Çocuk istismarı artıyor
Cinsel istismar olaylarının yüzde 90'ı adli makamlara yansımazken ülkemizde cinsel tacize uğrayan mağdurların yüzde 11'ini 0-5, yüzde 15'ini 6-15, yüzde 13'ünü 12-17, yüzde 1'ini 24-29 yaş arasındaki gençler oluşturuyor
Çocuklara yönelik cinsel istismar vakaları giderek artıyor. Araştırmalara göre cinsel istismardaki aileye ait en önemli risk etmenleri arasında ilk sırada “ciddi ekonomik sıkıntı” geliyor. Araştırmalar, kız çocuklarının erkek çocuklara oranla daha fazla cinsel istismara uğradığını, olguların yüzde 85-95’inde istismarcının erkek olduğunu ortaya koyuyor. Son yıllarda yaygınlaşan internet kullanımının da istismarcıların çocukları tespit etme ve ilişki kurmalarında başlıca araç haline geldiğini kanıtlıyor. Psikolog, sosyal hizmet uzmanları Türkiye’de cinsel istismara maruz kalan çocukların devlet tarafından yeteri kadar korunamadığını vurgularken; hukukçular ise verilen cezaların caydırıcı olmaması durumunda bu tür olayların giderek artabileceği endişesini taşıyor.
Çocuklara yönelik cinsel istismar olayları son olarak dinci Anadolu’da Vakit gazetesi yazarı Hüseyin Üzmez’in 15 yaşındaki B.Ç’yi taciz etmesiyle gündeme geldi. Kamuoyunda uzun bir süre konuşulan bu olayın ardından bugüne dek gizlenen benzer yöndeki diğer cinsel istismar vakalarının da daha sık basına yansımaya başladığı görüldü.
Uzmanlar Türkiye’de çocuklara yönelik taciz ve tecavüz vakalarının genellikle gizlendiğini belirtirken; Adalet Bakanlığı Adli Sicil İstatistik Müdürlüğü’nün geçen yılki verileri bunu doğruladı. Bakanlık rakamlarına göre Türkiye’de 1 yılda açılan 15 bin taciz davasının bu olayların ancak yüzde 10’unu oluşturduğunu, 90’ının adli makamlara yansımadığı gerçeğini gözler önüne serdi.
Araştırmalar ülkemizdeki cinsel tacizlerin yüzde 90’ının mağdurun yakın çevresi tarafından gerçekleştirildiğini, istismara uğrayanların yüzde 85’ni ise kız çocukları oluşturduğunu gösteriyor. Ülkemizde cinsel tacize uğrayan mağdurların yüzde 11’ini 0-5, yüzde 15’ini 6-15, yüzde 13’ünü 12-17, yüzde 1’ini 24-29 yaş arasındaki gençler oluşturuyor.
Adalet Bakanlığı Adli Sicil ve İstatistik Genel Müdürlüğü’nün geçen yılki verilerine göre 1 yıl içinde 14 bin 337 cinsel suç işlendi. Bu suçun mağdur sayısı 20 bin 282 şeklinde açıklanırken bu rakam her 26 dakikada 1 kişinin cinsel suç mağduru olduğunu ortaya koydu. Uzmanlar, suç artışının nedenlerinin başında cezaların caydırıcı olmadığını belirtirken ekonomik nedenler, göç, eğitimsizlik, internetin bilinçsiz kullanımı, aile bağlarının ve kapalı toplum yapısı gibi nedenlerin bunu arttırdığı görüşünde birleştiler.
Türkiye çocuk \t\tkorumasında zayıf
Çocuğu İstismardan Koruma ve Rehabilitasyon Derneği Başkanı (ÇİKORED) ve Eski Adli Tıp Kurumu Başkanı Prof. Dr. Oğuz Polat, Türkiye’de cinsel taciz ve tecavüze uğrayan çocukların net sayısının bilinmediğini söyledi. Polat, “Sayısal veriler sağlıklı değil. Hastanelere, adliyelere yansıyan küçük kesintisel verilerle yetinmek zorunda kalıyoruz. Bu da alınması gereken önlemlerin nasıl olacağı yönünde sağlıklı çalışmalar yapılmasını engelliyor” dedi.
