'Beykoz' ve 'Sarıyer' vapurları hizmete girdi

Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, IMF ve Dünya Bankasının yıllık toplantılarına paralel olarak gerçekleştirilen eylemleri değerlendirirken, ''Bunlar demokratik eylem yaptılar, hayır. Bunlar benim halkıma saldırdılar. Bunun adı fiili saldırıdır. Kimse de bunun hesabını gelip, demokratik parlamenter sistem içerisinde yer alan iktidara soramaz'' dedi.

'Beykoz' ve 'Sarıyer' vapurları hizmete girdi
Abone Ol google-news
Yayınlanma: 10.10.2009 - 14:20

Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, İstanbulluların oylarıyla belirlenen 4 numaralı şehir hatları vapurlarından ikisi olan ''Beykoz'' ve ''Sarıyer'' adlı vapurların hizmete alınması dolayısıyla Kabataş İskelesi'nde düzenlenen törende yaptığı konuşmada, son dönemde ev sahipliği yaptığı organizasyonların, İstanbul'un dünya şehirleri arasında haklı bir konum elde ettiğinin göstergesi olduğunu söyledi. İstanbul'u 2002 yılında 2 milyon 700 bin turistin ziyaret ettiğini belirten Erdoğan, İstanbul gibi dünyanın en güzel tarihi şehirlerinden biri için bu rakamın asla kabul edilemeyeceğini kaydetti.

Yatırımlar, kazandırdıkları eserler, ortaya çıkardıkları tarihle Türkiye'ye kazandırdıkları yeni imajla 2008 yılı sonu itibarıyla 7 milyon turist sayısına ulaşıldığını anlatan Erdoğan, şöyle devam etti: ''Şurada öyle büyük bir potansiyele sahibiz ki bu potansiyeli değerlendirmemek için bazı güç odakları önümüzü kesmenin kavgasını veriyor. Galataport projemizi engellediler. Onu engelleyenlere sesleniyorum: Sizlere yazıklar olsun. 'Galataport neresidir?' diye sorun onlara, bilmezler. Galataport bittiği zaman İstanbul'a ne kazandıracağını sor, bilmezler, İstanbul'a nasıl güzellikler katacak, ne kadar turist çekecek, inanın bilmezler. Bırak orada antrepolar, tarihi eserler çürüsün, dursun. Hiç umurlarında değil ama biz dertliyiz, bizim sevdamız var bu şehre, bu şehrin insanlarına. Bir an önce bu güzelliklere kavuşalım istiyoruz. Şurada Haydarpaşaport... Daha adını duydular, biz telaffuz etmeye başladık, 'İstemezuk' demeye başladılar. Ya siz ne istediniz ki bu ülkede? Şurada üçüncü köprüyü konuşuyoruz, başladılar 'İstemezuk' demeye. Siz birinci köprüyü de ikinciyi de istemediniz. Siz hayırlı olan hiçbir şeyi istemezsiniz ki... Sizin cibilliyetinizin gereği bu, karakterinizin gereği bu.''

Başbakan Erdoğan, 13 ayda tamamladıkları ve 330 milyon liraya mal olan Harbiye'deki İstanbul Kongre Merkezi'nin yerin altında 127 bin metrekare kapalı alanı olan adeta bir şehir olduğunu vurgulayarak, merkezin IMF ve Dünya Bankası yıllık toplantısına ev sahipliği yaptığını anımsattı.
 

