Karar kurşun gibi ağır... Gazetecilik mâhkum edildi
Mahkeme, mühimmat yüklü MİT TIR’ları haberleri nedeniyle açılan davada, ‘Gizli kalması gereken bilgileri açıklamak’ suçundan Dündar’a 5 yıl 10 ay, Gül’e 5 yıl hapis cezası verdi
<video:528564>
Adana’da Ocak 2014’te durdurulan mühimmat yüklü MİT TIR’ları haberleri nedeniyle 92 gün tutuklu kalan gazetemiz Genel Yayın Yönetmeni Can Dündar ve Ankara Temsilcimiz Erdem Gül’ün yargılandığı davada mahkeme, “devletin güvenliği veya içi veya dış siyasal yararları bakımından niteliği itibarıyla gizli kalması gereken bilgilerini açıklamak” suçundan Dündar’a 5 yıl 10 ay, Gül’e ise 5 yıl hapis cezası verdi. Mahkeme Dündar ve Gül’e yöneltilen “darbeye teşebbüs” suçundan beraate hükmederken, “silahlı terör örgütüne üye olmaksızın bilerek ve isteyerek yardım etme” iddiasına ilişkin ise dosyanın ayrılarak başka bir dosya numarası üzerinden yürütülmesine karar verdi. Karar gazetemiz avukatları tarafından temyiz edilecek.
İstanbul 14. Ağır Ceza Mahkemesi’ndeki duruşmada Dündar ve Gül’e destek için CHP Milletvekilleri Sezgin Tanrıkulu, Mahmut Tanal, Barış Yarkadaş, Ali Şeker ve Muharrem Erkek, eski CHP’li Süleyman Çelebi, CHP PM üyesi Ercan Karakaş, tahliye edilen akademisyenler Kıvanç Ersoy ve Muzaffer Kaya, eski DİSK Genel Başkanı Kemal Türkler’in kızı Nilgün Türkler, Barış Meclisi Sözcüsü Hakan Tahmaz, DİSK Basın İş Başkanı Faruk Eren, gazeteciler Fehim Taştekin ve Banu Güven ile Sınır Tanımayan Gazeteciler Örgütü’nden Erol Önderoğlu adliyeye geldi. Duruşmaya Dündar’ın eşi Dilek Dündar ile Gül’ün eşi Aslı Gül izleyici olarak katıldı
Demokles’in kılıcı
Dündar savunmasına Deniz Gezmiş ve arkadaşlarını anarak başladı. Dündar, “Bugün 6 Mayıs. 44 yıl önce bu ülkede bir hukuk yarası yaşandı. Umarım bugün yeni yara açılmaz” dedi. “Dün yıkmaya çalıştığımız iddia edilen hükümet yıkıldı” diyen Dündar, “Diliyoruz ki habercilikten ceza almayalım. Bu gazeteciler üzerinde Demokles kılıcı yerleştirir. Bir suçu deşifre ettik haberimiz için arkasındayız” ifadelerini kullandı. Mahkeme Başkanı, Dündar’ın 6 Mayıs vurgusuna, “Önceki duruşmayı 1 Nisan’a bıraktığımızda ‘1 Nisan şakası” deyip gülmüştünüz. Şimdi de Deniz Gezmiş’lerin idamına atıf yapıyorsunuz. Davayı 6 Mayıs’a bırakmak özel tercih değil” ifadesiyle tepki gösterdi.
Tarihteki kara leke
Gül ise, Deniz Gezmiş ve arkadaşlarını anarak, “Büyük hukukçu Faruk Erem’in ‘Suçluyu kazıyın, ardından insan çıkar’ sözünü hatırlatmak istiyorum. Buradaki suçluyu kazıyın, altından gazeteci çıkıyor. Türkiye’de bir daha utanç dolu kararlar alınmasın” diyerek savunmasına başladı. Dündar ve Gül’ün avukatlarından Fikret İlkiz ise, savunmaya “Deniz’lerin idamından bahsetmek zorunluluğumuzdur” diyerek başladı. İlkiz, savcı İrfan Fidan’ın savcılarla ilgili uluslararası kural ve ilkelere aykırı bir şekilde iddianame yazdığını dile getirerek, “Kamuoyunun bekçiliği görevini müvekkiller yerine getiriyor. Savcı ‘hangi saik ve motivasyonla haber yapıyorsunuz’ sorusunu soramaz. Saik yargılanamaz. 473 sayfalık iddianame yüksek kaliteli bir iddianame değildir” dedi.
