Tarihsel gerçekler ve uluslararası hukuk ışığında Ermeni soykırımı iddiası/5
Bir yandan örgütlerin taraftarları, diğer yandan kiliseler, Ermeni cemaatini silahlandırmaya, kiliseleri ve okulları silah ve cephane deposu haline getirmeye koyuldular. Avrupalı ülkeler de Ermenilere silah, cephane ve para yardımı yapıyordu.
Berlin Antlaşması’nın imzalanmasından sonra, Ermeni sorununa kendi çıkarları doğrultusunda Osmanlı Devleti’ne baskı yapmak için el atmayan büyük devlet kalmamış ve özellikle, Rusya, İngiltere ve Fransa’nın tahrik ve müdahaleleriyle Anadolu’da ardı arkası kesilmeyen Ermeni ayaklanmaları çıkarılarak Türkler ve diğer Müslüman ahali ile Ermenilerin birbirlerine can düşmanı kesilmesi için her şey yapılmıştır. Bu ortamda 1887’de Cenevre’de Marksist Ermeniler tarafından Hınçak Partisi, 1890’da da Tiflis’te Ermeni İhtilal Federasyonu (Taşnaksutyun) kuruldu. Ayrıca, 1878’de Van’da Kara Haç Derneği, 1881’de Erzurum’da Anavatan Müdafileri Derneği (Pashtpan Haireniats) ve 1885’te Van’da İhtilalci Ermenistan Partisi kuruldu. Tüm bu örgütlerin ortak amacı, ihtilalci çeteler kurmak, Ermeni halkını silahlandırmak ve ayaklandırmak, hükümet yetkililerine ve Ermeni muhbirlere karşı eylem düzenlemek ve sonuçta Ermeni bağımsızlığını sağlamaktı.
Bir yandan bu örgütlerin taraftarları, diğer yandan kiliseler, Ermeni cemaatini silahlandırmaya, kiliseleri ve okulları silah ve cephane deposu haline getirmeye koyuldular. Avrupalı ülkeler de Ermenilere silah, cephane ve para yardımı yapıyordu. Böyle bir hazırlıktan sonra Ermeniler, 1881’den itibaren başlattıkları kanlı şiddet eylemlerini, suikastları, katliamları ve büyük çaplı isyanları bazı kısa duraklamalarla Birinci Dünya Savaşı’na kadar sürdürdüler. Bu dönemde Ermeniler 40 civarında isyan çıkarmışlar ve aralarında Osmanlı Bankası baskını yapmaya ve Padişah II. Abdülhamid’in saltanat arabasını bombalamaya kadar varan sayısız terör eylemlerinde bulunmuşlardır. Osmanlılar bu isyanlar karşısında her devletin yapacağını yapmışlar ve isyanları bastırmak için asilerin üzerine kuvvet göndermişlerdir.
Kısa sürede bastırıldı
İsyanlar, Ermeni halkının çoğunluğunun komitelerin faaliyetini benimsemesi nedeniyle kısa sürede bastırılabilmiştir. Ancak, bu olaylar Ermeni komiteleri tarafından Batı ülkelerine ve Hıristiyan kamuoylarına “Ermenilerin Türklerce katledilmesi” olarak yansıtılarak büyük bir gürültü koparılmıştır.
