Flash bellekler farklı, seri numaraları aynı

''Şantaj ve askeri casusluk'' iddialarına ilişkin, emekli Albay İbrahim Sezer'in de aralarında bulunduğu 56 sanığın yargılandığı davada mahkeme heyeti huzurunda yapılan incelemede, Sezer ile ''Poyrazköy'de ele geçirilen mühimmat'' davasının sanığı Ergin Geldikaya'dan ele geçirildikleri ve aynı oldukları iddia edilen flash belleklerin, aynı seri numaraya sahip farklı iki flash bellek olduğu tespit edildi.

Flash bellekler farklı, seri numaraları aynı
Abone Ol google-news
Yayınlanma: 22.04.2011 - 13:12

İstanbul 11. Ağır Ceza Mahkemesi'nde yapılan üçüncü duruşmaya, tutuklu sanıklar emekli Albay İbrahim Sezer ile Yücel Çipli'nin de aralarında bulunduğu 16 tutuklu sanık ile davanın konusunu oluşturan eylemlere ilişkin ''Gölcük Donanma Komutanlığında ele geçirilen belgelere'' dair soruşturma kapsamında tutuklu bulunan Binbaşı Kemalettin Yakar ile bazı tutuksuz sanıklar katıldı.

Balyoz Planı davası kapsamında tutukluluğuna itiraz edilen 163 sanığın tutukluluk halinin devamı yönünde karara muhalefet şerhi koymasıyla gündeme gelen mahkeme başkanı Şeref Akçay'ın sağlık raporu alması ve 1 ay izinli olması nedeniyle mahkeme heyetine üye hakim Metin Özçelik başkanlık etti.

Duruşmada mahkeme heyeti, sanık avukatlarından İhsan Nuri Tezel'in dünkü duruşmada, ''Poyrazköy'de ele geçirilen mühimmat davasının sanıklarından emekli Astsubay Ergin Geldikaya'ya ait olduğu iddia edilen flash belleğin, 15 ay sonra bu davanın tutuklu sanıklarından İbrahim Sezer'in evinden ele geçirilen ve davaya konu belgelerin bulunduğu iddia edilen flash bellekle aynı olduğu'' iddiası ve bu nedenle bütün sanıkların tahliye edilmesi talebine karşılık, ara kararını açıkladı.

Mahkeme heyeti, İstanbul Terörle Mücadele Şube Müdürlüğüne(TEM) bir yazı yazılarak, ''Poyrazköy'de ele geçirilen mühimmat'' davasının sanıklarından Ergin Geldikaya'ya ait olduğu iddia edilen flash belleğin seri numarasının ve adli emanette olup olmadığının sorulmasına, sonucun bugünkü duruşma süresi içinde hazır edilmesine karar verdi. Kararın emniyete faksla bildirilmesi istendi.


Hakim Ekinci: ''Bu çok vahim bir iddia"

''Poyrazköy'de ele geçirilen mühimmat'' davasının görüldüğü İstanbul 12. Ağır Ceza Mahkemesinden de Ergin Geldikaya'ya ait arama ve el koyma tutanaklarının bir suretini isteyen heyet, Adli Emanete de yazı yazılarak, bu dava kapsamında yargılanan emekli Albay İbrahim Sezer'e ait olduğu öne sürülen flash belleğin akıbetinin sorulmasına ve emanetteyse bu belleğin öğleden sonraki duruşmada hazır edilmesine hükmetti.

Bu kararın ardından konuşan üye hakim Mehmet Ekinci de sanık avukatı İhsan Nuri Tezel'in dünkü duruşmada dile getirdiği ''flash belleklerin aynı olduğu'' iddiasıyla ilgili, ''Bu çok vahim bir iddia. Bu iddianın derhal araştırılması lazım'' dedi.

Duruşmada savunmalarını yapan sanıklardan Emrah Küçükakça, suçlamaları kabul etmediğini ve Emrah Karaca için hazırlanmış ev arama tutanağıyla kendi evinde arama yapıldığını belirterek, şunları söyledi:

''Pek çok adam öldürdüm diyen insanların hiç tutuklanmadan, tutuksuz yargılandığı bir ülkede, tutuksuz yargılanmanın benim de hakkım olduğunu düşünüyorum. Bana ait olduğu iddia edilen ve içinde 22 bin 541 gizli belgenin yer aldığı 160 GB'lik taşınabilir belleğe benim evimde el konulmadığı açıkça bellidir. Emrah Karaca ile olan isim benzerliği nedeniyle bu davaya kurban edildim. Ev aramam yapılmadan önce işim gereği 55 günlüğüne Gölcük'ten ayrıldım. Bu sırada evime girilerek konulmuştur. Tutuklanmasaydım Mayıs 2011'de evlenecek ve normal hayatıma devam edecektim. Dosyada mevcut hiçbir örgütsel dokümanda adım geçmemektedir. 6 ayı aşkın süredir Emrah Karaca adına gelen bir ihbar mailiyle, bu isim benzerliği nedeniyle tutukluyum.''