Can Dündar: İki saatte iki suikast yaşadık
Erdem Gül: İşte bu yüzden bu haberleri yaptık
İşte saldırganın Can Dündar'a ateş ettiği an... Silah kafa hizasında!
Kopuş savunması
İlkiz,1 Nisan tarihli duruşmada Dündar’ın savunmasına ilişkin ‘kopuş savunması’ değerlendirmesiyle ilgili savcı Evliya Çalışkan’a ‘kopuş savunmasının’ ne olduğunu anlattı. İlkiz, “Hiç kimse düşüncelerinden ötürü cezalandırılamaz diye bir kural varsa buna uyacaksınız” ifadelerini kullanarak, savcı Çalışkan’a “Siz şiddetle reddetseniz bile bu basın davasıdır, bu basın özgürlüğü davasıdır” dedi. Avukat Bülent Utku ise, “Suç tarihinden davanın açılmasına kadar 4 aydan fazla süre geçmiş, kanundaki 4 aylık süre geçirilmiştir. Beraat kararı verilmesini talep ederiz” diye konuştu. Avukat Bahri Belen de, “İddianamede belirtilen casusluk iddiasının içi boştur. Mevzuatımızda ‘devlet sırrı’ kavramının tarifi yoktur. 15 liraya bir kaşe yaptırıp belgeyeb
Örgütle ilişki yok
Mahkeme başkanı ve savcı kararı açıklamadan önce Can Dündar’a yapılan saldırıyı kınadı. Davayı karara bağlayan heyet, FETÖ/PDY olarak adlandırılan silahlı terör örgütünün varlığı yönünde kesin bir yargı hükmü olmadığını belirtti. Yargıtay’da MİT TIR’larının durdurulmasına ilişkin davanın sürdüğünü aktaran heyet, varlığı yönünden henüz kesin bir yargı hükmü olmayan bir örgüte yardım etmek şeklinde bir suçtan bu aşamada hüküm kurulamayacağını belirtti. Heyet, “silahlı terör örgütüne üye olmaksızın bilerek ve isteyerek yardım etme” iddiasına ilişkin ise dosyanın ayrılarak başka bir dosya numarası üzerinden yürütülmesine karar verdi. Heyet, Dündar ve Gül’ün TIR’ları durduran sanıklarla herhangi bir irtibat ve ilişkilerinin bulunmadığını vurgulayarak, darbeye teşebbüs suçunun unsurlarının oluşmadığını kaydetti. Dündar ve Gül hakkındaki yurtdışı çıkış yasağını da kaldıran heyet, Dündar ve Gül’ün memuriyet ve hizmetlerde istihdam edilmekten, seçme ve seçilme ehliyetinden, vesayet veya kayyımlığa ait bir hizmette bulunmaktan, vakıf, dernek, sendika, şirket, kooperatif ve siyasi parti tüzel kişiliklerinin yöneticisi veya denetçisi olmaktan yoksun bırakılmasına da karar verdi. Ancak bu karar da diğer cezalar gibi temyiz edilecek.
‘Hukuki bir karar değil’
Avukat Turgut Kazan: Mahkemenin kararını kabul etmek mümkün değil. Sır olmayan bir şeyin sırmış gibi değerlendirilmesi hukuki bir karar değil, bazıları yani güç odakları böyle karar verilmesini istediği için böyle olmuştur. Bağımsız bir yargı yok. Çok üzüldüm ama şaşırmadım
Avukat Turan Aydoğan: Casuslukla alakalı beraat kararının verilmesi güzel bir şey. Cumhurbaşkanı’nın bire bir şikâyet konusu casusluk meselesiydi. Örgüt davası ile ilgili olarak da ayrıştırma yapılması ceza usulüne aykırıdır. Bir karar ve beraat kararı verilmesi lazımdı. Yargıtay’ın ayrıştırma durumunu hukuka aykırı bulacağını ve bozacağını düşünüyorum. Gazetecilikle ilgili olarak da, en ince, en verilmemesi gereken noktadan karar verilmiştir. Bozulacağını düşünüyorum. Kararı Davutoğlu ve Cumhurbaşkanı ile arasındaki 4 Mayıs’taki olayın da etkilediğini düşünüyorum. Örgütün ayrıştırılması hukuka aykırı olduğu için bozulacak, casusluktan beraat verilmesi ise suç olmadığından normal. Ceza alınma olayına gelirsek; gizli belgeleri yayımlama gazeteciliktir. Böyle bir cezada Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’ne takılırsınız.
