Kemal Türkler davası zaman aşımıyla ortadan kaldırıldı

Bakırköy 2. Ağır Ceza Mahkemesi’nde dün görülen karar duruşmasına başka suçtan hükümlü sanık Ünal Osmanağaoğlu ile müdahiller Kemal Türkler’in eşi Sebahat Türkler, kızları Nilgün Soydan ile Yasemin Türkler katıldı.

Mahkeme Başkanı’nın son sözünü sorduğu sanık, "İki yıldır mahkemede suçsuz olduğumu bayan ettim. Dosyadaki belgeler de bunun kanıtı. Beraatimi talep ediyorum" dedi. Mahkeme heyeti ise 765 sayılı TCK’nin 102/1 ve 104/2 maddeleri gereğince oy çokluğu ile davanın zaman aşımı nedeniyle ortadan kaldırılmasına hükmetti. Sanık hakkında "ideolojik amaçla adam öldürmek" suçundan dava açıldığını anımsatan heyet, sanığını lehine olan 765 sayılı TCK’nin 102/1. maddesi uyarınca bu suçun zaman aşımı süresinin 20 yıl olduğunu kaydetti. Davada zaman aşımını kesen işlemlerle birlikte toplam zaman aşımı süresinin 30 yıl olduğunu bildiren heyet, suç tarihinden itibaren geçen 30 yıllık sürede davanın karara bağlanamadığını kaydetti.

Salon karıştı

Başından beri bu davanın takipçisi olan müdahil avukatı Rasim Öz, "Bu davayı zaman aşımına uğratan başta mahkeme başkanı Ali Asker Kazak olmak üzere bütün sorumlulara hesap soracağım. Tazminat davaları açıp sizi mahkum ettireceğim. Ali Asker Kazak göreceksiniz bunun bedelini ödeteceğim" diye tepki gösterdi. Nilgün Soydan da sanık salondan çıkarılırken "Sen benim babamın katilisin. Kurtulamayacaksın" dedi. İzleyicilerin "Rahat uyuyor musunuz" sözlerine "Ben çok rahat uyuyorum. Dava bitti. Çıkın dışarı" diye karşılık veren mahkeme başkanı, salondaki polisleri, izleyicileri dışarı çıkarmaları için uyardı. Polisler duruşma tutanağı bekleyen avukatları da salondan çıkarınca, tartışma büyüdü. Polisler, koridorda, DİSK Başkanı Süleyman Çelebi ve yönetim kurulu üyeleri ile avukatların önüne barikat kurdu. Mahkeme Başkanı da duruşma tutanağına, avukat Rasim Öz’ün kendisine "şerefsiz" dediğini yazdırdı.

Karara tepki yağdı

Adliye önünde açıklama yapan Süleyman Çelebi, mahkeme başkanının daha önceki oturumlarda mazeret izinleri kullanarak bu davadan kaçtığını söyledi. Yargıtay Ceza Genel Kurulu’nun sanığı suçlu bulup davayı bozduğunu anımsatan Çelebi, "Bütün yol ve yöntemler denenip, bu davayı bitirdiler. Sanık bizim açımızdan Kemal Türkler’in katillerinden bir tanesidir. Yargıtay’ın tesciline rağmen usül oyunlarıyla dava kasıtlı olarak zaman aşımına uğratılmıştır. Bu karar katilin, katil kimliğini ortadan kaldırmıyor" dedi. Bu kararı verenleri vicdanlarıyla baş başa bıraktıklarını ifade eden Çelebi, "Kemal Türkler ölmedi. Bizim için yaşıyor. Bu karar gerçekliği olan vicdani bir mahkeme kararı değildir" dedi.

"Ünal Osmanağaoğlu benim babamı öldürdü. Ben bunu gözlerimle gördüm"
diyen Nilgün Soydan da devletin Kemal Türkleri öldürtüp, katilini de yıllarca koruduğunu söyledi. AİHM’e gidip bu devleti şikayetetmekten üzüntü duymayacağını belirten Soydan, şunları söyledi:
"Babam 30 yıldır mezarında yatıyor. Ama hala ondan ve onun yaptıklarından korkuyorsunuz. Babamdan korkmaya devam edin. Ne yaparsanız yapın tarihe altın harflerle yazılı olan babamın adını ve yaptıklarını unutturamazsınız. Hesabını tarihe vereceksiniz."

Sebahat Türkler ise mahkemenin katilden yana tavır aldığını söyledi. Avukat Rasim Öz de Ünal Osmanağaoğlu’nun zavallı bir tetikçi olduğunu belirterek, "72 yaşındayım. Sorumluları mahkum ettirmeden, söz veriyorum ölmeyeceğim" dedi. DİSK üyeleri de "Kemal Türkler ölmedi kavgamızda yaşıyor. Faşist devlet hesap verecek" sloganları atarak, 30 yıldır adalet arıyoruz dediler.

Üç kez beraat verilmişti

Bakırköy 2. Ağır Ceza Mahkemesi, Türkler’i öldüren kişiler arasında bulunduğu iddiasıyla yargılanan Ünal Osmanağaoğlu hakkında "üzerine atılı suçu işlediğine dair yeterli ve kesin delil bulunmadığı" gerekçesiyle üç kez beraat kararı verdi.

Yargıtay 9. Ceza Dairesi, "Kemal Türkler’in Merter’deki evinin önünde öldürülmesi eyleminde Osmanağaoğlu’nun suça asli maddi fail olarak katıldığının anlaşıldığına" işaret ederek, Osmanağaoğlu hakkında verilen beraat kararını bozdu. Yargıtay’ın 2 kez bozduğu dosya mahkemenin 30 Temmuz 2009’da eski kararında direnmesi üzerine Yargıtay Ceza Genel Kurulu’na ditti. Kurul, mahkemenin direnme kararını bozarak davayı Bakırköy’e gönderdi.