goygoyculara dayamış durumdalar. Sırtlarını b ir kez daha çetelere dayamış durumdalar. Yelkenleri manşetlerle şişirilenler açık denize çıkınca alabora olurlar. Sırtlarını goygoyculara, çetelere dayamış durumdalar. Yoksulluğu, işsizliği dillerine dolayanları o işsizliğin sebebi statükoya sırtlarını dayadılar. Halk diyorlar halk yerine Anayasa Mahkemesi'ne gittiler. İşte AK Parti'yle aramızdaki fark bu. AK Parti'nin şiarı samimiyettir. Gönül diliyle konuşmaktır. Milletin rotasında yürümeye devam edeceğiz."
Erdoğan, kongreye AKP'lileri davet etmeyen CHP'ye yönelik eleştirilerini sürdürdü. Erdoğan, "'Türkiye'nin kurucu partisiyiz' diyen bu partinin yönetimi kongrelerine iktidar partisini davet etmediler. Biz davet edilmeyen yerde olmayız. Onu da ayrı bir nezaketsizlik sayarız. Arkadaşlarıma 'Hem davetin gelmediğini duyurun hem de hayırlı olsun deyin' dedim. 'Siz aramayacak mısınız' Hayır ben aramam. Benim hareketimin davamın bir izzeti vardır. Biz davet edilen eve gideriz" diye konuştu. Erdoğan sözlerini şöyle sürdürdü:
"Referandumda halka gitmek yerine Anayasa Mahkemesi'ne gitmeyi tercih etmiş durumdalar. Halka bu kadar inanıyorsanız güveniyorsanız niçin halka gitmiyorsunuz. O kadar ki kendilerine güvenilmeyen bir grup. İradesini kullanamayacak kadar orada sadece oturan sadece 'kürsüde konuş' emrine uyan bir grup. Mevlana Yunus Emre, Pir Sultan Karacaoğlu gibi arı temiz konuşmaya devam edeceğiz. Biz bu ilkelerimizden şaşmadan milletin rotasında yürümeye devam edeceğiz"
"Bir gün olur biz de gideriz kalır dudaklarda şarkımız bizim"
Erdoğan, Necip Fazıl'ın dizelerinden alıntı yaparak, "Bugün ayrıca üstad Necip Fazıl Kısakürek, Hakk'a yürüyüşünün 27'inci yıldönümü. Tam 27 yıl önce nakış nakış işlediği mücadele dolu hayatını sahibine iade etti. 'Gideriz nur yolu izde gideriz. Taş bağırda sular dizde gideriz. Bir gün olur biz de gideriz kalır dudaklarda şarkımız bizim' demişti. Gideli 27 yıl oldu ama yaktığı meşale halen insanımızı aydınlatmaya devam ediyor. Onunla dünyamızı doldurduk. Onunla ülkemize hizmet aşkını anladık. Onunla benliğimizi bulduk. Allah ondan razı olsun diyorum rahmetle minnetle yad ediyorum" dedi.
Erdoğan, Zonguldak'ta yaşanan maden kazası ile ilgili Hükümete yönelik gelen eleştirilere yanıt verdi. Erdoğan, "Henüz olay sıcaklığını korurken kazanın nedenleri tespit edilmeden öncelikli gayemiz 'göçük altında kalan canlarımızı kurtarmaktır' derken, birileri de insafsız eleştiri oklarını üzerimize yağdırıyordu" dedi.
Herkes cibiliyetinin gereğini yapıyor
Devlet ciddiyetinin, önce kazazedelerin kurtarması gerektiğine işaret Erdoğan, konuşmasına şöyle devam etti:
"Yaraları telafi etmeyi ondan sonra da, insaniyeti gereği de önce suçlu aramak değil, önce yaraları sarmaktır. Bu tür kazaların madenciliğin kaderinde olduğuna yönelik sözlerim, kazayı örtmeye küçümsemeye yönelik değildir. Tahkikat en ince ayrıntısıyla yapılmaktadır. Her zaman yapıldığı gibi bir kez daha acının elemin kederin istismar edildiğine, siyasi propaganda malzemesi haline dönüştürüldüğüne tanık olduk. Herkes cibilliyetinin gereğini yapıyor. Bunlar bunu da yapmaya devam edecektir. Ne Türkiye'de ne de dünyada ilk kez grizu faciası yaşanmıyor. ABD, Rusya, Çin'de yaşanıyor. Şu anda dahi Rusya'da 20'ye yakın işçinin cesetleri bulunabilmiş değil."
Erdoğan, geçmiş dönemlerde de maden kazalarının yaşandığını, ancak eleştirilerin sadece kendi iktidarlarına yapıldığını öne sürdü.
Erdoğan, Türkiye'de bugüne kadar yaşanan maden kazalarını hatırlatarak istatistikler verdi.
Erdoğan, "1990'da Amasya Merzifon'da 68, 1992'de Zonguldak TTK Kozlu'da tam 263 işçimizi kaybettik. Taşeron yapmıyordu işleri TTK yapıyordu. Ama bu ülkede aşırı uçlar taşeron deyip.
