Sivas Katliamı araştırmasına Alevi derneğinden tepki
Cumhurbaşkanı Abdullah Gül'ün Sivas Katliamı'nı gündeme getirerek DDK'yı konuyu araştırması için görevlendirmesine Pir Sultan Abdal Derneği'nden tepki geldi: Araştıma yapması gereken DDK değil, yargıdır.
Pir Sultan Abdal Kültür Derneği Genel Başkanı Kemal Bülbül, Sivas olaylarını araştırması için Devlet Denetleme Kurulu'nu görevlendiren Cumhurbaşkanı Abdullah Gül'e yazdığı mektupta, "Hukukun verilerine göre araştırma yapması gereken Devlet Denetleme Kurulu değil, yargı kurumudur. Yargı kurumu başta olmak üzere şekli bir inceleme yerine konuyla ilgili olan devlet kurumlarının gereken özeni göstermesini diliyoruz" dedi.
Pir Sultan Abdal Kültür Derneği Genel Başkanı Bülbül, Sivas olaylarının araştırılması için Devlet Denetleme Kurulu'nun görevlendirilmesinin ardından Cumhurbaşkanı Abdullah Gül'e bir mektup yazdı. Bülbül Gül'e hitaben kaleme aldığı mektupta, 2 Temmuz 1993'te Sivas'taki Madımak Otel'de yaşanan durumun hadise değil, bir katliam olduğunu belirterek şu ifadelere yer verdi:
"Madımak katliamında bazı devlet yetkililerinin ihmal ve sorumluluğunun olduğu idari yargı tarafından ispatlanmıştır. Madımak Katliamı hakkında hukuki süreci yürütmesi gereken Devlet Denetleme Kurulu değil, yargı kurumu olmalıdır. Makamınıza Madımak hadisesinin tekrar incelenmesiyle ilgili başvuru yapan 114 sivil toplum kuruluşu katliam hakkında geniş bilgi sahibidir. Bu 114 Sivil toplum kuruluşu neyin araştırılması için başvuru yapmıştır? Siz Cumhurbaşkanı olarak neden katliamda yakınlarını yitiren ailelerle görüşmeyi kabul etmediniz? 14 Mayıs 2012'de makamınıza Madımak'ta yakınlarını yitirenler adına başvuru yapan Hüseyin Karababa'nın dilekçesi neden yanıtsız kalmıştır? Görüşme talebine yanıt alamayan Hüseyin Karababa, 23 Ekim 2012'de tekrar bir başvuru yapmış ve makamınızdan 'Sivas Valiliği ile görüşün' cevabı almıştır! Devleti birinci derecede temsil eden, cumhurun başkanı olan zatınız asıl acıyı yaşayan, mağdur olan kişilerle görüşmeyi kabul etmezken 114 Sivil toplum kuruluşu ile görüşmeyi kabul etmeniz ve bu görüşme üzerine Devlet Denetleme Kurulu araştırma yapsın talimatı vermeniz son derece anlamlı ve üzücüdür."
"Sessiz kalmanız yaraladı"
Bülbül'ün mektubunda, Madımak katliamının 2 Temmuz 1993'te başlayıp bitmediği ifade edilerek, Madımak katliamının Maraş, Malatya, Sivas (4 Eylül 1978), Çorum, Gazi, Ümraniye katliamlarının devamı niteliğinde planlı bir katliam olduğu savunuldu. Madımak davasında zamanaşımı kararı verildiğinin anımsatıldığı mektupta, "Madımak katliamı, insanlığa karşı işlenen bir suçtur. İnsanlığa karşı işlenen suçlarda zamanaşımı olmaz. Ancak Başbakan Erdoğan bu karar için 'Türkiye'ye hayırlı uğurlu olsun' demiş ve biz Alevileri, Madımakta yakınlarını yitiren canlarımızı derinden yaralamıştır. Tam da bu noktada sessiz kalmayı tercih etmeniz bizi bir kere daha yaralamıştır" denildi. Madımak katliamı davasında suçlu olanlardan bazılarının hala arandığının, yurt dışında oldukları belirlenen bu kişilerin hala yakalanamadığının ifade edildiği mektupta, aranan ve yerleri bilinen suçlular hakkında sergilenen tutumun son derece gayri ciddi olduğu kaydedildi. Cafer Erçakmak'ın aranırken Sivas'ta kendi evinde öldüğünün, kimi suçluların aranırken askerlik yaptığının, evlendiğinin, sürücü belgesi aldığının, doğan çocuklarına kimlik çıkardığının, belediye şirketinde işçi olarak çalıştığının anımsatıldığı mektupta, Gül'ün bu duruma sessiz kalması eleştirildi.
