İsmail Güzelsoy'un yeni romanı
İsmail Güzelsoy, yeni romanı "Hatırla" ile sekiz yüzyıl önce Artuklu sarayında El-Cezerî isimli mühendisin yaptığı karmaşık robotların can kazandığı büyülü bir masala davet ediyor okurunu. Hikâyenin bir diğer ayağı ise yakın tarihe uzanıyor. Yazar, dün ve gün arasında açılan bu geniş çerçeveyi, derin bir insanlık ve iktidar sorgulamasının yatağı hâline getiriyor.
İnsan mı, vicdan mı?
"Otomaton, belli bir amaç için tertip edilmiş, kendi kendine hareket eden makinelere denir. Otomatonlar doğadaki kusursuz uyumu taklit etmek isteyen büyük ustaların tasarımlarıdır. Çok genel olarak söylemek gerekirse, aslıda insan bile bir otomatondur. Yüzyıllardır yapılan makineleri dikkatle incelerseniz, otomaton ilmiyle uğraşanların bir tür tanrı sanatı peşinde olduğunu söyleyebilirsiniz."
Bu kısa alıntı İsmail Güzelsoy'un yeni romanı Hatırla'nın sayfaları arasından. İlk bakışta akla bir bilimkurgu romanının cümleleri olduğu geliyor. Hem öyle hem değil. Yeni romanında çağlar öncesinden yakın tarihe uzanan bir hikâye anlatıyor Güzelsoy ve bu hikâyeye, hemen yukarıda sözü edilen "otomaton"ların katkısı oldukça büyük. Ancak okurlar için öyle girift bir evren yaratmış ki yazar, neredeyse dört yüz sayfayı bulan romanın şaşırtıcı unsurlarla dolu sonuna kadar anlatılan hikâyenin düğümleri ele geçmiyor. Hatırla özelinde bir diğer önemli mesele de yazarın, bugün bilimin son harikası olarak gösterilen robotların, "otomaton"ların hikâyesini sekiz yüz yıl öncesine kadar uzanarak anlatması. Bu geniş tarihsel aralığı, üstelik içinde akıllı makinelerin olduğu bir hikâyeyi yazarın nasıl dolduracağı akla düşüyor şüphesiz. Hatırla'nın, derdini anlatmaya başlaması da tam olarak bu noktada başlıyor. Dün ve gün arasında açılan bu geniş çerçeveyi, derin bir insanlık ve iktidar sorgulamasının yatağı hâline getirmeyi başarıyor yazar. Böylelikle Hatırla ile kendi yazarlık serüvenine bir önemli halka daha ekliyor. Üstelik bu halka, Güzelsoy'un bir önceki romanı Gölge ile de ilişki içinde.
İsmail Güzelsoy'un "Fennî Sihirler" parantezi içine aldığı ikinci romanı Hatırla. İlki Gölge'ydi. Yazar, birbirinin devamı olmamakla birlikte aynı mayadan doğmuş, aynı mahallenin farklı iki sokağını anlattığı hikâyelerle buluşturuyor okuru "Fennî Sihirler" parantezi içine aldığı romanlarında. Hatırlamakta yarar var; Gölge'de ölümsüzlük peşinde koşan bir cemiyet, rüyaların dilini anlamaya çalışan insanların var ettiği bir hikâye ve bu insanların gözünde yeniden canlanan bir şehir vardı. Tıpkı yeni roman Hatırla'da olduğu gibi Gölge'nin de bir ayağı geçmişteydi ve geçmişle romanın günü arasındaki perde rüyalarla sırlanmıştı. Hatırla da Gölge gibi yazarın kurduğu bu matematik üzere işleyen bir roman. Bu bağlamda rüya ve gerçeğin, masal ve yaşanmışlığın iç içe olduğu bir hikâyeyle karşı kaşıyayız Hatırla'da.
6-7 EYLÜL OLAYLARI VE NUH KÖKLÜ
1955 yılının Kars'ında açıyor roman kapılarını. Şehirde acımasız bir iktidar kurmuş Vali hüküm sürmekte. Astığı astık, kestiği kestik oluşunun yanında vicdansızlığın resmi denebilecek bir karakter olarak çizilmiş Vali yazarı tarafından aynı zamanda. Vali üzerinden İsmail Güzelsoy'un güç, iktidar ve paralelinde insanlık sorgusu da daha ilk elden başlıyor. Bunu okura sorgulatan ise roman boyunca birlikte olacağımız karakterlerden Suzan'ın başına gelenler...
