Kutlama değil mücadele günü

1972 yılında İsveç'in Stockholm kentinde Birleşmiş Milletler Çevre Konferansı'nda, 5 Haziran Dünya Çevre Günü ilan edildi. Her yıl farklı temaların işlendiği günün bu yılki sloganı 'Yeşil Ekonomi: Siz Dahil misiniz?' olarak belirlendi. Dünya nüfusunun 2050 yılına kadar 9 milyarı aşacağı tahmin ediliyor.

Yayınlanma: 05.06.2012 - 13:31
Abone Ol google-news

5 Haziran Dünya Çevre Günü artık bir kutlama değil mücadele günü. Sayısız felaket, afet ve krizle karşı karşıya olan yaşlı gezegenin insan eliyle yok edilen havası, suyu, toprağı uzun süredir her şeye karşın direniyor. Artık gezegenin geleceğini tehdit edecek boyutlara ulaşan doğal kaynaklar üzerindeki baskıyı azaltmak için dünyayı yönetenlerin somut adımlar atması, bireylerin de yaşam biçimini değiştirmesi gerekiyor. Mevcut yaşam tarzı ve tüketim alışkanlıklarının bu şekilde devam etmesi halinde insanlığın 1.5 gezegene daha ihtiyacı olacak. Yaşayan Gezegen Endeksi, son 40 yılda biyolojik çeşitliliğin küresel ölçekte yüzde 30 azaldığını gözler önüne seriyor.

Artan nüfus, daha fazla kaynak ihtiyacının ortaya çıkması ve kaynakların fütursuzca sömürülmesi anlamına geliyor. Sömürülen kaynakların başında da su ve ormanlar geliyor. Dünyada bulunan tüm suyun sadece yüzde 2.5’i tatlı su. Bunun yüzde 70’i buz ve kar halinde. İnsanoğlu sadece 200 bin kilometreküp tatlı suya erişebiliyor. Yani tatlı su talebi, arzdan çok daha fazla. Gıda ve Tarım Örgütü (FAO) 2025 yılına kadar 1.8 milyar insanın sudan tamamen yoksun bölgelerde yaşayacağını öngörüyor.

Türkiye de artık su zengini bir ülke değil. Coğrafyamıza düşen yağışın üçte biri akışa geçmekte, akışa geçenin ise ancak yarısı kullanılabiliyor. Ülkemizde kişi başına düşen kullanılabilir su miktarı yaklaşık 3 bin 500 metreküp/yıl ile dünya ortalamasının yarısı düzeyinde. Şu an yılda 1500 metreküp düzeyinde olan kişi başına kullanılabilir su miktarı, 100 milyonluk bir Türkiye’de 100 metreküpe düşecek. Daha kötüsü, dünyada su kıtlığıyla yüz yüze olan insan sayısı bu dönemde 3 milyarı geçecek.

Türkiye’nin su yasası yok

TEMA Vakfı da Dünya Çevre Günü’nde, suyu varlık olarak tanıyan, yaşam için vazgeçilmez bir hak olduğunu kabul eden ve tek elden katılımcı yaklaşımla yönetecek bir su yasasının çıkarılması çağrısında bulunuyor. Gerekli önlemler alınmazsa suyun bir “varlık” değil “darlık” kaynağı olacağına dikkat çeken vakıf, uzmanlarla birlikte bir Su Kanunu Tasarı Taslağı da hazırladı. Taslakta şu maddeler öne çıkıyor: “Suya erişim hakkı temel ve yaşamsal bir haktır, ayrıcalık veya öncelik tanınamaz. Su, doğal varlıktır, ticari bir mal olarak görülemez. Sularımız üstün ekosistem yararı gözetilerek tek bir yasa ile ama katılımcı bir yaklaşımla yönetilmelidir. Su aynı toprak gibi yaşamın kaynağı ve temelidir. Bu nedenle yerüstü ve yer altı suyumuz korunmalı, verimli - ekonomik kullanımı sağlanmalı ve geliştirilmelidir. Yönetilmesi zor bir varlık olan suya hayat-hak-varlık üçgeninde odaklanılmalıdır.”

TEMA, şu an su ile doğrudan ilgili 37 mevzuat, dolaylı 21 mevzuat olmak üzere toplam 58 adet mevzuat bulunduğuna dikkat çekerek bu alandaki görev ve yetki çatışmasına da vurgu yapıyor.


Cumhuriyet Tatil Otel Rezervasyon

En Çok Okunan Haberler