Duruşma, ara verilmesinin ardından sanık savunmalarıyla devam ediyor.


İddianameden

İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığınca hazırlanan iddianamede, soruşturmayı başlatan ihbara ve soruşturmanın gelişim aşamalarına yer verilerek, elde edilen delillerden, şüpheliler İbrahim Sezer, Zeki Mesten, Tamer Zorlubaş, Mehmet Seyfettin Alevcan ve Yücel Çipli'nin, çevrelerine topladıkları diğer şüphelilerle birlikte suç örgütü kurdukları ve ayrı ayrı hücre yapılanmasına girdikleri, ancak örgüt kapsamındaki tüm faaliyetleri birlikte gerçekleştirdikleri belirtilerek, şüpheliler Ali Sabri Sanal, Mehmet Kutlu, Mehmet Aygün, Şafak Yürekli, Fahri Can Yıldırım, Kemalettin Yakar ve Birdem Çetinkaya'nın örgüte bilerek ve isteyerek yardım ettikleri ifade ediliyor.

Suç örgütünün yaklaşık 5 bin kişinin kişisel verilerini hukuka aykırı olarak kaydettiği ve sakladığı, çeşitli kurumlarda görev yapan binlerce kişi hakkında toplanan bu detaylı bilgilerin, ancak ciddi bir hiyerarşik yapılanmaya sahip, örgüt mensupları arasında eylem ve görev paylaşımı bulunan, azami ölçüde gizliliğe dikkat edilen bir suç örgütünce gerçekleştirilmesinin mümkün olduğu belirtilen iddianamede, şöyle deniliyor:

''Örgüt mensuplarının, özellikle çalıştıkları kurumlardan elde ettikleri her türlü bilgi, belge ve materyalleri aynı zamanda örgütün arşivini de saklayan İbrahim Sezer'e gönderdikleri, örgüt mensuplarının özellikle şantaj amaçlı gizli görüntü elde edilmesi, casusluk faaliyetlerine yönelik gizli belge temin edilmesi, yine örgütün kullanmayı planladığı kişilere kadın ve yer temin edilmesi, örgüte düşman veya dost olan veya örgüt tarafından kullanılabilecek kişilerin belirlenmesi, ayrıca bu kişilerle ilgili kişisel verilerin kaydedilmesi işlemlerini yürüttükleri anlaşılmıştır.

Şüphelilerden ele geçirilen dijital verilerde yer alan gizli belgelerin mahiyeti, sayısı, bu hususta örgütün talimatları ve özellikle elde edilen belgelere ilişkin tutulan notlar göz önüne alındığında, özellikle devletin stratejik kurumlarına sızan örgüt mensuplarının çalıştıkları kurumlardan elde ettikleri devletin güvenliğine ilişkin gizli belgeleri bağlı bulundukları örgüt yöneticilerine ulaştırdıkları, kendilerine bu belgeyi getiren ancak örgüt üyesi olmayan kişilere ücret ödedikleri, özellikle TÜBİTAK tarafından TSK için yürütülen ve ülke yararına gerçekleştirilen projeleri durdurmaya, yavaşlatmaya veya engellemeye çalıştıkları, casusluk faaliyeti kapsamında elde ettikleri bazı belge veya projeleri yabancı ülkelere pazarlamayı planladıkları, eylem ve faaliyetlerine devam etmek amacıyla çalıştıkları kuruma alınacak elemanlar arasına örgüt mensuplarını veya örgüte yakın kişileri yerleştirmeye çalıştıkları anlaşılmıştır.''


Ceza istemleri

İddianamede, tutuklu sanık İbrahim Sezer'in ''suç işlemek amacıyla örgüt kurma, 33 kez özel hayatın gizliliğini ihlal etme, haberleşmenin gizliliğini ihlal etme, kişiler arasındaki konuşmaların dinlenilmesi ve kayda alınması, kişisel verilerin kaydedilmesi, kişisel verileri hukuka aykırı olarak verme ve ele geçirme, fuhşa teşvik etme, devletin gizliliğine ilişkin belgeleri yok etme, sahtecilik yapma veya çalma, devletin güvenliğine ilişkin belgeleri temin etme, gizli belgeleri siyasal ve askeri casusluk maksadıyla temin etme ve yasaklanan bilgileri temin etme'' suçlarından toplam 60 yıl 8 ay ile 172,5 yıl arasında hapis cezasına çarptırılması isteniyor.

