Erdoğan: Polise talimatı ben verdim

AKP Genel Başkanı ve Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, " Polise talimatı kim verdi diyorlar. Ben verdim. İşgal kuvvetlerini mi izleyecektik" dedi.

Erdoğan: Polise talimatı ben verdim
Abone Ol google-news
Yayınlanma: 23.06.2013 - 14:47

AKP Genel Başkanı ve Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, partisince İstasyon Meydanı'nda düzenlenen "Milli İradeye Saygı Mitingi"nde yaptığı konuşmaya, Erzurum'un ilçelerini sayarak ve bu ilçeleri selamlayarak başladı. Erzurum'da bölge mitingi değil, il mitingi yaptıklarını belirten Erdoğan, "Birileri burada bölge mitingi yapar, biz Erzurum il mitingi yaparız" dedi.

Erzurum'da Alvarlı Efe Hazretlerini, İbrahim Hakkı Hazretlerini, Solakzade Hazretlerini, Şükrü Paşa'yı, Hacı Salih Efendi Hazretlerini, Nene Hatun'u rahmet ve minnetle yadettiğini dile getiren Erdoğan, Kafkas cephesinin, Doğu cephesinin, Allahuekber dağlarının tüm gazi ve şehitlerine, "Erzurum'un efsanevi kumandanı" olarak nitelediği Kazım Karabekir'e rahmet diledi.

Samsun'un ardından Erzurum'da miting düzenlediklerini, bunun bir anlamı olduğunu, buradan da Sivas'a gidebileceğini belirten Erdoğan, bundan yaklaşık 100 yıl önce, Erzurum düşman tarafından işgal edildiğinde, adeta İstanbul veya İzmir işgal edilmiş gibi tüm Türkiye'nin gözyaşlarına boğulduğunu, tüm Türkiye'yi büyük bir hüznün kapladığını söyledi.

Erdoğan, sözlerine şöyle devam etti: "O kara günlerde sadece Türkiye değil, sadece bu aziz millet değil tüm dünya Müslümanları gözyaşları dökmüş, dünyanın her köşesinde Müslümanlar ellerini semaya kaldırıp dualar etmişti. Bugün biz çok anlamlı bir günde, bu gece leyle-i berat, Berat gecesinin gündüzünde sizlerle bir aradayız. Çünkü Erzurum, mülk-i İslam'ın kilididir. Çünkü Erzurum, ehl-i imanın derbendidir yani kalesidir, ehl-i imanın muhafızıdır. Merhum Alvarlı Efe ne güzel söylemiş; 'Erzurum kilidi mülk-i İslam'ın / Mevla'ya emanet olsun Erzurum / Erzurum derbendi ehl-i imanın / Mevla'ya emanet olsun Erzurum'. 100 yıl önce Erzurum'un zor gününde nasıl dünya Müslümanlarının eli semaya kalktıysa, inanın bugün de aynı şekilde tüm dünya Müslümanlarının elleri semaya kalktı. 100 yıl önce nasıl dünyadaki tüm kardeşlerimiz, dostlarımız bizim için seferber olduysa, bugün de dünyadaki tüm dostlarımız, kardeşlerimiz bizim için seferber oldu. Bugün Viyana'da, Avusturya'da miting var. Niye biliyor musunuz? Erzurum'a ses vermek için, dünyaya ses vermek için. Ne diyorlar biliyor musunuz? 'Siz, oyunu milletin bozduğunu bilmiyor musunuz?' diyor. Gezi yalan, hedef talan. Oyun bu. Çünkü talanları bitmişti. AK Parti iktidarıyla, talan bitmişti. Onun için şimdi Gezi yalan, her taraf talan. Dertleri bu. Ama bu millet size bu yolu açmayacak. İşte ne güzel yazmışlar. 'Oyunu millet bozar, finali sandık yazar'. Olay budur. Eğer yüreğiniz varsa, eğer dürüstseniz, eğer demokrasiye inancınız varsa, milletin iradesine inancınız varsa o zaman sandık geliyor. 8 ay var. 8 ay sonra buyrun sandığa. Orada herkes boyunun ölçüsünü alır. Milletimin tamamına sesleniyorum; siz bizi iktidar yaptınız ancak siz indirirsiniz. Milletten başka kimse indiremez. Biz iki güç tanırız; bir Hak, iki halk. Bunun dışında güç tanımayız."

