Kısa ve çarpıcı dizelerin üstadı: Arif Dino

Oldukça kısa ve çarpıcı şiirleriyle dikkat çeken Arif Dino, özellikle "Beddua" adlı şiiriyle tanındı. Şiire merakı üniversite eğitimi için bulunduğu Cenevre ve Paris yıllarında başladı. Sanatçının şiirleri 1985'te kardeşi Abidin Dino, Rasih Nuri İleri ve Memet Fuat tarafından yayına hazırlanarak "Çok Yaşasın Ölüler" adıyla neşredildi. Dino’nun ölümünün üzerinden 64 yıl geçti.

Yayınlanma: 29.03.2021 - 11:23
Kısa ve çarpıcı dizelerin üstadı: Arif Dino
Abone Ol google-news

Görsel: IMDb

Şair, ressam, karikatürist ve aktör Arif Dino'nun ölümünün üzerinden 64 sene geçti.

Tam adı Hikmet Arif Dino olan sanatçı, bugünkü Sayıştay'a denk gelen Divan-ı Muhasebat Reisliğinden malulen emekli Rasih Dino ile Saffet Hanım'ın oğlu olarak 1892'de İstanbul'da dünyaya geldi.

Cezayir-i Bahr-i Sefid (Akdeniz adaları) ve Ankara Valisi, Mesnevi çevirmeni Abidin Paşa'nın torunu, ressam Abidin Dino'nun ağabeyi olan Arif Dino, "Şeyh-i Cedit" müstearını da kullandı.

ŞİİRE MERAKI, CENEVRE VE PARİS YILLARINDA BAŞLADI

Dino, çocukluk günlerini dedesi Abidin Paşa'nın yanında geçirdi. Belçika'da Simon Stevens Enstitüsünde okuyan, Gembloux Ziraat Mektebini 2 yıl okuduktan sonra bırakan Dino, Cenevre Üniversitesinde Politik Bilimler Bölümünde antropoloji ve sosyoloji derslerini takip etti.

Öğrenimi sırasında bir ara boksörlük yapan Dino, sanatsever bir aile ortamı içinde yetişti. Arif Dino'nun şiire merakı üniversite eğitimi için bulunduğu Cenevre ve Paris yıllarında başladı.

Cenevre'de bulunduğu dönemde Nurullah Ataç'la arkadaşlık eden Dino, 1923'te Atina'ya giderek portre ressamı, dekoratör ve aktör olarak çalıştı.

Çok iyi derecede Rumca bilen Arif Dino, Atina'da "Facia Limanı" adlı bir filmde önemli bir rol oynadıktan sonra 1929'da İstanbul'a döndü.

Arif Dino Atina'dayken babası Rasih Bey Adana'da, İstanbul'a dönüşünden 2 yıl sonra da annesi Saffet Hanım İstanbul'da öldü.

İLK ŞİİRLERİNİ FRANSIZCA VE YUNANCA YAZDI

Türkiye'ye döndükten sonra Yarın gazetesiyle Artist dergisinde desen ve karikatürleri yayımlanan Arif Dino, ilk şiirlerini Fransızca ve Yunanca yazdı.

İstanbul'da Meserret, Küllük ve Petrograt gibi edebiyat mahfillerindeki toplantılara katılan Arif Dino, kendisiyle yapılan bir söyleşide şiire başlayışı ile ilgili şu bilgileri verdi:

"Şiire 35 yaşımdan sonra hiç farkında olmadan, hemen hemen gayrışuuri bir şekilde başladım. Bu yaşa gelinceye kadar şiirle hemen hemen hiç alakadar değildim, teknik kitaplarla meşgul oluyordum. Fakat yeni Fransız edebiyatının mensur şiirleriyle temasa geldiğim zaman kendimde bir şiir kabiliyeti bulunduğunu sezdim. Okuduğum şiirler benim de bir şair olduğumu bildiriyordu. Bu sefer şiirleri onlarla yakından alakadar bir şair gibi okumaya başladım. Rakiplerimi gözden geçirdim. Büyük Fransız şairi Arthur Rimbaud'nun bana en yakın bir şair olduğunu gördüm. Yalnız benim değil bütün dünya yeni nesil ediplerinin hayran olduğu bu şairden başka şair tanımıyorum."

Arif Dino; Ses, Yeni Ses ve Yaprak dergilerinde yayımladığı oldukça kısa ve çarpıcı şiirleriyle, özellikle "Döner kebap dönmez olsun" mısrası ile dikkati çeken "Beddua" adlı şiiriyle tanındı.

