Fenerbahçe'den Körfez'e
G.Antep'in en iyi dönemlerinin kilit oyuncularından biriydi Kemal Aslan... Celal Doğan'ın kurduğu altyapı sisteminin en yeteneklileri arasında yer alıyordu. Kısa sürede büyük takımların dikkatini çekerek Fenerbahçe'ye transfer oldu. Taraflı-tarafsız herkes ondan büyük bir patlama bekliyordu. Ancak her futbolcunun kâbusu sakatlık onun yakasından bir türlü düşmedi...
G.Antep’in en iyi dönemlerinin kilit oyuncularından biriydi Kemal Aslan... Celal Doğan’ın kurduğu altyapı sisteminin en yeteneklileri arasında yer alıyordu. Kısa sürede büyük takımların dikkatini çekerek Fenerbahçe’ye transfer oldu. Taraflı-tarafsız herkes ondan büyük bir patlama bekliyordu. Ancak her futbolcunun kâbusu sakatlık onun yakasından bir türlü düşmedi Sarı - Lacivertlilerde. Sezon başında eski göz ağrısı G.Antepspor’la anlaşan Kemal, Fenerbahçe ile yaşanan problemler nedeniyle İstanbul’a döndü. Sonrasında ise Kocaelispor sayfası açıldı onun için. Şimdi 5 yıl aradan sonra Süper Lig’e yükselen Körfez ekibi için ter döküyor. Deneyimli oyuncuyla, hedeflerini, Kocaelispor’u, Türk sporunu konuştuk.
- Sezon başında Gaziantepspor’la anlaşmanıza karşın Fenerbahçe ile yaşanan bir sorun nedeniyle Kocaelispor’a geldiniz. Bu süreç sizin adınıza nasıl gelişti?
Kemal Aslan: Bu süreç tamamen benim dışımda gelişti. Sezon başında G.Antepspor’la anlaşmıştım. Ancak F.Bahçe ile olan prosedürde bir sorun çıkınca İstanbul’a döndüm. Futbol oynamak istediğim için de Kocaelispor’la anlaştım. Bonservisim elimdeydi ve 2 yıllık sözleşme imzaladım.
- Kamp dönemini Gaziantep’te geçirince Nurullah Sağlam’ın sistemine alıştınız. Kocaelispor’un taktiğine uyum sağlamakta zorlanacağınızı düşünüyor musunuz?
K.A: Taktiksel anlamda bir zorlanma olacağını düşünmüyorum. Daha önce hem kulüp takımlarında hem de milli takımlar düzeyinde beraber oynadığım arkadaşlarım burada. O yüzden de bu alışma döneminin fazla süreceğini düşünmüyorum.
- Kocaelispor taraftarı gerçekten çok ateşlidir. Ligin ilk iki haftasında onları nasıl buldunuz?
K.A: Kocaelispor taraftarını rakip olduğum zamandan da biliyordum. Ligin ilk haftasında deplasmanda oynadığımız G.Birliği maçında yoğun bir taraftar topluluğu vardı. Buna oldukça şaşırdım. Çünkü bir Anadolu kulübünün deplasmanda bu kadar desteklendiğine ilk kez şahit oldum. Alacağımız puanlarla onları mutlu etmek istiyoruz.
- Artık 10 numaralı formayı giyiyorsunuz. 10 numaralar üzerinde hep bir baskı olmuştur...
K.A: Ben yapı olarak sorumluluk almayı seven bir insanım. Buraya ilk geldiğimde 7 numaralı formayı giymek istiyordum. Ancak o numara doluydu. 10 numaralı formayı kimse almamıştı. Başkanımızla konuştum ve 10 numarayı giymek istediğimi söyledim. O da uygun buldu. Kaç numara olursa olsun formanın hakkını vereceğime inanıyorum.
- Büyük kulüplerde forma giymiş futbolcuların fazla olduğu bir takım olarak beklentileri karşılayabilecek misiniz?
K.A: Takımımızda büyük kulüplerde oynayan futbolcuların çokluğu bana göre avantaj. Çünkü onların bilgisi ve deneyimi bize çok şey katacaktır. Elimizden geldiğince saha içinde mücadele ettikten sonra istenilenleri yapacağımızı düşünüyorum. Buradaki tek dezavantajımız takım olarak uzun zamandır bir arada oynamamak.
- Fenerbahçe’de çok talihsiz sakatlıklar yaşadınız. O dönemde ruh haliniz nasıldı?
K.A: Ayağım kırıldıktan sonra ister istemez ruh halim bozuldu. Düşünsenize; ondan önce hiç antrenman kaçırmamıştım. Bir gün uyanıyorsunuz ve yürüyemiyorsunuz. Sporcu olmayanlar için bile ruhsal çöküntüyken biz futbolcular için tam bir felaket. Elbette gençliğin vermiş olduğu heyecanla da insanın psikolojisi alt üst oluyor. O dönemleri artık düşünmek istemiyorum. Ama onların da yaşanması gerekiyormuş. Her kötü olaydan bir ders çıkarmak lazım. Olgunlaşmamın yanı sıra bu olayın hayata bakış açıma, düşüncelerime ve davranışlarıma etkisi oldu.
- Fenerbahçe’de değil de 3. Lig’de bir takımda oynarken ayağınız kırılsaydı herhalde futbol hayatınız biterdi. Türkiye’de futbolcuların, özellikle alt ligdekilerin, böyle durumlar için hiçbir yasal güvencesi ve sendikası yok. Bu durumu nasıl değerlendiriyorsunuz?
