Duruşmada "yeni soruşturma" tansiyonu gerdi

Erzincan'daki silahlı terör örgütüne ilişkin, Erzurum 2. Ağır Ceza Mahkemesi'nde görülen davanın üçüncü gün oturumu sona erdi.

Yayınlanma: 06.05.2010 - 07:52
Abone Ol google-news

Erzurum'da yargılanmasına devam edilen tutuklu Erzincan Başsavcısı İlhan Cihaner, "Mahkeme devam ederken yeni bir soruşturma mı yapılıyor" sorusuna, Özel Yetkili Başsavcı Vekili Taner Aksakal, "Evet, ama bunu mahkemeye taşıyamam" yanıtı verince, duruşmada tansiyon gerildi.

Erzincan'daki silahlı terör örgütü iddialarına ilişkin Özel Yetkili Erzurum 2'inci Ağır Ceza Mahkemesi'nde görülen davanın üçüncü gününde Özel Yetkili Cumhuriyet Başsavcı vekili Taner Aksakal'ın mahkeme devam ederken soruşturmayı sürdürdüğünü açıklaması tansiyonu bir anda yükseltti.

Bugün saat 10.00'da başlayan duruşmada tutuklu Erzincan Cumhuriyet Başsavcısı İlhan Cihaner'in avukatı Turgut Kazan'ın Özel Yetkili Cumhuriyet Başsavcı Vekili Taner Aksakal hakkında suç duyurusunda bulunması ve mahkemedeki ses ve görüntü kayıtlarının avukatlara verilmesi talebini karara bağlandı. Mahkeme heyeti Başsavcı vekili Aksakal hakkındaki suç duyurusunun ses ve görüntü kayıtlarının deşifre edilmesinin ardından Erzurum Cumhuriyet Başsavcılığı'na gönderilmesi ve avukatlara verilmesine karar verdi.

"Soruşturma devam mı ediyor?"

Ara kararın ardından söz isteyen tutuklu Başsavcı İlhan Cihaner, görevi sırasında koruma polisliği yapan memurun Erzurum Özel Yetkili Savcılığı tarafından ifadeye çağırıldığını hatırlatarak şöyle konuştu:
"Ben ve diğer tutuklu sanıklar hakkında devam eden bir soruşturma var mıdır? Varsa bunun tarafımıza bildirilmesini ve ayrıca ortada henüz bir soruşturma yokken Samsun'dan seminer dönüşü yanımda bulunan arkadaşlarımla birlikte bir mola yerinde yemek yerken fotoğraflarım çekilmiş. Soruşturma öncesinde bir takip altında mıydık? Ayrıca önleyici dinleme yapılmış mıdır? Yürüyen bir davada savcılık elindeki tüm belgeleri mahkemeye getirmek zorundadır. Yani sizin egemenliğiniz içinde olması gereken soruşturmaya paralel başka bir soruşturma yürüyor. Bu konudaki kararınızı bir an önce açıklamanızı talep ediyorum." Mahkeme heyeti bunun üzerine 5 dakika ara verdi.

Müzekkere yazdırdı, savcıya sordu

Aradan sonra Mahkeme Başkanı Mustafa Karatay, tutuklu Cihaner'in yeni bir soruşturmanın yapılıp yapılmadığı talebiyle ilgili Cumhuriyet Savcılığı'na müzekkere yazılmasına karar verirken, önleyici dinleme yapılıp yapılmadığı talebini ise, "Mahkememizin böyle bir talebi olmadığı için" reddine karar verdi. Sanık avukatlarının itirazları üzerine Mahkeme Başkanı Karatay, Özel Yetkili Cumhuriyet Başsavcı Vekili Taner Aksakal'a halen devam eden bir soruşturma olup olmadığını ve bu soruya cevap verip vermek istemediğini sordu.

Soruşturma devam ediyor

Aksakal, "Evet devam eden bir soruşturma vardır. Şüpheli sanıklar hakkında delil mahiyetinde bilgilerde vardır. Ancak yürüyen bu soruşturma hakkında gizlilik kararımız da var. Soruşturmayla ilgili bilgileri şu aşamada paylaşamam. Sadece mahkeme incelemek isterse verebilirim. Soruşturmamız halen daha devam ediyor. Ben diğer duruşmalarda olduğu gibi buradaki şüphelilerin uzun bir yargılama süreci yaşaması için bir an önce yargılanmalarını sağlamak amacıyla hemen davayı açtım. Bir yandan da soruşturmanın kalan bölümünü devam ettirdim. Soruşturma tamamlandığında mahkemeye sunacağım" dedi.