 

'Bu Allahuekber'i hiç kimse sarsamaz'

Türkiye'deki son olaylar karşısında Kuala Lumpur'dan Cezayir'e, Lahor'dan Sana'ya, Angola'dan Berlin'e, Somali'den Üsküp'e, Gostivar'dan Saraybosna'ya, Zenitsa'dan New York'a kadar gösteriler yapıldığına işaret eden Erdoğan, "Allah hepsinden razı olsun. Onlar çok uzak diyarlardan bizlere seslerini, desteklerini, dualarını gönderdiler. Biz de şimdi buradan, dadaşlar diyarından, Erzurum'dan onlara sesimizi göndereceğiz" diye konuştu.

Ankara'da toplanan yüz binlerin yeri göğü inlettiğini, İstanbul'da toplanan milyonların seslerini en uzak diyarlara gönderdiğini anlatan Erdoğan, "Kayseri'de önceki gün, Samsun'da dün kardeşlerimiz nidalarıyla düşmanı çatlattılar. Bugün ben sizlerden, dadaşlardan öyle bir haykırış bekliyorum ki, bütün doğu, güneydoğu, batı, kuzey, güney tüm yeryüzü sizi duysun" dedi.

Dadaşların kendisinin arkasında ve yanında olduğu, mert, yiğit ve dimdik durduğu müddetçe Türkiye'ye kimsenin el uzatamayacağını vurgulayan Erdoğan, sözlerini şöyle sürdürdü: "Erzurum nedir bilir misiniz? Erzurum'da yer Allahuekber'dir. Erzurum'da gök Allahuekber'dir. Erzurum'da dağ Allahuekber'dir. Bu Allahuekber'i hiç kimse sarsamaz. Onlar varsın tweetlerle, facebooklarla saldırsınlar, benim vatandaşımın, benim dadaşımın iradesi var iradesi. Bu iradenin üzerinde bir irade, demokraside biz tanımıyoruz. Demokraside güç milli iradedir. Bunlar önce milli iradeye saygı duymayı öğrenecekler. Bunun başka çıkışı yok. Öyle Taksim Meydanı'nda kalkıp da Gezi'yi bahane ederek ortaya çıkanlar, sandıkta bunun cevabını alacaklar."

 

'Sosyal adalet arıyorsanız AK Parti'dedir'

Erdoğan, yurttaşların "Dadaşlar burada, çapulcular nerede" sloganları üzerine de, "Bir milyon yalan haber yayınlasınlar bunlar tutmaz. Onu yapmadılar mı? Twitlerle sadece bu işi yaptılar. Zannettiler ki bu yalan haberlerle bu iş tutacak. Sizin yalan haberleriniz yatsıya kadar sürer ve yatsıda bu mum ne yapar? Söner... Hepsi biraraya gelsin üzerimize yürüsünler, Allah'ın izniyle 'Ya Fettah' der bu tezgahların hepsini alt üst ederiz. Şundan hepiniz emin olun millet en başından itibaren bu oyunu gördü ve bu oyunu bozdu" değerlendirmesinde bulundu.

Milletin başından itibaren oyunu gördüğünü ve bu oyunu bozduğunu kaydeden Erdoğan, "Biz yakarız, yıkarız, istediğimizi yaparız ama millet sesini çıkarmaz" zannedenlerin yanıldığını ifade etti. Milleti "koyun, göbeğini kaşıyan adam, bidon kafalı" diyerek aşağılayanların şimdi de "makarnacı, kömürcü" diyerek buna devam ettiklerini vurgulayan Erdoğan, şöyle konuştu: "Zahide Nine'yi gördünüz değil mi? İşte o Zahide Nine, Erzurumlu Nene Hatun'un evladıdır. Burada Aziziye Tabyası'nda Nene Hatun nasıl kahramanca vatanını savunduysa Zahine Nine de İstanbul'da, Taksim Meydanı'nda çıktı, o vandallara, barbarlara, yağmacılara karşı mertçe, yiğitçe, korkmadan, çekinmeden söyleyeceğini söyledi. Utanmadan, alçakça bu terbiyesizler, Zahide Nine'ye para teklif ediyorlar. 'Kalabalığın arkasına geç, sana para verecekler' diyorlar. Kendileri satılık ya Zahide Nine'yi de öyle zannediyorlardı. Zahine Nine, 'Ben bu devletin emekli memuruyum, benim param var' dedi. O duruşundan taviz vermedi. Bunlar var ya bu kadar seviyesizler. İşte bunlar bu kadar terbiyesizler. Bunlar, güya sosyalist ama milleti böyle tahkir ederler. Bu sosyalist geçinenler var ya, bunları şöyle arayın, çoğu şimdi Bodrum'dadır, yatlarındadır bunlar. İstanbul'dan tanırım bunları, sözde sanatçılarını da aydınlarını da tanırım. Bunlar, o çığırtkanlık yapan var ya, 'Mesele Gezi Parkı değil, hala anlamadın mı' diyen var ya, bunlar yeri geldiği zaman Boğaz'a karşı viskiyi yudumlamasını da çok iyi bilirler. Sosyalist, mosyalist, geçin bunları. Dünyada halkını, milletini tahkir eden, aşağılayan tek sosyalist bunlar mı zannediyorsun? Hiç alakası yok. Eğer sosyal adalet arıyorsanız AK Parti'dedir."

