Özkök: Başbuğ düzgün bir insandır

Özkök: Başbuğ düzgün bir insandır

3.08.2012 07:28:00
Güncellenme:
Takip Et:
Özkök: Başbuğ düzgün bir insandır

Ergenekon davasında tanık olarak dinlenen Özkök, tutuklu Başbuğ için, "Beni yönlendirmeyen, doğru kararlar vermem için bana bilgiler toplayan, çok düzgün bir insandır. Kendisinden çok istifade ettim" dedi.

İstanbul 13. Ağır Ceza Mahkemesi tarafından görülen Silivri Cezaevi bitişiğindeki büyük duruşma salonunda görülen davanın 214. duruşmasında Hilmi Özkök’ün tanık olarak dinlenmesine devam edildi.

Eski Genelkurmay Başkanı emekli orgeneral İlker Başbuğ, Özök’ün tanıklığının 2. gününde de duruşmaya katıldı. Duruşma başlamadan izleyecilerin oturduğu bölüme yaklaşarak Başbuğ, izleyicilerin “Her zaman yanındayız paşam” şeklindeki sözlere karşılık başını sallayarak selam verdi. Duruşmayı CHP İzmir Millevekili Mustafa Balbay, emekli orgeneraller Hurşit Tolon ve Hasan Iğsız’ın da aralarında bulunduğu 45 tutuklu sanık katıldı.

Yalman söyledi

Tutuklu sanık emekli albay Dursun Çiçek’in kızı ve avukatı İrem Çiçek, “Özkök ‘Darbe girişimi var’ dedi şeklinde haberler yayınlandı. Bu konuya açıklık getirir misiniz” dedi. Özkök “Dünkü beyanlarımın hepsi kayda geçmiştir. Benim böyle bir beyanım olmadı. Gazetelere göre hüküm vermeyeceğiz” dedi. Çiçek “Muhtıra sözünün geçtiğini söylediniz. ‘Muhtıra’ sözü, hangi toplantıda kim tarafından kullanıldı” diye sordu. Emekli Orgeneral Özkök “Muhtırayı, Kara Kuvvetleri Komutanı Aytaç Yalman, muhtemel bir harekat tarzı olarak söyledi” dedi.

İrem Çiçek’in soruları sırasına Başkan Hasan Hüseyin Özese “Tanığı yargılamıyoruz. Böyle devam ederse keseceğim” dedi. Çiçek’in ısrarı üzerine Başkan Özese, mikrofonunu kapattırdı. Tutuklu sanık Dursun Çiçek “Kağıt parçası yüzünden 3 yıldır yatıyorum” diye bağırarak salondan çıktı.

Tutuklu sanık Koramiral Mehmet Otuzbiroğlu’nun avukatı Burak Candan Şenden “Mart 2003 tarihinde İstanbul 1. Ordu Komutanlığı’nda düzenlenen seminerde darbe planlandığını, darbeyi Kara Kuvvetleri komutanı Aytaç Yalman’ın önlediği iddia ediliyor. Bu konuda bilginiz var mı” diye sordu.

Balyoz davasının konusu olan seminere ilişkin soru üzerine Özkök “Bu dava ile ilgisini anlamadım” dedi. Başkan Özese, avukat Candan’a “Bu soruya sormaktaki amacınız nedir” diye sordu.

Avukat Candan “Müvekkilim Mehmet Otuzbiroğlu, Balyoz davasından da yargılanmaktadır. Sayın Hilmi Özök’ün tanık olarak dinlenmesi talebimiz o davada kabul edilmedi. Burada sormak istedim” dedi.

Başkan Özese’nin “İstiyorsanız cevap verebilirsiniz” sözleri üzerine Özkök, o dönemde gündemin yoğun olması nedeniyle 1. Ordu’daki Mart 2003 seminerine katılamadığını anlattı. Özkök, Balyoz darbe planı yapıldığı iddiasıyla dava konusu olan seminere ilişkin şöyle konuştu:
“Aslında gitmekte fayda vardır ama ben gidemedim. Kara Kuvvetleri Komutanlığı tarafından yapılmasını emrettim. Bu seminer icra edilmiştir. Seminerde en tehlikeli senaryonun, amacını aşarak siyasi olaylar, kişiler gerçekmiş gibi oynandığını duydum. Kara Kuvvetleri Komutanı Aytaç Yalman’dan, semineri incelemeye almasını istedim.”