İstanbul'daki eylemler

Organizasyona gölge düşürmek isteyenler olduğunu belirten Erdoğan, konuşmasını şöyle sürdürdü: ''Bunlar demokratik eylem yaptılar, hayır. Bunlar saldırdılar. Kime? IMF'ye mi Dünya Bankası'na mı? Hayır. Bunlar benim halkıma saldırdılar. Benim vatandaşıma saldırdılar. İstiklal Caddesi'ndeki benim mağdur ve mazlum esnafımın dükkanlarının camlarını indirdiler ama bütün bunları yaparken de sıkılmadan 'demokratik eylem' yaptıklarını söylüyorlar. 14 ayrı nokta verdik onlara, gidin oralarda bağırın, çağırın, pankartınızı asın, ne diyeceksiniz orada deyin. Sizin gidip de orada vatandaşın camını, çerçevesini indirmeye hakkınız var mı? Bunun adı protesto mu olur, eylem mi olur? Bunun adı fiili saldırıdır, başka bir şey değil. Demokraside böyle bir şey yok, kimse kimseyi aldatmasın. Kimse de bunun hesabını gelip, demokratik parlamenter sistem içerisinde yer alan iktidara soramaz. Sükunet içerisinde, suhulet içerisinde 186 ülkeden, 14 bine yakın insan geldi. Bir hafta-10 gün boyunca IMF ve Dünya Bankası toplantıları yapıldı. Sorsan 'IMF nedir', onu da bilmezler. 'Dünya Bankası ne işe yarar?' diye sor, onu da bilmezler ama bellemişler bazı şeyleri. Kafalarında şablonlar var. O şablonların içinde dönüp dururlar. Tüm dünyanın gözü o süre içinde İstanbul'da oldu. Ekonominin nabzı İstanbul'da attı, alınan kararlar tarihe 'İstanbul Kararları' diye geçti.''
 

'Balık bilmezse halik bilir'

Başbakan Erdoğan, Harbiye Açık Hava Tiyatrosunu tekrar elden geçireceklerini, yaz ve kış kullanılır hale getireceklerini belirterek, Muhsin Ertuğrul Sahnesi ile ilgili yıkım çalışması başladığında kıyametlerin koparıldığını, ''sanat ve tiyatro düşmanı'' olarak eleştirildiklerini anlattı. Erdoğan, ''Acaba şu anda Muhsin Ertuğrul'u gördüğü zaman benim İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanımdan özür dileme nezaketini gösterebilir mi? Hakaret et, hakaret et. Olsun be olsun. Balık bilmezse halik bilir'' diye konuştu. İstanbul'un 2010 yılında Avrupa Kültür Başkenti olacağını anımsatan Erdoğan, bu kapsamda ihmal edilen, unutulan eserleri onardıklarını, yapılanlarla İstanbul'un, Türkiye'nin ve insanların kazandığını söyledi.

Başbakan Erdoğan, İstanbul'u finans merkezi yapma çalışmalarına da değinerek, süratle finans merkeziyle ilgili plan tadillerini uygulamaya koymaya başlamayı konuşmaya başladıktan sonra finansın dünyadaki aktörlerinin ''Biz de geliriz'' demeye başladıklarını anlattı. İstanbul'un bir finans merkezi olarak dünyada çekim merkezi haline gelmesinin, para hareketlerinin İstanbul'da olması anlamına geldiğini belirten Erdoğan, ''Özel sektör bankalarının merkezleri zaten İstanbul'da. Şimdi kamu bankaları da İstanbul'a gelecek. BDDK, SPK da burada yerlerini alacak'' dedi.

Erdoğan, böylece ticaret ve ekonomi noktasında Türkiye'nin en önemli şehri olacak İstanbul'un tekrar tarihi özelliğine kavuşacağını anlatarak, IMF ve Dünya Bankası toplantısı açılışında da bu hususu zikrettiğini, görüştüğü misafirlere de bu konudan bahsettiğinde hepsinin 'Biz de buraya geliriz' demeye başladıklarını kaydetti.

 

'İstanbulluların tercihine bırakıldı'

Başbakan Erdoğan, Büyükşehir Belediyesinin 2006'da 24 Nisan-24 Haziran tarihleri arasında bir kampanya başlattığını hatırlattı. İstanbul'a kazandırılacak yeni vapurların modellerinin sergilenerek İstanbulluların tercihine bırakıldığını anımsatan Erdoğan, 8 model arasından 1 modelin İstanbulluların beğenisine mazhar olduğunu söyledi.
Erdoğan, bu yıl 31 Ocakta ''Fatih'', 8 Haziranda ''Beyoğlu'' ve ''Kadıköy'' adlı vapurların hizmete alındığını anımsatarak, bugün hizmete alınan ''Beykoz'' ve ''Sarıyer'' adlı vapurların hayırlı olmasını diledi.

Yeni vapurlara İstanbul'un semt adlarını vererek adeta ''Şirketi Hayriye'' geleneğini de sürdürdüklerini vurgulayan Erdoğan, bu vapurların tamamen Türk mühendisleri tarafından ve Türkiye'deki tersanelerde yapıldığını belirtti. Erdoğan, ''Yani yüzde 100 yerli üretim olarak imal edildi. Her biri 9,5 milyon TL'ye mal oldu'' dedi.

