"Doğal kaynaklar çok hızlı tüketiliyor"

Avrupa Çevre Ajansı Genel Müdürü Prof. Jacqueline McGlade, hem Avrupa'da hem de dünyada doğal kaynakların, ekolojik olarak sürdürülebilir düzeyin üzerinde tüketildiğini belirterek, ''İklim değişikliği, bu dengesizliğin şimdiye kadar en görünür işareti olmuştur. Ancak birçok küresel eğilim, gelecekte eko sistemler üzerinde daha ciddi risklerin ortaya çıkabileceğini göstermektedir'' dedi.

Abone Ol google-news
Yayınlanma: 21.01.2011 - 14:24

''Avrupa'da Çevre: 2010 Durum ve Genel Görünüm Raporu''nun Türkiye tanıtım toplantısında konuşan McGlade, raporda çevre konusunda ülkelerin durumuyla ilgili bilgilerin yer aldığını söyledi.

McGlade, yıllar içerisinde çevre konusunda önemli ilerlemelerin kaydedildiğini belirterek, ''Maalesef mevzuatlara rağmen bütün çabalar Avrupa'nın ekonomik gelişmesinin getirdiği zorluklar karşısında yeterli olmamış. Gelecekte daha güçlü düzenlemeye ihtiyacımız olacak'' dedi.

Raporun ''6. Çevre Eylem Planı''na uygun hazırlandığını aktaran McGlade, raporun iklim değişikliği, doğa ve biyoçeşitlilik, doğal kaynaklar ve atık ile sağlık ve çevre konuları üzerine odaklandığını kaydetti.

Şehirlerde yaşamanın gitgide zorlaşacağını savunan McGlade, Türkiye'de yüzyılın sonuna doğru sıcaklıklarda en az 2-3 derecelik artış öngörüldüğünü ve Türkiye'nin iklim değişikliğine karşı bağışıklık kazanmamış olduğunu aktardı.

McGlade, su kaynaklarının azlığının bilinen bir gerçek olduğunu ifade ederek, su, biyoçeşitlilik ve toprağın korunması gibi faktörlerin tarım sistemiyle ilgili sorunların bir parçası olduğunu dile getirdi.

Türkiye'nin doğa ve biyoçeşitlilik bakımından çok özel bir ülke olduğunu belirten McGlade, ''Türkiye'de birtakım türlerin meydana çıktığını görebiliyoruz. Türkiye'nin biyoçeşitliliği gelecekte farklı olacak. Biyoçeşitlilik açısından çok zengin Türkiye. Endemik türler açısından da çok zengin, ancak soyu tükenmiş birtakım türler de var'' şeklinde konuştu.
McGlade, çevre söz konusu olduğunda pek çok sorunun ortaya çıktığını dile getirerek, ''Tepeden inme çözümler tek başına başarılı olamaz. Halkın da bizimle birlikte çalışıyor olması lazım'' dedi.

Doğal kaynaklar ve atık konusunda Avrupa'nın riskleri ve hassasiyetleriyle ilgili pek çok çalışma yaptıklarını, bununla AB Komisyonu Başkanı Jose Manuel Barroso'nun dikkatini çekmeye çalıştıklarını anlatan McGlade, konuşmasını şöyle sürdürdü:

''Hem Avrupa'da hem de dünyada doğal kaynakları ekolojik olarak sürdürülebilir düzeyin çok üzerinde tüketiliyor. İklim değişikliği bu dengesizliğin şimdiye kadar en görünür işareti olmuştur. Ancak birçok küresel eğilim gelecekte eko sistemler üzerinde daha ciddi risklerin ortaya çıkabileceğini göstermektedir. Avrupa'da elektronik cihazların yüzde 6'sı zor bulunan maddelerden yapılıyor. Atık sektörüne yatırımda bulunmamız gerekiyor. Kaynakların ekonomiye yeniden kazandırılmasını sağlayacak sistemlere ihtiyacımız var.''

McGlade, kötü hava kalitesi nedeniyle 5 milyon yıllık yaşam süresi kaybından söz edildiğini aktararak, ''İklimle ilgili mevzuat uygulanırsa o zaman Avrupa'da tasarruf sağlıktaki iyileşme nedeniyle yılda 40 milyar avrodan fazla artacaktır'' dedi.

Trafiğe çıkan her yeni aracın gürültü ve kirlilik getirdiğini anlatan McGlade, insanların çevreyi daha sağlıklı tutabilmek adına günlük hayatlarında bu konularla ilgilenmesi gerektiğini vurguladı.

McGlade, ''Ben İstanbul belediye başkanı olsaydım ya da onunla birlikte oturuyor olsaydım 'Her otoparka, her yola dikkat edin' derdim, çünkü onların hepsini birbirine bağladığında belki bir fırtına geldiğinde o kadar suyu boşaltabilecek bir arazi olmayacaktır ve sel basmasına yol açacaktır'' diye konuştu.

Üretim ile tüketim arasındaki dengeyi kurmanın çok önemli olduğunu vurgulayan McGlade, ''Avrupa pek çok kaynağını tüketmiş durumda. Bu nedenle başka yerlere yönelip kaynak almaya çalışıyor'' dedi.

TBMM Çevre Komisyonu Başkan Yardımcısı Prof. Dr. Mustafa Öztürk

TBMM Çevre Komisyonu Başkan Yardımcısı Prof. Dr. Mustafa Öztürk, raporda ülkelerin çevreyle ilgili durumlarının ele alındığını söyledi.

Öztürk, raporda, Türkiye'nin sera gazı salınımının giderek arttığından bahsedildiğini aktararak, ''Oysa ki Türkiye'nin sera gazı salınımı, AB ortalamasının yarı yarıya altında'' dedi.

Bazı bürokratların, zamanında, yükümlülük getireceği gerekçesiyle, Türkiye'nin Kyoto protokolüne imza atmasına taraf olmadıklarını belirttiklerini anlatan Öztürk, ''Protokole imza attık, ama hiçbir yükümlülük getirmedi. Ancak Türkiye müzakerelere aktif olarak katılmaya başladı. 2011 yılı sonunda Kyoto sona eriyor. Bu tarihten itibaren ne olacak bilinmiyor' diye konuştu.

Termik santralleri konusuna da değinen Öztürk, şöyle devam etti:
''Türkiye'de bazıları, 'Termik santralleri kapatalım, sera gazını azaltırız' diyor. Yok böyle bir şey. Sadece termik santrallerle sera gazını azaltamazsınız. Bunun yanında ulaşıma çözüm bulmak gerekiyor. Enerji yoğun taşımacılıktan, enerji az yoğun ulaşıma geçiş yaparak sera gazı salınımı azaltılabilir.''

Öztürk, Bakanlık yetkililerinin kamuoyunu hidroelektrik santraller konusunda bilinçlendirmesi gerektiğini kaydetti.

2020 yılının dünyada ''enerji devrimi yılı'' olacağını ifade eden Öztürk, yepyeni enerji teknolojilerinin devreye gireceğini ve fosil kaynakların bir kenara bırakılacağını sözlerine ekledi.

 


Cumhuriyet Tatil Otel Rezervasyon

En Çok Okunan Haberler