Davutoğlu'ndan Türkiye değerlendirmesi
Dışişleri Bakanı Ahmet Davutoğlu, eski Finlandiya Cumhurbaşkanı Martti Ahtisaari başkanlığındaki "Bağımsız Türkiye Komisyonu" (BTK) heyetinin Türkiye ziyareti ve temaslarına özel bir anlam yüklemenin doğru olmadığını söyleyerek, "Milli egemenliği güçlü olan, demokratik kurumları yerleşmiş olan bir ülkeyiz. Bizim iç meselelerimiz için arabuluculuk gibi bir kuruma hiçbir zaman ihtiyacımız olmadı, olamaz. Bunu kabul etmemiz de söz konusu olamaz" dedi.
Dışişleri Bakanı Ahmet Davutoğlu, eski Finlandiya Cumhurbaşkanı Martti Ahtisaari başkanlığındaki "Bağımsız Türkiye Komisyonu" (BTK) heyetinin Türkiye ziyareti ve temaslarına özel bir anlam yüklemenin doğru olmadığını söyleyerek, "Milli egemenliği güçlü olan, demokratik kurumları yerleşmiş olan bir ülkeyiz. Bizim iç meselelerimiz için arabuluculuk gibi bir kuruma hiçbir zaman ihtiyacımız olmadı, olamaz. Bunu kabul etmemiz de söz konusu olamaz" dedi.
CNN Türk'te "Eğrisi Doğrusu" programına konuk olan Davutoğlu, eski Finlandiya Cumhurbaşkanı Ahtisaari başkanlığındaki heyetin Türkiye ziyareti temaslarına ilişkin görüşlerini aktardı.
Ahtisaari başkanlığındaki heyetin ziyaretini yorumlayan Davutoğlu, BTK'nın yeni değil, 2004 yılı baharında kurulmuş bir komisyon olduğunu hatırlatarak, komisyonun sadece Türkiye ile de ilgili çalışmalar yapmadığını kaydetti. Komisyonun o dönemde Türkiye ile ilgili hazırladığı raporlarının çok düzeyli ve basiretli olduğunu belirten Davutoğlu, şu anda Avrupa'nın Ahtisaari gibi vizyon sahibi liderlere ihtiyacı olduğunu kaydetti.
Davutoğlu, daha sonra şunları söyledi:"Dolayısıyla Sayın Ahtisaari Türkiye'ye ilk kez geliyor değil, bizim toplumumuzla ilk kez temas kuruyor da değil. Buna bu kadar özel bir anlam yüklemek doğru değil. Her gelişinde de bizlerle görüşür. Diyarbakır'a da ilk kez bir Avrupa heyeti gidiyor değil. Ahtisaari Türkiye dostudur, objektiftir ama anlam yüklemek doğru değil. Türkiye açık bir toplum, demokratik bir toplum. Herhangi bir Avrupalı, akademisyen, siyasetçi, herkes gelir, Türkiye'nin her köşesinde rahatlıkla gezebilir. Biz kapalı bir toplum değiliz. Bunu olağanüstü birşey gibi görmek doğru değil. Bizim bunlara açık olmamız gerekir. Bizim özgüvenimiz çok yüksek."
Ahtisaari'nin "arabuluculuk için geldiği" iddia ve yorumlarının hatırlatılması üzerine de Davutoğlu, bu iddiaları yalanlayarak, şöyle konuştu:"İşte orada dururuz. Arabuluculuk söz konusu olamaz. Türkiye Cumhuriyeti devleti ile vatandaşları arasında arabuluculuk diye bir şeye ihtiyaç yok. Burada iki taraf yok. Vatandaşlarımız Türkiye'nin demokratik şartları içinde her türlü taleplerini dile getirirler ve bu talepler için eğer Türkiye'de bir arabuluculuk ya da uzlaşı mekanı varsa, o da TBMM'dir. Milli egemenliği güçlü olan, demokratik kurumları yerleşmiş olan bir ülkeyiz. Bizim iç meselelerimiz için arabuluculuk gibi bir kuruma hiçbir zaman ihtiyacımız olmadı, olamaz. Bunu kabul etmemiz de söz konusu olamaz."
Bakan Davutoğlu, ancak Avrupalıların ilgisinin doğal olduğunu da söyleyerek, AB'ye giriş sürecinde başkalarının da Türkiye'nin sorunları ile ilgilenebileceğini, korumacı bir refleksle 1990'lı yıllardaki gibi her yabancı heyete muhtemel ajan gözüyle bakmanın doğru olmadığını kaydetti. Bu anlayışın "bumerang gibi" yine Türkiye'yi vurduğuna işaret eden Davutoğlu, "En aykırı görüşe de sahip olsa, her vatandaşımız bizimle eşit haklara sahip vatandaştır. Şu veya bu görüşten en marjinal vatandaşımız bile bu ülkenin eşit vatandaşıdır, görüşlerini söyler. Bunun için de herhangi bir dış faktöre ihtiyaç hissedilmez."
Dışişleri Bakanı Ahmet Davutoğlu, Balkanlar, Ortadoğu ve Kafkaslarda bölgesel işbirliği alanlarını genişleterek, Türkiye'nin doğal coğrafyası ile buluşmasını temin etmek istediklerini belirtti ve Türkiye'nin coğrafyasının birçok bölgesel aidiyeti aynı anda barındırdığını kaydetti.