İktidarda DYP-SHP Hükümeti vardı yani bugünün CHP'si iktidardaydı 1995'te Yozgat Sorgun'da 40 kişi hayatını kaybetti. 1999-2002 arasında 4 ayrı patlamada 54 işçimizi kaybettik. O iktidarları eleştirmek için bunları söylemiyorum ama bazı gerçeklerin bilinmesi için söylüyorum. Kimse ölen işçi kardeşlerimiz üzerinden oy avcılığına çıkmasın istismara kalkışmasın."
Erdoğan, geçmiş hükümetler ile AKP Hükümeti arasında ki farkları da şu sözlerle dile getirdi:
"Biz iktidara gelinceye kadar çalışma hayatının endüstri ilişkilerinin ne halde olduğunu biliyoruz. Asgari ücret gibi on yıllardır çözüm üretilemeyen meselelere çözüm ürettik. Adeta kördüğüm olmuş meselelere el attık. Bugün işçi dostuymuş gibi istismar politikalarına malzeme edenlerin hem zihniyetleriyle hem yaptıklarıyla geçmişte milleti nasıl inim inim inlettiğini milletim unutmadı. Ne veriyorsa 2 katı, 5 katı veriyorum diyenler çıktı. Kaşıkla verdiklerini kepçeyle söke söke aldıklarını milletim unutmadı. Merkez Bankası'nın karşılıksız para bastığını benim milletim unutmadı. Karşılıksız paralar, vatandaşın cebindeki paranın modern şekilde çaldılar. Kim vardı iktidarda işte şu anda konuşanlar vardı. Zonguldak'a gittiğimde orada da bizzat şahit olduk. Taa 2 bin metre yerin altına işçi kardeşlerimle bizzat girerek gördüm. Kendisine tahrik etmek isteyenlere teveccüh etmiyor. Sivas Şarkışlalı Ankara doğumlu edeb adab bilmeden adeta intihar komandosu TC Başbakanına küfrediyor. Ama halkım hamdolsun bu oyunlara gelmedi. Biz bu sorunları milletimle beraber çözdük. Bundan sonra da öyle çözeceğiz. Daha yoğun tedbirlerle bu kazaları minimize edeceğiz."
Erdoğan, maden kazası sürecinde ve sonrasında yapılması gereken her şeyi ilgili bakanlarının yaptığını ve yapacağını kaydetti. Erdoğan, "Yapılması gereken sosyal güvence açısından çalışma bakanım bizzat nezaret ederek sürdürüyor. Gerek emeklilikleriyle gerek kıdem tazminatlarıyla ilgili orada yürütüyorlar. Bizim de Acil Yardım'dan yapmamız gerekenleri yerine getirmiştir" dedi.
Dış politika
Erdoğan konuşmasında, bugün Latin Amerika'ya yapacağı ziyareti de hatırlatarak, dış politikaya değindi.
Erdoğan, "Türkiye bölgesinde ve dünyada barış istiyor. Huzur ve refahı tesis etmekten başka hedef niyet taşımıyor. Samimiyetimiz kısa sürede görüldüğü içinde güvenilir bir ülke olarak emin bir ülke olarak değerlendiriliyor. Biz bu yola tribünlere oynamak, tezahürat toplamak için çıkmadık. Huzurlu bir dünya kurulabileceğine inanıyoruz. Ufku Ankara'nın ötesine geçemeyenler bizi anlayamaz. Milletimiz anlıyor" diye konuştu.
Anayasa
Erdoğan, Anayasa değişikliği konusunda gece-gündüz Meclis çalışmalarını hatırlatarak, "Bugün bir kez daha aziz milletimizin huzurunda teşekkür ediyorum. Siz görevinizi hakkıyla yaptınız. 22 Temmuz'da milletin bize yüklemiş olduğu emanetin hakkını verdiniz. Yetki milletimizde son sözü medya değil millet söyleyecek. Millet yegane mühür sahibidir; tartışmalara son noktayı koyacak. Biz de boş durmayacağız" dedi.
YSK'nın verdiği 120 günlük süreyi de hatırlatan Erdoğan şöyle dedi; "Atletizmde iki şey çok önemlidir. Bir start iki finiş hem startı hem finiş başarılı gerçekleştirirseniz sonuç sizi rekora kadar götürebilir. Startı iyi yaptık finiş de en iyi şekilde tamamlayalım. Anayasa'nın ekmeğimizle emeğimizle yakından ilgili olduğunu anlatacağız. Meclisimizi eğer erken tatil etmek istiyorsak elimizde çok önemli bekleyen yasa tasarılarımız var. Bu konuda arkadaşlarımızı Haziran ayı içinde yoğun bir gayrete davet ediyorum. Bir an önce de 1 Temmuz itibariyle bu işi bitirelim. Aksi takdirde bu tasarılar bitene kadar çalışmak zorunda kalabiliriz."
En Çok Okunan Haberler
- Son anket: AKP eridi, fark kapanıyor
- Adliyede silahlı saldırı: Ölü ve yaralılar var!
- Türkiye'nin 'konumu' hakkında açıklama
- Ayşenur Arslan’ın Colani ile ilişkisi
- Hatay’da yaşayan Alevi yurttaşlar kaygılı
- Serdar Ortaç: 'Ölmek istiyorum'
- Kalın Colani'nin yolcusu!
- Erdoğan'a kendi sözleriyle yanıt verdi
- Türkiye'den Şam Büyükelçiliği'ne atama!
- NATO Genel Sekreteri'nden tedirgin eden açıklama