Gözaltına alındığında TÜBİTAK'ta daire başkanı olan sanıklardan Yücel Çipli'nin ise ''suç işlemek amacıyla örgüt kurma, kişisel verilerin kaydedilmesi, kişisel verileri hukuka aykırı olarak verme ve ele geçirme, devletin gizliliğine ilişkin belgeleri yok etme, sahtecilik yapma veya çalma, devletin güvenliğine ilişkin belgeleri temin etme, yasaklanan bilgileri temin etme, gizli belgeleri siyasal ve askeri casusluk maksadıyla temin etme'' suçlarından toplam 31 ile 58 yıl arasında hapis cezasına çarptırılması talep edilen iddianamede, temin ettiği gizli belgeleri örgüt üyelerine verdiği iddia edilen Tuğamiral Şafak Yürekli'nin, ''örgüte bilerek ve isteyerek yardım etme, yasaklanan bilgileri temin etme'' suçlarından 2 ile 6 yıl arasında hapis cezasına çarptırılması öngörülüyor.

''Askeri okulda okuyan bazı öğrencilerin disiplin cezası almaması amacıyla örgütün talimatlarına uygun olarak aracı olduğu ve örgüt yöneticisi emekli Albay İbrahim Sezer'e elinde bulunan bazı belge ve bilgileri dijital ortama kaydedip ilettiği'' öne sürülen sanık Tuğamiral Fahri Can Yıldırım'ın da ''suç örgütüne bilerek ve isteyerek yardım etme'' suçundan 1 ile 3 yıl arasında değişen hapisle cezalandırılması talep edilen iddianamede, Mehmet Seyfettin Alevcan, Zeki Mesten ve Tamer Zorlubaş'ın da aralarında bulunduğu 52 sanığın da 1 ile 115 yıl arasında değişen hapis cezalarına çarptırılması isteniyor.

 

Flash bellekler farklı, seri numaraları aynı

İstanbul 11. Ağır Ceza Mahkemesindeki duruşmada, mahkeme heyetinin öğleden önceki oturumda Adli Emanet Memurluğundan istediği sanık İbrahim Sezer'den elde edilen flash bellek ile İstanbul Terörle Mücadele Şube Müdürlüğünden (TEM) istediği ''Poyrazköy'de ele geçirilen mühimmat'' davasının tutuklu sanığı Ergin Geldikaya'dan elde edilen flash bellek, görevliler tarafından sarı zarflar içinde duruşma salonuna getirildi.

Mahkeme heyetine teslim edilen iki ayrı zarf, heyetin kararı doğrultusunda adliyenin bilgi işlem uzmanı Murat Katmer tarafından huzurda açılırken, sanıklardan İbrahim Sezer'in avukatı Ali Ozan Açıkalın, bu duruma itiraz etti.

Açıkalın, sanıklardan elde edilen flash bellek ve dijital verilerle ilgili DNA, parmak ve vücut izi incelemesi yapılması yönünde talepte bulunduklarını belirterek, flash belleklerin, parmak izi bulaşmaması için eldiven takılarak açılmasını ve incelenmesini istedi.

Heyet huzurunda inceleme

Avukatların, ''Flash belleklerin size ait olmadığı belli'' diye hitap ettiği Mahkeme Heyeti Başkanı Metin Özçelik'in, ''Savunmalara bakılacak olursa, şaşırmayacağım. Yalnız basın mensubu arkadaşlar bu cümleyi yazacaksa sadece son kısmını almasın, 'savunmalara bakılacak olursa' kısmını da yazsın'' demesi üzerine salonda gülüşmeler oldu.

Avukatın talebi üzerine eldiven takan bilgi işlem uzmanı Murat Katmer, önce Adli Emanet Memurluğundan getirilen ve bu davanın sanığı İbrahim Sezer'den ele geçirildiği iddia edilen flash diskler ve çeşitli materyallerin yer aldığı sarı zarfı açtı. Zarftan çıkan 4 adet flash bellek, tek tek seri numaraları ve markaları yazılarak tutanağa geçirildi.

Aynı zarf içinde, avukat İhsan Nuri Tezel'in iddialarına konu olan Sandisk marka, 4 GB'lik siyah flash belleğin seri numarasının ''BH0812NRCB'' olduğu, diğer flash belleklerin seri numarasıyla birlikte tutanağa yazıldı.

Duruşmada daha sonra, İstanbul 12. Ağır Ceza Mahkemesinde görülen ''Poyrazköy'de ele geçirilen mühimmat'' davasının tutuklu sanıklarından Ergin Geldikaya'nın evinde yapılan aramada ele geçirildiği iddia edilen ve TEM'de tutulan flash belleğin içinde olduğu sarı zarf açıldı. Zarfın açılmasından önce TEM'den mahkemeye gönderilen cevabi yazı ile arama-el koyma tutanakları ile flash diske ait inceleme raporu okundu.