K.A: Türkiye’deki futbolcular olarak bizim birlik ve beraberliğimizi yeterince sağlayamadığımızı düşünüyorum. Profesyonel Futbolcular Derneği var ancak bu dernek pek atkif ve yeterli değil. Sendika ve sigortanın olması sadece sakatlıklarla alâkalı değil aslında. Bizim futbol hayatımızın sonrasındaki evre için de önemli olacaktır. Maalesef Türkiye’de böyle bir durum var. Mesela İtalya’da futbolcular 4-5 sezon önce greve gitmiş ve lig geç başlamıştı. Bizim bunu yapmamız neredeyse imkânsız. Oyuncu haklarının da korunması gerekir. Elbette haklarımız 5 yıl önceye kadar daha iyi, ancak hâlâ yeterli seviyede değil. ‘Türkiye’de oyuncu yetişmiyor. Türk futbolunda sıkıntı var’ diyorlar. Futbolcuları koruyan bir yasamız olsa yakalanmış seviyeleri çok çabuk kaybetmeyiz ve daha başarılı oluruz.
- Gerçekten de Türkiye’de altyapıdan oyuncu yetişmiyor mu?
K.A: Ben buna katılmıyorum. Özellikle futbolda çok oyuncu yetişiyor. Genç milli takımlar düzeyine bakın, Türkiye hep başarılı... Ancak büyükler kategorisine gelince oyuncuların verimi ve performansı düşüyor. Bunda elbette sosyolojik, psikolojik ve dış etkenler belirleyici olabiliyor. Gençken performansı iyi olan bir futbolcuyu belli bir noktadan sonra aynı seviyede tutamıyoruz. Bunu hem kulüplerin hem de Türkiye Futbol Federasyonu’nun sorgulaması gerekir. Olimpiyat örneğine bakın... Pekin’deki yarışmalarda Türkiye rekoru kıran sporcumuz oradaki klasmanda ancak 40. olabiliyor. Biz Türk insanı olarak kolaycılığı seviyoruz galiba... Bu nedenle de Türkiye’de spor geriye gidiyor. Eskiden halterde ve güreşte çocukların kahramanları olan sporcular vardı. Artık böyle örnekler yetiştiremiyoruz. Oyuncu kazanmak çok zor, kaybetmekse çok basit. O zor kısmı bilinçli bir biçimde geçebilmek çok önemli.
- Fatih Terim, Ulusal Takım’a Anadolu kulüplerinden de oyuncu alıyor. Sizin yeniden ulusal takımda forma giymek gibi bir hedefiniz var mı?
K.A: Elbette... Zaten Fenerbahçe’den ayrılmamın nedenlerinden biri de milli takımda oynama isteğimdi. Çünkü orada fazla forma şansı bulamadım. Bu sezon ilk iki maçta da forma giydim. Gün geçtikçe kendimi daha iyi hissediyorum. İyi performans gösterdikçe milli takımın kapısı herkese açıktır.
- Ligin ilk iki haftasına damgasını vuran oyunculardan biri de Gaziantepsporlu Tabata... Onunla çalışma şansı buldunuz, hakkında neler söyleyebilirsiniz?
K.A: Tabata’yla 15-20 gün kadar beraber çalıştım. Bireysel yetenekleri üst düzeyde olan bir oyuncu... Duran topları da iyi kullanıyor. Zaten kalitesini ilk iki haftada gösterdi. Bu onun için bir avantaj çünkü Türkiye’ye gelen kaliteli yabancıların çoğu burada uyum sorunu yaşadı. Tabata ise bunu ilk 2 haftada aştı. Bu ona bir özgüven katmıştır. Ona güvenen insanlar da bu iki maçtaki performansını beğenmiştir.
- Fenerbahçe’den ayrılan futbolculardan Kezman, kulüp ve başkan hakkında eleştirilerde bulundu. Bir futbolcunun eski takımını ağır şekilde eleştirmesini doğru buluyor musunuz?
K.A: Kesinlikle doğru değil... Ben Fenerbahçe’de 5 buçuk yıl forma giydim. Zaman zaman problemlerle karşılaştığım da oldu. Ancak orada her şeyi yaşadım. Bu biraz da hayatınıza bakış açınızla ilgili... Geriye dönüp kindar bir yapıya bürünmek veya düşmanca tavır sergilemek doğru değil. Kezman’ın düşünceleri kendini bağlar. Ben Fenerbahçe’nin adı geçince her zaman güzel şeyler hatırlıyorum.
- Eski kulübünde 3 şampiyonluk gördünüz. Bu çok az futbolcunun yaşayabildiği bir deneyim...
K.A: Evet, 3 şampiyonluk yaşadım, ikisi de direkten döndü. İlk şampiyon olduğumuzda Bağdat Caddesi’ni üstü açık otobüsle turluyorduk. 9 saat otobüste kaldık, inanılmaz bir şeydi. Hatta geçen bir yerde de bunun sohbeti oldu. O şampiyonluk kutlamalarının helikopterden çekilmiş görüntüleri var. Sadece filmlerde görebileceğiniz sahneler yaşandı. Kelimelerle ifade edilemez, o hazzı yaşamak lazım.
En Çok Okunan Haberler
- Son anket: AKP eridi, fark kapanıyor
- Adliyede silahlı saldırı: Ölü ve yaralılar var!
- Ayşenur Arslan’ın Colani ile ilişkisi
- Serdar Ortaç: 'Ölmek istiyorum'
- Hatay’da yaşayan Alevi yurttaşlar kaygılı
- Köfteci Yusuf'tan gıda skandalı sonrası yeni hamle
- NATO Genel Sekreteri'nden tedirgin eden açıklama
- İBB'den 'Pınar Aydınlar' açıklaması: Tasvip etmiyoruz
- İmamoğlu'ndan 'Suriyeliler' açıklaması
- Edirne'de korkunç kaza