HDP'den Erdoğan'a Üsküdar yanıtı

HDP Genel Merkezinde düzenlediği basın toplantısında referandum sonuçlarına ilişkin değerlendirme yapan HDP Sözcüsü Osman Baydemir Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın açıklamalarına tepki göstererek, "Sayın Cumhurbaşkanı, atı alan Üsküdar'ı geçmedi. Hiçbir at böyle bir yükü, böyle bir vebali taşıyamaz" dedi.

HDP'den Erdoğan'a Üsküdar yanıtı
Abone Ol google-news
DHA
Yayınlanma: 17.04.2017 - 16:48

HDP Sözcüsü Osman Baydemir, HDP Genel Merkezinde düzenlediği basın toplantısında referandum sonuçlarına ilişkin kapsamlı bir değerlendirme yaptı. Baydemir, "Sayın Cumhurbaşkanı, Başbakan ve hükümete büyük vebal yüklendi Sayın Cumhurbaşkanı, atı alan Üsküdar'ı geçmedi. Hiçbir at böyle bir yükü, böyle bir vebali taşıyamaz. Toplumun çok acilen huzura, barışa, özgürlüğe, adalete ihtiyacı var. OHAL'in kaldırılmasına ihtiyaç var. Bu yıkım politikaları içinde yakılan yıkılan şehirlerin yaralarının sarılmasına ihtiyaç var" diye konuştu.

"SIKI YÖNETİM KOŞULLARINA RAĞMEN MİLYONLAR BİRLİKTE YAŞAM İRADESİNİ ORTAYA KOYDU"

Baydemir, "Bugün dünden çok daha umutlu olduğumuzu ifade etmek istiyorum. Bugünkü mücadele azmimizce aydınlık geleceğe olan inancımız dünkünden çok daha fazla. Baskı, tutuklama, OHAL, sıkıyönetim koşullarına rağmen milyonlar eşitlik, özgürlük, adalet ve birlikte yaşam iradesini ortaya koydu" dedi.

"HDP HALKA ULAŞMASIN DİYE ELLERİNDEN GELENİ YAPTILAR"

Baydemir, "Eş Genel Başkanlarımızın ve milletvekillerinin tutuklandığı, HDP ve bileşenlerinin tümden susturulmaya çalışıldığı, tüm televizyon ekranlarının toplumun farklı kesimlerine kapatıldığı bir atmosfer içinde milyonlar eşitlik, özgürlük, adalet ve birlikte yaşam arzusunu, talebini haykırdı. Bu iradi duruşa, milyonların sağduyusuna, HDP adına şükranlarımızı ifade ediyoruz. Muhalefetin elini ayağını bağlayarak, zindana atarak AKP-MHP ittifakı oluşturuldu. AKP-MHP ittifakı; ülkedeki mevcut anti demokratik sistemi faşizme taşıyarak kurumsallaştıracak, tekçiliğe dayalı bir Anayasa değişikliğini ülkeye dayattı. Bu dayatmaya ve savaş politikalarına karşı HDP ve bileşenleri güçlü bir itiraz ortaya koydu. Temmuz 2015'ten bugüne 11 bin üyemiz ve aktivist gözaltına alındı, 5 bin üye tutuklandı ve gözaltında. Eş genel başkanlar dahil 13 milletvekili tutuklu, 84 belediye eş başkanı tutuklu. Referanduma işte böyle bir atmosfer içinde girdik. Sadece bu durum bile bu paketin demokratik meşruiyetinin olmadığının net bir göstergesidir. Referanduma giden atmosfer ve yaşadıklarımız bu paketin, cebirle, hileyle getirilen bu paketin meşruiyeti ortadan kalkmıştır. 75 günlük bir zaman için HDP halka ulaşmasın diye ellerinden geleni yapmışlardır. HDP ve bileşenlerinden 2165 arkadaşımız gözaltına alındı, 429 arkadaşımız tutuklandı. HDP bileşeni olmayan, diğer siyasi gruplardan 297 kişi gözaltına alındı, 24 kişi tutuklandı. Başbakandan Cumhurbaşkanına, bakanlara, valilerden kaymakamlara, herkes seferber oldu. Kamu kaynakları kullanılarak toplum tehdit edilerek bir kez daha anayasa sürecinin demokratik meşruiyeti bu uygulamalarla ortadan kaldırıldı. OHAL gerekçe gösterilerek halkımızla buluşmamız engellendi. Eş Genel Başkanlarımızın cezaevinde olması bir yana, var olan arkadaşlarımız halkımızla buluşamadı." diye konuştu.

