Demirtaş'tan tehdit gibi sözler
BDP Genel Başkanı Selahattin Demirtaş, Lübnan dönüşü "Kürt sorununu çözdük" diyen Başbakan Erdoğan'ın "Kürt sorununu anlama kapasitesi" olmadığını söyledi.
BDP Genel Başkanı Selahattin Demirtaş, partisinin Meclis grup toplantısında gündemdeki konuları değerlendirdi. 3 Aralık Dünya Engelliler Günü'nü hatırlatan Demirtaş, Türkiye'de 9 milyon engellinin engellerle birlikte yaşamaya mahkum edildiğini belirterek "Bana kalırsa Türkiye'de engelli sayısı 60 milyon. Asıl engelli olanlar bugüne kadar engelli diye tanımlanan yurttaşlara yaşamın her alanında kolaylık sağlayacak adımları atmayan bizleriz. 3 Aralık sabahı Başbakan güne bütün engellilerden özür dileyerek başlamalı" diye konuştu.
"Yumurta atmasınlar da çeyrek altın mı atsınlar sana"
Konuşmasında birkaç gün önce Ankara'da aralarında öğrencilerin de olduğu 40 kişinin gözaltına alınmasını değerlendiren Demirtaş, özellikle üniversite öğrencilerine yönelik gözaltı, cezalandırma politikalarını uygulayanları kınadıklarını söyledi. Öğrencilerin derhal serbest bırakılmasını isteyen Demirtaş, üniversitelerin 12 Eylül'den bu yana teslim alınmaya çalışılan ilk kale olduğunu kaydetti. Bir toplumu teslim almaya çalışan iktidarların işe üniversitelerden başladığını ifade eden Demirtaş, "Kenan Evren bunu yaptı, şimdi Erdoğan bunu yapıyor. Nasıl ki Evren zihniyeti öncelikle üniversite gençliğini, öğretim görevlilerini teslim almaya çalışarak toplumu teslim almaya çalıştı ise bugün aynı zihniyet AKP iktidarı tarafından sürdürülmektedir" dedi.
Her yerde cemaat örgütlenmesinden bahsedildiğini, AKP'nin üniversitelerde uyguladığı politikaların da tesadüfi olmadığını dile getiren Demirtaş, Başbakan'ın 'yumurta atmak demokratik hak değildir' şeklindeki sözlerini hatırlattı ve şöyle konuştu:
"Üniversite öğrencileri yoksullar, ancak yumurta atabiliyorlar, çeyrek altın mı atsınlar sana. Bunu bile demokratik bir hak kavramından çıkaran bir başbakan anlayışı var. Yumurta yasak da, pırasa, domates atmak serbest mi, özgürlüğe girer mi? AKP bunları liste halinde yayınlasın. Hangi sloganları atmak, hangi pankartları asmak serbest. Örneğin sayın başbakanı öven pankartlar yasak mıdır üniversitelerde, bunlar izinsiz gösteriye girer mi açıklasın. Sizi bir toplantıda övmek nasıl meşru ise aynı toplantıda sizi protesto etmek de o kadar meşrudur."
"YÖK'ü yok etmediğiniz sürece üniversiteler özgürleşemez"
Üniversiteler ve öğrenciler üzerindeki en büyük baskı organının YÖK olduğunu, YÖK'ün Kenan Evren'in yarattığı bir kurum olduğunu dile getiren Demirtaş, şimdi de AKP'nin darbe zihniyetinin ürünü YÖK'e sarılarak öğrenciler üzerinde baskı uyguladığını kaydetti. Demirtaş "YÖK'ün ismini ve logosunu değiştireceklermiş. Bu Diyarbakır Cezaevini yıkarak faşizan uygulamaları unutturmak isteyen zihniyetle aynı. YÖK yok olacak, başka çözümü yok. YÖK zihniyeti ortadan kalkmadıkça üniversiteler özgürleşemez. Bütün üniversitelerdeki öğrencilere yönelik baskıları kınıyoruz" diye konuştu. Demirtaş, grup toplantısına katılan devrimci gençlik örgütlerinin temsilcilerini de "Üniversite öğrencilerinin demokratik direnişleri bizim için onurdur. Direnen bütün gençliği selamlıyoruz" sözleriyle selamladı.
"Böyle bir din yok bu AKP dinidir"
Grup toplantısında ekonomideki gelişmelere de değinen Demirtaş, Bakanlar Kurulu kararıyla Türkiye'nin geçen hafta bir gecede aniden zenginleştiğini ve milli gelirinin 15 bin doları geçtiğini söyledi. Türkiye ekonomisinin sanal olarak büyüdüğünü, AKP'nin kapitalist ve neo liberal politikalara teslim olduğunu kaydeden Demirtaş, "AKP kapitalist, neo liberal, bölgesinde emperyal amaçlar güden iç politikada ırkçı, milliyetçi ve sağcı bir partidir. Ayrımcıdır" dedi.
Demirtaş, şöyle konuştu:
"İnsanlar çöpten yemek toplayarak gün geçirirken Başbakan, yandaşları sırça köşklerde yaşıyorlar. AKP'nin yandaşları lüks güneş gözlükleri ve ciplerle Cuma namazına gidiyorlar. İslamiyet böyle bir din değildir. Bu AKP dinidir. AKP'nin yaratmak istediği bir dindir. İslam'da komşusu açken tok yatılmaz. Lüks villalarda yaşanmaz. Böyle bir din yoktur, bu AKP'nin dinidir ve halkımız bu dinin mensubu olmayacaktır."
