Lav küllerinin olumsuz etkileri

Cumhuriyet Üniversitesi Çevre Mühendisliği Bölümü Öğretim Üyesi Yrd. Doç. Dr. Ergun Pehlivan, lav küllerinin muhtemel olumsuz etkilerinin önlenmesi için halkın bilgilendirilmesi ve gelişmekte olan ülkelere yardımcı olunması gerektiğini söyledi.

Lav küllerinin olumsuz etkileri
Abone Ol google-news
Yayınlanma: 25.04.2010 - 09:09

Yrd. Doç. Dr. Pehlivan, yaptığı açıklamada, İzlanda'daki yanardağ patlamasının ardından küresel ısınma nedeniyle artan sıcaklıkların daha fazla yanardağı, depremi, toprak kaymalarını ve tsunamileri tetikleyip tetiklemeyeceğinin tartışılmaya başlandığını belirtti.

Pehlivan, Dünya Sağlık Örgütünün, volkan küllerinin atmosferin üst katmanlarında kalarak seyreleceği için risk olmayacağı açıklaması yaptığını ifade etti.

Norveç Meteoroloji Kurumundan Hans Hygen Olsen'in, İzlanda'da Eyafyallayokull buzulunun altındaki yanardağın güneş ışığını engelleyerek atmosferi soğutacak çapta kuvvetli patlamaya sebep olmadığını belirttiğini kaydeden Pehlivan, İskandinavya'daki meteoroloji uzmanlarının da Meksika'da Pinatubo ve Çiçon yanardağlarının 28 yıl önce atmosferde yarattığı etkiyi Eyafyallayokull'un yapamayacağını kaydettiklerini belirtti.

Pehlivan, bunun yanı sıra 1783-84 yıllarında İzlanda'daki Laki Yanardağı'nın 120 milyon ton kükürt kustuğunu ve Avrupa sanayisinin 2006'da atmosfere saldığı toplam miktarın 3 katı olan bu kükürdün Avrupa'da binlerce insanın ölümüne yol açtığının bilindiğini söyledi.


Patlama dünyanın öbür ucunda etkili olmuştu

Öte yandan, 1815'te Endonezya'nın Java Adası'ndaki Tamburo Yanardağı'nın patlamasının, aradan 1 yıl geçmeden ABD'nin kuzeydoğusunda 5 santimetre genişliğindeki kar tanelerinin 5 gün süreyle yağmasına neden olduğunu belirten Yrd. Doç. Dr. Pehlivan, şunları kaydetti:
''Yine ABD'nin aynı bölgesinde kar fırtınası ve dondurucu soğuklar yaşanmıştı. Araştırmacılar hava değişikliğine yol açan etkenin dünyanın öbür ucundaki Java'da bulunan Tamburo adlı bir yanardağ olduğunu ancak 1929 yılında bulabilmişti. Bu nedenle İzlanda'daki yanardağ patlamasının muhtemel etkileri bilim adamlarınca yakından takip ediliyor. İzlanda'daki bu son yanardağ patlamasında, 200 yıl aradan sonra patlayan yanardağ, buzullar arasından 6.5 kilometre yukarıya lavla birlikte tozlarını çıkarttı. Acaba bu patlamanın ardından böyle bir şey olur mu? Bu sorunun yanıtı henüz bilinmiyor. Daha şimdiden bölgede eriyen buzul suları 84 santimetre yüksekliğe çıkarak nehirlerin taşmasına ve önemli kara yollarının da sular altında kalmasına neden oldu.''

Şu an için yapılacak değerlendirmelerin varsayımdan öteye geçemeyeceğini ifade eden Pehlivan, ''Yanardağ patlamasının ardından pek çok spekülasyon yapılıyor ama bilimselliği bir kenara atmadan ama tedbiri de elden bırakmadan halkı bilgilendirmek gerekiyor. 'Volkanlardan çıkan küllerde neler var, bunlar hangi sağlık ve çevre sorunlarına yol açar, bunu halk, yerel yönetimler bilsin ve olay vuku bulduğunda da derhal önlem alınsın'' diye konuştu.

Pehlivan, yanardağın küllerinin çok daha geniş bir alana yayıldığını, bu nedenle muhtemel etkilerin zararını önlemek adına tüm gelişmiş ülkelerin gelişmekte olan ülkelere yardımcı olması gerektiğini belirterek, ''Konusunda uzman bilim adamları yanardağdan çıkan küllerin kimyasal yapısı ve atmosferdeki hareketini çok geniş bir alanda izlemelidir. Etkilenecek bölgelerin çoğunda bu konuda çalışabilecek ne bilim adamı ne de teknik imkan var. Bu tür çevresel sorunlar bir noktada yaşanıyor ancak aslında dünyada yaşayanları etkileyebiliyor'' dedi.

 

Muhtemel etkileri

Bu tür patlamalarda, külde bulunan silikon benzeri maddelerin eriyerek, örneğin uçaklarda türbinlere yapışabildiğini ifade eden Pehlivan, sözlerini şöyle sürdürdü:
''Külde flor gazı var, bunun da canlılarda 'florosis' denilen kemik ve dişte madde kaybı, sararma, yumuşama ve aşınmaya sebep olduğu biliniyor. Ayrıca, patlamayla açığa çıkan kükürtdioksit gazı var ki bu da havanın nemi ile birleşip sülfürik asit yağışlarına sebep oluyor. Bu aşındırıcı bir asittir ve canlı cansız her şeye zarar verir. O kadarla da kalmaz, oluşan 0,1 mikrometre çapındaki bu asit damlacıkları ve oluşacak sülfat bileşikleri yeryüzünden 15-25 kilometre yukarıda atmosferde 2 yıl asılı kalarak bir tabaka oluşturuyor ve güneş ışığının uzaya geri yansımasına mani oluyor. Yani İzlanda'daki yanardağ patlaması küresel ısınmaya davetiye çıkarabilir. Ancak bu durum ne kadar gerçekleşir, ne boyutlarda etkiler bunu kestirmek zor. Olayın küresel ısınma boyutu buradan geliyor. Toz ve gaz bulutları gün ışığının ve ısının yeryüzüne gelmesine mani oluyor.''


Cumhuriyet Tatil Otel Rezervasyon

En Çok Okunan Haberler