1 Mart tezkeresi

Üye Hakim Sedat Sami Haşıloğlu “1 Mart tezkeresi öncesinde tavrınızın nötr olduğunu söylediniz. Siyasilerin kararıdır dediniz. Basında, ABD Savunma Bakan yardımcısı Paul Wolfowitz’in 1 Mart tezkeresinin çıkması için hükümete baskı yapmasını istediğine ilişkin haberler yayınlandı” diyerek açıklama istedi.

Özkök “Evet, benim Paul Wolfowitz benim baskı yapmamı istedi. Görüşmelerde güvenlik ile ilgili düşüncelerimi arz ettim. Tezkere geçsin-geçmesin diye baskı yaparak siyasi kararı etkileme yoluna gitmedim” dedi.

Karalama kampanyası

Üye Hakim Haşıloğlu’nun “Hakkında karalama kampanyasından bahsettiniz. Bu kampanyanın milat tarihini söyleyebilir misiniz” sorusu üzerine Özkök şunları anlattı:
“Kara Kuvvetleri Komutanlığı’ndan Genelkurmay Başkanlığı’na geçiş sürecimde bazı sıkıntılar yaşadım. Genelkurmay Başkanı Hüseyin Kıvrıkoğlu beni severdi. Beni Genelkurmay 2. Başkanı yaparak karargaha, yanına aldı. Kendisi beni Kara Kuvvetleri Komutanlığı’na tensip etti. Ancak Genelkurmay Başkanlığı’na geçişim sırasında ise irticaya karşı iyi mücadele edemeyeceğimi söyledi. Beni Genelkurmay Başkanı yapmak istemedi.”

Genç subaylar tedirgin

Üye hakim Sedat Sami Haşıloğlu, Cumhuriyet Gazetesi’nde 23 Mayıs 2003 tarihinde yayımlanan “Genç subaylar tedirgin” başlıklı habere neden tepki duyduğunu sordu. Özkök, şöyle konuştu:
“Demokrat olmam konusu, hükümete bağlı olmam şeklinde algılandı. Bu hep tenkit edildi. Tabii ki bir Genelkurmay Başkanı hükümete bağlıdır, ancak farklı yansıtıldı. O dönem Başbakan’a genç subayların rahatsız olduğunu söylediğim iddia edildi. Ben böyle bir şey demedim. Hepimiz tedirgindik. Basın toplantısı yaptım. Darbeyi tasvip etmiyorum. ‘Lafı dahi olamaz’ dedim.”


Haşıloğlu’nun, “Genç subaylar tedirgin manşetine neden tepki duyduğu” sorusu üzerine Özkök, “Silahlı kuvvetler üzerinde yarattığı etki ve 27 Mayıs’ta slogan olarak kullanılmış olmasıdır” diye konuştu.

Sefertası yoktu

Özkök, zehirlenme korkusuyla sefertasıyla yemek getirdiği iddiaları konusunda “Sefer tası falan yoktu. Evimden paket halinde sebze getiriyordum” dedi. Mustafa Balbay’ın avukatı Mehmet İpek söz alarak, Mustafa Balbay’a atfedilen notların hukuka aykırı olarak ele geçirildiğine dikkat çekerek notlardan soru sorulmamasını istedi.

Başbuğ düzgün bir insandır

Eski Genelkurmay Başkanı İlker Başbuğ’nu avukatı İlkay Sezer’in “İlker Başbuğ’un yasal anlamda hükümete karşı bir tutumunu göründünüz mü” sorusunu Özkök “Hayır” diye yanıtladı.

Avukat Sezer “İki yıl 2. başkanlığınızı yapan İlker Başbuğ, görevini ne şekilde yapmıştır” diye sordu. Özkök, Başbuğ hakkındaki düşüncelerini şöyle ifade etti: “Beni yönlendirmeyen, doğru kararlar vermem için bana bilgiler toplayan, çok düzgün bir insandır. Kendisinden çok istifade ettim.”

Başkan Özese, saat 14.50’de Özök’e tanıklık ifadesinin tamamlandığını belireterek “Tanıklık yaptığınız için teşekkür ederiz” dedi. Özkök daha sonra duruşma salonundan ayrıldı.