Avukatlar itiraz etti

Başsavcı vekili Aksakal'ın bu açıklaması salonda tansiyonu bir an da yükseltti. Cihaner'in avukatlarından Mustafa Güler, Başsavcı vekili Aksakal'ın Ceza Usül yasasına aykırı hareket ettiğini öne sürerek, "Bu resmen paralel bir soruşturmadır. Ceza Usül yasasında böyle bir şey yoktur. Bizim savunma yapmama kararımızın ne kadar doğru olduğunun da bir göstergesidir. Bir yanda çapraz sorgu yapılacak diğer yandan da savcı buradan aldığı cevaplara göre yeni gizli tanıklar bulacaktır. Bu dava bu haliyle yürümez" diye konuştu.

Tutuklu MİT mensuplarının avukatı Sadullah Kara da, Başsavcı vekili Aksakal'dan soruşturmaya tabi olan şüpheli sanıkların kimler olduğunu açıklamasını istedi. Avukat Kara, isimlerin açıklanmaması halinde savcılığın yapacakları savunmaya karşı yeni bilgi ve deliller toplama çabasına gireceğini belirterek dava sürerken, soruşturmanın da devam etmesini eleştirdi.

 

Haber elemanları deşifre edildi, Tokat'ta 7 şehit verdik

Erzincan'daki silahlı terör örgütü iddialarına ilişkin Özel Yetkili Erzurum 2'inci Ağır Ceza Mahkemesi'nde görülen davada Erzincan İl Jandarma eski Komutanı Ali Tapan ifade verdi. Suçlamaları reddeden Albay Tapan, iddianamenin ek klasörlerinde 300'e yakın haber elemanının kimliklerine varıncaya kadar deşifre edilmesinden hemen sonra Tokat'ta 7 askerin, Samsun Ladik'te de 2 polis memurunun şehit olduğunu ileri sürdü. Albay Tapan savunmasında şöyle konuştu:
"Üstün hizmet ve cesaret madalyasına sahip bir askeri personel olarak üzerime atılan bu iddia çirkin bir iftiradır. Bu dava neresinden bakarsanız bakın hukuksuzdur. Terör örgütü üyeliği bir dernek üyeliği değildir. 20 Temmuz 2009 tarihinde Erzincan'daki görevime başlamış biri olarak iki gün içinde böyle bir örgüte bir kişinin çekilmesi öyle kolay değildir. Erzincan'da ilişkide bulunduğum kişiler ve ilişkide bulunmakla suçlandığım kişilerle yaptığım görüşmeler görevimin bir gereğidir. Bunu örgüt üyeliği olarak yorumlamak kötü niyettir. İddianamenin ek klasörlerinde jandarmanın 300'e yakın haber elemanı kimlik bilgilerine varıncaya kadar deşifre edilmiştir. Bunun hemen akabinde Tokat'ta 7 askerin şehit edilmesi, Samsun Ladik'te 2 polis memurunun şehit edilmesi gibi terör saldırıları meydana gelmiştir. İstihbaratın önemi küçümsenemez ve özellikle haber elemanlarına dayalı istihbaratın önemi çok büyüktür. Şunun çok iyi bilinmesi gerekir ki, terör örgütü çok zorda kalmadıkça görüşmelerini cihazla yapmamaktadır. Böyle olunca da istihbarat çalışması haber elemanlarının bilgileri doğrultusunda yapılmaktadır. Ancak iddianamenin ek klasörlerine haber elemanlarının alınıp deşifre edilmesi istemeyerek de olsa PKK ile işbirliği yapıldığı anlamına gelir."


