"Demek ki İmralı Erdoğan'dan daha demokratmış"

BDP Eşbaşkanı Gülten Kışanak, partisinin Meclis grup toplantısında son gelişmeleri değerlendirdi. Anayasa değişikliği paketinin dün 'yol kazası' geçirdiğini kaydeden Kışanak, bu yol kazasının sorumlusunun AKP olduğunu belirtti. Kimi çevrelerin yol kazasıyla ilgili BDP'yi eleştirdiğini, kendilerinin de 'BDP'nin yol kazasında kusuru var mı" diye kendi kendilerine sorduklarını ifade eden Kışanak, AKP'ye daha işin başından itibaren yaptıkları önerileri dikkate aldıklarında 'hiçbir veballeri'nin olmadığını gördüklerini kaydetti. Anayasa değişikliği paketinin diyalog, uzlaşma yöntemi ile hazırlanmadığını, AKP'nin bu yolu denemediğini kaydeden Kışanak, "AKP, BDP'ye sorumluluğu yüklemeye çalışıyor. Ama BDP en başından kapılarını, diyaloga, müzakereye açık tutan tek partidir. Önerilerimizi ilettik. Önerilerimizi dikkate almak bir yana bizimle görüşme ihtiyacı bile duymadılar. Bizim
Yok sayıldığımız bu süreçte hangi gerekçeyle destek verecektik" diye konuştu.
 

"AKP oyumuzu da yok saydı"

BDP olarak 'yamalarla Türkiye'nin darbe Anayasası ile yaşamasına izin vermeyecekleri'ni söyleyen Kışanak, ilk tur görüşmelerde sembolik olarak siyasi parti kapatmalarıyla ilgili 8'nci maddenin oylamasına girdiklerini ve 5 BDP milletvekilinin 'kabul oyu' kullandıklarını hatırlatarak "AKP hükümeti bu sembolik desteğin kıymetini bilmedi. Bu destek bir daha AKP hükümetine aklını başına topla, uzlaşının yolunu aç sinyaliydi. Ama AKP hükümeti bunu da almak istemedi. Tam tersine arkadaşlarımızın verdiği evet oyunu yok saydı. Eğer milletvekilleri bile parlamentoda eşit muamele görmüyorsa bir bağımsız milletvekilinin oyuyla BDP milletvekilinin oyu aynı kıymette görülmüyorsa biz bunun karşısında olmaya devam edeceğiz. Bu zihniyetin kendisi dağdaki çobanla üniversite mezununun oyunu eşit görmeyen ırkçı zihniyettir" diye konuştu.

"Kimse bizi taraftar durumuna düşüremez"

İlk tur oylamada 8'nci maddenin oylamalarına verdikleri sembolik desteğin de eleştirildiğini ve 'siz sadece kendinizi mi düşünüyorsunuz' denildiğini ifade eden Kışanak, bu eleştirilerin kısmen haklı olduğunu belirterek, "Bizler gerçekten de bu pakette yer alan maddelerin birbirinden ne kadar kıymetli kıymetsiz olduğu yaklaşımında değildik. Biz şunu da çok iyi biliyoruz, tek tek maddelere ilişkin bir tutum almak mümkün değil, çünkü bu paket bir bütün olarak referanduma sunulacak. Tek tek ele almak bizi yanlış yere götürecek, AKP hükümetinin paketini tümden desteklemeye götürecek bir yaklaşımdı" dedi. AKP hükümetinin ve statükocuların 'kendisini oyun kurucu diğerlerini taraftar' olarak gördüğünü savunan Kışanak, "Kusura bakmasınlar bu ülkede gerçek oyun kurucu halktır, demokrasi ve özgürlük mücadelesi verenlerdir. Kimse bizi taraftar durumuna düşüremez" dedi.

"İşkence izleri taşıyan bir insan olarak konuşuyorum"

Darbecilerin yargılanmasını BDP'den daha fazla hiç kimsenin isteyemeyeceğini ifade eden Kışanak, "Diyarbakır'da, Mamak'ta, Metris'te insanlara vahşice işkence yapanları kim koruyordu, hangi yasa koyuyordu niye bunlarla ilgili bir tek dava açmadınız? Kalkıp bugün benim yaşadığım acılar üzerinden siyaset yapıyorsunuz. 12 Eylül'de Diyarbakır'da işkence gören o izleri halen üzerinde taşıyan biri olarak konuşuyorum. Vicdanım rahat ben ömrümü darbecilerden hesap sormak için harcadım. Ömrümü bunun üzerinden siyaset yapmalarına da izin vermem. Hodri meydan varsa zerre kadar demokratlıkları, samimiyetleri varsa Diyarbakır, Mamak, Metris cezaevinde işlenen işkence insanlık suçları henüz zaman aşımına görmedi. Gelin kurun komisyonu o dönem cezaevlerinde görev yapan, işkence yapan sorumlulardan, onlara talimat verenlerden hesap sorun" diye konuştu. AKP hükümetinin Diyarbakır Cezaevini yıkmak ve o 12 Eylül döneminin üzerine sünger çekmek istediğini de kaydeden Kışanak, cezaevinin müzeye dönüştürülmesini istedi.

