Büyük Menderes Nehri için iddialar çok vahim

İddiaya göre geçtiğimiz günlerde kontrolsüz su çekilmesi nedeniyle su seviyesi düştü ve bunun sonucunda binlerce balık öldü. 

Bölge halkı konu ile ilgili çok endişeli.

Acil önlem alınmasını istiyorlar.

Peki bu duruma nasıl gelindi?

Kentte, DSİ tarafından alınan karar üzerine Haziran ve Temmuz aylarında barajlardan Büyük Menderes Nehri'ne salınan sularla çiftçiler ürünlerini 2 kez sulamıştı.

Yılda 4 kez sulama yapan çiftçiler ise 15 Ağustos itibari ile barajlardan su salınması kesilince ürünlerinin kurumaması için çevredeki azmaklara yöneldi.

Ve tabi olanlar oldu.

Çiftçiler ürünlerini sulamak için Büyük Menderes eski yatağından traktörlerle tarlarındaki kanallara su çekmeye başladı. 

Her gün çok sayıda traktörün su çekmesiyle nehrin eski yatağında sular neredeyse bitme noktasına geldi. 

Su azalmasına bağlı oksijen seviyesinin düşmesi sonucu da binlerce balık öldü.

Bölge halkı nehrin eski yatağındaki sazan ve yayın başta olmak üzere çok sayıda balık türünün kuraklık nedeniyle yok olmasından çok endişeli.

Bu nehrin kuruması demek, bu bölgenin tarımına yapılabilecek en büyük darbedir.

Çünkü Büyük Menderes Nehri Afyonkarahisar’ın Dinar ilçesine bağlı Alaçtlı köyünden doğarak Uşak, Denizli ve Aydın illerinden geçerek Ege Denizi’ne dökülmekte.

Yani bu nehir adeta büklüm çizdiği yol üzerinden taşıdığı alüvyonlarla en verimli tarım arazilerine sahip havzayı beslemekte.

Çiftçiler de kendince çok haklı.

Onların ve tarım arazilerinin geleceği için de su elzem bir ihtiyaç.

Lakin kuraklık diye bir gerçeklik de var.

Yağmur ve kar yağışı diğer yıllara oranla bu yıl az idi.

Ama 2020 yılının Mayıs ayında 2.5 metre yüksekliğinde su bulunan Büyük Menderes Nehri'nde 1 yıl içinde su kalmaması herkesin suçu sanırım.

Maalesef el birliği ile, kuraklığın da etkisiyle 584 kilometre uzunluğundaki Büyük Menderes’i çok yorduk.

Bilinçsiz açılan kuyular, kirlilik derken koca nehri kuruttuk.

Menderes’i biraz dinlendirmemiz şart.

Aslında bu örnekle beraber doğayı biraz kendiyle baş başa bırakmamız gerekmekte.

Belki de ürün olarak daha az su isteyen bitkilere yönelmeliyiz.

Yapmamız gereken ise acil bir şekilde akılcı ve bilimsel su politikaları oluşturmak.

Yoksa işimiz çok zor!