"Silahlar polis yerleştirdi"

Çatalarmut Barajı'nda bulunan mühimmatın soruşturmayı yürüten savcının talimatı üzerine polis tarafından yerleştirildiğinin anlaşıldığını ileri süren Albay Tapan şunları söyledi: "Mühimmatın bulunduğu bilgisinin bir köylü tarafından yani gizli tanık X tarafından 156 ya da 155 ihbar hatlarına değil de Erzincan Emniyet Müdürlüğü'nde görevli bir polis memuruna yapılması da manidardır. Ayrıca mühimmatın bulunmasıyla ilgili Erzincan Emniyet Müdürlüğü'nün özel yetkili Cumhuriyet Savcısı'na saat 15.00 sıralarında faksla bilgi verilmiş olmasına rağmen özel yetkili savcı Erzurum Erzincan arasını hem de Erzincan Emniyet Müdürlüğü'nün aracıyla bir saat gibi bir sürede kat etmiş ve jandarma tutanaklarında olay yerini varışı 16.20 olarak geçmiştir. Buna karşın polis tutanaklarında 17.00 olarak belirtilmiştir. Burada dikkat edilmesi gereken husus savcının Erzincan Emniyet Müdürlüğü'ne ait aracı kullanması yani aracın önce Erzurum'a gidip savcıyı alıp, sonra olay yerine intikal etmesidir. Erzincan Erzurum arası mesafenin iki saatte, Erzincan Çatalarmut bölgesinin de yarım saat olduğu düşünülürse, savcının 1.5 saat içinde olay yerine gelmesi imkansızdır. Ayrıca olay yerine jandarma ekipleri ulaştığında polisin ısınmak amacıyla yaktığı ateşten polisin olay yerine sabah erken saatlerinde gittiği anlaşılmaktadır. Oysa Erzincan Emniyet Müdürü tarafından mühimmatın bulunduğu bilgisi bize 13.50 sıralarında verilmiştir. Üstelik jandarma ekiplerinin tutanaklarında olay yerinin dışarıdan müdahaleye maruz bir şekilde hiçbir tedbir almadan tutulduğu da yer almaktadır. Bu soruşturmanın asıl amacı TSK'yı küçük düşürmektir. Belirli bir cemaatlere karşı yürütülen soruşturmanın bir rövanşı olarak yorumlanmaktadır. Yürütülen bu soruşturma Erzincan'da asayiş ve emniyeti sağlamakla yükümlü olan kurumlar emniyet, jandarma ve MİT'i neredeyse silahlı bir çatışmanın eşiğine getirmiştir. "

 

Albay Gençoğlu: Terör suçuyla yargılanmaktan üzüntü duyuyorum

Erzincan'daki silahlı terör örgütü iddialarına ilişkin Özel Yetkili Erzurum 2'inci Ağır Ceza Mahkemesi'nde görülen davada tutuklu olarak yargılanan Eskişehir İl Jandarma Komutanı Albay Recep Gençoğlu, yıllarca dağlarda bölücü terör örgütüyle savaşan bir Türk subayı olduğunu belirterek, terör suçlusu iddiasıyla yargılanmaktan büyük üzüntü duyduğunu söyledi. Gençoğlu, aynı örgütte var olduğu iddia edilen Kıvılcım Üstel, Sadri Barkın İnce, Ahmet Saraçlar ve Orhan Esirger'i tanımadığını da sözlerine ekledi.