ABD’li ünlü tarihçi William Langer, “The Diplomacy of İmperialism” adlı eserinde, Ermenilerin büyük Avrupalı devletlerin teşviki sonucu Doğu Anadolu’da bir Ermeni devleti kurmak amacıyla Osmanlı yönetimine başkaldırışlarını ayrıntılı bir şekilde ele almakta ve Ermeni isyancıların hamileri konumundaki Avrupalı devletleri Osmanlı Devleti’ne müdahaleye tahrik etmek için başvurdukları insanlık dışı yöntemlere ışık tutmaktadır. Langer, eserinde, Ermeni komitacıların, yıllar boyu, sırf Ermeni köylerine karşı şiddeti ve misillemeyi tahrik etmek maksadıyla masum Müslüman köylerini basarak katliamlar yaptıklarını, sonra da galeyana gelen Müslüman ahalinin Ermeni köylere saldırısını Avrupalıların Osmanlı Devleti’ne müdahalesine yol açacak bahane olarak kullanma girişimlerini ayrıntılı biçimde anlatmaktadır. (William Langer, The Diplomacy of Imperialism, New York, Alfred A. Knopf, s. 157-8, 322)
Birinci Dünya Savaşı’na kadar süren bu yerel isyanlar ve terör eylemleri döneminde Doğu Anadolu’da bir Ermeni devletinin kurulamamasının esas nedenini, Ermenilerin hiçbir vilayette nüfus çoğunluğuna sahip olmamaları kadar, bu devletin kimin nüfuzunda olacağı üzerinde büyük Avrupa devletlerinin aralarında anlaşmaya varamamalarında da aramak isabetli olur. Ermenilerin üzerinde özerk bir Ermenistan’ın kurulmasını istedikleri ve adına Vilayat-ı Sitte denilen altı doğu vilayeti Erzurum, Bitlis, Elazığ, Diyarbakır, Van ve Sivas’tı.
Ancak, Ermeni talepleri zamanla artmış ve Adana, Halep ve Trabzon’u da kapsamıştı. Ermeniler bu vilayetlerden hiçbirinde nüfusun 1/3’ünü bile oluşturmuyorlardı. Encyclopedia Britannica’nın 1910 baskısına göre bu yılda Ermeni nüfusun Osmanlı genel nüfusa oranı yüzde 15’ti...
Ermeni Gazetesi
‘Van’da 1500 Türk sağ kaldı’
Rus ordusuyla birlikte Osmanlı topraklarına giren Ermeni gönüllü alay mensuplarının Türk ve Müslüman ahaliye yaptığı katliam ve vahşet o denli ağır olmuştur ki, bu durumdan rahatsız olan Rus komutanlığı bazı Ermeni birliklerini geri hatlara çekmek zorunluluğunu hissetmiştir. Bu vahşete tanık olan subayların hatıratı Ermenilerin insanlık dışı eylemlerini yansıtmaktadır. (Journal de Guerre du Deuxiéme Régiment d’Artillerie de Forteresse Russe d’Erzeroum, 1919.)
Rus kuvvetlerinin 1915 Mart’ında Van istikametinde ilerlemeye başlamalarını fırsat bilen Ermeniler, Rus saldırısını kolaylaştırmak amacıyla 11 Nisan’da vilayette genel bir isyan başlattılar. Van kenti Taşnaksutyun komitesi başkanı Aram Manukyan’ın emrindeki komitacılar tarafından kuşatıldı ve ateşe verildi. Türklere ve Müslüman ahaliye ait evlere ve devlet dairelerine bombalar atılarak büyük bir tahribat yapıldı. İsyancılara karşı kenti savunmanın imkânsız olduğunu gören Vali Cevdet Bey, Van Kalesi’ni tahliye etmeye başladı.
Katledildiler
Öncelikle kaleye sığınmış olan Müslüman ahalinin çetelerin saldırılarından korunması için daha güvenli olan iç bölgelere gönderilmesine başlandı. Ancak, kaleden ayrılan sivil göç kafileleri Ermeni isyancıların saldırılarına uğrayarak katledildiler.
Van Kalesi 17 Mayıs günü isyancıların eline geçti. Kalenin düşmesinin ardından komitacılar hayatta kalan Türkleri de katlettikten sonra, Van’ı 18 Mayıs’ta Rus ordusuna teslim ettiler. Bunun üzerine, Rus Çarı II. Nikola, 21 Mayıs 1915’te gönderdiği bir telgrafla Van’daki Ermeni komitesine “Rusya’ya yaptıkları hizmetler” nedeniyle teşekkür etti. Amerika’da yayımlanan Goçnak isimli Ermeni gazetesi 24 Mayıs 1915 tarihli sayısında Van’a ilişkin haberinde “Van’da yalnızca 1500 Türk’ün sağ kaldığını” övünerek bildirdi.