Bu zarftan çıkan Sandisk marka 4 GB'lik flash belleğin seri numarasının da ''BH0812NRCB'' olduğu tutanağa geçirildi.

Zarfların açılması ve materyallerin incelenmesinin ardından konuşan üye hakim Mehmet Ekinci, ''Poyrazköy'de ele geçirilen mühimmat'' davasının sanığı Geldikaya'nın Üsküdar'daki evinden ele geçirilen Sandisk marka 4 GB flash bellek ile bu davanın sanığı Sezer'in evinden ele geçirilen Sandisk marka 4 GB flash belleğin üzerindeki ibarelerin aynı olduğunu ve bu durumun tutanağa geçirildiğini kaydetti.

Tezel: Veri güvenliği kalmıyor

Flash belleklerin aynı olduğu iddiasını ortaya atan, tutuklu sanık Tamer Zorlubaş'ın avukatı İhsan Nuri Tezel, duruşmada söz alarak, flash disklerdeki seri numaraların ayırıcı özellikler olarak belirtildiğini ve disklerdeki imajların hiçbirinin özet değerlerinin birbirlerini tutmadığını kaydetti. Tezel, ele geçirilen dijital medyaların ayırıcı özelliklerinin kalmadığını, özet değerlerinin tutmadığını ve bu durum nedeniyle veri güvenliğinin de kalmadığını söyledi.

Avukat Tezel, seri numaraları aynı olmasına karşın ayırıcı özellikleri nedeniyle her iki flash belleğin imajının incelenmesini talep etti.

Tutuklu sanıkların savunmaları

Duruşmada savunmalarını yapan tutuklu sanıklardan Mehmet Emre Küçükakça, 28 Nisan 2010'da ''fuhuş'' adıyla başlayan soruşturmanın özel yetkili savcılar tarafından incelenmesini öngörmediklerini ve bu konunun özel savcıların alanına girdiğini düşünmediklerini aktardı. Küçükakça, soruşturmanın daha sonra askerlere döndüğünü ve isim benzerliği sonucu çıkan arama kararı nedeniyle kendi evinin arandığını söyledi.

Tutuklu sanıklardan Mehmet Emre Sezenler de 1993'te teğmen rütbesiyle mezun olduğunu ve askeri hayatı boyunca hiçbir ceza almadığını belirterek, ''Ben İbrahim Sezer'i tanımıyorum. Ondan herhangi bir talebim ve onunla ilgili bir iletişimim olmadı. Mavi renkli dosyayı ilk defa savcılıkta gördüm, bu dosyayı oluşturmadım. Dosyalarda yer alan öğrencileri tanımıyorum. Ayrıca CD'leri benim hazırladığıma dair hiçbir bilgi yok. Öğrencilerle ilgili kimse bana talepte bulunmadı'' dedi.

Sezenler, delil olmayan belgeler dolayısıyla tutuklandığını öne sürerek, tahliyesini talep etti.

Sezenler'in avukatı Oğuz Nazlı da iddianamede yer alan 56 sanığının birbirleriyle bağlantısız olduğunu ve müvekkilinin suç işlediğine dair hiçbir kanıt olmadığını savunarak, ''Bir anda insan hayatının karartılması hukuk dışıdır. Müvekkilimin tahliye ve beraatini talep ediyorum'' dedi.

Tutuklu sanıklardan Eylem Alper Ersoy da yapılan kara propagandaya rağmen TSK'ya, ailesine ve arkadaşlarına şükranlarını sunduğunu ifade ederek, ''Fuhuş, şantaj, casusluk örgütü üyesi olduğumu savcılık sorgusunda öğrendim. Ben 11 numaralı DVD'nin mağduruyum. Bu DVD'de yer alan bir savaş gemisi görüntülerinin gizli çekildiği söz konusu edilmektedir. 8 yıldır bu gemide görev yapıyorum. Bu belgelerde yer alan bilgilerden daha donanımlıyım. Kılıç gemisinin özelliklerini belgelerden daha iyi bilmekteyim. Niye kaydedip yarım yamalak saklıyayım'' şeklinde konuştu.

Sanık Ersoy, tahliyesini istedi.

Ersoy'un avukatı İsmet Sungur da müvekkilinin evlerinde yapılan aramalarda ele geçirilen CD ve DVD'lerin imajlarının talep etmelerine rağmen alınmadığını belirterek, Ersoy'un beraatini talep etti.


Cumhuriyet Tatil Otel Rezervasyon