Orgeneral Saldıray Berk'i Ordu Komutanı, İlhan Cihaner'i Başsavcı, Ali Tapan'ı da İl Jandarma Komutanlığı görevini devrettiği için tanıdığını vurgulayan Gençoğlu, İstihbarat Şube Müdürü Binbaşı Nedim Ersan, Üsteğmen Ersin Ergut, Astsubaylar Şenol Bozkurt, Murat Yıldız'ı da birlikte görev yaptıkları için tanıdığını söyledi. Recep Gençoğlu şöyle konuştu:
"Hepsiyle olan ilişkim, görevle sınırlıdır. İl Jandarma Komutanlığı ile Üçüncü Ordu Komutanlığı arasında bir bağ yoktur. Biz Üçüncü Ordu'ya bağlı bir birlik değiliz. Sadece aynı şehirde bulunan iki ayrı askeri birliğiz. Ordu Komutanı bize görevimizle ilgili emir veremez. MİT'le ilişkilerimiz terör olaylarıyla ilgilidir. Şinasi Demir'le hiç çalışmadım. Hiç çalışmadığım birisiyle nasıl olur da örgüt üyesi olarak toplantılar yaparım? Böyle bir suçlamayı kabul etmiyorum. İrtica ile Eylem Planı Nisan 2009'da hazırlandığı iddia ediliyor. Oysa İsmailağa cemaatine yönelik operasyon, 2007 yılında başlamıştır. Gizli tanıkların söyledikleri uydurmadır. Doğru olsaydı, plan gereği Fetullah Gülen cemaatine yönelik bir faaliyet yapılmış olması gerekirdi. Maddi bir delil yok. İşlenmiş bir suç yok. Sadece gizli tanık ifadeleriyle suçlama yapılamaz. Bu vicdan ve etiğe uygun değildir. Ama ben gizli tanıkların ifadeleri yüzünden cezaevinde bulunmaktayım. İnsanlar nasıl böyle kolaylıkla suçlanabilir? Görev yapmak suç mudur? Bu mantıkla hiçbir görev yapmayan, oturan insanlar temiz ve masum insanlar mı sayılacaktır? Bu iddianame avcılar derneğinde söylenen yalanlarla, meslekten atılmasını önlemek için bahane yaratma peşinde olan bir savcının yalanları, bir kafede arasıra eğlenen insanların çapkınlık hikayeleri üzerine bir miktar gizem eklenerek yaratılmıştır. Aylardır özgürlüğüm kısıtlanmıştır. Bakacak bir ailem var. Yerim bellidir. Deliller toplanmıştır. Bu suçlamayı kabul etmiyor ve tahliyemi istiyorum."


Çapraz sorguda gerginlik

Tutuklu Albay Recep Gençoğlu'nun ifadesinin ardından yapılan çapraz sorgulamada mahkeme salonunda tansiyon yine yükseldi. Özel Yetkili Cumhuriyet Başsavcı Vekili Taner Aksakal, Gençoğlu'na "Sivil toplum örgütü olarak da görülebilecek bazı tarikat ve cemaatlere yönelik istihbarat çalışması yapmak, soruşturmak da görev ve sorumluluğunuz alanında mıdır" diye sordu. Bunun üzerine söz alan İlhan Cihaner, Gençoğlu'na Anayasa'nın 174'üncü maddesi uyarınca tekke ve zaviyelerin kapatılmasını içeren maddeyle ilgili yürüttükleri bir çalışma olup olmadığını sordu. Albay Gençoğlu da görevlerinin suçu önlemek suç olduktan sonra da gerekli delilleri toplayıp, Cumhuriyet Savcılıklarına intikal ettirmek olduğunu, Anyasa'nın kendilerine tanıdığı tüm yetkiler dahilinde çalışmalar yürüttüklerini söyledi.

Gençoğlu'nun bu cevabının ardında sanık avukatları, Savcı Aksakal'ın tarikat ve cemaatleri bir sivil toplum kuruluşu gibi göstermesine tepki gösterdi. Albay Gençoğlu'nun avukatı Erol Halka, "Tarikat ve cemaatleri yoksa bir fun clup gibi mi görüyorsunuz" derken, İlhan Cihaner'in avukatlarından Baki Uzun, İsmailağa ve Fetullah Gülen cemaatlerinin Erzurum Özel Yetkili Cumhuriyet Başsavcı vekilliği tarafından 'silahlı terör örgütüdür' denilerek, soruşturma dosyasının alındığını ve dava açıldığını hatırlattı. Uzun, "Silahlı terör örgütü olarak yorumladığınız bir oluşumu bugün bir sivil toplum örgütü gibi yorumlayamazsınız. Bu ifade kendinizle nasıl çeliştiğinizi ortaya koyuyor" dedi.

 

Erzurum 2. Ağır Ceza Mahkemesinde görülen duruşmanın öğleden sonraki oturumunda Eskişehir İl Jandarma Komutanı Kıdemli Albay Recep Gençoğlu'nun çapraz sorgusunun ve avukatlarının savunmasını tamamlanmasının tutuklu sanık Erzincan Cumhuriyet Başsavcısı İlhan Cihaner'in avukatlarından Hikmet Aksakallı söz aldı. Aksakallı, ek klasörlerden sekizinci klasördeki 180'inci sayfa üzerinde mahkeme heyetinin inceleme yapmasını isteyerek, incelemenin davanın temelini ilgilendirecek bir konu olduğunu söyledi.

