Bir gazeteci ve devrimci olarak Uğur Mumcu

Menemen Belediyesi, 9 Eylül Kurtuluş Şenliği kapsamında “Uğur Mumcu Gazeteciliği ve Devrimciliği” paneli düzenledi. Cumhuriyet Gazetesi yazarı ve Ege Bölge Temsilcisi Tuncay Mollaveisoğlu’nun moderatörlüğünde gerçekleşen panele TBMM eski Başkan Vekili, CHP İzmir eski milletvekili ve Uğur Mumcu’nun eşi Güldal Mumcu ve Cumhuriyet gazetesi köşe yazarı Ali Sirmen konuşmacı olarak katıldı. Menemen halkının yoğun katılımı ile gerçekleşen panelde Menemen Belediye Başkanı Serdar Aksoy eşi Dilek Aksoy ile muhtarlar da yer aldı.

Bir gazeteci ve devrimci olarak Uğur Mumcu
Abone Ol google-news
Yayınlanma: 07.09.2019 - 23:09

Gazeteci Tuncay Mollaveisoğlu, “ Bu günlerde en çok Uğur Mumcu’nun gazetecilik anlayışına ihtiyaç var ” diyerek paneli başlattı ve Mumcu’nun tarikat ve cemaat yapılanmalarının bir gün Cumhuriyete karşı kalkışma içinde olacağı haberini hatırlattı. Mumcu’nun yakın dostu ve mesai arkadaşı olan Ali Sirmen “ Allah bilir Uğur Mumcu bugün yaşasaydı FETÖ’den yargılanırdı. FETÖ hükümetin bir yanlışı değildir. FETÖ bir kasıttır. Kırmızı mühürlü zarflarla FETÖ devlete sızdırılmıştır. Tarikatlar bu ülkede el üstünde tutulmaktadır. Tarikat, ticaret, siyaset işbirliği devam ediyor. Bugün FETÖ eğer bir ceza alacaksa AKP’nin de teşvik edici olarak aynı suçtan cezalandırılması lazım” diye konuştu.

Tuncay Mollaveisoğlu’nun Güldal Mumcu’ya; “ Uğur Mumcu yazılarını yazarken yanındaydınız. Zaman zaman tedirgin olduğunuz, uyardığınız olur muydu?” şeklindeki sorusu üzerine Güldal Mumcu, “O gerçekleri bulmuş ve belgelemişse hiçbir şekilde uyarma diye bir şey olamazdı. Ben daha çok cesaretlendirirdim aslında. Öyle bir hayat arkadaşlığımız vardı. Haber olarak sunacağı bir şeyle ilgili tedirginlik yaşaması haksızlık olurdu” şeklinde konuştu.

Güldal Mumcu: “Haksızlık ve zalimliğe karşı durmak gerekiyordu”

1993 yılında yaşanan suikastın yaralarının nasıl sarıldığı sorusuna ise Güldal Mumcu; “O dönemi mücadele ederek aştık. Böyle dehşet bir olayla karşılaştığınız zaman kendi kabuğunuzun içine çekilmek iyi değil. Bu haksızlık ve zalimliğe karşı durmak gerekiyor. Bu mücadelenin içine girdim. Öldürmekle bir yere varılmayacağını anlatmak istedim. 1994 yılında da Uğur Mumcu Araştırmacı Gazetecilik Vakfı’nı kurdum. Bir gazetecinin öldürülerek onun yaptığı mücadelenin yok edilemeyeceğini; yeni genç gazetecilerin mesleğe kazandırılması, devam edilmesi gerektiğini düşünerek bu vakfı kurdum. 25 yıldır Ali Sirmen’in de yanımızda yer alması ile devam ediyoruz.”

Derin değil sığ devlet

Ali Sirmen, “Uğur Mumcu’nun katillerinin bulunması kolay değildir. Çünkü onu herkes öldürmüş olabilir. Öldürülmeden önce MİT, PKK, Abdullah Öcalan bağlantısını araştırıyordu. Uğur Mumcu, o zamanın savcısı Baki Tuğ’a, Şafak Davası’nda Abdullah Öcalan’ın nasıl sıyrıldığını soruyor. Çünkü yeterli cezayı almadı Abdullah Öcalan. Baki Tuğ’da onun hakkında “bizdendir” diye talepte bulunulduğunu söylüyor. Uğur, bu konuda belgelerin olup olmadığını soruyor ve Tuğ da ‘bakayım, bir sonraki buluşmamızda size ileteceğim’ diyor. Bir daha ki buluşma hiç gerçekleşmedi. Çünkü Uğur öldürüldü. Uğur Mumcu’yu CIA öldürmüş olabilir, mafya öldürmüş olabilir, örgüt öldürmüş olabilir. Çünkü Uğur Mumcu bunların hepsinin tekerine çomak sokmuştu” dedi.

