MİT-Öcalan görüşmeleri iddianamede

2. KCK iddianamesinde Abdullah Öcalan'ın avukatı İrfan Dündar, Abdullah Öcalan ile MİT arasında gerçekleşen görüşmelere ilişkin de bilgi verdi.

Yayınlanma: 18.04.2012 - 13:13
Abone Ol google-news

KCK’ya yönelik yürütülen soruşturma kapsamında hazırlanan ve şüphelilerinin çoğu avukat olan ikinci iddianame İstanbul 16. Ağır Ceza Mahkemesi tarafından kabul edildi. Oy birliği ile kabul edilen iddianamede 35’i tutuklu 50 şüpheli yer alıyor890 sayfalık iddianamenin bir numaralı sanığı avukat Mehmet Nuri Deniz. Sanıklar arasında eski milletvekili Mahmut Alınak, avukatlar Doğan Erbaş, Cemo Tüysüz, Mustafa Eraslan, Asya Ülker, Nevzat Anuk, Mehmet Ayata, Hüseyin Çalışcı ile Öcalan’ın İmralı Günleri kitabının yazarı gazeteci Cengiz Kapmaz da yer alıyor.

Avukat İrfan Dündar için ayırma kararı

Birinci KCK iddianamesindeki itirafları ile dikkatleri üzerine çeken Abdullah Öcalan’ın avukatı İrfan Dündar ise iddianamede şüpheliler arasında yer almadı. Dündar’ın çarpıcı ifadesinin tamamının yer aldığı iddianamede, Dündar hakkında ayırma kararı bulunduğu belirtildi. Avukat İrfan Dündar hakkında soruşturma devam ediyor.  890 sayfalık iddianamede, hakkındaki soruşturma halen devam eden avukat İrfan Dündar’ın ifadesinin tamamı yer aldı.

"Kıvrıkoğlu'nun kurduğu komisyon Öcalan'la görüştü"

1999 yılında Abdullah Öcalan’ın yakalanması sonrasında yargılama süreci ve devamında soruşturma komisyonu adı altında Resmi bir komisyon kurulduğunu anlatan Dündar, “Kurulan bu komisyon Hüseyin Kıvrıkoğlu’nun görevlendirdiği ve kurduğu komisyondur. Bu komisyon Abdullah Öcalan ile 2001 yılının Eylül ayına kadar görüştü. Bu komisyon içerisinde benim bildiğim kadarı ile ağırlıklı olarak Asker kökenli görevliler bulunuyordu. Bu komisyonun ile Abdullah Öcalan arasında yapılan görüşmelerde PKK örgütünün silahlı militanlarının büyük bölümü Kuzey Irak’a çekilmesi ancak 500 kadar militanın Türkiye sınırları içersinde kalması konusunda anlaşmaya varıldı. 500 militanın Türkiye’de kalmasını da Abdullah Öcalan bana yapmış olduğumuz görüşme esnasında kendisine askeri yetkililer tarafından 500 PKK militanının Türkiye’de kalmasının teklif edildiğini, kendisinin de tamamının Türkiye sınırları dışında kalması gerektiğini ancak bunun Askeri yetkilerce kabul edilmediğini gerekçe olarak kendisine Askeri yetkililerce Türkiye sınırlarının tamamı silahlı PKK militanlarından arındırırsak bu bölgelere diğer terör örgütleri tarafından ele geçirilebilineceği ve bölgenin kontrol edilemeyeceğinin kendisine söylediğini ifade etti" dedi.

"Ecevit adına Emre Taner görüştü"

Dündar’ın ifadesi şöyle devam ediyor:  “Bu dönemde dönemin Başbakanı Bülent Ecevit’in talimatı ile bir sivil görevli kendisinin Başbakan adına geldiğini ve görüşmek istediğini söylüyor, bu şahıs ile bir kez görüşme yapılıyor, bu görüşmede bu sivil şahıs Abdullah Öcalan’a Kürt sorununun çözümü noktasında talepleriniz nedir diye bir liste veriyor, bu liste daha sonra Abdullah Öcalan tarafından yaptığımız görüşmede bize verildi ve bizde kuryeler aracılığı ile Kırsal alana örgüte gönderdik. Daha sonra Kırsal alandan gelen cevabı biz tekrar Abdullah Öcalan’a ilettik. Biz daha sonra öğrendiğimiz kadarı ile Abdullah Öcalan ile Başbakan adına görüşen sivil şahsın dönemin MİT Müsteşar Yardımcısı Emre Taner olduğunu öğrendik. 2005 yılından sonra Ahmet Türk ve Sırrı Sakık aracılığı ile MİT’te görevli ismini AFET olarak bildiğim ve Müsteşar yardımcısı konumundaki bayan şahıs ile görüşmeler başladı. Sabri Ok askerlik görevini tamamladıktan sonra Abdullah Öcalan’ın talimatı ile BDP’nin Türkiye temsilcisi olduktan sonra Sabri Ok üzerinden görüşmeler devam etti ve bu süreçte Abdullah Öcalan muhatap alınmadığı için belli zamanlarda ateşkes ilan edildi ama net bu sonuç alınamadı. Bu görüşmelerin tamamını bahsettiğim şahıslar MİT görevlileri ile yaptı."