"SANDIK TAKİP MERKEZİMİZE GELEN VERİLERLE YSK VERİLERİ ARASINDA BÜYÜK FARK VAR"

Baydemir, "Öyle bir süreç yaşadık ki birçok kentte halka verdiğimiz selamı alan insanlar kameraya alındı. Esnafa gidip, niye selam verdiniz diye tehdit ettiler akabinde de. Böyle bir ceberrut ortamda gerçekleşti kampanya. Medya ambargosu 1-31 mart arasında 17 ulusal kanalda cumhurbaşkanı, danışmanlar, hükümet üyeleri sürekli ekrandayken; biz neredeyse hiç ekranlara çıkmadık. Medyanın bu tavrı medyanın ekranlarını HDP'ye kapatması ya da kapatmak durumunda kalması ayrıca demokratik meşruiyet krizini doğurmuştur. TRT Haber devletin kanalıdır. Tüm siyasi partilere eşit mesafede durması gereken bu kanalda Cumhurbaşkanı ve hükümete 2511 dakika ayrılırken HDP'ye hiç yer verilmemiştir. Bu da bir başka açıdan bir kez daha medyanın ve mücadele etme zemininin ve silahların eşitsizliğinin ve demokratik meşruiyetin olmadığının göstergesidir. 16 Nisan Referandumu 16 Nisan günü gerçekleşen pek çok olay ve olguyla demokratik meşruiyet olmayan zeminin yanı sıra YSK kararlarıyla ayrıca şaibeli hale gelmiştir. Sonuç şaibelidir. Ayrıca Genel Merkezimizde kurduğumuz sandık takip sistemine gelen verilerle YSK verileri arasında büyük bir fark vardır. Bunlara dair itirazlarımız devam edecek." dedi.

"MÜHÜRSÜZ OY PUSULALARININ KABUL EDİLMESİ YSK'IN DARBESİDİR"

Baydemir, "Mühürsüz oy pusulalarının kabul edilmesi YSK'nın darbesidir. Dün YSK'nın açıklaması şaibeye bir başka şaibe katmıştır. Anayasal olması gereken bu kurum bu referandumda taraf tutarak seçim öncesi yaşadığımız tüm süreçlerin seçim günü de yaşanılarak devam ettiğini ortaya koymuştur ATO başta olmak üzere pek çok oy sayımı gerçekleşen mahalde sandık kurulu üyelerimi, müşahitleriniz sayım bölgesi dışına çıkarılmıştır Yüzlerce delilimiz var, itirazlarımız var. Örneğin Muş'ta bir muhtar sandık başında onlarca oy pusulasına evet mührüne takır takır basmaktadır. Bunun gibi onlarca örnek var. Gene Muş'ta bir bölgede 32 sandıkta geçersiz oy 0, hayır 0, evet 100'dür." diye konuştu.