 

'Biz sosyal demokrat değiliz., sosyal adaletçiyiz'

Erdoğan, Almanya eski Başbakanı Gerhard Schröder'in kendisine, "Türkiye'deki CHP'den sosyal demokrat olmaz. Gerçek sosyal demokrat sizsiniz aslında" dediğini, kendisinin ise bunun üzerine, "Biz sosyal demokrat değiliz, sosyal adaletçiyiz. Muhafazakar demokratız" karşılığını verdiğini bildirdi.

Erdoğan, bunun üzerine, "Değmez. Niye yorulalım ya, ne gerek var? O daha genel müdür, genel başkan olamadı. Değmez. Sakın benim devletimin, o asil, yürekli genel müdürleri bundan alınmasın. Bu SSK'yı batıran genel müdürlerden. Bunu iyi bilin" ifadelerini kullandı.

Maskelerin düşmeye, foyaların ortaya çıkmaya başladığını söyleyen Erdoğan, "Bidon kafalı, koyun, makarnacı, kömürcü' dedikleri, 'oyunu parayla satar' dedikleri millet Ankara'da, İstanbul'da, Kayseri'de, Samsun'da, bugün Erzurum'da, Türkiye'nin 81 vilayetinde bunlara karşı sesini yükseltti. Millet bunlardan illallah ediyor. Millet sabrediyor, millet itidalli hareket ediyor. Ama bunlardan yaka silkiyor. Daha da sabredeceğiz, itidalden hiç taviz vermeyeceğiz. Bu millete yaraşan ağırbaşlılıktır. Dadaşa yaraşan ağırbaşlılıktır. Ağırbaşlılıktan vazgeçmeyeceğiz" diye konuştu.

MHP Genel Başkanı Bahçeli'nin dünkü mitingini, "Dün işte burada bir partinin genel başkanı vardı, değil mi?" diyerek hatırlatan Erdoğan, "Ağzından çıkan ifadeleri kulağı duymuyor. Bu ülkenin başbakanını seversin, sevmezsin. Ama, hakaret etmek, o bir insani ağza yakışmayacak ifadeleri kullanmak asla bir siyasetçiye yakışmaz. Ama ben onlara, onların ağzıyla cevap vermeyeceğim. Çünkü Erzurumlu dadaşım bilir, kem söz sahibinindir. Günü gelecek, vakti, zamanı gelecek, sandıkta bunlardan hesap soracağız. Burada dün bizi Teyyo Pehlivan'a benzetmiş. Teyyo Pehlivan sensin. Çünkü bugüne kadar girdiğin hiçbir müsabakadan netice alamadın. Yenildin, yenildin, yenildin. Asıl Teyyo Pehlivan sensin. Demek ki hikayeyi ona yanlış anlatmışlar" dedi.