Türkiye’nin çocukların korunması konusunda oldukça zayıf ve yetersiz olduğunun altını çizen Polat, “Cinsel istismar ile ilgili Türk Ceza Kanunu’nda (TCK) bile sıkıntılar bulunuyor. Cinsel istismara uğrayan birey ile ilgili ‘Ruhsal bütünlüğün bozulmadığı’ gibi bir kritere göre değerlendirme yapılıyor. Bozulmamışsa 5 yıl, bozulmuşsa 15 yıl hapis cezaları verilebiliyor. Kanunları yeniden düzenlememiz lazım” açıklamasını yaptı.
Cinsel istismar ve ihmal olaylarının multidisipliner bir çalışma olması gerektiğine dikkat çeken Polat, cinsel istismar vakalarında yalnızca Adli Tıp Kurumu’ndan yararlanmanın doğru olmadığını, sivil toplum kuruluşları ve üniversitelerle işbirliği yapılması gerektiğini belirtti.
Devlet uzun vadede \t\tönlem almalı
Türkiye’nin 20 yıl önce imzaladığı Çocuk Hakları Sözleşmesi’nden kaynaklanan sorumluluklarını da yerine getirmediğini anımsatan Polat, bunun pratik uygulamasının olmadığını anlattı. Türkiye’nin olması gereken yerden kötü durumda olduğuna dikkat çeken Polat, şunları söyledi:
“Devlet bir an önce uzun vadede çocuk politikası oluşturması gerekiyor. Sokaktaki istismar daha fazla. Aile içi istismarlar da az değil. Günlük tedbirlerle bu olayların önünü alamazsınız.
Ayrıca yalnız Sosyal Hizmetler ve Çocuk Esirgeme Kurumu’na bırakılarak bunu önleyemezsiniz, yıllara yayarak önlemler alınmalıdır.
Bunların önüne geçmezseniz olaylar artar.”
İşsizlik büyük bir etken
Sosyal Hizmet Uzmanları Derneği İstanbul Şube Başkanı Eroğlu ve Eski Sosyal Hizmetler İstanbul İl Müdürü Kahraman Eroğlu, “Türkiye’de çocuğa yönelik koruyucu, önleyici ve rehabilite edici çalışmalarda büyük eksiklikler var. Okullardaki sosyal ve kültürel aktivitelere yönlendirilme çalışmalarının hızlandırılması gerekir. Okullarda sosyal hizmet uzmanı, psikolog ve rehberlik danışmanı verecek uzmanlar da sayıca yetersiz. Viyana gibi küçük bir kentte 3 bin sosyal hizmet uzmanı varken İstanbul’da bu sayı 350 dolaylarında” diye konuştu.
Eroğlu, Türkiye’deki ekonomik krizle birlikte artan işsiz sayısına paralel olarak cinsel taciz ve tecavüz olaylarında da artış gözlemlendiğine dikkat çekerek, şunları söyledi:
“İnsanların işsiz kalması, kriz nedeniyle yaşadıkları ekonomik ve sosyal bunalım; bu tür olayların yaşanmasında etken olabiliyor. Türkiye’de bu alanda koruyucu, önleyici ve rehabilite edici çalışmalar eksik. Okullarda çocukları sosyal ve kültürel aktivitelere yönlendirilme çalışmalarının hızlandırılması gerekiyor. Sosyoekonomik durumu iyi olmayan ailelerin çocuklarını ders dışındaki eğitim çalışmalarına yollayamadığı bir gerçek. Çünkü bu eğitimler hafta sonları ücret karşılığında veriliyor. Bunun dışında taciz, tecavüz ile istismar olaylarında verilen cezalar da son derece yetersiz. Hüseyin Üzmez davasında olduğu gibi çocukların yüksek yararına kararların ivedilikle ve baskın şekilde çıkmaması, çocuk istismarına yönelimi arttırıyor. Okullarda sosyal hizmet uzmanı, psikolog ve rehberlik danışmanı verecek uzmanlar ise sayıca son derece yetersiz. Viyana gibi küçük bir kentte 3 bin sosyal hizmet uzmanı varken İstanbul’da bu sayı 350-360 dolaylarında. Cinsel taciz ya da tecavüze maruz kalan çocuklarda telafisi mümkün olmayan psikolojik, sosyal ve ruhsal yıkımlar oluşuyor. Güven duyguları yıkılıyor, erkekler ile evlilik kurumuna karşı önyargıları artıyor.”