Aksakallı, incelemenin duruşma devam ederken yapılması gerektiğini belirterek, ''Söz konusu delilde zabıt katibinin imzasının bulunmadığını görüyoruz. Davanın bekası için bu incelemenin yapılması büyük önem taşıyor'' dedi. Mahkeme Başkanı Mustafa Karatay ise talebin alındığını ve değerlendirileceğini ifade etti.


Binbaşı Nedim Ersan'ın savunması

Binbaşı Nedim Ersan duruşmada yaptığı savunmada, kendisinin hiçbir suç işlemediğini belirterek, hakkındaki tüm suçlamaları reddetti.

Kendisiyle birlikte salonda bulunan diğer sanıkların da suç işleyebileceklerine inanmadığını ifade eden Ersan, şunları kaydetti:
''Bu davayla jandarma ve kolluk kuvvetlerine 'cemaatlerle uğraşmayın' mesajı verildiğine inanıyorum. Tüm belgeleri tek tek inceledim. Ama bir suç unsuruna rastlayamadım. İddianamede gizli tanık ifadelerine istinaden suçlamalar yapılıyor. Maddi delillerden yoksun bir iddianame. Gizli tanıkların deli saçması iddiaları yüzünden 160 gündür tutuklu bulunuyorum. Asıl o gizli tanıkların burada olması lazım. İddianamedeki ifadeler gerçekten uzaktır. Dosyada suç örgütünden bahsediliyor. Bizler kesinlikle bir suç örgütü mensubu değiliz. Atamalar ve görevimiz gereği Erzincan'da bulunan insanlarız. Yani atamamız başka bir şehre çıksaydı ya da Erzincan'da jandarma komutanlığının bir alt katında olsaydım belki de bugün burada olmayacaktım.''


İsmailağa cemaatine yönelik soruşturma

Ersan, Erzincan'da İsmailağa cemaatine yönelik yürütülen soruşturmanın tamamen yasal çerçevede yapıldığını ifade etti. Kendilerinin soruşturmada, hiçbir zaman bu çerçevenin dışına çıkmadıklarını belirten Ersan, sözlerini şöyle sürdürdü:
''Burada eğer yasal çerçeve dışına çıksaydık, o soruşturmada bazı hocaların homoseksüel ilişkilerini, birbirlerinin eşleriyle yapılan telefon görüşmelerini ve cinsel temelli telefon konuşmalarını basına sızdırırdık. Ama bunu kesinlikle yapmadık. Olayın üzerinden iki yıl geçmesine rağmen yapmadık. Bu yasalara uyduğumuzun bir örneğidir.''

Ersan, iddianamede gizli tanık enflasyonu yaşandığını ifade ederek, ''Gizli tanıklarla ilgili önemli bilgiler verecektim. Ama özel yetkili savcı Taner Aksakal'ın yürüttüğü bir soruşturma nedeniyle bu bilgilere detaylı olarak şu aşamada girmeyeceğim'' dedi.

''Gizli tanık 1'' ile ilgili olarak birkaç cümle söylemek istediğini belirten Ersan, ''Gizli tanık 1 kesinlikle jandarma mensubu değildir'' diyerek, Erzincan'daki jandarma komutanlığı personelinin isim listesini karşılaştırma yapılması için mahkeme heyetine sundu.


Kemaliye'de 9 askerin şehit edilmesi

Binbaşı Ersan, Kemaliye'de dokuz askerin şehit edilmesi olayıyla ilgili olarak, kendisinin ihmalini savcılık sorgusunda kabul ettiği yönünde ifade bulunduğunu belirterek, ifadenin kendisine ait olmadığını söyledi.