Dündar’ın Öcalan-MİT görüşmeleri ile ilgili ifadesi şöyle devam etti:  “2008 yılında ise Abdullah Öcalan ile kendisi tarafından Heyet olarak tabir edilen Devlet görevlileri ile görüşmeler başladı, bu süreçte yeniden ateşkesler başladı ve bu görüşmeler 2011 yılında terör örgütü tarafından gerçekleştirilen Silvan saldırısına kadar devam etti ve bu olaydan sonra görüşmeler kesildi. Bu süreç de MİT başkanı Emre Taner ve MİT de görevli PKK uzmanı olarak bilinen Afet Güneş ile OSLO görüşmeleri olarak bilinen paralel görüşmeler olarak adlandırılan, PKK’nın kırsal alanında faaliyet yürüten Üst düzey örgüt mensupları olan Sabri Ok, Adem Uzun, Mustafa Karasu, Zübeyir Aydar, Nuriye Kespir ile toplam 12 adet değişik yer ve tarihlerde görüşmeler yapıldı. Hatta bu görüşmelerin bazılarına ait ses kayıtları basına sızdı benim bildiğim kadarı ile basına sızdırılan ses kayıtlarının Mustafa Karasu tarafından yapılmış olabileceğini tahmin ediyorum. Bu süreçte Abdullah Öcalan kendi yazdığı protokolleri kendisi görüşen heyete verdi ve bu protokollere heyetin pozitif baktığını söyledi. Ancak bu protokolleri heyet örgütün kırsal alanına gönderdikten sonra örgütün kırsal alanı bu gönderilen protokollere Abdullah Öcalan’ın dışında ÖZ Savunma birliklerinin kurulması yani silahlı militanların Demokratik Özerkliğin kabul edilmesi ile birlikte doğu ve güney doğu illerinde Askeri güç olarak görevlendirilmesi ve anadilde eğitim konuları eklendikten sonra Devletin kabul edemeyeceği, bu şartlar karşısında görüşmeler tıkandı ve bu olaylardan sonra Asker ve kamu görevlilerinin PKK tarafından kaçırılması ve Silvan saldırısı ile bu süreç sona erdi. Bu süreç devam ederken Abdullah Öcalan’a görüşme heyetinin başkanı olan Sabri Ok tarafından PKK örgütünün kırsal alanının istek, görüş ve önerilerinin yazılı olduğu bir metin gönderiliyordu Abdullah Öcalan kendisine gönderilen aynı sayfanın arkasına kendi istek ve görüşlerini yazarak MİT görevlilerine veriyordu ve bu şekilde görüşmeler devam ediyordu."

"Örgütün Anayasası"

İddianamede ilk olarak PKK’nın kuruluşu ile KCK yapılanmasının nasıl oluştuğu anlatılıyor.Terör örgütünün 3. Genel Kurul toplantısında "Koma Komalen Kürdistan (Kürdistan Demokratik Konfederalizmi)" adı verilen sözleşmenin kabul edildiği, 17 Mayıs 2005 tarihinde kabul edilen KKK Sözleşmesinin, şüpheli Kamuran Yüksek’in bilgisayarında elde edildiği ve örgütün anayasası olarak kabul edildiği iddianamede anlatıldı.

KCK 22 Mayıs 2007'de K. Irak'ta ilan edildi

22 Mayıs 2007 tarihleri arasında Kuzey Irak’ta, Türkiye, İran, Suriye, Irak ve yurtdışındaki Kürdistanlıları temsilen toplam 213 delegenin katılımıyla bir toplantı gerçekleştirildiğinin anlatıldığı iddianamede, “ Burada KCK’nın kuruluşu ilan edildi. 30 üyeden oluşan KCK Yürütme Konseyi Başkanlığına Murat Karayılan, Kongre - Gel Başkanlığına ise Zübeyir Aydar isimli örgüt mensuplarının seçildi. " denildi.KCK'nın amacı

KCK’nın şemasının da yer aldığı iddianamede, KCK’nın, terör örgütü PKK’nın kurulduğu günden beri hedef olarak belirlediği “Türkiye, Irak, Suriye ve İran toprakları üzerinde birleşik bağımsız bir Kürdistan Devleti kurma" ve bu çerçevede Kürt toplumunu yeniden inşa etme amacına yönelik devlet yapılanma modelini benimsediğine dikkat çekildi. İddianamede, KCK Sözleşmesinde teröristbaşı Öcalan’a “Kürdistan Demokratik Konfederalizminin kurucusu ve önderi" tanımlamasıyla Önderlik makamı verildiği anlatıldı.

KCK yargı yapılanması 4 ayrı ülkede faaliyette

İddianamede KCK’nın sözde yargı yapılanması çalışmaları da yer aldı. KCK sözleşmesinin Anayasa olarak kabul edildiğinin belirtildiği iddianamede, “Yasama organının faaliyetlerinin Birleşik Bağımsız Kürdistan hedefine yönelik olarak dört ayrı ülkede dört farklı yapıda yürütüldüğü, ülkemizde bu faaliyetleri yürütme görevi PKK/KONGRA-GEL’e verilmişken Demokratik Birlik Partisi (PYD) Suriye’de, Kürdistan Demokratik Çözüm Partisi (PÇDK) Irak’ta ve Kürdistan Özgür Yaşam Partisi (PJAK) de İran’da örgütsel faaliyetlerin icrasından sorumlu olduğu belirlenmiştir" ifadeleri kullanıldı.

KCK yargısı üçe ayrılmış

Sait Avdi adlı İran uyruklu örgüt elemanın başkanlığını yürüttüğü KCK Yargı organının, üç bölüme ayrıldığı ve bu bölümlerin Yüksek Adalet Divanı, İdari Mahkemeler ve Halk Mahkemeleri olduğu belirtildi.


Cumhuriyet Tatil Otel Rezervasyon

En Çok Okunan Haberler