"SANDIĞA HAYIR GİRDİ, AJANSLARDAN VE YSK'DAN EVET ÇIKARILDI"

Baydemir, "AKP - MHP ittifakı böylesi ortamda yüzde 50 - 51 ile ancak sonuçlandırabildi. Sandığa hayır girdi, ajanslardan ve YSK'dan evet çıkarıldı. Ortada zafer yok. Ortada hayır'ın mağlubiyeti asla yoktur. Bunca baskıya rağmen hayır'ı savunanlar büyük bir iradi feraset ortaya koymuştur. Büyük baskı ve şantaja rağmen 24 milyon yurttaş hayır'da buluşmuştur. Biz bütün hayır'lara sahip çıkıyoruz ve hayır'larımızı daha da büyütmenin çabasını ortaya koyacağımızın sözünü veriyoruz. İstanbul, Ankara, İzmir, Eskişehir, Adana, Mardin, Van gibi 17 büyük yerleşim yerinde halk hayır dedi. Yani yüzde 51 yüzde 100'in yani 80 milyonun ortak paydada buluştuğu bir sözleşme niteliğini bu metin taşımamaktadır." dedi.

"KÜRTLER ÖLÜMÜ GÖZE ALARAK SANDIĞA GİTTİ"

Baydemir, " Kürtler, Kürt haklı OHAL rejimi koşullarında sandığa gitmedi, Sıkıyönetim koşullarında ve ölümü göze alarak sandığa gitti. Ölümü göze alarak faşizme, şehirlerin yakılıp yıkılmasına hayır dedi. Kimi Kürt coğrafyasında il ve ilçe yöneticilerimiz tutuklanmasına rağmen hayır dedi. Bizden selam aldığı için tehdit edilmesine rağmen hayır dedi.

"BU REFERANDUM SÜRECİ FAŞİZME GİDEN YOLU TIKAMIŞTIR"

Bölgede 11 il ortalama yüzde 62 oranında hayır dedi. Ve büyük bir hayır kapısı açtı. Bölgede 16 Kürt şehrinin ortalamasına baktığımızda yüzde 53 oranında hayır dedi. Kürt halkı demokrasiye özgürlüğe ölümü pahasına sahip çıkmıştır. Tüm negatif tutumlara rağmen ortaya koyduğu dirayetli tutumundan dolayı Kürt halkına şükranlarımızı sunuyoruz. Herkese çağrımızdır. HDP ve Kürtler HDP'nin bütün bileşenleri değişimi savunmaktadır. Deli gömleği giydirilmeye rıza vermemiştir, vermeyecektir. Hayır'ımız, Kürtlerin hayır'ı tekçilik dayatmasına, kayyım atanmasına, müzakere masasının devrilmesine dillerinin yasaklanmasına, farklı kültür ve inançların anayasa içinde yer almamasınadır. Kürtlerin hayır'ı son 2 yıldır vücut bulan Kürt düşmanlığı politikalarınadır. Bunun çok iyi anlaşılması ve bu politikalardan vazgeçilmesi 80 milyonun menfaatinedir. Bu referandum süreci faşizme giden yolu tıkamıştır." diye konuştu.

"ORTADA ZAFER YOKTUR"

Baydemir, "65 sayfalık ihlal raporunu daha sonra sizlerle paylaşacağız. Ama tabloya baktığımızda açığa çıkan şudur. Kürtlersiz ve HDP'siz yeni demokratik bir rejim inşa edilemez. 24 milyon insanın iradesinin yok sayıldığı bir atmosferde birlik ve beraberlikten söz etmek de mümkün olmayacaktır. Bu başarı halkımızın başarısıdır. Tutuklanmayı, sürgün edilmeyi bile bile sandığa giden halkımızın başarısıdır. Yüzde 67'ye tekabül eden AKP-MHP koalisyonuyla durum bu hale getirildi. Medya aygıtlarında sözümüz yansıtılmadı. Manipülasyonlar ve şaibelerle ancak ve ancak yüzde 51'e çıkarıldı. Bu yüzde 51, 25 milyona tekabül ediyor ama 24 milyon insan daha var. Arada 600 binlik bir fark var. Ben AKP tabanına bir çağrıda bulunmak istiyorum; sizin genel başkanınız cezaevinde olsaydı, bizim karşı karşıya kaldığımız muamelelerin çeyreğine sahip olsaydınız kabul eder miydiniz? Ortada zafer yoktur mağlup sayılır bu yolda galip. Bu tablo umudumuzu arttırmıştır. Toplum 2013-2015 çatışmasızlık dönemine özlem duyduğunu bir kez daha ortaya koymuş, şer koalisyonu çökmüştür. Şer koalisyonu yüzde 67'den yüzde 50'lerin altına düşmüştür. Demokrasi, özgürlük, adalet ve onurlu bir barışın destekleyicisi milyonlarca irade büyük bir ivme kazandı. HDP'nin politikaları, çağrıları bir kez daha toplum tarafından tasdik edilmiştir." dedi.

