China Moses ile bir gece

Onu hayal meyal hatırladığımı, ya da hatırladığımı sandığımı düşündüm konserde MTV günlerini anlattığı sırada. 12 yıl boyunca Paris'te yaşamış ve o sırada MTV Avrupa'nın ekran yüzü olarak yüzlerce kez kamera önüne geçip söyleşiler yapmış, VJ olarak çalışmış Moses. O yıllarda MTV bizde de çok izleniyordu (2000'lerin ikinci yarısı kabaca) hatırlarsanız ve China Moses'ı görmemiş olmamıza da imkan yoktu. Belki bir önceki kuşaktan Ray Cokes kadar popüler değildi ama bir hayli tanıdık bir simaydı, hayal meyal de olsa hatırladığım kadarıyla. İşte hayatının önemli bir kısmını (neredeyse 5'te birini) elinde mikrofon, kırmız halıdan partilere gezen biri olarak şimdi kalkıp da "Anladım ki o hayat bana göre değilmiş" demesi China Moses'ın aslında ne kadar da önemli ve radikal kararlar almış olduğunun ve bu cesaretinin ona ne kadar da iyi geldiğinin bir kanıtı değil mi sizce de? Ben öyle düşündüm açıkçası ve yeteneği kadar bu cesaretini de alkışladım.

China Moses'ın son zamanlardaki popülerliğini elbette "The Lion King" (Aslan Kral) filminin yeni versiyonunun Fransızcası için kaydedilen soundtrack albümünde söylediği parçaya da borçlu biraz ama İstanbul konserine sırf bunun için gidenler olduysa maalesef hayal kırıklığı yaşadılar. Gerçi salondaki izleyici hiç de bu kadar yüzeysel bir şöhretin peşinden koşacak gibi durmuyordu, kimsenin hakkını yemeyelim. Öte yandan daha önce de sık sık İstanbul'a geldiğini söyleyen ve her defasında hayatında yeni bir sayfanın açıldığından dem vuran Moses her şarkısından önce o şarkıyı neden yazdığına dair hikayeler anlatarak izleyiciye ilginç bir deneyim yaşattı doğrusu. İngilizcesi bu ilginç hikayeleri anlamaya yetmeyen izleyiciler bir ihtimal sıkıntı yaşamış olabilirler ama bilenler bilmeyenlere anlatmıştır umarım, ben her hikayeyi ("Silence" adlı parça Bataclan saldırısında hayatını kaybedenler için yazılmış örneğin, ya da "Better" adlı parça eski kocası ile olan ilişkisi hakkında, ve bir başkası da Bumble'da bulduğu ama bir türlü kanının ısınmadığı adamlar hakkında) dinlemiş olduğuma memnunum açıkçası. 

Ağırlıklı olarak son albümü "Nightintales"den ve henüz kayıtları süren yeni albümünden parçalar çalan China Moses'ın bir de sürprizi vardı. Üçüncü parça öncesinde "Benim burada da dostlarım var ve şimdi onları sahneye davet edeceğim" dedi ve Türk cazının çok önemli iki ismini, Şenova Ülker (trompet) ile Aycan Teztel'i (trombon) sahneye çağırdı. Konserin sonuna kadar sahnede kalan Ülker ve Teztel'i tanıtırken "Annem için çalmışlardı daha önce, şimdi de bana eşlik edecekler" dedi. Hemen belirtmekte yarar var, Moses'ın annem dediği kişi belki kendisinden bile ünlü bir şarkıcı olan Dee Dee Bridgewater. 

İş Sanat'ın sıklıkla klasik müzik konserlerine ve dans gösterilerine ev sahipliği yapan salonu içi konser boyunca kıpır kıpır eden ama oturdukları koltuklardan kalkmaya da cesaret edemeyen bir kalabalıkla doluydu. Bu enerjiyi Moses da hissetti herhalde ki, sonlara doğru seyirciyi konsere dahil etmeye karar verdi ve "Sizinle bir oyun oynayacağız şimdi. Daha doğrusu bir sınava tabi tutacağız" diyerek konser boyunca gitar çalan ama şimdi elinde bir trompetle sinsice gülen elemana döndü. Onun trompetle çıkardığı sesleri tekrar etmemizi isteyen Moses "Bu testin 20 seviyesi var, yani sabaha kadar burada kalabiliriz, ona göre" dedi ve ekledi: "Dikkat etmeniz gereken şey ritim. Melodi o kadar önemli değil, bazen bile karıştırıyorum ama ritim doğruysa sınavı geçtiniz demektir". Sonrasında seviyeleri 5'er 5'er atlayarak yaklaşık 10 dakikalık bir sınava tuttu bizleri ve ne yalan söyleyelim, başta kendisi olmak üzere herkes bir hayli eğlendi. Bununla da kalmadı Moses ve son parçada herkesi ayağa kaldırdı (nihayet) ve vokalde kendisine eşlik etmemizi istedi. Bundan sonrası bol bol haykırış, dans ve eğlence olarak cereyan etti ve herkes mutlu mesut salonu terk etti. Moses İstanbul'u değil belki ama onu dinleyen herkesin kalbini fethetmeyi bildi.

China Moses'ın konserde giydiği kıyafet, "Her İstanbul'a geldiğimde onu arayıp bana bir elbise tasarlamasını istiyorum" dediği modacı Aslı Filinta'nın imzasını taşıyordu.