Başbakan Erdoğan, 103 gemilik filosuyla, 83 iskeleden günlük bin 300 sefer yaparak, 322 bin yolcu, 25 bin araç taşıyan İDO'nun, sektöründe dünya liderlerinden biri haline geldiğini ifade ederek, dünyanın en çok yolcu taşıyan şirketlerinden biri olarak İDO'yu görmenin kendileri için bir iftihar vesilesi olduğunu söyledi. İDO'nun, iki yeni vapurla birlikte 5 şehir hatları vapuru, 4 arabalı vapur, 3 haliç deniz motoru olmak üzere 12 deniz aracını İstanbul'a kazandırdığını belirten Erdoğan, 20 yıl aradan sonra İstanbul'a kazandırılan bu yeni araçların vatandaşlara hayırlı olmasını diledi.

İstanbul'a aşkla, sevda ve tutku ile hizmet etmek zorunda olduklarını dile getiren Erdoğan, kendilerinden önceki on yıllarda sorunları kronikleşmiş bir kente başka şekilde nefes aldıramayacaklarını kaydetti. İDO'nun 2008 yılında 102 milyon yolcu, 7 milyon araç taşıdığını, dünyanın sadece bir şehrinde görülebilen türde bir yolcu hacmine ve trafiğine sahip olduğunu anlatan Erdoğan, ancak yaptıkları büyük yatırımlarla bu trafiği karşıladıklarını, yolcuların mümkün olan en hızlı ve güvenilir şekilde gidecekleri yere ulaşmalarını sağladıklarını anlattı.
 

'Marmaray ete kemiğe büründü'

Başbakan Erdoğan, dün Marmaray Projesi çalışmalarında incelemelerde bulunduğunu anımsatarak, şöyle devam etti: ''Marmaray Projesi İstanbul için olduğu kadar, dünya için de son derece büyük ölçekli bir proje. İnşallah 2013'te Marmaray'a kavuşacağız. Marmaray'ı tüm İstanbulluların değil, dünyanın hizmetine sunacağız. Şu anda Halkalı'dan Gebze'ye yolculuk, Sirkeci'den Haydarpaşa'ya feribotla geçiş dahil olmak üzere normal şartlar altında 185 dakika sürüyor. Marmaray'ın tamamlanmasıyla birlikte bu yolculuk 105 dakika sürecek. Yani İstanbullular bu güzergahta tam 80 dakika kazanacaklar. Gebze ve Halkalı arası 105 dakikaya düşerken, Bostancı ve Bakırköy arası 37 dakika, Söğütlüçeşme ve Yenikapı arası 12 dakika, Üsküdar ve Sirkeci arası sadece 4 dakikada alınabilecek. 1860 yılında bu proje konuşulmaya başlandı, tam 149 yıl boyunca adeta Türkiye'nin, İstanbul'un bir hayali olarak kaldı. Bugün ise 11 tüp, boğaza yerleştirildi. Artık elle tutulur, gözle görülür şekilde proje ete kemiğe büründü, Marmaray diye göründü.''

İstanbul'un her noktasında ulaşım için büyük yatırımlar yaptıklarını belirten Erdoğan, metrobüs hattının 41 kilometreye ulaştığını, çalışmaların da devam ettiğini, Avcılar-Topkapı-Zincirlikuyu arasının 38 dakika, Zincirlikuyu-Söğütlüçeşme arasının 25 dakikaya indiğini, metrobüs ile günde ortalama 1 milyon yolcu taşındığını anlattı. İstanbul'a ve Türkiye'ye yapılan yatırımlardan örnekler veren Erdoğan, şunları kaydetti: ''Bak 'cek, cak' demiyorum, 'yaptık' diyorum. İnşallah 2012 yılında sadece İstanbul'da raylı sistem uzunluğumuz 217 kilometreye çıkacak. İstanbul için Cumhuriyetimizin kuruluşunun 100. yılında 2023'te çok iddialı bir hedefimiz var. 2023'te raylı sistem uzunluğu fevkalade bir hal olmazsa 618 kilometreye ulaşacak. İstanbul'un neresinde olursa olsun İstanbullu kardeşim azami 10 dakika içinde bir raylı sistem istasyonuna ulaşabilecek. Havada, karada, denizde raylı sistemlerle İstanbul'un trafiğini çok farklı bir yaklaşımla, önümüzdeki 10 yılları hesaba katarak inşa ediyoruz.''
 