"BİZİM LİDERİMİZİN NEDEN GÖZALTINDA OLDUĞUNUN DA İYİ OKUNMASI GEREKİYOR"

Baydemir, "Kürtlerin tercihi hayır olmayacak evet'e kayacak diyen araştırma şirketleri daha doğrusu manipülatörler vardı. Şimdi haritaya bakın ve yüzünüz kızarsın. Baskıyla, zorla, tehditle, şiddetle yüzde 51'e ancak dayandırılan bu sonuç ve bu sonucu Kürtlere, HDP'nin destek yitirişine bağlayan değerlendirmeler aymazlıktır, utanmazlıktır. Bütün baskı politikaları hangi siyasi harekete yapılmış olsaydı o siyasi hareket bugün tarumar olmuştu. Ama HDP'nin cesaret aldığı milyonlar bir kez daha açığa çıkmıştır. Kayyum politikası da iflas etmiştir. Bir yerde 24 milyon diğer yerde 25 milyonluk nüfus var 600 binlik fark seçimin kaderini değiştiriyor. Sadece ve sadece mühürsüz pusula ve zarflar neredeyse 3 milyonluk bir seçmene tekabül ediyor. Sur, Şırnak, Nusaybin gibi yıkımın yaşandığı kentlerde 1 milyon insan göçertildi. Bunun 500 bini seçmendi. İşte bu OHAL rejiminin ne amaçla kurgulandığının da aynı zamanda göstergesidir. Bizim liderlerimizin neden gözaltına olduğunun da iyi okunması gerekiyor." diye konuştu.

"HİÇBİR AT BÖYLE BİR YÜKÜ, BÖYLE BİR VEBALİ TAŞIYAMAZ"

Baydemir, "Aynı zamanda Sayın Cumhurbaşkanı, Başbakan ve hükümete büyük vebal yüklendi Sayın Cumhurbaşkanı, atı alan Üsküdar'ı geçmedi. Hiçbir at böyle bir yükü, böyle bir vebali taşıyamaz. Toplumun çok acilen huzura, barışa, özgürlüğe, adalete ihtiyacı var. OHAL'in kaldırılmasına ihtiyaç var. Bu yıkım politikaları içinde yakılan yıkılan şehirlerin yaralarının sarılmasına ihtiyaç var. Tüm bunlar HDP'nin var gücüyle çabasını yükseltecektir. OHAL rejimine son verin, karşı darbe politikalarına son verin, çatışma yaratarak toplumu yönetme politikasından vazgeçin. Tutuklamalara son verin. Zira bu sonuç Selahattin Demirtaşların, Figen Yüksekdağların tutukluluğunun gayrı meşru olduğunun millet tarafından ilanıdır. Son olarak Kürt karşıtlığı politikasından vazgeçin. Bu toplum ortak paydalarda buluşabilir. Bu toplum düne göre adalet, özgürlük, eşitlik ortamına çok daha yaklaşmıştır. Toplumun 24 milyon ile 25 milyonunu ortak paydada buluşturacak yeni bir bakış açısına ihtiyaç var." dedi.


Cumhuriyet Tatil Otel Rezervasyon

En Çok Okunan Haberler