Sadece mutlu olmak istiyorum
Şebnem Bozoklu, bir buçuk yıl ara verdiği televizyona yine hayatın içinden bir karakterle dönüş yaptı. Bu kez Bizim Yenge'nin Filiz'i olarak evlere konuk oluyor. Göz önünde olmazsam unutulurum gibi bir derdi yok. O sadece gerçek hayata benzeyen projelerin içinde olmak istiyor. Bu konudaki idolü ise Şener Şen.
Şebnem Bozoklu, Canım Ailem dizisinde Meliha karakteriyle karşımıza çıktığında çok şaşırmıştık. Yaşı kendisinden büyük, şivesi olan bir rolü çok başarılı bir şekilde izleyiciyle buluşturdu. Eleştireni az, beğeneni çok oldu. Şimdilerde de Bizim Yenge dizisinin Filiz’i olarak karşımıza çıkıyor. Yine bizden, evlerimizden bir karakteri canlandırıyor. Zaten Bozoklu, oyunculuk hayatında tam da bu rollerin peşinden gittiğini söylüyor. Onunla röportaj yapmak keyifli. Çünkü sözlerinde samimi, ne düşünüyorsa onu dile getiriyor. Hatta “Oyunculuk yapmazsam yaşayamam” diyenlere inat, “Asıl önemli olan hayattır. Ben bu hayatta mutlu olmak istiyorum sadece, o kadar!” diyor. Biz de söze önce diziyle başlıyor, oradan kendi hayatına uzanıyoruz.
- Bizim Yenge’deki rolünüz tıpkı Canım Ailem’deki gibi bizden. Kendi içinde farklılıkları da var. Nasıl bir geçiş oldu?
- Enteresanlığını ilk karşılaşmada gösteren bir kadındı Meliha. Bu, bir oyuncu için inanılmaz bir konfor alanı. Zorlukları da vardı elbette, yaşı benden büyüktü, farklı bir tonu vardı. Ancak Filiz ondan çok farklı. Filiz’de de beni heyecanlandıran, bir kadının an be an değişimini göstermesi. Zaten benim için önemli olan gerçeklik hissi. Ben, hayata benzeyen projelerin içinde olmak, hayattakilere benzeyen kadınları oynamak istiyorum. Sinema ve tiyatro farklı tabii.
- Peki aykırı bir rolde oynamayı istemez misiniz? Çok farklı, beklenmedik bir rol yok mudur hayalinizde?
- Bir seri katil projesi gelse de oynasam gibi bir isteğim yok. Benim için, gerçeklik hissiyatı verebileceğim, renkleri olan her rol, güzel roldür. Özel beklentilerim yok. Sinemada farklı karakterler geliyor, evet. Ama zaten sinema ile televizyon gerçekliği birbirine çok yakın değil bizde.
- Oyunculukta sizi en çok çeken nedir? Gerçekten meslekte istediklerinizi yapabiliyor musunuz?
- Televizyonda oynadığım karakterler benim için gerçekten değerli. Ayrıca her zaman tiyatro şansım var. Dot’ta oynuyor olmak bir oyuncu için gerçek bir hazine sandığı ve içi çok renkli. O yüzden hareket alanım çok geniş. Oyunculukta beni heyecanlandıran işleri yapmak istiyorum. Onun dışında hiçbir derdim de yok.
- Beğeneceğiniz bir proje karşınıza çıkmazsa geri çekilmek sizi korkutur mu?
- Meliha’dan sonra bir buçuk yıl televizyona iş yapmadım. Göz önünde olmazsam unutulurum diye de düşünmedim. Güzel işler yapmak, doğru insanlarla çalışmak için altı yıl da beklerim on yıl da. Mesela, Şener Şen’i özlemeyi çok severim. Doğru bulmadığı, inanmadığı işi yapmaz. Biz de bekleriz, “bir film çekse de izlesek” diye. Bu anlamda tek idolümdür, aslında her türlü bayılıyorum ona.
- Üretmek sadece çalışmak değildir, orası kesin. Peki proje olmadığında nasıl geçirirsiniz zamanınızı?
- Oyunculuk yapmadığım zamanlarda daha oyuncu hissediyorum kendimi. Benim için zaten hiçbir zaman öncelik iş değil, önce hayat derim. Çünkü ben sokaktan ve insanlardan besleniyorum. Başka da bir damarım yok.
- Uzun çalışma saatleri, haftanın neredeyse her günü set. Hal böyle olunca kaçırdığınız şeyler de oluyor mu?
- Bu sadece benim için değil, uzun çalışan herkes için geçerli. Ama yine de ben işin aydınlık tarafındayım. Sevdiğim işi yaparak kaçırıyorum hayatı.
- Kendinize dışarıdan baktığınızda nasıl bir Şebnem görüyorsunuz?
- Hayatım kendimden dışarı çıkıp, kendime bakmakla geçiyor. İnanılmaz bir otokontrol mekanizmam var. Adım atarken insanlarla iletişim kurarken çok dikkat ediyorum. Çünkü en büyük korkum kötü bir insan olmak.
- Daha önceki röportajımızda “yapmak istediğiniz en fantastik şey nedir” diye sormuştum, “iyi bir insan olmak” demiştiniz.
- Yıl 2011 ve dünya başka bir yere gidiyor. İnanılmaz yalnızlaştı herkes. İnsanların köşelerine çekildiği, hızla yalnızlaşan bu dünyada iyi bir insan olabilmek ve kalabalıklaşabilmek istiyorum. Hayatımı da mutlu olmak üzerine kuruyorum. Mutlu ve huzurlu bir insan olursan, kendine de çevrene de faydan dokunur. Bu anlamda kendini kurtarabilenlerdenim ben.
En Çok Okunan Haberler
- Suriyeliler memleketine gidiyor
- İlber Ortaylı canlı yayını terk etti!
- Yaş sınırlaması Meclis’te
- İBB, Bilal Erdoğan dönemindeki taşınmazları geri aldı
- ATM'lerde 20 gün sonra yeni dönem başlıyor
- Erdoğan'dan flaş 'Suriyeliler' açıklaması
- Lütfü Savaş CHP'den ihraç edildi
- Suriye’de şeriatın sesleri!
- 'Onun ne olduğunu iyi biliyoruz'
- Hamaney 'Suriye' sessizliğini bozdu!