"Asıl nankörlüğü sen yapıyorsun"

Kışanak, Başbakan Erdoğan'ın TRT Şeş'le ilgili söylediği 'nankörlük yapmasınlar' şeklindeki sözlerini de hatırlattı. Kışanak, "Bu deyimi kullanmak zihniyetin değişmediğin ta kendisidir. Sen kime sadaka dağıtıyorsun, sen kime ulufe dağıtıyorsun, sen kime hakkı olan bir şeyi verdin de karşılığında sana sadakat bekliyorsun. Halkın verdiği mücadeleler sonucunda açılan televizyon kanalı karşılığında bu halkın senin karşında el pençe durmasını bekliyorsun. Asıl nankörlüğü sana iktidar fırsatı yaratan halka karşı sen yapıyorsun" diye konuştu. Başbakan'ın "Kurslar var gitsinler anadillerini öğrensinler" dediğini de ifade eden Kışanak, "Sayın başbakan siz anadilinizi kursta mı öğrendiniz" diye sordu.
 

"Demek ki İmralı Erdoğan'dan daha demokratmış"

Anayasa değişikliği teklifiyle ilgili BDP'ye yönelik Başbakan Erdoğan'ın 'talimatla iş yapıyorlar' sözünü de hatırlatan Kışanak şöyle konuştu:

"Bir talimat lafıdır ortalıkta dolaşıyor. BDP bu parlamento çatısı altında gerçek anlamda özgür iradeye sahip olan tek partidir. Biz CHP'nin, MHP'nin, AKP'nin çıkardığı bütün engeller, sıkıntılara rağmen halkımızın desteğiyle seçilip geldik. O günden bu yana bu ülkenin temel sıkıntılarına dikkat çeken çözüm önerileriyle katkı sunan bir duruşun sahibi olduk. Bu Anayasa değişikliği ile gündeme getirdiğimiz hangi konu talimatla önümüze gelmiş olabilir, üç yıldır bunları bu kürsülerden haykırmıyor muyuz? Sayın başbakan bunlar Türkiye'nin gerçekleridir ve Türkiye'yi gerçek anlamda, demokratik bir cumhuriyete kavuşturmak içim yapılması gerekenlerdir. Sayın başbakanın bir kez aynaya bakmasını istiyoruz. Baksın kendisini görsün sekiz yıllık iktidarını gözünün önünden geçirsin. Bu sürede bu halka reva gördüklerini alt alta sıralasın. Dur ihtarına uymadığı için öldürülen sivillerin listesini, cezaevine tıktığı çocukları göz önün önüne getirsin. Eline kelepçe vurduğu halkın temsilcilerini hatırlasın. Bunlara baksın kendisinin gerçek yüzünü görsün, onu değiştirmek için uğraşsın, bizi değiştirmek için uğraşmasın. Biz değişmeyeceğiz. Biz halkın yanında olmaya devem edeceğiz. Değişmesi gereken biri varsa Tayyip Erdoğan ve AKP hükümetidir. Eğer İmralı'dan gelen açıklamalarda bu ülkenin demokrasi güçlerinin talepleri ile bir ortaklaşma varsa Tayyip Erdoğan oturup bunu düşünsün. Demek ki İmralı kendisinden daha demokratmış. İmralı'dan talimat alıyorsunuz suçlaması yapacağına oturup bunun muhasebesini yapsın, kendisi bu halkın ihtiyaçlarını görsün kendisini buna göre değiştirsin."
 

"Ne yüzle Amed' gidebiliriz?"

Kışanak Diyarbakır E Tipi Cezaevinde çocuk tutukluların çıkardığı isyana da değinerek, "Bu koşullarda biz AKP hükümetinin paketine destek versek ne yüzle Diyarbakır'a, Amed'e gidebiliriz" dedi.

Bölgedeki askeri operasyon ve hareketliliğe de dikkat çeken Gülten Kışanak, Genelkurmay Başkanı'nın 'bölgede bin tane karakol' olduğuna yönelik sözlerini hatırlattı. Kürt halkının taleplerinin tankla, topla, Heronlarla bastırılmasının mümkün olmadığını kaydeden Kışanak, "Kürtlerin bir halk olarak varlığı yasal olarak kabul edilirse Türkiye zenginleşecek, demokratikleşecek. Hiçbir şey eksilmeyecek, tam tersine bizi eksilten bu inkar siyasetidir. Gelin biz halk olarak ele ele verelim, değişmemekte inat eden bu statükocu zihniyeti değiştirmek için mücadele edelim. Tuzu kuru siyasetçilerin askeri ve siyasi bürokrasinin Hiç bir kaybı yok" dedi.
 

10 Mayıs'ta tecavüzleri kınama eylemi

Kışanak konuşmasının sonunda Siirt'teki tecavüz olaylarını da değerlendirdi. Siirt ve Manisa'da ortaya çıkan olayların yeterince uyarıcı ve sarsıcı olduğunu kaydeden Kışanak, YİBO'ların derhal kapatılması, çocuklarla ilgili hizmetlerin yerel yönetimlere devredilmesi gerektiğini kaydetti. Kışanak 10 Mayıs'ta Siirt'te kitlesel bir eylemle çocuklara yönelik tecavüzleri kınayacaklarını bildirdi.