Polise ya da \t\t\tsavcılığa başvurun
İstanbul Barosu Çocuk Hakları Merkezi Başkanı Avukat Fatma Başar ise cinsel taciz ya da tecavüze uğrayan çocuğun ailesinin mutlaka en yakın savcılığa ya da polise başvurması gerektiğini vurguladı. “Herhangi bir cinsel taciz varsa kişi mutlaka savcıya, polise gitmelidir. Oradan da Adli Tıp Kurumu’na sevki yapılacaktır” diyen Başar, cinsel istismarın Türk Ceza Kanunu’nun (TCK) “Cinsel Dokunulmazlığa Karşı İşlenen Suçlar” adı altında 102, 103 ve 104. maddelerinde belirtildiğini anlattı.
Gerekirse resim yaptırın
Ruh Sağlığında İnsan Hakları Girişimi Derneği (RUSİHAK) Kurucusu ve Başkan Yardımcısı klinik psikolog Şehnaz Layıkel ise Türkiye’de taciz ve tecavüz vakalarının tabu olmaktan çıkarak konuşulur hale geldiğini gözlemlediğini belirterek, bu konudaki duyarlılığın arttığını savundu.
“Çocuğa yönelik cinsel istismarın bir insan hakkı ihlali olduğu kavranmaya başladı” diye konuşan Layıkel, bunda çocuk hakları örgütleri ile kadın hareketinin etkili olduğunu söyledi. Taciz ve tecavüz vakalarıyla karşı karşıya kalan çocuğun ruhsal travmaya maruz kalacağını anımsatan Layıkel, bu tür bir olaya maruz kalan çocuğa yapılması gerekenleri şöyle anlattı:
“Bu olaylar anında neler yaşadığı, kelimelere dökemiyorsa resim yoluyla anlatması, ne hissettiğini, ne yaşadığını, duygularını, öfkesini anlattırın. Bu duyguların mümkün olduğunca dışa vurumunu yapabilmek önemli. Türkiye’de genel olarak psikolojik desteğe ulaşmada ciddi bir boşluk var. Daha çok özel merkezler aracılığıyla terapi ya da psikolojik destek veriliyor. Yoksulluk düzeyinde düşünülürse çok az kişi bu hizmetlere ulaşabiliyor. Devlet koruması altında birtakım kurumlara başvuru yapılabiliyor ancak düzenli bir psikolojik destek olduğunu söyleyemeyiz. Bu konu, mutlaka SGK kapsamına girmeli.”
Sosyoloji Derneği Başkanı Prof. Dr. Birsen Gökçe de toplumda sosyal sorunlardaki artışla birlikte şiddet, cinsel istismar gibi vakaların da artış gösterdiğine dikkat çekti. Eğitimsizlik ve patolojik sorunların bu tür vakalarda belirleyici olduğunu belirten Gökçe, Hüseyin Üzmez vakasının ardından toplumda çocuklara yönelik cinsel istismara yönelik bir sağduyu gelişeceğini beklediğini ancak bu sağduyunun gelişmediğini söyledi.
Çocuklar neden yaşadıklarından ailelerine hiç bahsetmezler?
■ Kendilerine inanılmayacağını düşünürler.
■ Başlarının belaya gireceğinden korkarlar.
■ İstismarcının tehdidinden korkarlar.
■ İstismarcıyı korumak isteyebilirler, istismarcıyı sevebilir ama yaptıklarını sevmezler.
■ Nasıl anlatılacağını bilmeyebilirler.
■ Cinsel davranışların yanlış olduğunu bilmeyebilirler.
■ Arkadaşları tarafından dışlanacağından korkabilirler.
■ Homoseksüel olarak adlandırılabileceklerinden korkabilirler.
■ Büyükleriyle (otorite ifade edenlerle) cinsel konuları konuşmaktan utanabilirler.
■ Gammaz olarak adlandırılmak istemezler.
■ İyi çocukların cinsellikle ilgili sözcükleri kullanmamaları gerektiği söylenmiş olabilir.
En Çok Okunan Haberler
- Son anket: AKP eridi, fark kapanıyor
- Adliyede silahlı saldırı: Ölü ve yaralılar var!
- Ayşenur Arslan’ın Colani ile ilişkisi
- Serdar Ortaç: 'Ölmek istiyorum'
- Hatay’da yaşayan Alevi yurttaşlar kaygılı
- Köfteci Yusuf'tan gıda skandalı sonrası yeni hamle
- NATO Genel Sekreteri'nden tedirgin eden açıklama
- İBB'den 'Pınar Aydınlar' açıklaması: Tasvip etmiyoruz
- İmamoğlu'ndan 'Suriyeliler' açıklaması
- Edirne'de korkunç kaza