Meslek Liseleri, İmam Hatipler ve Katsayı
YÖK Genel Kurulu’nun 21 Temmuz’da yaptığı toplantıda farklı katsayı uygulamasının kaldırılması oyçokluğuyla kabul edildi. Katsayı farkının siyasal iktidar kaynaklı baskılarla kaldırılacağını ısrarla dile getirmiş ve bunu YÖK’ten istifa gerekçelerimiz arasında kamuoyu ile paylaşmıştık. Nitekim gelişmeler yanılmadığımızı ve yanıltmadığımızı kamuoyuna gösterdi.
Meslek liselerinden başlayıp kendi alanlarındaki yükseköğretimi de kapsayan mesleki eğitim, ülke kalkınmasının önemli etmenlerinden biridir ve sektörün nitelikli teknik ara insan gücüne yoğun gereksinmesi vardır. Ülkemizin eğitim sistemindeki yanlışlık, mesleki eğitim yerine genel eğitime ağırlık verilmesiyle başlamaktadır. %65-%35 olan genel eğitim – mesleki eğitim oranı, çeşitli Avrupa ülkelerinde olduğu gibi mutlaka tersine çevrilmelidir. Çünkü mesleki eğitim, ekonomik gelişmenin itici gücü, sanayileşmenin can damarıdır. Türk sanayisinin gelişmesi ve uluslararası arenada rekabet edebilmesinin tek yolu, çok sayıda ve nitelikli teknik işgücü yetiştirilmesinden geçmekte.
Bu nedenle, alınacak önlemlerle mesleki ortaöğretim kurumlarında öğretim niteliğinin artırılması, bu kurumları bitirenlere istihdam olanakları yaratılması; böylece, mesleki eğitimin albenili duruma getirilmesi ve kendi alanlarında yükseköğrenim yapmaları konusunda özendirilmeleri gerekir. Tersine bir tutumla meslek eğitimi görenlerin alanlarından koparılmasına neden olacak sistemler, sektörün isterleriyle bağdaşmayacak, kamu yararına uygun düşmeyecek ve kaynak israfına neden olacaktır. Çünkü;
-Ortaöğretimde alınan meslek eğitiminin ve ortaöğretimdeki çeşitliliğin bir anlamı kalmayacak.
-Nitelikli teknik eleman yetiştirme amacı çarpıtılmış olacak.
-Meslek lisesi eğitimi, genel liseye göre daha pahalı olduğundan kamu zararı oluşacak.
-Meslek liselerinde temel kültür dersleri yeterli düzeyde verilmediği için çocuklarımız fırsat eşitliği diye sunulan sınavlarda yeterli başarıyı gösteremeyecekler.
-Herhangi bir meslek eğitimi bulunmadığından yaşamını sürdürmek için yükseköğretimden başka şansı olmayan genel lise mezunlarına haksızlık yapılmış olacak.
Kıt ekonomik olanaklar içinde yatırım yapılarak oluşturulan meslek liselerinde beceri kazandırılan öğrencinin, alanı dışında bir yükseköğretim programında okumasına izin verilmesi akılcı olmadığı gibi, emek-yarar dengesine de aykırıdır.
Alan dışı yükseköğretim programlarında okuyabilme olanağı yaratılması, meslek liselerinin; üniversiteler önündeki yığılmayı önlemek ve öğrencilerine meslek ve beceri kazandırıp, bir an önce çalışma yaşamına başlamalarını sağlamak olan amacına da ters düşecek, meslek lisesini bitirenleri sınavsız geçiş hakkından ve kendi alanlarında yükseköğretim görme avantajından yoksun bırakacak; öğretim programları yeterli olmadığı için bu liseleri bitirenleri, imam hatip ve genel liselerden çok daha fazla, dershanelere mahkûm edecektir.
Haksızlık yok
Katsayı farkının kaldırılmasına ilişkin YÖK kararını onaylayan görüşlerde sürekli olarak farklı katsayı uygulamasının mesleki eğitim görenler yönünden haksızlık yarattığı ileri sürülmektedir. Bu sava katılmak olanaksız. Mesleki ortaöğretimi bitirenler:
-Kendi alanlarını tercih ettiklerinde, güçlü bir ek puan avantajına sahipler. Onlar için alan dışı yükseköğretim tümüyle engellenmedi, farklı katsayı uygulamasına bağlandı.
-Alanlarındaki meslek yüksekokullarına sınavsız geçiş hakkı verildi.
-Dikey geçiş yoluyla kendi alanlarındaki lisans programlarını tamamlama olanağına sahipler.
- Yükseköğrenim göremeseler bile meslekleri ile ilgili olarak iş bulma olanakları var.
-Farklı katsayı uygulaması, alan dışı tercihlerde genel lise mezunları için de söz konusu.
Yani farklı katsayı uygulaması tercih edilen eğitim sisteminin özüne uygundur. Üstelik yeni sistem, meslek lisesini bitirenlerin sınavsız meslek yüksekokullarına geçiş hakkını ellerinden alacak ve kendi alanlarında, dikey geçişle lisans öğretimi almalarını engelleyecektir. Yani meslek liselilerin yararına değil, zararınadır. Farklı katsayıyı eleştirenler, meslek lisesini perdeleme olarak kullanıp, konuya yalnızca imam hatipler yönünden yaklaşıyor, ancak bunu açıkça söyleyemiyor.
