'Ben artık Selin olmak istiyorum'

Adı Tuncer, Adanalı, beş yıllık devlet memuru. Bir transseksüel. Hormonları sorun çıkarmadı, terapi sürecini de tamamladığında ameliyatla kadın olacak… Kendine taktığı Selin ismi, böylece nüfus belgesine işlenecek. Çelişkisi, çatışması yok, önyargılara karşı da ailesinin, arkadaşlarının ve memurluğun “zırhını” kullanıyor, ama şiddet yine de bir adım ötesinde…

'Ben artık Selin olmak istiyorum'
Abone Ol google-news
Yayınlanma: 18.08.2008 - 11:20

Zarif adımlarla adeta süzülerek oturduğum masaya yaklaştı. Topuklu kırmızı ayakkabısının tıkırtıları ve kırmızı bluzu o kadar dikkat çekiciydi ki kafede oturanların gayri ihtiyari arkasından bakması normal sayılabilirdi. “Merhaba tatlım” dedi, aynı zarafetle karşımdaki koltuğa oturdu. Tedirgindi ama rahatmış gibi görünmeye çalışıyordu. Garson siparişlerimizi getirdiğinde moda, makyaj gibi konulardan konuşmaya başlamıştık bile. Rahat olmasını istiyordum. Konuşurken çantasını açıp aynasını ve rujunu çıkarmasından, kırmızı ruju dudağında yayarken “Nasıl, güzel durdu mu? Bayılıyorum kırmızı ruja, çok seksi değil mi?” demesinden başardığımı anladım. Adı Selin’di. Daha doğrusu erkek arkadaşıyla kendine verdiği isim buydu. Tamamen kadın olduktan sonra, kendi deyimiyle “yeni hayat”ında bu ismi kullanacaktı, artık “Tuncer” diye çağrılmak istemiyordu.

Tuncer’den Selin’e giden öykünün başlangıcı çok eskilere dayanıyordu, taa çocukluğuna. Tüm hikâyelere başından başlanır, biz de öyle yaptık.

“Çocukluğumdan beri kendimi erkek hissedemedim. Çok uğraştım erkek gibi olayım, diye. Acaba bu kadınlık hissi geçici bir duygu mu, bir heves mi, bir tercih mi diye çok sordum, sonunda bunun yaradılışımda varolduğunu anladım. İçimdeki kadın benimle birlikte büyüdü. Küçükken, evde kimse yokken, ablamın kıyafetlerini giyiyor, makyaj yapıyor ve kendimi öyle mutlu hissediyordum. Erkek kıyafetlerinden hep nefret ettim. Erkeksi oyuncaklarım da olmadı, hep Barbie bebeklerle oynardım. Şimdi düşünüyorum da o Barbie bebek benim ilerde olmak istediğim kadın modeliydi.”

Ben sormadan anlatıyor. Sanki yıllarca içini dökeceği, sesini duyurabileceği böyle bir günü beklemiş gibi. Söz yine onda:

“Ailem bana karşı hep anlayışlıydı. Beş yaşıma kadar kendimi kız sanıyordum, erkek olduğumu öğrenince günlerce ağlamışım, hatta, annemin eline bir bıçak verip penisimi kesmesini istemişim. Bu yüzden de olmalı makyaj yaptığımı, kadın kıyafeti giydiğimi, mahallede bir kız gibi dolaştığımı, hep kızlarla arkadaşlık ettiğimi görüyorlardı ve ses çıkarmıyorlardı. Çocukluk hevesi olarak görüyorlardı belki de, belki de gerçekle yüzleşmemek için görmezlikten geliyorlardı. Hiç baskı görmedim. Okumuş olmalarının da bunda payı büyüktür. Neredeyse tüm akrabalarım üniversite mezunu. Onlardan da kötü bir tepki almadım.”

Adana’da doğup büyümüş bir transseksüelin bu kadar rahat bir çocukluk geçirdiğine inanmak güç. Şehrin en iyi semtinde oturmalarına bağlıyor bu durumu, üniversiteyi de Adana’da okumuş, kaşlarını almasına, sesi kadın sesi gibi ince olmasına rağmen tacize ve şiddete maruz kalmamış. KPSS’ye girmiş, kazanmış, devlet memuru olmuş, ataması taşraya çıkmış. Para kazanmak için bir erkek gibi saçlarını kısa kestirmiş, takım elbise giymiş ve işine gitmiş. “Yıllarca durumumu gizledim, hep erkek rolü oynadım” diyor “Devlet memurluğunda üç yıldan sonra, İstanbul’a tayin olunca öğrendim transseksüelliğin memurluğa engel oluşturmadığını”. Gazetede transseksüel bir doktorun devlet hastanesinde çalıştığı haberini okuduktan sonra kendini gizlememeye karar vermiş ve durumunu amirlerine bildirmiş: “Çok doğal karşıladılar. Bana çok iyi davrandılar. Açıkçası bu kadar iyi bir yaklaşım beklemiyordum. Daha önce de benim durumumda olan insanların bürokratik işlemlerini yapmışlar.”