Erdoğan'a vapurda simit ve çay ikram edildi

Başbakan Erdoğan, konuşmasının ardından İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Kadir Topbaş, İDO Genel Müdürü Ahmet Paksoy ve İstanbul milletvekilleri ile kurdele keserek vapurları hizmete soktu. Bu sırada, Başbakan Erdoğan başına kaptan şapkası taktı. Erdoğan, daha sonra beraberindekilerle ''Beykoz'' adlı vapura bindi. Vapurda kaşar peyniri, beyaz peynir, domates, salatalık, simit ve çay ikram edilen Erdoğan, vapuru da gezerek yetkililerden bilgi aldı.

Kabataş'tan hareket eden vapur, kısa bir tur attıktan sonra Beşiktaş iskelesine yanaştı. Erdoğan, vapurdan indikten sonra Dolmabahçe'deki çalışma ofisine yürüyüşü sırasında bazı vatandaşların sorunlarını dinledi, çocukları sevdi ve oyuncak dağıttı. Başbakan Erdoğan, Haliç Kültür Merkezi'nden törenin yapıldığı Kabataş İDO İskelesi'ne gelirken, inşaat halindeki Dolmabahçe-Bomonti tünelini kullandı.

 

'İstanbul'un simgesi vapurlar'

İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Kadir Topbaş, Venedik'in gondolu gibi İstanbul'un simgesinin de vapurlar olduğunu ifade etti. Kentin, önemli sorunlarından birinin ulaşım olduğunu, bu bilinçle master plan hazırlayarak, kentin geleceğini tasarladıklarını söyleyen Topbaş, ''Şehirlerin medeniyet ölçüsü insanların toplu taşımı kullanma oranına bağlıdır. Bunun için de kaliteli, konforlu, güvenlikli ulaşım araçlarını ortaya koyuyoruz'' dedi. ''İstanbul deniz kenti ama geçmişinde olduğu gibi bu imkanı dolu dolu kullanamıyoruz'' diyen Topbaş, İstanbul'un günlük hareketliliğinin 23 milyonu yakaladığını bildirdi.

 

Vapurların özellikleri

Günümüz şehir hatları formuna en yakın model olan 4 numaralı vapurun boyu 68, eni ise 13 metre. 1800 yolcu kapasiteli ve 14 knot deniz mili hız yapabilen vapurlar, dünyanın en gelişmiş manevra gücüne ve kabiliyetine sahip sistemlerden birisiyle donatıldı. Gemi, mevcut vapurlardan daha kısa zamanda seferlerini tamamlayacak 4 ana jeneratör, elektrik motoru tahrikli Azimut Pervane Sistemi, gelişmiş seyir cihazları ve yüksek ivmeli yavaşlama ve hızlanma özellikleriyle de son derece güvenli. Geniş ve ferah salonun yanı sıra panoramik camlar, klima sistemi ve minimum titreşim özelliklerini bulunduran geminin üst, ön ve arkası açık, ayrıca güvertede oturma yerleri mevcut. Gemilerde otomatik kapı sistemi ile iskeleye yanaşmadan kapıların açılmama özelliği bulunuyor.

Gemiler, minimum yakıt sarfiyatı ve ideal egzoz emisyon değerleri ile çevreci özelliğe sahip olmasının dışında revir, bebek bakım odası, evcil hayvan barınakları, büfe, 6 adet plazma televizyon ve 1 adet DVD player, GPS üzerinden uyduya kilitlenebilen dijital anten sistemi gibi sosyal donatı alanları, engelliler için uygun rampa, engelli tuvaleti, özel ışık ve ses düzeni, zemin kaplaması gibi özellikleri de içinde barındırıyor. Yeni gemilerde, gemicilerin halat mahalli de yolculardan ayrılarak, oluşabilecek herhangi bir tehlikenin önüne geçiliyor.