Bakan Davutoğlu, İstanbul'da devam eden zirvede bu yıl ilk kez herkesin Türkçe kullandığının hatırlatılması üzerine, dün dışişleri bakanları olarak toplandıklarını ve kendisinin sadece Türkçe konuşulmasını rica etmesi üzerine, bütün dışişleri bakanlarının Türkçe konuştuğunu kaydetti.
Bakanların Azeri, Kazak ya da Türkmen Türkçesi ile çok güzel ifadeler kullandıklarını söyleyen Davutoğlu, yemekte de 2 saat Türkçe sohbet ettiklerini bildirdi. Bazı bakanların Türkiye'de görev yapması nedeniyle iyi Türkçe konuştuklarını belirten Davutoğlu, "Hepsinin bir geçmişi var. Ama herhangi bir başka bakan da olsa dil zamanla doğal seyrine oturuyor. 1989'da bu insanlar biraraya gelselerdi Türkçe ile anlaşmaları çok zor olabilirdi. Bu doğal bir seyir ve aslında bizim açımızdan gecikmiş sayılabilen bir seyir" dedi.
Zirveye ilişkin bilgi de veren Davutoğlu, takip ettikleri dış politika stratejisi çerçevesinde komşu ülkelerle yoğun entegrasyon çalışması yaparak, ikili ilişkileri en üst düzeye çıkarmak istediklerini söyledi.
Davutoğlu, Ekim ayı başında Kırgızistan'a gideceğini belirterek, ikili ilişkileri geliştirmelerinin yanı sıra bölgesel olarak da Kafkaslar'da bir derinlik kazanmayı amaçladıklarını bildirdi. Davutoğlu, hedeflerini şöyle açıkladı:"Balkanlar, Ortadoğu ve Kafkaslarda bölgesel işbirliği alanlarını genişleterek, Türkiye'nin doğal coğrafyası ile buluşmasını temin etmek. Bizim coğrafyamız öyle bir coğrafya ki birçok bölgesel aidiyeti aynı anda barındırıyor. Halep'le Antep arasındaki bağ, Erzurum'la Bakü arasındakinden daha az değil. Bizim etrafımızda duvarlar vardı ve o duvarların oluşunu biz güvenlik zannediyorduk. O duvarlar var diye kendimizi Anadolu coğrafyasında daha güvenli sanıyorduk. Halbuki bizi hapsediyor, biz bu duvarların kaldırılmasını istiyoruz. Türkiye'de çıkmaz sokak kalmayacak."
Türkiye-AB ilişkileri ve Türkiye'nin stratejik önemine ilişkin olarak da Davutoğlu, Avrupalıların Türkiye'nin önemini daha iyi anladığını belirterek, "Eskiden Türkün Türke propagandası derdik, şimdiyse tam tersi, Türkün Türkü görmemesi var. Dışarda daha iyi anlaşılıyoruz, içerde ise küçük krizlerden büyük sorunlar çıkartarak, kendi enerjimizi yanlış harcıyoruz" diye konuştu.
Davutoğlu, Türkiye'nin Avrupa ve dünya barışına yapabileceği olağanüstü katkılar bulunduğunu belirterek, AB'nin Türkiye ile stratejik diyaloğunu derinleştirmek istediğini söyledi. Davutoğlu, ancak bunun için müzakere sürecinin hızlanması gerektiğini, bunun önünde de engel olarak Kıbrıs sorunu ve Fransızların kaygıları bulunduğunu kaydetti.
Dışişleri Bakanı Davutoğlu, İngiltere'nin AB tarafından iki kez veto edildiğini anımsatarak, bunun zor bir süreç olduğunu ama herkesin nasıl İngiltere'siz bir Avrupa olamaz ise Türkiye'siz de olamayacağını bildiklerini kaydetti.
1700'lü yılların başlarında dünya ticaretinin yüzde 60-65'inin Asya'da olduğunu, bu rakamın 1800'lü yılların ortalarında hemen hemen denkleştiğini, 20. yüzyıl başlarında da Avrupa ve ABD'nin zirveye çıktığını anlatan Davutoğlu, bu oranın 2000'lerde yine 1850'ler düzeyine geldiğini ve 2050 yıllarında da Avrupa önlem almaz ise yine Asya lehine döneceğini kaydetti.
Davutoğlu, "Biz bir taraftan AB perspektifi ile yapacağımız katkıları tam bir özgüven içinde sunacağız ve AB standartlarını yakalayarak orada bir yer edineceğiz. Bir ayakla da Asya'nın derinliğinde yeni ekonomik politik dengenin oluştuğu bölgede bulunacağız" dedi.
Bakan Davutoğlu, Çin ile de bu nedenle ilişkilerin daha da geliştiğini söyleyerek, Ekim ayı başında Çin başbakanının Türkiye'ye geleceğini, kendisinin de Ekim ayının son haftasını Çin'de geçireceğini bildirdi.
En Çok Okunan Haberler
- Son anket: AKP eridi, fark kapanıyor
- Adliyede silahlı saldırı: Ölü ve yaralılar var!
- Türkiye'nin 'konumu' hakkında açıklama
- Ayşenur Arslan’ın Colani ile ilişkisi
- Hatay’da yaşayan Alevi yurttaşlar kaygılı
- Serdar Ortaç: 'Ölmek istiyorum'
- Kalın Colani'nin yolcusu!
- Erdoğan'a kendi sözleriyle yanıt verdi
- Türkiye'den Şam Büyükelçiliği'ne atama!
- NATO Genel Sekreteri'nden tedirgin eden açıklama