Nitekim, farklı katsayı uygulamasının haksızlık yarattığı savına idari yargı da katılmamdı. Yükseköğretim Kurulu’nun farklı katsayı uygulamasına ilişkin 30.07.1998 günlü, 98.8.90 sayılı kararına karşı, haksızlık ve eşitsizlik yarattığı gerekçesiyle açılan iptal davaları, Danıştay 8. Dairesi’nce reddedildi ve ret kararları Danıştay İdari Dava Daireleri Genel Kurulu’nca onandı.
İmam Hatip Liseslerine gelince
Türk Eğitim Sistemi’nde, Anayasa ve Öğretim Birliği Yasası’yla “çağdaş laik eğitim” kabul edildi. Bu, akla, bilimsel bilgiye, pozitif kavramlara ve eleştirel düşünceye dayalı bir eğitim sistemidir ve bir istisna dışında tüm eğitim kademelerini ve türlerini kapsar. Laik eğitimin tek istisnası, Öğretim Birliği Yasası’nın 4. maddesinde belirtildiği gibi, “yüksek diyanet uzmanları yetiştirmek üzere” kurulacak ilahiyat fakülteleri ile “imam hatiplik gibi din hizmetlerini yerine getirmekle görevli memurların yetiştirilmesi için” kurulacak imam hatip okullarıdır.
Anılan maddede, bu eğitim kurumlarının kurulma amaçları da gösterildi ve işlevleri sınırlandırıldı. Amaç ve işlev, din kültürünü bilimsel ortamda edinmiş, aydın, toplumu batıl inançtan kurtarabilecek din adamları yetiştirmekten ibarettir. Bu amaç ve işlev, imam hatip liselerinde, imamlık, hatiplik, Kuran kursu öğreticiliği gibi alanlarda dini hizmetleri yerine getirmek için, öğrencileri bu mesleğe hazırlayıcı programlar çerçevesinde eğitim ve öğretim verilmesi gerektiğini ortaya koymaktadır.
Anayasa Mahkemesi’nin 16.09.1998 günlü, K.1998/52 sayılı kararında, imam hatip liselerinin işlevinin din adamı yetiştirmek olduğu vurgulanmış; imam hatip liselerinin, öğrencileri, “imamlık, hatiplik, Kuran kursu öğreticiliği gibi gereksinim duyulan alanlardaki dini hizmetleri yerine getirmek amacıyla” yükseköğretime hazırlayacakları açıklanarak, imam hatip liseleri için yükseköğretimin yalnızca “din adamı yetiştirmek” ile sınırlı olduğu belirtildi.
Yüksek Mahkeme’nin 30.07.2008 günlü, K.2008/2 sayılı kararında da, imam hatip lisesini bitirenlerin yükseköğretimin tüm programlarında öğrenim görebilmeleri için ısrarla düzenleme yapma çabası, AKP’nin laiklik karşıtı eylemlerin odağı sayılmasının nedenlerinden biri olarak değerlendirildi. Bu kararlar, imam hatip lisesini bitirenlerin yükseköğretimin tüm programlarında öğrenim görmesinin çağdaş laik eğitimin özü ve ruhuyla bağdaşmayacağını, öğretim birliği ilkesi ve Anayasa’ya aykırı düşeceğini gösteriyor.
İmam hatip liselerinden mezun olanların yükseköğretimin tüm programlarında öğretim görmesinin yolunun açılması, imam hatip liselerini genel liselerin alternatifi haline getirecek; laik temele dayalı eğitim veren okullara, dini temele dayalı eğitim veren okullar alternatif oluşturacak. Okul-medrese ikiliği yeniden doğacak, ülkede iki tip yurttaş yetiştirilecek, bunun en büyük zararını ulusal birlik görecek. Çünkü, ulusal birliğin sağlanması, Öğretim Birliği Yasası’nın gerekçeleri arasındadır.
Böylece, dolaylı yoldan Öğretim Birliği Yasası uygulamasına da son verilmiş olmaktadır ki, bunun Anayasa’ya aykırılığı ortadadır. Hatta giderek genel liselerin uygulamalarla ihmal edilip imam hatip liselerinin ön plana çıkarılması ve tüm yükseköğretim programlarının bu lise mezunlarınca doldurulması da beklenmelidir.
Bülent Serim / YÖK eski üyesi
En Çok Okunan Haberler
- Suriyeliler memleketine gidiyor
- İlber Ortaylı canlı yayını terk etti!
- Yaş sınırlaması Meclis’te
- İBB, Bilal Erdoğan dönemindeki taşınmazları geri aldı
- Erdoğan'dan flaş 'Suriyeliler' açıklaması
- ATM'lerde 20 gün sonra yeni dönem başlıyor
- Lütfü Savaş CHP'den ihraç edildi
- Suriye’de şeriatın sesleri!
- 'Onun ne olduğunu iyi biliyoruz'
- Hamaney 'Suriye' sessizliğini bozdu!