Dino, 1930'da Eclosion adlı bir şiir plağı çıkardı. Arif Oruç'un Yarın gazetesinde karikatürlerini yayımladı. 1937'de Nazım Hikmet'in yazıp yönettiği, Mütareke yıllarında hafızasını yitiren bir gencin hayal dolu dünyasını anlatan "Güneşe Doğru" adlı uzun metrajlı filminde başrolü oynadı.

"ŞİİRİ VE SANATI YAŞAMAKTAN YANA İDİ"

Dino'nun Fransızca şiirleri, Abidin Dino, Rasih Nuri İleri ve Hür Yumar tarafından Türkçeye çevrildi. Arif Dino'nun şiirleri 1985'te Abidin Dino, Rasih Nuri İleri ve Memet Fuat tarafından yayına hazırlanarak "Çok Yaşasın Ölüler" adıyla neşredildi. Bu kitapta, Abidin ve Rasih Nuri İleri'nin sunuş ve tanıtım yazıları ile Arif Dino'nun Türkçe ve Fransızca yayımlanmış şiirleri, onun hakkında yazılmış yazılar ve şiirler ile çizimler yer aldı.

Abidin Dino ise kardeşinin şiir dünyası ile ilgili şu tespitleri yapmıştı:

"Arif, Asaf Halet Çelebi gibi, Japon haykaylarını da seviyordu, modern Fransız şiirindeki bu yolda denemeleri de biliyordu. Arif'in bu sefer İstanbul'da Beyazıt Meydanı'nda başlayan şiir söyleşilerinin genç şairlerden başka meraklıları da vardı. Örneğin Fikret Adil'le Tevfik Kent, Atina'da Papas'la İtürbi'nin becerdiği işi yerine getirmeye çalışıyor, Arif'in kimi 'söz dizelerini' kaydediyorlardı. Ama hepsini değil. Bu söz dizelerinin kimisi kahvedeki çınar yaprakları ile beraber uçup gidiyordu. Arif'in ta Adana yıllarına kadar sürecek olan bu denemelerinin başlıca özelliği 'vuruculuk'tu. Bir öz birikimi taşıyan 'çekirdek şiirler'.

Işını bir noktada biriktiren 'lazer' gibi sözcükler bulmak istiyordu Arif: yakıcı, kavurucu. Bu estetik tutumun genç şairler üstünde bir etkisi oldu mu? Oldu sanıyorum, fakat bunu ortaya çıkarmak için o yılların dergilerini karıştırmak lazım. Beyazıt Kahvesi'nin şanlı günleri 1939-1940 arası. 1941'de kendi yollarında giden Garipçiler de kısa şiir türüne katkıda bulunuyorlardı; alay değil, acı bir gülümseme karışıyordu şiirlerine: 'Yazık oldu Süleyman Efendiye...' Arif'se isyan ediyordu: 'Döner kebap dönmez olsun!' Arif'in çelişkileri vardı, kimi gün, sosyalist düşünceler ile yetinmiyor, yaşamı sorgulayan, hatta kuşku ile gören, Budist-Dadacı arası bir noktaya varıyordu. Kaçınılmaz olarak silinecek bir kahve telvesi ile yapılmış resmi ve yitecek olan yazılmamış şiiri yeğliyordu. Rimbaud'nun yazdıkları kadar ve belki de onlardan çok, yazmadıklarını, ölüme dek sonraki suskunluğunu seviyordu. Şiiri yazmaktan, sanatı yapmaktan çok, şiiri ve sanatı yaşamaktan yana idi."

Kardeşi Abidin Dino ile birlikte 1940-1941 arasında 2. Dünya Savaşı'ndan esinlenen büyük boy desenler çizen Dino, Sait Faik, Asaf Halet Çelebi, Orhan Veli, İlhan Berk, Fikret Mualla, Cahit Irgat, Bedri Rahmi gibi isimlerle dönemin ünlü edebiyat mahfili Küllük kahvesinde düzenlenen edebiyat toplantılarına katıldı.

30 MART 1957'DE HAYATINI KAYBETTİ

Dino ayrıca illüstrasyon, heykel ve seramik çalışmaları yaptı ve 1942-1946 yılları arasında Develi ve Adana'da sürgün hayatı yaşadı.

Hayatı boyunca boksörlükten aşçılığa, oyunculuktan eleştirmenliğe kadar birçok iş yapan Arif Dino hiç evlenmedi. 30 Mart 1957'de İstanbul'da hayatını kaybeden Dino'nun cenazesi Aşiyan Mezarlığı'ndaki aile kabristanına defnedildi.

Arif Dino'nun resim, desen ve çizimlerini içeren "Yüz" adlı kitabı 2003'te, "İmbikten Çekilmiş Adam" adlı kitabı 2005'te yayımlandı.


Cumhuriyet Tatil Otel Rezervasyon

En Çok Okunan Haberler