"Tayyip Bey için kel göründü''

CHP Genel Başkan Yardımcısı ve Parti Sözcüsü Haluk Koç, ''Oslo'da tilki postuna bürüneceksin Türkiye'de konjonktürel milliyetçilik yapmaya devam edeceksin. Bunu kimse yutmaz. Bunu artık millete de yutturamazlar'' diye konuştu.

Abone Ol google-news
Yayınlanma: 24.09.2012 - 14:11

CHP Merkez Yönetim kurulu (MYK) Genel Başkan Kemal Kılıçdaroğlu başkanlığında toplandı. Koç, toplantı devam ederken basına gündemdeki konulara ilişkin değerlendirmelerde bulundu ve soruları yanıtladı.

Genel Başkan Kılıçdaroğlu'nun haftasonu Gaziantep, Kilis ve Hatay'ı ziyaret ettiğini hatırlatan Koç, Suriye'de yaşanan olayların bölgeye etkisini yakından görme fırsatı yakaladıklarını anlattı. Gaziantep, Kilis, Hatay, Osmaniye ve Adana'nın Suriye ile ilgili süreçten yakından etkilenen iller olduğunu ifade eden Koç, ekonomi ve güvenlik konusunda ciddi sıkıntılar olduğunu belirtti. Hizmet sektöründeki esnafın son bir yılda artan oranda olumsuzluk yaşadığına dikkati çeken Koç, bunun yalnızca Suriye ile direkt bağlantılı ekonomik konuları değil aynı zamanda Türkiye'nin Suriye üzerinden tüm Ortadoğu ile olan ekonomik ilişkilerini de etkilediğini söyledi.

Olayın güvenlik boyutunun da yadsınamaz bir noktaya geldiğine işaret eden Koç, mülki idari amirlerinin söylemlerinin aksine bölgede çok sayıda Suriye uyruklu olmayan kişinin bulunduğunu gözlemlediklerini ifade etti.

Başta Hatay olmak üzere bölgede hoşgörünün hakim olduğu iller olduğuna vurgu yapan Koç, kent sakinlerinin bu hoşgörüyü muhafaza etmek için özen gösterdiklerini anlattı. Koç, bu kentlerde yaşayan kişilere hoşgörülerinden dolayı teşekkür ederek, provokasyonlara karşı dikkatli olmaları konusunda uyarıda bulundu.

''Bildiriyi diline doladı''

Koç, Başbakan Erdoğan'ın haftasonu İstanbul'da bir toplantıda yaptığı konuşmada CHP'nin katıldığı Sosyalist Enternasyonel Toplantısı'ndaki bildirilere ilişkin değerlendirmelerde bulunduğunu hatırlatarak, bu tavırla ''Oslo görüşmelerinin'' üzerini kapatmaya çalıştığını söyledi.

Başbakan Erdoğan'ın Sosyalist Enternasyonel Bildirisi'ndeki üç noktayı ''diline doladığını'' ifade eden Koç, bunlardan birinin tutuklu milletvekillerinin durumu, diğerinin Suriye'de yaşanan olaylar, üçüncüsünün ise Kürt sorunu konuları olduğunu söyledi.

Bildirideki, tutuklu milletvekillerinin durumuna ilişkin paragrafta ''seçilmiş milletvekillerinin mahkeme kararlarıyla görevlerini yapmalarının engellendiğinin ve bunun kınandığının'' yer aldığını aktaran Koç, bu durumun uluslararası sözleşmelere ve yargı bağımsızlığına aykırı olduğunun da vurgulandığını söyledi.

Suriye konusunda da ''dış silahlı müdahalenin kabul edilemeyeceği, ön koşul olmaksızın tarafların uluslararası toplumun çağrısıyla, demokratik süreçleri oluşturabilecek bir süreci olgunlaştırma'' çağrısının bildiride yer aldığını belirten Koç, bunların CHP'nin baştan bu yana savunduğu ilkelere uygun olduğunu hatırlattı.

''Artık millete de yutturamazlar''

Bildirideki Kürt sorunuyla ilgili bölüme ilişkin açıklamalarda da bulunan Koç, toplantı sırasında İran Kürt Demokrat Partisi'nin bildiriye yansımak üzere bir önerge verdiğini, CHP'nin ise buna sözlü olarak karşı çıktığını anlattı. Bildirinin yayınlanmasının ardından da yine bu bölüme CHP olarak muhalefet şerhi koyduklarını anlatan Koç, şerhin bildiride açıkça görülebileceğini söyledi.