 

'Deşifre edeceğiz'

Erdoğan, üç haftadır ağız birliği içinde polis şiddetinden bahsedildiğini ancak yeni görüntülerin ortaya çıkmaya başladığını anlatarak, şöyle konuştu: "Bu gözü dönmüşlerin, polisimize nasıl azgınca saldırdıkları, polisimizin sabırla, sadece sabırla savunmada kaldığı görüntülerle çok açık ortada. Siz hiç merak etmeyin, bunları en küçük detayına kadar deşifre etmeye devam edeceğiz. İnternette nasıl tertipler kurduklarını deşifre edeceğiz. İçerdeki medyayla, uluslararası medyayla nasıl bir tertip hazırladıklarını deşifre edeceğiz. Tüm yalanlarını, tüm iftiralarını, tüm ahlaksızlıklarını tek tek deşifre edeceğiz. İşte bakın, 'müftü eşiyim' deyip ortaya çıkan şahsın CHP ilçe başkanının eşi olduğu, bar işletmeceğisi olduğu, tahrik etmek için, tahkir etmek için böyle bir rol üstlendiği ortaya çıktı. Maskesi anında düştü. Dedim ya, yalancının mumu yatsıya kadar yanar. Foyası anında meydana çıktı. Karanlık ilişkileri, irtibatları, tek tek ortaya dökülmeye başladı. Göreceksiniz, ortalık duruldukça, ortalık sakinleştikçe bunların başka irtibatları, başka ilişkileri, başka tezgahları da tek tek ortaya çıkacak. Bunların hepsinden hukuk içinde hesabımızı soracağız."

Gösterilere katılanların en başından beri, "Mustafa Kemal'in askerleriyiz" dediklerine işaret eden Erdoğan, "Şimdi orada duracaksın, Kurtuluş Savaşı'nın kahramanlarına, yiğitlerine, şehitlerine, gazilerine biz bu hakareti ettirmeyiz" ifadesini kullandı. Erdoğan, şöyle devam etti: "Kurtuluş Savaşı'nın askerleri camiye ayakkabıyla girip içki içmiyordu. Bilakis, camiye ayakkabıyla girip içki içenleri denize döküyordu. Şimdi bunların hepsinin görüntülerini tek tek çıkarıyoruz, hesabını soracağız. Eğer biz o şehitlerin, o gazilerin torunuysak, bunun hesabını soracağız. Kurtuluş Savaşı'nın kahraman yiğitleri başörtülüye el uzatmıyor, tam tersine başörtüsüne uzanan elleri kırıyordu. Kahramanmaraş'ta böyle olmadı mı? Sütçü İmam 'Harimi namusumuza el uzandı diye ben size namaz kıldırmam, cumayı kıldırmam' demedi mi? Biz onların torunlarıyız ya. Bunun hesabını soracağız. Kurtuluş Savaşı'ndaki askerler Türk bayrağı yakmıyordu. Tam tersine, kanlarıyla Türk bayrağı yapıyor, Türk bayrağı için canlarını ortaya koyuyor, hatta Yunan bayrağını bile yerden alacak kadar vakar gösteriyordu. Biz böyle bir ecdadın torunlarıyız. Kurtuluş Savaşı'nın askerleri kendi halkına savaş açmıyor, halkı için savaşıyordu. İstiklal Savaşı'nın askerleri kendi polisine saldırmıyor, halkıyla, milletiyle, kardeşiyle istiklale ve istikbale yürüyordu. Kurtuluş Savaşı'nın askerleri kendi ülkelerini, kendi şehirlerini yakıp yıkmıyor, vandallık etmiyor, tam tersine yakıp yıkanlarla, kırıp dökenlerle mücadele ediyordu."

Erdoğan, "Şu Taksim Meydanı'na çıkanlar, Türkiye'nin değişik yerlerinde, başkentimiz Ankara'da, İzmir'de, parti teşkilatlarımıza varıncaya, esnafımıza varıncaya kadar kamu binalarını yakıp yıkanlar bunlar değil mi? Bu vandallar değil mi? Bu barbarlar değil mi? Bu insanlıktan nasibini almamış olanlar değil mi?" diye sordu ve gençlerin "çok kötü oyuna geldiğini" söyledi. Gençlerin "çevre", "yeşil" diye aldatıldığını kaydeden Erdoğan, bu gençlerle ilgili, "Siz de bu tezgahın içine düştünüz. Ve sizi kullandılar, kullandılar" dedi.

Miting alanının karşısında binlerce genç bulunduğunu belirten Erdoğan, "Şimdi karşımda benim binlerce genç var. Bu gençler nerenin genci? Bu gençler bu ülkenin genci değil mi? Kızlarıyla erkekleriyle bu gençler kimin genci? O tweet atanlar, Facebook'larda dolaşanlar, televizyonlarda yorum yapanlar, bu gençleri nereye koyacaksınız, söyler misiniz? Oralara yürüyen halk, peki burada yaklaşık yüz bin insan var. Burası halk değil mi, burası millet değil mi? Dadaşlar bunların adresini şaşırttı" diye konuştu.