Avukat Hüseyin Ersöz: Basın özgürlüğü sınırları içerisinde yapılmış olan bir habere suç atfedilmesi eleştiriye mu htaçtır. Yargıtay; Nedim Şener ve Ahmet Şık kararlarını alırken ifade hürriyeti kapsamında değerlendirmiştir. Yargıtay da ifade ve basın özgürlüğünün geniş yorumlanmasını ve toplumun bilgilendirme hakkını belirtmiştir.
Can kurtuldu, hukuk katledildi
Can Dündar’a yönelik saldırı ve mahkemenin kararı siyasiler, sivil toplum kuruluşları ve çok sayıda yurttaş tarafından kınandı. CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu ve HDP Eş Genel Başkanı Figen Yüksekdağ, Dündar’ı telefonla arayarak geçmiş olsun dileklerini iletti. DİSK yetkilileri saldırıyı kınadı. Twitter’da “CanDündaryalnızdeğildir” ve “SuçlularıBiliyoruz” başlıkları açıldı. Tepkiler şöyle
CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu: Nefret söylemleri ile işini yapan gazetecileri hedef gösterenler, Can Dündar’a yapılan saldırının sorumlusudur. Geçmiş olsun Can Dündar
TBMM Adalet Komisyonu üyesi ve CHP Milletvekili Cemal Okan Yüksel: Can Dündar ve Erdem Gül’ün haberi kesinlikle devlet sırrı değildir. Aslen vatana ihanetle yargılanması gereken birilerinin yurtseverleri yargılatıp zindanlara göndermek istemesi ancak dikta rejimlerinde olur.
CHP Milletvekili Hilmi Yarayıcı: Kurşunların ardından hapis. Özgür basını teslim almak için her yolu deniyorlar.
CHP Milletvekili Mehmet Bekaroğlu: Hrant’ı öldürürken de katil böyle bağırmıştı. Bu siyasi iklim değişmezse, çok canı sıkılan vatan evlatları(!) çıkar.
CHP Milletvekili Muharrem Erkek: Bugün bir Can katli engellendi belki; ama hukuk, gazetecilik, ifade ve basın özgürlüğü katledildi.
CHP Milletvekili Musa Çam: Suçu işleyenler kaçak sarayda, yayımlayanlar mahkûm.
HDP Merkez Yürütme Kurulu: ‘Öyle bırakmam onu’ diyen bir Cumhurbaşkanı oldukça bu tür saldırılar da olağanlaşır. Bunlar karşısında susulamaz.
HDP Sözcüsü Ayhan Bilgen: Yapılan haber doğru ki, devlet sırrını açıklama sayıldı.
TÜSİAD: Dündar’a yönelik saldırı olağanüstü kaygı vericidir. Kınıyoruz.
Türkiye Gazeteciler Cemiyeti: Çağdaş demokratik ülkelerde siyasetçiler gazetecileri hedef göstermez.
Basın Konseyi: Saldırı tüm basına yöneliktir. Gerçek gazetecilik yapanlara gözdağıdır, korku salmaktır.
G9 Gazetecilik Örgütleri Platformu: Gazetecilere sıkılacak her kurşunun karşısına hep birlikte dikileceğiz
En Çok Okunan Haberler
- Colani'den İsrail hakkında ilk açıklama
- Emekliye iyi haber yok!
- Eski futbolcu yeni cumhurbaşkanı oldu
- Fidan'dan 'Suriye Kürtleri' ve 'İsrail' açıklaması
- MHP'den 'asgari ücret' önerisi
- Adnan Kale'nin ölümüne ilişkin peş peşe açıklamalar!
- İngiliz gazetesinden Esad iddiası
- Devrim Muhafızları'ndan Suriye çıkışı
- 'Kayyuma değil, halka bütçe'
- Arda Güler'in 2 asisti Madrid'e yetmedi