Bu gelişmeler sırasında, İngiliz ve Fransız donanmaları Çanakkale Boğazı’nı zorluyordu. 15 Nisan’da Müttefik Devletler’in Gelibolu’ya çıkarma harekâtına başlamaları İstanbul üzerindeki tehdidin acil bir nitelik kazanmasına yol açtı.
Osmanlı’ya toplu isyan çağrısı
Osmanlı İmparatorluğu’nun I. Dünya Savaşı’na 1 Kasım 1914’te girmesiyle birlikte, Ermeni komiteleri, Ermeni halkına Osmanlı İmparatorluğu’na karşı topluca isyan etmeleri ve Rus ordularına destek vermeleri çağrısında bulundular. Umutları, Rusya’nın zaferine yapacakları katkının, Moskova tarafından Osmanlı toprakları üzerinde bağımsız bir Ermeni devletinin kurulması suretiyle ödüllendirileceğiydi.
Yukarda da işaret ettiğimiz üzere, Ermeni tezlerini savunan tarihçilerin birçoğu, gerek Ermenilerin Osmanlılara karşı ayaklanmalarını, gerekse işgalci Rus ordusu saflarına katılmalarını, Osmanlıların tehcir kararı üzerine giriştikleri bir meşru müdafaa hareketi olarak izah etme alışkanlığındadırlar. Ancak, bu iddiaları tamamen gerçek dışıdır. Ermenilerin tehcir kararından çok önce, savaşın başlamasıyla birlikte isyan bayrağını kaldırdıkları ve Rusya safında yer aldıkları tarihi bir gerçektir. Nitekim, Rus-Osmanlı savaşının patlak vermesi üzerine, Taşnak Komitesi, yayın organı Horizon’da şu bildiriyi yayımlamıştır:
“Ermeniler en küçük bir tereddüt göstermeden İtilaf Devletleri’nin yanında yer almışlar, bütün güçlerini Rusya’nın emrine vermişler, ayrıca gönüllü alayları teşkil etmişlerdir.” (Uras, Esat, Tarihte Ermeniler ve Ermeni Meselesi, 2. Baskı, İstanbul, s. 594-600)
Savaşın başlarında Talat Paşa, Ermeni Erzurum mebusu Vartkes Efendi ve Taşnak Komitesi’nin tanınmış üyelerine, Enver Paşa da Ermeni Patriği’ne, isyan ve ihtilal eylemlerine devam etmeleri ve düşmanla işbirliğine son vermemeleri halinde şiddetli tedbirler almak zorunda kalacaklarını bildirmişlerdir. Bu uyarılara rağmen, Vahan Papazyan ve Karakin Pastırmacıyan adlı mebuslar Kafkasya’ya geçerek Osmanlı ordusuna karşı savaşa başladılar. Vahan Papazyan yayımladığı bildiriyle, “Kafkasya’daki gönüllü Ermeni alaylarının, Rus ordularının öncüleri olarak Ermenilerin yaşadıkları kilit noktaları ele geçirmelerini ve Anadolu topraklarında ilerleyecek Ermeni alayları ile hemen birleşilmesi…” talimatını vermiştir. Hınçak Komitesi de örgütüne gönderdiği talimatta, “Komitenin bütün gücüyle mücadeleye katılarak İtilaf Devletleri’nin ve özellikle Rusya’nın müttefiki sıfatıyla Ermenistan, Kilikya, Kafkasya ve Azerbaycan’da zaferi sağlamak için her türlü vasıta ile İtilaf Devletleri’ne yardım edeceğini bildirmiştir. (Ermeni Komitelerinin Amâl ve Harekât-ı İhtilâliyesi, İstanbul, 1917, s. 151-153)
Rus ordusu Osmanlı ve Rus Ermenilerinden kurulmuş gönüllü alaylar öncülüğünde doğudan Osmanlı topraklarına girerken, Osmanlı ordusundaki Ermeniler de firar ederek, ya Rus ordusuna ya da çetelere katıldılar. Bu ortamda yıllardır kiliselerde ve okullarda saklamış oldukları silahlarla donanan Ermeni ahali, erkekleri cephede olduğundan savunmasız kalan Türk köylerine saldırarak katliama başladılar.