 

'Gazi Mustafa Kemal, başka ülkelerle kirli ittifakların içine giren bir lider değildi'

Erdoğan, İstiklal Savaşı'ndaki Türkiye'nin kahraman neferlerinin hiçbir zaman işgalcilerin yanında durmadıklarını, milletiyle birlikte işgalcilere karşı canlarını ortaya koyduklarını ifade ederek, şunları söyledi: "Kurtuluş Savaşının aziz şehitlerine, aziz gazilerine çok büyük hakarettir bu yaptıkları. Sevgili kardeşlerim, sevgili Erzurumlular, Gazi Mustafa Kemal kendi halkını, kendi ülkesini gidip de başka ülkelere şikayet eden, oralarda ağlayan, başka ülkelerle kirli ittifakların içine giren bir lider değildi. Bu genel müdür bizi Almanya'ya şikayet ediyor, bizi Hollanda'ya şikayet ediyor. Eğer zerre kadar senin ferasetin varsa millete git, millete. Bakalım millet sana ne diyor. Onun için de 8 ay var. 8 ay sonra sandıkta her şey meydana çıkacak. Ne diyeceksen orada de. Şimdi ne diyor CHP, 'Biz Atatürk'ün partisiyiz. Biz Cumhuriyetin en eski partisiyiz' diyor. Peki yaptıkları ne? Her fırsatta Türkiye'yi bazı ülkelere şikayet etmek. Türkiye'nin düşmanı olan rejimlerle işbirliği yapmak. 'Atatürk'ün partisi' dedikleri partiyi getirdiler, Türkiye düşmanlarıyla işbirliği yapan bir parti konumuna düşürdüler. 'Gazi Mustafa Kemal'in kurduğu parti' dediler, en azılı terör örgütlerine kol kanat gerdiler. Taksim Meydanı'nda Atatürk Kültür Merkezi vardır. Atatürk Kültür Merkezi'nde teröristlerin pankartlarıyla, illegal örgütlerin, legal örgütlerin ve Başbakana hakaret içeren o paçavralarla ne yazık ki onu yan yana koydular. Bitmedi, Cumhuriyet Anıtı, Atatürk Anıtı'na aynı şekilde, bölücülerle Atatürk'ün posterini ve Türk bayrağını yan yana koydular. Nerede ulusalcılar? Nerede bu CHP'liler? Niye bunları indirmediler? Orada üç gün, dört gün, beş gün bunlar kaldı. Yurtdışından döndüm, baktım ki hala orada duruyor. Artık tahammül sınırlarını aşmıştı. İçişleri Bakanıma şunu söyledim, 24 saat içinde AKM'yi temizleyeceksiniz. 24 saat. Meydanı temizleyeceksiniz ve anıtı temizleyeceksiniz. Arkasından da Gezi Parkı'nı temizleyeceksiniz dedim. Diyorlar ki, Polise talimatı kim verdi. Ben verdim. İşgal kuvvetlerini mi izleyecektik? Dünya zil takıp oynasın diye bunu mu seyredecektik. Oralar temizlendi. Anıt temizlendi. Taksim Meydanı temizlendi. Gazi Parkı temizlendi."

Erdoğan, şu anda Gezi Parkı'nın ağaçlar ve çiçeklerle donatıldığını belirterek, parkı bütün vatandaşların gezebileceğini ifade etti. Erdoğan, "Belli bir grubun, illegal örgütlerin orası karargahı değil. Benim gençliğim, çocukluğum oralarda geçti. Oraları çok iyi bilirim. Oralar belli bir grubun parkı değildir, tüm halkındır" dedi.

 

'Alevi kardeşlerim lütfen bu oyuna gelmesin'

Alevi yurttaşlara da seslenen Erdoğan, "Özellikle Türkiye'de bir mezhep gerilimi oluşturmak Alevi-Sünni gerilimi oluşturmak isteyen alçaklara karşı herkesin azami uyanık olmasını istiyorum. Dikkat edin hem CHP Genel Başkanı hem de onun hemşehrisi olan milletvekili, sabah akşam bir mezhep gerilimi çıkarmak için çok tehlikeli provokasyonlar yapıyorlar. Alevi kardeşlerim lütfen bu oyuna gelmesin" diye konuştu.