Demokratik konularda fikir ayrılığımız yoktu

Avukat İlkay Sezer, “Zaman zaman astlarınızla fikir ayrılıkları yaşadığınızı söylediniz. İlker Başbuğ ile anayasal ve yasal düzene ilişkin, hükümete ilişkin bir görüş ayrılığınız oldu mu?”' sorusunu yöneltti. Hilmi Özkök, “Demokratik konularda görüş ayrılığımız olmamıştır. Başka konularda görüş ayrılığı yaşadığımız oldu. Bunu da kendisine ifade etmişimdir” dedi.

 Hakim Haşıloğlu, Özkök’e, Mustafa Balbay’a ait olduğu iddia edilen dijital notları okuyarak “Astlarınızın gıyabınızda size ‘molla’ dediğini biliyor muydunuz” diye sordu.

Özkök “Bunu benim bilmem mümkün değil. Benim kulağıma gelen olmadı. Gazetecilerin kullandığını duymuştum. Burada konu olduğunda Hurşit Tolon, böyle bir ifadesi olmadığını ve bu konuyu basına da açıkladığını söyledi” diye konuştu.

Eruygur’u uyardım

Tutuksuz sanık, Eski Jandarma Genel Komutanı emekli orgeneral Şener Eruygur’a ilişkin soru üzerine Özkök şöyle konuştu: “Ayışığı ve Yakamoz belgeleri bana geldiğinde Şener Eruygur’a, bunları bildiğimi söyledim. Genelkurmay karargahında bu belgeler ışında Eruygur’u uyardım.”

Hakim Haşıloğlu, Özkök’e “Cumhurbaşkanı’nın devre dışı bırakılması ve Yaşar Büyükanıt’ın göreve gelmesinin engellenmesi” konularında sorular yöneltti. Özkök “2004 bahar aylarında gelen Ayışığı ve Yakamoz belgelerinde ‘Abide’ kod adıyla devre dışı bırakılmasından bahsedildiğini hatırlıyorum. Basında aleyhinde bir kampanya olduğunu da hatırlıyorum. Bunun nereden kaynaklandığını bilmiyorum. Cumhurbaşkanının devre dışı bırakılması konusunu hiç duymadım” diye konuştu.

Mahkeme başkanı Hasan Hüseyin Özese, eski Deniz Kuvvetleri Komutanı emekli Oramiral Özden Örnek’e ait olduğu iddia edilen günlüke dayanarak “Şener Eruygur’un bir ihtilal özlemi içerisinde olduğunu gördünüz mü” diye sordu. Özkök, “Bu şekilde bir konuşma bana söylenmiş değildir. Karargahta böyle bir kelimenin kullanılmasına izin vermediğimden, zaten böyle bir şeyi söylemezler. Kendi aralarında konuşmuşlardır” diye yanıt verdi.

Gizli Tanık, tanıkmış

Daha sonra gizli tanık İsmet’in sesi bozulmadan görüntüsü bozularak ifadesinin alınmasına geçildi. Ancak Gizli Tanık İsmet, daha önce duruşmada tanık olarak ifade verdiğine belirterek kimliğini açıklamak istediğini söyledi. Gizli Tanık İsmet’i 5 Temmuz günü ifade veren ve DHKP-C itirafçısı olduğunu söyleyen tanık Semih Genç olduğu anlaşıldı.

Sabahcı suikastına ilişkin bilgi vereceğini söyleyen Semih Genç şunları anlattı:
“DHKP-C, Sabancı suikastını Buca Cezaevi’nde 3 kişinin öldürülmesi üzerine gerçekleştirdiğini açıklamıştı. Ben Romanya’da Fehriye Erdal ile aynı evde kaldım. Fehriye Erdal, Buca olaylarından 3 ay önce Sabancı Center’de işe girip istihbarat çalışmalarına başlamıştı.”


Semih Genç, “Özdemir Sabancı’nın öldürülmesinin en temel nedeni Sabancı’nın Kürt raporunu açıklamasından devletin derinlerinin rahatsız olmasıdır” diye konuştu.

Genç, “Bekaa’daki kampta 80-90 kişilik Dev-Sol militanlarını eğiten subaylar olduğunu teşhis ettim, gördüm” iddiasında bulundu. Duruşma, 6 Ağustos tarihine ertelendi.