"Devlet yetkilleri gereken özeni göstermedi"
Devlet yetkililerinin ve yargının Madımak katliamına gereken özeni göstermediğinin savunulduğu mektupta, şu ifadelere yer verildi:
"Madımak'ta katledilen sadece canlar değildir. Canların sanatı, şiiri, sazı, sözü ve Alevi kutsal metinleri olan deyiş, nefes gibi değerlerimiz de katledilmiştir. Biz Aleviler ve Pir Sultan Abdal Kültür Derneği olarak dava hakkında katledilenler, kıyılanlar olarak tarafız. Madımak'ta katledilen canların tamamı derneğimizin üyesidir. Bu katliamda devletin sorumluluğu, ihmali olduğu yolunda hiçbir kuşkumuz yoktur. Bunu Türkiye demokratik kamuoyu da böyle bilmektedir. Durum böyleyken ve katliam suçluları/sanıkları aleni bir şekilde ortadayken, Devlet Denetleme Kurulu görevlendirilmiştir. Açıklama kaygı vericidir. Devlet Denetleme Kurulu tüm gerçekler gün gibi ortadayken neyi araştıracaktır?"
Mektupta, Madımak müze olsun ortak talebine karşın otelin "anı evi" yapıldığının kaydedildiği açıklamada, olaylarda yakınlarını yitirenlerin "Biz anı evi istemiyoruz. Çocuklarımızın isimleri oradan silinsin" talebiyle açtıkları davanın devam ettiği anımsatıldı. Her yıl 2 Temmuz tarihinde kaybedilenleri anmak için Sivas'a gidildiğinin anımsatıldığı mektupta, "Katledilen canlarımızı anmak hiç kuşkusuz bir hak olması gerekirken neden devlet yetkilileri bizleri gaz bombaları ve şiddet kullanılarak engellemektedir? Yasalar önünde suç teşkil etmeyen anma için tertip komitemiz hakkında yargılama yapılmış ve cezalar verilmiştir. Madımak katliamı planlı bir katliamdır. Devlet yetkilileri katliam sırasında olup bitenlere göz yummuştur. Katliam sonrası yapılan yargılama ise son derece özensizdir. Hukukun verilerine göre araştırma yapması gereken Devlet Denetleme Kurulu değil, yargı kurumudur. Yargı kurumu başta olmak üzere şekli bir inceleme yerine konuyla ilgili olan devlet kurumlarının gereken özeni göstermesini diliyoruz" denildi.
En Çok Okunan Haberler
- Suriyeliler memleketine gidiyor
- İlber Ortaylı canlı yayını terk etti!
- Yaş sınırlaması Meclis’te
- İBB, Bilal Erdoğan dönemindeki taşınmazları geri aldı
- Erdoğan'dan flaş 'Suriyeliler' açıklaması
- ATM'lerde 20 gün sonra yeni dönem başlıyor
- Lütfü Savaş CHP'den ihraç edildi
- Suriye’de şeriatın sesleri!
- 'Onun ne olduğunu iyi biliyoruz'
- Hamaney 'Suriye' sessizliğini bozdu!