Değiştirilemez maddeler tartışmaya açılıyor
Anayasa Mahkemesi Başkanı Haşim Kılıç, anayasanın değiştirilemez ilkelerini tartışmaya açmaya hazırlanıyor. Kılıç, "Anayasalardaki Değiştirilemez İlkeler" konusunu, Anayasa Mahkemesi'nin kuruluş yıl dönümünde konu olarak tespit etmeyi düşündüğünü söyledi. Mahkemenin raportörlüğü yapan Osman Can da, Yüksek Mahkeme'nin demokratik meşruiyet sorunu olduğunu öne sürdü.
Sempozyumun açılış konuşmasını yapan Bilkent Üniversitesi Hukuk Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Osman Gürzumar, Türk ve Alman anayasalarının “değiştirilemez” hükümler içerdikleri için birbirlerine benzerlik gösterdiklerini söyledi. Her iki anayasanın da anayasa yargısını düzenlediğini ve yargılama faaliyeti için anayasa mahkemesinin kurulmasını öngördüğünü ifade eden Gürzumar, iki mahkemenin özdeş sayılamayacağını ancak kuruluş görevlerinin benzerlik gösterdiğini anlattı.
Gürzumar, Türk ve Alman anayasaları arasındaki benzerliklerin metin üzerinde kaldığını, tarihsel, toplumsal, kültürel özellikler nedeniyle uygulamada farklılıklar yaşandığını kaydetti.
Sempozyumun birinci oturumunda konuşan eski Federal Alman Anayasa Mahkemesi Başkan Yardımcısı Prof. Dr. Winfried Hassemer sunduğu bildiride, hem Türk hem Alman anayasalarının çok mobil olduğunu, siyasi konulara girebildiklerini, medyada çokça yer aldıklarını söyledi. Her iki anayasanın da çok güçlü şekilde gözetim altında tutulduğunu ifade eden Hassemer, şunları söyledi:
“Anayasalarda değiştirilemez hükümlerin olması demokrasi açısından kabul edilemez. Değiştirilemez hükümler yasaların uyum sağlayabilirliğini yok eder, böylelikle sosyal uyum gerçekleşemez. Oylanamaz bir şeyi ortaya koyarsak demokrasi sona ermiştir. Yine de değiştirilemez ilkelerin haklılığının bulunduğunu düşünüyorum. Toplum içinde bu normların yeri vardır. Bazı normlar istikrarlıdır, süreklidir.”
Bir anayasa değişikliği yapma çoğunluğu olunca anayasayı değiştirme çabası içine girildiğini, ancak çoğu zaman bunda hata yapıldığını dile getiren Hassemer, “Çoğunlukla kimseye sormama hatası yapılıyor. Değişiklik anayasaya uygun mu değil mi bakılmıyor. Yasakoyucu çok yerde bu hatayı yaptı. Hükümet tarafından kötüye kullanılarak yapılan anayasa değişiklikleri de oluyor” dedi.
Raportör Can: “Konuşmam Anayasa Mahkemesi'ni bağlamaz"
Aynı oturumda sunum yapan Anayasa Mahkemesi Raportörü Doç. Dr. Osman Can da yapacağı konuşmanın Anayasa Mahkemesini bağlamayacağını, akademik özgürlük kapsamında konuşacağını söyledi.
Türkiye'de yüzyılı aşkın süredir, 1924 Anayasası hariç, “ferman anayasalarnın” yürürlükte olduğunu ifade eden Can, Türk Anayasası'ndaki değiştirilemez ilkelerin diğer anayasalardaki değiştirilemez ilkelerden, argümanlar açısından oldukça uzak olduğunu kaydetti.
Değiştirilemez ilkeler arasında “Milli Marş, devletin dilinin Türkçe” olduğu gibi “ilginç ifadeler” bulunduğunu söyleyen Can, “devletin dili değil, devletin resmi dili” olacağını savundu.