Yaşanan olayda kendisinin bir ihmalinin bulunmadığını ve savcılık sorgusunda da bunu belirttiğini anlatan Ersan, şöyle devam etti:
''Kemaliye'de dokuz askerin şehit edilmesinde benim ihmalim olduğunu kabul etmişim. Fakat ne hikmetse benim bu ihmali kabul etmeme rağmen Sayın Savcı benim hakkımda bir soruşturma başlatma gereği duymamış. Yani savcı görevini yapmamıştır. Ben ifademde bunu kabul etmememe rağmen, Savcı kasıtlı olarak beni dokuz askerin şehit edilmesinden sorumlu göstermiştir. Bu ibare benim için ölümden daha beterdir. Bu ibareyi yazanlar için dava açacağım. Bu ibareyi yazanların görevi kötüye kullanma, iftira ve görevi ihmalden yargılanmalarını istiyorum. Tehdit mektupları alıyorum. Bu iddiayı ortaya atan savcıların, ben içerideyken aileme bir şey olması durumunda hiç mi vicdanları sızlamayacak? Habur'dan Türkiye'ye giren teröristler serbest, ben ise buradayım. Demek ki Harp Okulu değil de Mahsun Korkmaz Okulundan mezun olsaydım belki de bugün burada olmazdım. Osman Şanal ve ekibinin kurduğu komplolar bir gün mutlaka açığa çıkacak.''

Ersan son olarak, kendisinin hiçbir suç işlemediğini belirterek, beraatını talep etti.
Daha sonra Mahkeme Başkanı Mustafa Karatay çapraz sorguya geçmek istedi ancak Ersan, çapraz sorguda sorulacak bir takım sorulara vereceği cevapların, özel yetkili savcı Taner Aksakal'ın yürüttüğü diğer soruşturmayı etkileyeceğine inandığından, şu aşamada çapraz sorguyu kabul etmediğini kaydetti.

Avukatların savunmaları

Ersan'ın avukatlarından Fatih Mehmet Yoğurtçu ise savunmasında müvekkili hakkında maddi deliller bulunmadığını belirterek, tahliye talebinde bulundu.
Müvekkilinin tutuklanma sebebinin kesinlikle bulunmadığını ve buna rağmen 5.5 aydır cezaevinde olduğunu ifade eden Ersan, ''Bu nedenle müvekkilimin tutuklululuğunun kaldırılmasını talep ediyorum'' dedi.

Avukat Hüseyin Özarslan da müvekkiline tehdit mektubu yazan kişinin Gümüşhane Cezaevi'nde bulunduğunu belirterek, bu kişi hakkında sözlü olarak suç duyurusunda bulunduklarını ifade etti.

Özarslan ayrıca, 28 Şubat 1997 yılındaki MGK kararlarının mahkeme tarafından ilgili kurumdan temin edilmesini talep etti ve müvekkilinin tahliyesini istedi.

Ardından Mahkeme Başkanı Karatay, duruşmaya 15 dakika ara verdiğini açıkladı ancak ara öncesinde tutuklu sanık Cihaner'in avukatlarından Hikmet Aksakallı, ''gizli tanık Munzur''un, iki ayrı evrakta farklı imzaları bulunduğunu ileri sürerek, mahkemenin bu durumu değerlendirmesini talep etti.


Kararlar

Duruşmaya verilen ara sonrasında üye hakim Ali Kaya, ''gizli tanık Munzur'' ve katip Leman Yavuzdemir'in imzalarının karşılaştırıldığını Cihaner ve avukatlarının itirazının olması durumunda, imzaların incelenmek üzere kriminal laboratuvarına gönderileceğini söyledi ve dosyalardaki imzaları tutuklu sanık Cihaner'e gösterdi.

Cihaner de dosyadaki imzalara baktığında, şu aşamada kriminal laboratuvarına gönderilmesine gerek görmediğini ifade etti.

Ardından Mahkeme Başkanı Karatay, Ersan'ın avukatlarından Hüseyin Özarslan'ın MGK kararlarının istenmesi yönündeki talebinin reddine, Nedim Ersan'a gelen tehdit mektubuyla ilgili suç duyurusunda bulunulmasına, Albay Ali Tapan hakkındaki duruşmalardan bağışık tutulmasına ilişkin kararın duruşma sonunda değerlendirilmesine ve Erzincan İl Jandarma Komutanlığı hakkında dinleme kararı veren hakim için avukat Hüseyin Özarslan'ın suç duyurusu talebini içeren mahkeme tutanağının, Erzurum Cumhuriyet Başsavcılığına gönderilmesine karar verdi. Duruşmaya yarın saat 09.30'da devam edilecek.
 


Cumhuriyet Tatil Otel Rezervasyon

En Çok Okunan Haberler