 

'Azerbaycan'ı sıkıntıya düşürecek hiçbir adımı asla atmayacağız'

Erdoğan, bir gazetecinin, ''Türkiye açısından önemli bir protokole imza atılacak. Azerbaycan'dan 'Yukarı Karabağ ile ilgili olarak güvenimiz tam' açıklaması geldi. Ne diyeceksiniz?'' sorusu üzerine, Ermenistan-Türkiye ilişkileri noktasında Azerbaycan'ı sıkıntıya düşürecek hiçbir adımı asla atmayacaklarını vurguladı. İmzalanacak metnin içerisinde de buna yönelik bir içerik olmadığını ifade eden Erdoğan, Moldova'daki gelişmenin aslında kendilerini biraz rahatsız ettiğini belirterek, şöyle devam etti: ''Çok daha olumlu bir adım atılabilirdi. Azerbaycan-Ermenistan arasında atılacak olumlu bir adım, bu sürece çok daha olumlu katkı yapardı. Tüm bunlara rağmen iyi niyetimizi korumak suretiyle Türkiye-Ermenistan ilişkilerinin Azerbaycan'ı rahatsız etmeyecek surette yerine getirilmesinden yanayız. Ermenistan'ın zaman içerisindeki talepleri çok önemli. Bu talepler karşısında biz tabii ki eğilip bükülemeyiz. Kendileri burada bir defa adalet, hakkaniyet ölçülerinde davrandıkları sürece biz Türkiye olarak bunu her zaman yerine getirdik.''

'Bu istikamette süreci devam ettirmeye kararlıyız'

Başbakan Erdoğan, Azerbaycan'ın işgal altındaki topraklarıyla ilgili olarak Ermenistan'dan talepleri olduğunu hatırlatarak, o toprakların işgal altında olduğunu dünyanın zaten kabul ettiğini vurguladı. Bu noktada da Türkiye'nin, soydaşlarının bir haksızlığa uğramasına asla ''evet'' diyemeyeceğini dile getiren Erdoğan, Azerbaycan Parlamentosu'nda yaptığı konuşmanın, bundan sonraki hareket süreçlerinin de çerçevesi olduğunu aktardı. Erdoğan, ''Bu çerçevenin dışına çıkmak asla benim ilkelerimle bağdaşmaz. Türkiye'nin de ilkeleriyle bağdaşmaz diye düşünüyor ve inanıyorum. Bu istikamette süreci devam ettirmeye kararlıyız'' şeklinde konuştu.

Bir gazetecinin, ''Sınırların açılması, Yukarı Karabağ ile bire bir paralel bir süreçtir diyebilir miyiz?'' sorusunu da Başbakan Erdoğan, ''Bir yerde diyebiliriz. Şu anda bu anlaşmanın metni içerisinde değil, ama diyebiliriz'' şeklinde yanıtladı. Burada çok basit şeylerin kaldığını vurgulayan Erdoğan, ''Azerbaycan-Ermenistan arasında, yani burada anlayış göstermiş olsalar, diasporanın baskısından kurtulmuş olsalar, ben inanıyorum ki bu süreci rahatlatacaktır ve bir neticeye varılacaktır diye düşünüyorum'' şeklinde konuştu.

Başbakan Erdoğan, ''Moldova'daki toplantı, Azerbaycan-Ermenistan ilişkilerinde bir noktaya gelinmesine katkı sağladı mı?'' sorusuna da ''Moldova toplantısı önce iyi başladı, ama sonra arzu edilen şekilde gelişemedi'' yanıtını verdi.
 

Baykal'a gönderilen mektup

Başbakan Erdoğan, ''Demokratik açılım süreciyle ilgili olarak CHP liderine gönderdiğiniz mektubun sonucu ne oldu?'' sorusu üzerine de ''Cevap bekliyorum. Mektubumu gönderdim. Sayın Baykal nasıl bir cevap verecek bilemiyorum'' dedi. Mektubu aldıktan sonra kendilerinin de o cevaba göre kararlarını vereceklerini anlatan Başbakan Erdoğan, ''Bu noktada medya üzerinden görüşmeyi de doğru bulmuyorum. Mektubumda arzuhalim ortadadır. Sayın Baykal'ın arzuhalini de gönderdiği mektupta göreceğiz. Ona göre ben de MYK ile bir araya geleceğim ve kararımızı ona göre vereceğiz'' şeklinde konuştu.


Cumhuriyet Tatil Otel Rezervasyon

En Çok Okunan Haberler