Erdoğan, partisince Erzurum'da düzenlenen Milli İradeye Saygı Mitingi'nde, kimsenin kamu düzenini bozmaya hakkı olmadığını, Türkiye'nin demokratik, laik, sosyal bir hukuk devleti olduğunu söyledi. Avrupa Parlamentosu'nun Türkiye'ye yönelik eleştirilerilerine "Önce siz Yunanistan'a, İngiltere'ye, Fransaya'ya, Almanya'ya bakın, oralarda polis ne yapıyor görün" dediğini hatırlatan Erdoğan, "Onları görerek bize böyle saldırmanızı kusura bakmayın biz yemeyiz" şeklinde konuştu.

Ankara'da Türk bayrağının yakıldığını, CHP'nin bunu seyrettiğini vurgulayan Erdoğan, şöyle devam etti: "CHP milletvekilleri benim polisime ana avrat küfretti. Kayıtları var elimizde. Bir grup yine CHP milletvekili utanmadan, terbiyesizce oradaki gençlere para dağıtıyor. Ne kadar bağırırsanız size o kadar daha fazla para vereceğiz anlamında. Bunlar bu. Yine terbiyesizce, dadaşların bu meydanı parayla doldurduğunu söylüyor. Kim söylüyor, CHP'li milletvekili. Sen AK Parti'nin burada yaptığı mitingleri izlersen o zaman buranın nasıl dolduğunu zaten görürsün. Bunlar, şecaat arz ederken sirkatini söyleyenlerden. Çünkü Erzurum'da CHP'ye su yok, bunu biliyorlar. Bundan sonra da olmayacak. Buradan sesleniyorum, Reyhanlı'da 53 kardeşimizi şehit eden caniler, bunların rehberleri, mihmandarları çıktı. Kardeşlerim, peki dünya 53 vatandaşımız orada şehit edilirken sesini çıkardı mı, Avrupa Parlamentosu sesini çıkardı mı? Hiçbir yerden ses duydunuz mu? Bu genel müdür sesini çıkardı mı, çıkarmadı? Çünkü bu işin içinde olan mihmandarların, bunlarla ilişkilerini kısa bir zaman sonra açıklayacağız. Şimdi kalkımış Türkiye'yi Almanya'ya, Hollanda'ya şikayet ediyor. Eğer bir meselen varsa gel şikayetini millete yap, bak millet burada, Erzurum, dadaşlar burada. Eğer söyleleceğin bir şey varsa, bunu Almanya'ya, Hollanda'ya, Suriye'ye, İsrail'e değil, millete söyle ama bunlar bunu yapamaz."

 

'CHP göstericilerin arkasına sığınıyor'

Başbakan Erdoğan, CHP'nin tarihi boyunca hiçbir zaman tek başına iktidar olamadığını, sadece koalisyon hükümetlerinde "yama" olduğunu belirterek, "Sandıktan çıkamıyorlar, onun için bu yollarla çıkmayı deniyorlar" dedi.

CHP'nin şu anda göstericilerin arkasına sığınarak, saklanarak oradan varlık göstermeye çalıştığını ifade eden Erdoğan, "CHP'lilerin işi eylemcileri kışkırtmak, eylemcilerin önüne geçip yakıp, yıkmalarına imkan hazırlamak. Ankara'da caddede gençlerin önüne bağdaş kurup oturmuşlar, niye TOMA'lar gelmesin diye. Dokunulmazlıkları var ya, ondan orada oturuyorlar. Sana yakışan, kamu düzenini bozmak değil. Orada oturabilirsin, o hakaret ettiğin polis, senin milletvekilliğine nezaket gösterir ama bu millet seçim zamanında gereken payı verecektir" diye konuştu.

 

'CHP terör örgütleriyle kol kola'

Başbakan Erdoğan, CHP'nin son olaylarda, "terör örgütleriyle el ele, kol kola fotoğraf çektirdiğini, Türk bayrağının yakılmasına seyirci kaldığını, terör örgütlerinin paçavralarına sahip çıktığını, polise ağır hakaretlerde bulunduğunu, polise şiddet uygulayanların sırtını sıvazladığını, terör örgütlerinin paçavralarıyla Türk bayrağını yan yana salladığını" söyledi.

Erzurum bugün nasıl tek yürekse Türkiye'de de 76 milyonun tek yürek olduğunu kaydeden Erdoğan, "76 milyon günlerdir bu barbarlığı, yağmacılığı, şiddeti, ibretle izledi. 76 milyon bu çirkin manzaraları çok ciddi rahatsızlık içinde izledi" değerlendirmesinde bulundu.