Bir erkek, bir kadın

Beş yıllık devlet memuru Selin. Erkek olarak işbaşı yapıyor, iş çıkışı kadın oluyor. Tacizden o da muaf değil, işe giderken otobüste, vapurda tacize ve şiddete uğruyor. İki yıl önce bir saldırıya uğramış, hem de takım elbiselerinin içinde. Arabasına çağıran bir adama karşı çıkmış, adam zorla bindirmeye kalkışınca, yakın olan işyerinden yetişen arkadaşları kurtarmış... “Adam devlet memuru olduğumu öğrendiğinde şoke oldu ve hemen özür dilemeye başladı” diyor “Beni fuhuş yapıyorum sanmış. Özre bak. Sanki fuhuş yapanlara bunu yapmaya hakkı varmış gibi”… Bu olaydan sonra isteği üzerine, can güvenliği için görev yerini değiştirmişler Selin’in, yeni yeri kendisi seçmiş.

İstanbul’a gelir gelmez bir hastaneye başvurmuş Selin. Erkekten kadına geçiş süreci için önce bir yıl terapi görmesi gerektiğini, sonra bir doktorlar heyetinin karşısına çıkacağını ve onlar uygun görürse kadın olabileceğini öğrenmiş. Şu anda, terapi sürecini tamamlayıp hormon tedavisine geçebilmiş şanslı transseksüellerden, çünkü hormon almasını engelleyecek herhangi bir rahatsızlığı yok. Hormonu sadece sağlıklı transseksüeller kullanabiliyor. Bu süreçte alkol ve sigara da yasak. Terapide kendisi gibi cinsiyet değiştirmeye çalışan transseksüelleri görünce yalnız, daha da önemlisi anormal olmadığını daha iyi anlamış. Gruptaki kimi öğretmen, kimi doktor, kimi psikiyatr, kimi maliye müfettişi yirmi kişiyle her şeyi konuşmuş, birbirlerinin sorunlarını, korkularını dinlemişler.

"Penisimden utanıyorum"

“Hayatımda bir kere bir kadından hoşlansaydım, kadın olmayı düşünmezdim bile. Henüz erkek görünümündeyken, yakın bir kız arkadaşım bana âşık oldu. Ben de onu çok seviyordum ama arkadaş gibi. Durumumu anlattım, çok üzüldü ama yapabileceğim bir şey yoktu. Bir kadınla birlikte olmayı bırakın, elini tutmak bile çok garip geliyor bana. Kendi cinsimle birlikte oluyormuş gibi hissediyorum. Ben penisimle barışık değilim ki. Ona cinsel amaçla hiç dokunmadım. Benim için ‘o’ varlığından utandığım, olmaması gereken bir fazlalık. Bana ait değil.”

Devlet memuru olduğu için ameliyatını olup pembe kimlik alana kadar erkek olarak işe gitmek zorunda. Mesleğini seviyor, devlet memuru olmak onu hep korumuş. Terapi ve ameliyat masraflarının bir kısmı da Emekli Sandığı’nca karşılanıyor aksi halde “dönüş” masraflarını karşılayamayacağını biliyor. Ses ve vajina ameliyatından sonra tam bir kadın olacak ve kadın olarak atanacağı yeni yerde yepyeni bir hayata başlayacak. Üniversiteyi bitirdiğinde tanıştığı ilk sevgilisiyle evleneceği, onun ailesi ve akrabalarıyla tanışacağı günü iple çekiyor. “Kadın olduğunda gerçekleştireceğin bir hayalin var mı?” diye soruyorum. “Mutlu olmak, kendim olmak, her kadın gibi normal bir yaşam sürmek istiyorum” diyor… Onun hayali bu: ‘Normal’ bir kadın olmak. 


Cumhuriyet Tatil Otel Rezervasyon

En Çok Okunan Haberler