Yaptıklarıyla tüm şehre ve çevresine korku salan Vali, Suzan'a tacavüz eder. Herkes bu olayı duymasına rağmen kimse tepki gösteremez çünkü meselenin dönüp dolaşıp kendilerinin de canını yakacağını biliyorlardır. Hatta Suzan'ın ailesi, ondan kendisini öldürmesini ister. Suzan kendini öldürecek ve olay böylelikle temizlenecektir ancak tüm bunlar Suzan'ın bir yolunu bulup Şark Ekspresi'yle İstanbul yolunu tutmasına kadardır. Hikâyenin mekânı değiştiği anda Güzelsoy'un sorgulamasının tonu da değişip derinleşiyor. İnsanlığın kara vicdanı iyiden iyiye gün yüzüne çıkmaya başlayıp Güzelsoy'un okuruna düşündürmek istediği soru kendini alttan alta gösteriyor.
İstanbul ve 1955 dendiğinde akla gelen ilk şey 6-7 Eylül olayları... Bu topraklardaki en büyük utançlardan...
İsmail Güzelsoy da kahramanını bu olayların tam ortasına düşürüyor. Yaşanan vahşet ve yıkımı gören gözler insanlık adına bir derin yara daha alıyor. Aynı şekilde bir kar topu yüzünden öldürülen Nuh Köklü'nün katlediliş hikâyesi de romanın masalsı atmosferinde yer alarak Güzelsoy'un, yok edilen insanlığı yansıtmasında yıkıcı bir tablo olarak karşımıza çıkıyor.
Güzelsoy'un korunç manzaralara maruz bıraktığı kahramanları 6-7 Eylül olayları sırasında "tesadüfen" karşılarına çıkan Zakir'in yardımı sayesinde ölümün kıyısından dönüyor. Tüm bu yaşananların asla bir tesadüf olmadığı ise romanın şaşırtan sonuna doğru ortaya çıkıyor. Kaldı ki bir İsmail Güzelsoy romanının içindeysek eğer ayağımıza dolanan taşın dahi bir anlamı olduğunu bilmeliyiz. Hatırla da buna bakarak hiçbir kurşunun boşa atılmadığı, kurgunun en küçük ayrıntılarına sızmış hikâyelerle her adımında genişleyen bir roman.
SEKİZ YÜZ YILLIK HİKÂYE
Daha yazının başında, Hatırla'nın sekiz yüz yılı içine alan bir roman olduğunu söylemiştik. Bu çağlar aşan kapıyı aralayan Zakir oluyor. Artuklu sarayında El-Cezerî isimli mühendisin yaptığı karmaşık robotların can kazandığı büyülü bir masalın hem sahibi, hem anlatıcısı hem de garip bir şekilde yaşayıp yaşatanı Zakir. Roman üzerindeki pek çok düğüm Zakir üzerinden çözülüyor. İşin güzel tarafı, bu sekiz yüz yılı aşan zaman diliminin hikâyesini birleştirenin "otamaton"ların olması... İsmail Güzelsoy, bir yanda insanın acımasızlığını gösterirken öte yanda insan olmanın sadece vücut sahibi olmaktan ibaret olmadığını anlatmaya çalışıyor.
Soruyor Zakir: "Bu makineler aracılığıyla korktuğumuz, beceremediğimiz şeyleri gerçekleştirmeye çalışırız belki de. İnsanın kendisini o makinelerde yaratmak istemesinin bir biçimi de hayalindeki şeyleri onlara yükleme arzusu olamaz mı mesela?"
Elbette olabilir. Ancak Hatırla, bundan çok daha fazlasını yapıp insanın hayallerini değil kâbuslarını resmediyor bu makineler üzerinden. Yazarı da şunu düşündürmek istiyor: Daha güzel bir dünya insanla mı yoksa vicdanla mı mümkün?
Hatırla / İsmail Güzelsoy / Doğan Kitap / 360 s.
En Çok Okunan Haberler
- Suriye'yi nasıl terk ettiğinin ayrıntıları ortaya çıktı!
- Petlas'tan o yönetici hakkında açıklama
- Nevşin Mengü hakkında karar
- 3 zincir market şubesi mühürlendi
- Geri dönüş gerçekten 'akın akın' mı?
- Eski futbolcu yeni cumhurbaşkanı oldu
- Fidan'dan 'Suriye Kürtleri' ve 'İsrail' açıklaması
- Müge Anlı'nın eşine yeni görev
- Bakanlık 5 ildeki lahmacuncuları ifşa etti
- AKP’nin tabutu CHP sıralarına kondu