"Siz çözemezseniz Kürt sorunu sizi çözer"
AKP'nin Kürt sorununda da tutumunun farklı olmadığını, Cumhurbaşkanı'nın 'Kürt sorunu seçimden sonraya ertelenemez' derken Başbakan'ın Lübnan dönüşü 'Kürt sorununu çözdük' dediğini hatırlatan Demirtaş, "İyi polis kötü polisi mi oynuyorlar bilmiyoruz ama Başbakan 'Kürt sorununu çözdük' diyor. Aynı Başbakan 29 Haziran'daki grup oplantısında 'Sorunu inkar edenler çözümden de anlamazlar' demişti. Aynı Başbakan. Şimdi biz hangisine inanacağız, Lübnan'dan dönene mi, 29 Haziran'da grup toplantısında konuşana mı? Başbakan'ın Kürt sorununu anlama kapasitesi yok. Kürt sorunu bir halkın kendi anavatanında bir halk olarak özgürce yaşama ve kendini yönetme sorunudur. Kürt sorunu bilboarda afiş asma, kurs sorunu değildir. Eğer çözme niyetiniz varsa birkaç günde çözülebilecek bir sorundur. Çözme niyetiniz yoksa sizi birkaç yılda çözebilecek bir sorundur. Oyalayarak bu işi götürürüm derseniz çözmediğiniz kürt sorunu sizi çözer. Nasıl ki Mesut Yılmaz'ı, Ecevit'i, Demirel'i, Çiller'i çözdü sizin de yeriniz onların yanı olur, çözülür giderseniz" diye konuştu.
"Yüzde 10'luk baraj hırsızlık"
Kürt sorunuyla ilgili atılması gereken adımlar olduğunu bunlardan birinin de yüzde 10'luk seçim barajı olduğunu ifade eden Demirtaş, seçim barajı nedeniyle BDP'ye ait 12 milletvekilliğinin AKP'de, Mersin milletvekilliğinin de MHP de olduğunu savundu. Demirtaş "Bunun adı hırsızlık. Sen kediye kedi, katile katil dersen biz de hırsıza hırsız deriz. Bu hırsızlığın son bulması lazım. Yüzde 10 barajı düşsün ilk seçimde yüzde 10'u aşacağız. Lütuf istemiyoruz halen zaman vardır gasp ettiğiniz hakkımızı geri istiyoruz" diye konuştu.
"Ateşkes çağrısı yapanlar nerede merak ediyoruz"
BDP'li belediye başkanlarının AKP hükümeti döneminde cezaevine girdiğini belirten Demirtaş, Yüksekova Belediye Başkanı Ruken Yetişkin'in de cezaevine gireceğini belirterek "Biz senin yanındayız, sen cezaevine girsen de girmesen de belediye başkanısın. Cezaevlerinde tek bir AKP'li yok. Çünkü hepsi yolsuzlukla hırsızlıkla yargılanıyorlar" diye konuştu.
Demirtaş, PKK ile ateşkes çağrısı yapanlar ve 'silahlar sussun' diyenlere de seslenerek "Neredeler merak ediyoruz. Kaç ateşkesi daha heba edeceksiniz. Bu çağrıyı yapmış olan herkes AKP'den bunun hesabını sormak zorundadır. Niye adım atılmadı diye sormalıdırlar. Ama bazıları bunu yapmak yerine hakaretvari bir tavırla halen bize saldırıyorlar" dedi. Üç generalin açığa alınması konusunda AKP'yi ikiyüzlü bir tutum sergilemekle suçlayan Demirtaş "Gerçekten demokrat olsaydınız Muğlalı kışlasının ismini değiştirir, Ceylan Önkol'u öldüren komutanı açığa alır, Hrant Dink cinayetinde istihbarat sorumlusu albayı açığa alırdınız. AKP'lilerin hepsi bilinmeyen bir dille konuşuyor, biz anlamıyoruz. Çünkü biz sahtekar, riyakar bir dili anlamıyoruz, bilmiyoruz tanımıyoruz bu dili. Mevlana 'ya olduğun gibi görün ya da göründüğün gibi ol' demiş" diye konuştu.
"Yuh olsun diyorum"
AKP döneminde ilk defa Kurtaan'da çöp bidonlarının üzerindeki Kürtçe yazı nedeniyle toplandığını da belirten Demirtaş "Kenan Evren izliyorsa 'vay be benim nasıl aklıma gelmedi bu' demiştir. Yuh olsun diyorum. Kurtalan gibi bir yerde sadece bidonun üzerindeki iki kelime Kürtçe'ye tahammül edemeyen Başbakan daha çözüm için ne yapalım diyor. Demek ki çözülmesi gereken AKP zihniyeti" diye konuştu.
"Kimse kimseyi tehdit etmemeli"
Demirtaş grup toplantısı öncesinde ise Taraf Gazetesi yazarı Orhan Miroğlu'nun PKK tarafından tehdit edildiğine yönelik bir soru üzerine "Kimse kimseyi tehdit etmemeli. Herkes fikirlerini özgürce açıklamalı" dedi.
En Çok Okunan Haberler
- Rus basını yazdı: Esad ailesini Rusya'da neler bekliyor?
- Esad'a ikinci darbe
- Türkiye'nin 'konumu' hakkında açıklama
- İmamoğlu'ndan Erdoğan'a sert çıkış!
- Çanakkale'de korkutan deprem!
- Kalın Colani'nin yolcusu!
- Naci Görür'den korkutan uyarı
- Kurum, şişeyi elinin tersiyle fırlattı
- Erdoğan'a kendi sözleriyle yanıt verdi
- 6 asker şehit olmuştu