Dahası, Ermeni çeteler Osmanlı kuvvetlerini arkadan vuruyor, birliklerin harekâtını engelliyor, ikmal yollarını kesiyor, yaralı konvoylarını pusuya düşürüyor, köprü ve yolları imha ediyorlardı.
24 Nisan 1915 genelgesi ve tutuklamalar
Osmanlı hükümeti seferberlik ilanından itibaren dokuz aylık sabırlı bir bekleyişten sonra Ermeniler konusunda etkili kararlar alma ve köklü önlemlere başvurmak zorunda kaldı. Bu kararların ilki olan 24 Nisan 1915 genelgesi tehcir kararının öncüsü ve habercisidir. Hükümet bu kararı Osmanlı Devleti üzerindeki tehdidin yoğunlaştığı bir ortamda almıştır. Osmanlı orduları Doğu Anadolu’da Rusya karşısında peşi peşine yenilgilere uğramış ve Çanakkale savaşlarında itilaf devletlerinin karaya çıkarma hazırlıkları İstanbul’u acil bir tehdit karşısında bırakmıştı. Ancak, 24 Nisan genelgesini tetikleyen esas olgu, Ermenilerin, Zeytun, Bitlis, Muş, Erzurum ve Sıvas’ta ayaklanıp çatışmalar çıkarmalarının ardından patlak veren Van isyanının iyice alevlenmesi ve burada geçici bir hükümet kurulmasıdır. Bu isyanı başlatan ve Ermenileri silahlandıran komite yuvalarını ve ihtilal kuruluşlarını dağıtmak için Dahiliye Nezareti vilayetlere ve mutasarrıflıklara söz konusu genelgeyi yollayarak, Taşnak, Hınçak ve benzeri Ermeni komitelerinin kapatılmasını, evraklarına el konulmasını, elebaşıları ile zararlı faaliyetleri bilinen Ermenilerin tutuklanmasını, bunlardan bulundukları yerlerde kalmaları sakıncalı görülenlerin münasip yerlerde toplanmasını ve tutuklananların askeri mahkemelere sevki talimatını vermiştir. 26 Nisan’da da Başkumandanlık benzer içerikte bir genelge göndererek elebaşıların askeri mahkemelere sevki ile suçluların cezalandırılmasını istemiştir.
Bu talimat uyarınca, İstanbul’da, devlete ihanet, Osmanlı toprakları üzerinde bağımsız Ermenistan kurma girişiminde bulunmak ve isyan hareketini desteklemek gibi ağır suçlarla suçlanan 235 kişi tutuklanmıştır. Tutuklananlar, Taşnak, Hınçak ve Ramgavar örgütlerine mensup olduğu tespit edilen komitecilerdir. Tutuklananların sıradan Ermeni vatandaşı olmayıp, tamamen örgüt mensubu Ermeniler olduğu İngiliz istihbaratı tarafından da doğrulanmıştır. Mütareke döneminde İstanbul’daki İngiliz Yüksek Komiseri Amiral Calthorpe 21 Mayıs 1919’da gönderdiği şifreli telgraflarda 24 Nisan 1919’da tutuklanan Ermenilerin “Müttefik ordularına hizmet eden Ermeni gönüllüler veya Müslüman katliamı sorumluları olduğunu” kaydetmiştir. (İngiliz arşivlerinden naklen, Hikmet Özdemir ve diğerleri, Ermeniler Sürgün ve Göç, Türk Tarih Kurumu Yay. Ankara, 2004, s.62.)
Rus ve Ermeni kader birliği
Ermeni tezlerini savunan tarihçiler, tehcirin önceden hazırlanmış bir imha planı olarak masum ve huzur içinde yaşamaktan başka bir amacı olmayan Ermeni halkına karşı uygulandığını iddia ederler.