Anayasa'nın değiştirilemez maddeleri ile diğer maddeler arasında hiyerarşi kurulamayacağını ileri süren Can, bu maddeler arasında soyut ve somutluk ilkesi bulunduğunu, değişebilir normların, değiştirilemez maddelerin somut hali olduğunu anlattı.
Bu nedenle bir Anayasa değiştirildiği zaman değiştirilemez maddelerine dokunmanın kaçınılmaz olacağını ifade eden Can, “Çünkü her bir anayasa değişikliği o anayasaya aykırıdır, her bir yasa değişikliği o yasaya aykırıdır ama aykırı olduğu unsuru çıkarır atar” diye konuştu.
Türk Anayasası'nda ilk 3 madde dışındaki bütün maddelerin, demokratik kurucu iktidarların tasarrufuna bırakıldığını söyleyen Can, “1982 kurucu iktidarı dahi 1982 Anayasası'nın demokratik bir dönüşüme kapalı olmasını arzulamadılar” diye konuştu.
“Anayasa bekçiliği"
Anayasa Mahkemesi'nin hiçbir zaman kaynağını Anayasa'dan almadığı yetkiyi kullanamayacağını, her düzenleyici normun bu takdir yetkisine işaret ettiğini anlatan Can, Anayasa Mahkemesi'nin yasama organı karşısında yasanın koruyucusu olduğunu kaydetti.
Can, “Basit parlamento çoğunluklarının Anayasa'ya aykırı eylemleri olabilir, bunu sürekli yaşıyoruz, mümkündür” dedi.
“Türkiye'deki Anayasa Mahkemesi'nin demokratik meşruiyet sorunu var. Türkiye'de yargı mekanizmasının demokratik meşruiyet sorunu vardır” diyen Can, Anayasa Mahkemesi'nin kurucu iktidar karşısındaki konumunun “Anayasa bekçiliği” olduğunu savundu.
Anayasa'nın aynı zamanda laik bir Anayasa olduğunu, değiştirilemez ilkelerin esnekliğe, işlevselliğe aykırı bir düşünce taşıyacağını ifade eden Can, yalnızca değiştirilemez ilkelerin esas alınmasının, demokratik talepler ile siyasal unsurlar arasında çatışmalara yol açabileceğini de ifade etti.
Anayasa Mahkemesi Başkanı Kılıç
Açılışta konuşan Anayasa Mahkemesi Başkanı Haşim Kılıç da sempozyumun konusunu Anayasa Mahkemesi'nin kuruluş yıl dönümünde konu olarak tespit etmeyi düşündüğünü belirtti. Kılıç, “Ancak bu konuda ne kadar cesaretli olabilirim, o konuda biraz endişeliyim. Ama görüyorum ki hem vakfın hem de Bilkent Üniversitesi Hukuk Fakültesi'nin cesaretle tespit ettikleri konunun ne kadar önemli ve Türkiye açısından ne kadar hayati bir değere sahip olduğunu anlamak mümkündür” dedi.
DTP hakkındaki kapatma davası
Haşim Kılıç, sempozyumdan ayrılırken gazetecilerin soruları üzerine, DTP hakkında açılan kapatma davasında raportörün, eksik bilgi ve belgeleri halen tamamlanmaya devam ettiğini bildirdi. Kııç, “O nedenle süreci tamamlayamadık” dedi.
En Çok Okunan Haberler
- Suriye'yi nasıl terk ettiğinin ayrıntıları ortaya çıktı!
- Petlas'tan o yönetici hakkında açıklama
- Nevşin Mengü hakkında karar
- 3 zincir market şubesi mühürlendi
- Geri dönüş gerçekten 'akın akın' mı?
- Eski futbolcu yeni cumhurbaşkanı oldu
- Fidan'dan 'Suriye Kürtleri' ve 'İsrail' açıklaması
- Müge Anlı'nın eşine yeni görev
- AKP’nin tabutu CHP sıralarına kondu
- Bakanlık 5 ildeki lahmacuncuları ifşa etti