İddianamede, gazetecilerin MİT Kanunu 27/3 (MİT görevlisini ifşa etme) ve TCK 329/1 (Devletin güvenliğine ilişkin bilgileri açıklama) maddelerinden cezalandırılmaları istenirken, iddianamede suçun oluşup oluşmadığı noktasında Yargıtay 16. Ceza Dairesi’nin Berberoğlu’yla ilgili verdiği karardaki TCK 327. ve 328. maddelerdeki ölçütlere yer verilmesi dikkat çekti. Bilindiği gibi Berberoğlu TCK 328. yani “Askeri ve siyasi casusluk” suçundan yargılanmıştı. Gazetecilerin iddianamesinde bu kararın hukuki değerlendirmeler kısmında kullanılması dikkat çekti. Ayrıca iddianamede hukuki değerlendirme bölümündeki MİT Kanunu 27/3-1 maddesine muhalefete ilişkin kısmının ise Anayasa Mahkemesi kararından bire bir kopyalandığı anlaşıldı.
ÜLGEN: DEJA VU YAŞIYOR GİBİYİZ
FETÖ yargısı sürecindeki kumpas davalarının avukatı Celal Ülgen, “Balyoz kumpası sürecinde de iddianamenin bir bölümü hukuk öğrencisi K. Çolak’ın yazdığı iddianameden alınmıştı. Bizler şu an deja vu yaşıyor gibiyiz” dedi. Ülgen, Yargıtay kararının iddianamede yer almasını şu sözlerle değerlendirdi: “İddianamenin hukuki değerlendirme bölümüne ilk bakanlar savcıların çok titiz çalıştığını, kitaplar okuduğunu ve okuduğu kitaplardan alıntılar yaptıklarını ve doktora tezi gibi iddianame hazırladıklarını sanabilirler. Oysa hukuki kısım Anayasa Mahkemesi kararından ve Yargıtay 16. Ceza Dairesi kararından kopyalanmıştır. Her şey bu kadar mı benzer FETÖ yargısına? Hiç mi ders çıkarılmamıştır FETÖ yargısındaki tek yanlı davranışlardan ya da hukukun sopa gibi kullanılmasından, hukukun kumpas aracı yapılmasından?”