Koç şöyle devam etti:

''Biz bu kadar açığız, bu kadar netiz. Bu kadar belgeliyiz. Bu kadar milletin önünde şeffaf davranıyoruz, anlaşılabilir davranıyoruz. Şimdi gelelim Sayın Başbakan'a, çağrım çok açık, rahatsız ediyorum biliyorum, Başbakan'ın tekerine çomak sokuyorum biliyorum ama bir kere daha soruyorum. Sosyalist Enternasyonel toplantısında yaşananları bu kadar açık, net, somut belgeli bu toplumun ve medyanın önüne getirdiğimiz halde sen de Oslo tezgahını bizim gibi milletin önünde şeffaf, açık, somut belgeli konuşabilecek yürek, cesaret var mı yok mu? Sen bunu açıklayabilir misin? Aradaki fark bu. Tabi açıklayamaz Başbakan... Açıklayamaz çünkü onun tüm derdi 12 Haziran 2011 seçimlerine kadar şehit gelmesin, şehit haberi olmasın ve ondan sonrası tufan. Bu mantığa dayalı bir süreç işletildi orada. Rahmetli Hoca'nın bir deyimi vardı 'Seni gidi seni', zaman zaman kullanırdı kendi şivesiyle. Şimdi söylemek bize düşüyor. Başbakan'a göre herkes ahmak, kendisi çok akıllı.''

CHP'nin Oslo görüşmelerine ilişkin iddialarının ardından Başbakan Erdoğan'ın önce inkar sonra yalanlama yoluna gittiğini ardından da ''Nereden aldınız bunu?'' ve ''Altında imzamız yok'' değerlendirmelerinde bulunduğunu söyleyen Koç, belgelerde tarafların ''Türk tarafı'', ''PKK tarafı'' olarak yer aldığını, belgelerin taraflar adına hakem devletçe imzalandığını kaydetti.

Koç, ''Özeti şu; Oslo'da tilki postuna bürüneceksin Türkiye'de konjonktürel milliyetçilik yapmaya devam edeceksin. Bunu kimse yutmaz. Bunu artık millete de yutturamazlar.Yandaş kalemlerin bütün feryadına ve figanına rağmen takke düştü, Tayyip Bey için kel göründü artık'' diye konuştu.
 


''Neresinde bunun çatlak?''

Koç, Oslo görüşmelerine ilişkin açıklamalarda CHP içinde çelişkiler olduğunun iddia edildiğini hatırlatarak bunun doğru olmadığını da söyledi.

CHP'nin Genel Başkanı'nın da sözcüsünün de tüm yöneticilerinin de aynı anlayış ve söylem içinde olduğunu vurgulayan Koç ''Terör örgütüyle görüşebilirsin. Tek koşulla, silah bıraktırma gündemiyle. Bunun dışında örgütü siyasi muhatap olarak karşına alıp Türkiye'nin anayasasından kamu düzenine kadar her boyutta bir siyasi muhataplık verirsen buna herkesin itirazı var. Neresinde bunun çatlak?'' diye konuştu.
 


''Postallı darbeye de cübbeli darbeye de karşıyız''

Koç, değerlendirmeleri sırasında Balyoz Davası kararlarına da değinerek CHP'nin her zaman darbenin ve darbe girişiminin karşısında olduğunu vurguladı. Ancak Balyoz Davası'nda acil yargılanma hakkının ihlal edildiğini söyleyen Koç, ''Postallı darbeye de karşıyız, cübbeli darbeye de karşıyız. Biz demokrasiden, hukuk devletinden yanayız'' dedi.

Suç işleyen sanıkların mutlaka cezalandırılmasının gerektiğini ancak bunun adil yargılama sürecinin ardından yapılmasının önemini vurgulayan Koç, adaletin bir kenara konularak ceza verilmesinin kabul edilemez olduğunu ifade etti.