Gezi Parkı eylemiyle başlayan olarlar nedeniyle Türkiye'nin kaybettiğini vurgulayan Erdoğan, ülkenin ekonomi, turizm alanında, uluslararası gücünde kayba uğradığını anlattı. Türkiye kaybederken başkalarının kazandığına dikkati çeken Erdoğan, "Faiz lobisi, bazı uluslararası sermaye çevreleri, Türkiye'nin rakipleri kazandı" diye konuştu.

Erdoğan, aynı oyunların Brezilya'da da oynandığını, gençleri kullanarak, farklı bahaneler altında Brezilya'ya da zarar verilmek istendiğini kaydetti.

 

'Tencere tavadan artık vazgeçmelisiniz'

Milletin Gezi Parkı odaklı gelişmelerin arkasındaki oyunu gördüğünü aktaran Başbakan Erdoğan, milletin bu oyunu bozduğunu dile getirdi. Erodğan, "Ancak sokaktaki gençlerin, eylemcilerin de bu oyun görmelerini, evlerine dönmelerini, Türkiye'ye daha fazla zarar vermekten, Türkiye düşmanları adına taşeronluk yapmaktan artık vazgeçmelerini istiyorum. Mustafa Kemal'in askerleriyiz diye sokağa çıkanlar farkına varmadan faiz lobilerinin ücretsiz, gönüllü askerliğini yapıyorlar. Bunun artık son bulmasını, tekrarlanmamasını bekliyoruz. Sokakta şiddetin, polise karşı saldırıların, hukuksuzluğun, ahlaksızca hareketlerin artık son bulmasını bekliyoruz" ifadelerini kullandı.

Tencere tava çalmanın da gürültü, çevre kirliliği olduğunu, bu kirlilikten artık vazgeçilmesi gerektiğini aktaran Erdoğan, görüntü, gürültü kirlliliğinin de çevrecilik olduğunu kaydetti. "Türkiye'de Alevi-Sunni gerilimi oluşturmak isteyen alçaklara karşı herkesin azami uyanık olmasını istiyorum" diyen Erdoğan, şöyle devam etti: "Dikkat edin, hem CHP Genel Başkanı hem de onun hemşehrisi bir milletvekili sabah akşam bir mezhep gerilimi çıkarmak için çok tehlikeli provakasyon yapıyorlar. Alevi kardeşlerim, lütfen bu oyuna gelmesin. Buradan Erzurum'dan ülkemdeki tüm Alevilere sesleniyorum: Alevi kardeşlerim, Dersim katlimamında iktidar hangi partiydi? CHP idi. CHP'nin iktidar olduğu bir dönemde, böyle bir katliam gerçekleşti. Bugüne kadar CHP, bu katliamdan dolayı özür diledi mi? Ama Tayyip Erdoğan bir Başbakan olarak özür diledi. Benimle alakası yok, olmamasına rağmen o dönemde bu yapıldığı için özür diledim. Özür diledik de ne oldu, yine aynı terane devam ediyor. Ama Kılıçdaroğlu çıkıp da kendi partisinin içinde birbirleriyle dalaştılar, ama özür dileyemedi. Bunu Alevi kardeşlerimin bilmesini istiyorum. Bu oyunu bozmanız lazım, bu oyuna gelmemiz lazım. Bazı ülkelerin CHP'yi, Türkiye'deki bazı medya kuruluşlarını kullanarak burada bir gerilim çıkarma girişimlerini lütfen herkes görsün ve bunlara aldanmasın. Bu ülkede 76 milyon bir olacağız, iri olacağız, diri olacağız."

Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, terörün artık bitme noktasına geldiğini, Akil İnsanlar Heyeti'nin çarşamba günü final çalışmasını yapacağını anlattı. Akil insanların neler gördüklerini kendilerinden dinleyeceğini belirten Erdoğan, aylardır kötü haber alınmadığını, aylardır, şehit, saldırı haberlerinin, son helikopter olayı dışında gelmediğini anımsattı.