Tuncay Mollaveisoğlu’nun “ bu kadar zaman geçmesine rağmen faillerin bulunmaması devletin bir ayıbıdır. Mumcu Irak’taki bazı grupların yabancı gizli servislerce eğitildiğini de belgelemişti. Silah kaçakçılığı ile terör bağlantısına dikkat çekmişti. Bu konuların üzerine gidilmedi” demesi üzerine Güldal Mumcu, “Uğur Mumcu öldürülmeden önce o zamanki MİT Müsteşarı Teoman Koman gazetecileri MİT’e davet ediyor ve MİT’i gezdiriyor. O sırada ‘aranızdan biri öldürülecek’ diyor. Bu basında da yer aldı o zaman. Bir ülkenin MİT Müsteşarı aranızdan biri öldürülecek diyorsa eğer, kimin öldürüleceğini ve kimin öldüreceğini biliyor demektir. Bunu bilmemesi mümkün değil. Eğer ki bilmiyorsa o zaman istihbarat teşkilatımız bir işe yaramıyor demektir. Eğer bilip de tedbir almıyorsa işbirliği içindedir. Bunların hepsi birbirinden acı. Burada kimin öldürdüğü tabi ki önemli ama devletin ilgisizliği de çok acı. Olaydan hemen sonra iktidara gelen Süleyman Demirel, bana “Akıllarına koymayagörsünler Güldal Hanım, Kennedy’i bile vurdular” dedi. Böyle bir lafı devletin en yetkili kişisi söylüyorsa, bu şu anlama gelir; benim hiçbir yetkim yok, o kurumlar kimlerse artık öldürmeye karar verdilerse ben bile engel olamam demektir” şeklinde konuştu.

Gazeteciler hedef gösteriliyor

AKP iktidarı döneminde medyaya yapılan baskıları değerlendiren Güldal Mumcu, “Bu ülkede gazeteciler öldürülmüş olduğu halde, iktidar tarafından gazeteciler tehdit ediliyor. Bu gazeteci cinayetlerinin önünü açar! Çok dramatik bir şey. Böyle bir yönetimi kabul etmek mümkün değil. Bu sözleri söyleyenlerin de derhal istifa etmesi lazım” şeklinde konuştu.

Çocuklar hediyelerini cenazede giydi

Ali Sirmen Uğur Mumcu’nun çocuklarına ve eşine çok düşkün olduğunu belirterek şu anısını paylaştı; “ Karne hediyesi olarak çocuklara iki mont almıştı Uğur. Ancak o montları sırtlarında göremedi. Çocuklar cenazede giyebilmişti...”

Gazeteciliğe Uğur Mumcu’yu örnek alarak başladığını belirten Mollaveisoğlu ise;

“ Uğur Mumcu hırsızlık ve talan düzeni ile, emperyalizmle mücadele etti. 90’lı yılların kanlı saldırıları, AKP döneminde kumpas davaları ile sürdü. Mumcu, ölümünün ardından bugüne ışık tutan haber ve yazıları ile bizleri aydınlatmaya devam ediyor” dedi.

Panelin ardından konuşan Menemen Belediye Başkanı Serdar Aksoy ise; “ Uğur Mumcu’yu Menemen Meydanı’ndan haykırabilmek çok değerliydi. Bahriye Üçokları, Turan Dursunları, Abdi İpekçi, Necip Hablemitoğulları gibi aydınları 90 lı yılların o karanlık döneminde nasıl kaybettiğimizi bir kez daha hatırladık. Gençlerin Uğur Mumcu’yu ve ülkemize kattıklarını öğrenmeleri lazım.” dedi.


Cumhuriyet Tatil Otel Rezervasyon

En Çok Okunan Haberler