''Bu davada mahkeme, adaletin en basit gereklerini yerine getirmemiştir'' diyen Koç, davanın konusu ne olursa olsun yargılama süreci adil olmadığı sürece kararın adil olamayacağını, bunun da demokrasiye uymayacağını söyledi. Mahkemenin siyasi bir karar verdiğini ifade eden Koç, sözlerini şöyle sürdürdü:

''Tarihte bu mahkemenin verdiği karar ABD'de McCarty Komisyonu'nun, Yassıada yargılamalarının, Zincirbozan yargılamalarının, Deniz Gezmiş ve arkadaşlarının yargılamalarının siyasi mahkeme örnekleriyle birlikte anılacaktır. Bundan hiç kuşkumuz yoktur. 12 Eylül mahkemeleri işkence altında alınan ifadelere dayanarak hüküm kuruyordu, Silivri mahkemeleri başlı başına yargılama sürecini bir işkence sürecine dönüştürmüştür. Yargı siyasetin emri altında iş görmeye başladığında savunma da gücünü hukuktan değil siyasetten almak zorunda kalır.''

Demokrasinin ne şekilde olursa olsun vesayet altına alınmasına karşı olduklarını yineleyen Koç, ''Yaşadıklarımız bizi yeni bir vesayet dönemine girdiğimiz konusunda doğruluyor. Nedir o vesayet dönemi? Bu yeni vesayet dönemini anlatmak için hükümlülerden sökülecek apoletlerin Başbakan'a törenle takılması gerekir. Çalışma masasına da bir dönem hayranı olduğunu ifade ettiği Kenan Evren'in bir fotoğrafını koyarsa bu yeni vesayet dönemi tamamlanmış olur'' diye konuştu.
 


''Nasıl okşayacaksın, iki elin de dolu''

Açıklamalarında son dönemde yapılan zamlara da değinen Koç, hükümetin yanlış ekonomi politikalarının faturasının halka ödettirildiğini söyledi. Koç, KPSS sınavına ilişkin iddiaları da değerlendirerek, ÖSYM Başkanı Ali Demir'in görevden alınmayışını eleştirdi.

Tunceli'nin Ovacık ilçesi Cumhuriyet Başsavcısı Murat Uzun'un şehit olmasına da değinen Koç, bunun sorumlusunun görevi başındaki başsavcısını koruyamayan hükümet olduğunu öne sürdü. Koç, ''Sayın Başbakan bu zulmü, cinayeti unutma, sorumlusu sensin. Sen devletin savcısını görev yaptığı şehrin içinde dahi koruyamayan bir hükümetin başbakanısın'' dedi.

İktidarın medyayı da baskı altına aldığını söyleyen Koç, Başbakan Erdoğan'ın medyaya yönelik ''Diyorlar ki, (Başbakan medyaya çok saldırıyor). Ne yapacaktım? Okşayacak mıydım?'' sözlerini eleştirdi. Koç, ''Nasıl okşayacaksın ki, senin iki elin de dolu zaten. İki elinle Oslo'dan başlayarak bugüne gelen süreçte PKK'yı okşamaktan elleriniz boş kalmıyor ki Sayın Başbakan'' dedi.
 


Sorular


Açıklamalarının ardından basın mensuplarının sorularını da yanıtlayan Koç, terörle mücadelede yeni bir strateji olduğuna ilişkin haberlerin sorulması üzerine CHP'nin bu konudaki tavrının açık olduğunu ifade etti. CHP'nin terörle mücadele ile Kürt sorununu ayırdığını vurgulayan Koç, terörle mücadelede bir hukuk devleti çerçevesinde ulusal ve uluslararası hukuktan doğan hak ve yetkilerin kullanılması gerektiğini söyledi. Koç, kendilerinin bu anlayış içinde olduğunu ancak yol ve yöntemin hükümet tarafından belirlendiğini ifade etti.

TBMM Darbe ve Muhtıraları Araştırma Komisyonu'nun 28 Şubat sürecine ilişkin dönemin medya patronlarını da dinleyeceğinin ifade edilmesi ve değerlendirmesinin sorulması üzerine Koç, normal, sağlıklı, bağımsız bir yargı sürecinden yana olduklarını hatırlattı.
Koç, ''Bu süreçte eğer hukuk Silivri'de çalıştığı gibi çalışacaksa kamu vicdanı bunu kabul etmiyor. AKP'nin gölgesinde hukuk sistemi zedeleniyor. Yoksa bütün detayları bu genel çerçeve içerisine almakta fayda var'' yanıtını verdi.
 


Cumhuriyet Tatil Otel Rezervasyon

En Çok Okunan Haberler