 

'Başınızı öne eğecek hiçbir girişim içinde olmayız'

Cudi dağının eteklerinde piknik yapıldığına işaret eden Erdoğan, bu kardeşliğin hep birlikte yaşatılması gerektiğini vurguladı. Erdoğan, "Sizin başınınızı öne eğecek hiçbir girişimin içinde olmayız. Şu Allahu Ekber dağlarındaki şehitlerimizin ruhunu incitecek bir adım atmayız. Ne yapıyorsak şehitlerimizden aldığımız ilhamla, sizlerden aldığımız yetkiyle, sizin gösterdiğiniz istikamette yapıyoruz" dedi.

Çözüm sürecinin, iddia edildiği gibi "boyun eğme, müzakare, pazarlık" olmadığını dile getiren Erdoğan, şunları kaydetti: "Bu bir demokrasi mücadelesidir ve bu demokrasi mücadelesini verirken çözüm sürecinde milli iradeye saygının ne olduğunu göstermek istiyoruz. Çözüm süreci şiddetin sona ermesi, sorunların şiddetsiz ortamda, insanca konuşulması, insanca çözülmesi sürecidir. Türkiye'de hem demokrasinin hem ekonomik büyümenin önünde tek engel kalmıştı, o da terördü. Şimdi biz o terörü Allah'ın izniyle artık Türkiye'nin gündeminden çıkarıyoruz. Demokrasinin ve ekonomik büyümenin önündeki çok büyük bin engeli kaldırıyor, Türkiye'nin ayağına takılmış bir prangayı, terör prangasını söküp atıyoruz. Bundan sonra çok daha fazla demokratik reform yapma imkanımız olacak. Bundan sonra çok daha fazla adım atma ilerleme imkanımız olacak. Hiç endişeniz olmasın 21. yüzyıl bir Türkiye yüzyılı olacaktır."

 

'Bize durmak haram'

Erdoğan, Taksim Meydanı'nda gerçekleştirilen duran adam eylemlerini hatırlatarak, "Mart 2014 değil mi? Durmak yok, yola devam. Taksim Meydanı'nda birileri duruyormuş, onlar varsın dursunlar. Ama bize durmak haram. Biz durmayacağız yola devam edeceğiz. Onlar zaten hep durdular" diye konuştu.

Miting alanında yurttaşlar tarafından hazırlanmış olan bir pankartı işaret eden Erdoğan, sözlerini şöyle sürdürdü: "Şimdi bak Erzurumlu kardeşlerim şurada bir karne koymuşlar, Duran Adam Karnesi. O karneyi belki okuyamayanlarınız vardır. Bu nasıl bir karne. Öğrencinin adı Kemal Kılıçdaroğlu, öğrenci velisi CHP, okul adı millet mektebi, karne tarihi 23 Haziran, sınıf 3. sınıf. Şimdi dersleri sayıyor, çevre sıfır, provokatörlük 10, muhalefet sıfır, milli iradeye saygı sıfır, halka hizmet sıfır, yürüyen merdiven ve seçim sandığını bulma kabiliyeti sıfır. Tek kelimeyle nefis. Devam etmediği günler özürsüz olarak çarpı işareti. Müebbet muhalefet, millet ona mahkum etti. Müebbet muhalefete mahkum etti. Sayın veli öğrencimizin her şeyi ortada hizmet ve çalışma maalesef genlerinde yok. Sonuç, doğrudan kaldı. Kardeşlerim, evet ben biliyorum görüşümüz aktır bizim, duruşumuz diktir bizim, ayrımımız yoktur bizim, duacımız çoktur bizim, yardımcımız haktır bizim. Evet Afyonkarahisar'dan yola çıkarken ne demiştik biz, şu tablo onu söylüyor, tek millet, tek bayrak, tek vatan, tek devlet, işte Türkiye."

Bayrak kampanyasının belli bir süre devam etmesi gerektiğini söyleyen Erdoğan, belli bir süre evlerin camlarına ve balkonlarına bayrak asma çağrısı yaptı. Erdoğan, "Ama bizim bayrağımızın üzerinde herhangi bir işaret olmayacak. Bizim bayrağımız şehidimizin kanının rengi, hilal ve yıldız. Bunun dışında bayrağımızın üzerinde herhangi bir logo, işaret olmayacak. Bayrak Yasası'nın amil hükmü de budur. Sadece şu alandaki bayraklar. Ama 'üç hilali de açarız' derseniz o da Osmanlı'nındır, onunla da gurur duyarız" diye konuştu.


Cumhuriyet Tatil Otel Rezervasyon

En Çok Okunan Haberler