Oysa, tarihi gerçekler ve belgeler, Ermeni örgütlerinin, yaklaşan Birinci Dünya Savaşı’nı ve Osmanlı Devleti’nin Almanya safında yer alma olasılığını, Osmanlı toprakları üzerinde bağımsız bir Ermeni yurdu kurma hedeflerine ulaşma yolunda büyük bir fırsat olarak gördüklerini ve topyekn bir ayaklanmaya hazırlandıklarını ortaya koymaktadır.
Nitekim, Ermeni tarihçi Louise Nalbandyan’ın da belirttiği üzere, “Ermeni komiteleri için ivedi hedeflerini gerçekleştirecek topyekûn ayaklanmayı başlatmanın en uygun zamanı Osmanlıların savaş halinde olduğu zamandı” (Louise Nalbandian, Armenian Revolutionary Movement, University of California Press, 1963, s.111)
Esas amacı Ermenileri kullanarak Doğu Anadolu’yu ilhak etmek olan Rusya da, savaş bulutları ufukta toplanırken boş durmuyor, Osmanlı topraklarını işgal hazırlıklarını tamamlamaya çalışıyordu. Moskova’nın teşvikiyle, Rusya Ermenileri Rus ordusuyla birlikte Osmanlı Devleti’ne karşı saldırı hazırlıklarına başlamışlardı.
Bu hazırlık bağlamında, Eçmiyazin Katolikos’u Tiflis’te Çar’la görüşmesinde muhatabına, “Anadolu’daki Ermenilerin kurtuluşunun ancak Türk egemenliğinden ayrılarak özerk bir Ermenistan teşkil etmeleri ve bu Ermenistan’ın Rusya’nın himayesinde olabileceğini” bildirmişti. (Tchalkouchian, Le Livre Rouge, Paris, 1919, s.12)
Ruslarla işbirliği
Ermenilerin, çıkması beklenen savaşta Boğazlar ve Anadolu’nun doğusundaki topraklar üzerindeki stratejik hedeflerini gerçekleştirme hesabını yapan Rusya ile tam bir kader birliği içine girmiş olduklarını tarihçi Stanford Shaw şu ifadelerle belirtiyor:
“Çar II. Nikola, Ermenilerle nihai işbirliği planlarını yapmak üzere Kafkasya’ya geldiği zaman, Ulusal Ermeni Bürosu Tiflis’te şu açıklamayı yaptı:
‘Bütün ülkelerden Ermeniler şanlı Rus ordusuna katılmak ve kanlarıyla Rusya’nın hedeflerine hizmet etmek için koşup geliyorlar... Rus bayrağınının özgürce Çanakkale ve İstanbul Boğazı üstünde dalgalanmasını sağlayalım. Büyük Majesteleri, sizin iradenizle Türklerin boyunduruğu altındaki halkları özgürlüğe kavuşturalım. Hıristiyan dininden olduğu için zulüm gören Türkiye’deki Ermeni halkına Rusya’nın himayesi altında yeni bir özgür yaşam kazandıralım.’
Ermeniler Çarlık orduları saflarına büyük kitleler halinde katıldılar. Osmanlıları arkadan vurmak için plan ve hazırlıklar yapıldı ve Çar St. Petersburg’a artık kendisi için İstanbul’un yolunun açıldığından emin olarak döndü.” (Stanford Shaw & Ezel Kural Shaw, History of the Ottoman Empire and Modern Turkey; Volume II: Reform, Revolution & Republic: The Rise Of Modern Turkey, 1808-1975. London Cambridge University Press, s. 314-315)
En Çok Okunan Haberler
- Adliyede silahlı saldırı: Ölü ve yaralılar var!
- Korgeneral Pekin'den çarpıcı yorum
- Köfteci Yusuf'tan gıda skandalı sonrası yeni hamle
- Petlas Yönetim Kurulu Üyesi Özcan, uçakta olay çıkardı
- İBB'den 'Pınar Aydınlar' açıklaması: Tasvip etmiyoruz
- '100 yılda bir görülebilecek akımın başlangıcındayız'
- Restoranlarda 'harcama limiti' uygulaması başladı
- Milletvekilleri Genel Kurulu terk etti!
- Komutanları olumsuz görüş vermedi, görevlerinden oldu
- Erdoğan'dan Suriyeliler açıklaması