Tek motorla uçmak istedi ama...

CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, Bayburt, Rize, Gümüşhane ve Erzincan'da yurttaşlara seslendi. CHP liderini Gümüşhane'den Sivas'a götürecek olan helikopterin tek motorunda arıza tespit edildi. Kılıçdaroğlu'nun 'bu şekilde gidelim' ısrarına pilot olumsuz yanıt verdi.

Tek motorla uçmak istedi ama...
Abone Ol google-news
Yayınlanma: 25.05.2011 - 11:41

CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, partisince Saat Kulesi Meydanı'nda düzenlenen mitingde, ''Keyfiniz yerinde mi? işsizlik yoksulluk göç var mı?'' diye sordu, ardından, ''Bunları sordum, Ankara'dan Recep Bey, 'işsizliği de göçü de sen yarattın, Bayburt'u da sen küçülttün' diyecek. Nerede olumsuz bir şey olsa 'bunu CHP yaptı' diyor. Yeni CHP, halkın partisi olacak, ezilenlerin, işsizlerin, işçinin, köylünün, esnafın partisi olacak. CHP sizin partiniz olacak'' diye konuştu. Bayburt'ta bekledikleri oyu alamadıklarını dile getiren Kılıçdaroğlu, ''Kabahat Bayburtluda değil, bizde. Gelmedik, çayınızı içmedik. 'Derdiniz nedir?' demedik. Ankara'da oturduk, 'Bize oy verin' dedik. Bayburtlu da bize oy vermedi. Geldik, çayınızı, kahvenizi içeceğiz, sizinle dertleşeceğiz. Oyunuz benim başımın üstüne. Oturacağız bu işin hesabını yapacağız'' dedi.

Başbakan Erdoğan'ın, CHP'nin, Bayburt'un iki olan milletvekili sayısını bire düşürdüğünü söylediğini ifade eden Kılıçdaroğlu, şöyle devam etti: ''Bayburtluya ben mi 'Göç edin' dedim, nüfusunu ben mi düşürdüm? Bayburt'a fabrika kurulacaktı da ben mi engel oldum? Çimentonun hammaddesi buradan gider, buraya fabrika kurmazlar. Bunun akılla mantıkla alakası var mı? Allah aşkına benim günahım ne? El alem gider İstanbul'a kanal yapar. Ne olacağı da belli değil. Yani İstanbul'a kanal yap eyvallah da Bayburt'a da bir tane çimento fabrikası yapsan kötü mü olur, yanlış mı olur?"

Bayburt'un sadece ekonomik olarak sanayide gerilemediğini söyleyen Kılıçdaroğlu, şunları kaydetti: ''Bir şey yapmadılar ki... Bir Allah'ın kulu çıkıp desin ki bana, 'Bayburt'ta devlet geldi şu fabrikayı yaptı'. Yolsuzlukları biliyorsunuz, ulusal medyaya yansıdı. Telefon konuşmaları ortaya çıktı. Bayburt'un eti ne budu ne Allah aşkına. Var olan parayı da halk için değil, kendi cepleri için harcıyorlar. Sadece orada değil, tarımda da geriledi. Bayburtlu sandığa gidecek, elini vicdanına koysun şu sorunun cevabını istesin: Bu ülkede meralar var mı? Ovalar var mı? Güneş, bereketli, yağmurlar var mı? Sularımız var mı? İnsanımız da var, çalışkan. Peki, nasıl oluyor da dışarıdan ithal kurbanlık koyun getiriyoruz. Bayburtlu bunun hesabını sormayacak mı? Önünüzde iki seçenek var. Ya diyeceksiniz ki, 'Biz zaten sürünüyoruz; varsın öyle gitsin' ya da diyeceksin ki, 'Bayburtlunun hakkı sürünmek değil. Biz de hakkımızı istiyoruz, kalkınmak istiyoruz, büyümek istiyoruz'. Sürünecekseniz, sürünmekten yana oy kullanacaksanız vallahi gidin AKP'ye oy verin. Ne diyeyim, takdir sizindir. Ama diyorsanız ki 'Ben sürünmek istemiyorum, göç vermek istemiyorum, burada da iş aş olsun istiyorsanız sırtınızı AKP'ye dönün, karşınızda CHP'yi göreceksiniz. 'Halk iktidara seni bekliyor' diyeceksiniz.''

'Yazık günah değil mi Bayburt'a diyorsanız...'

Kılıçdaroğlu, bu ülkede her kuruş verginin hesabını vermenin görevi olduğunu belirterek, ''Benim için yandaş yok, sadece vatandaş var. Vatandaşa hizmet etmek de benim görevimdir. Bana bir not hazırlamışlar, iki rakam. 2010 başında mazotun litresi 2,20, pancar 1,43 kuruş, 2011'in şu günlerinde mazotun litresi 2,20 den 3,70'e çıktı, pancarın fiyatı da 1,23'e düştü. Diyorsanız ki 'Bu fiyatlar makuldür, niye Bayburtlu kazansın, varsın başkaları kazansın', gidin oyunuzu AKP'ye verin. Hayır, 'Biz de kazanmak istiyoruz, yazık günah değil mi Bayburt'a' diyorsanız yönünüzü bu tarafa çevirin. Biz size hizmet etmek istiyoruz. Cebimize değil, halka hizmet etmek istiyoruz yandaşlara değil.''

Başbakan Erdoğan'ın ''Ben Bayburt'un ikinci milletvekili olacağım'' sözünü hatırlatan Kılıçdaroğlu, ''Gözünü sevdiğimin Recep Bey'i Bayburt'un ikinci milletvekiliysen siz hiç TBMM'de kürsüye çıkıp 'Bayburt'un bu dertleri vardır' diyen bir milletvekili duydunuz mu? TRT 3'ü izleseniz Türkiye'nin her yerinin derdi var Bayburt'un derdi yok. Bayburt göç veriyor, beyler keyfini sürüyor. Sanki Bayburt güllük gülistanlık'' diye konuştu.
 

'Sizden oy istiyorum'

''Sizden oy istiyorum, açık yüreklilikle hiçbir şeye kapılmadan oy istiyorum, Bayburt'a da Bayburtluya da inanıyorum'' diyen Kılıçdaroğlu, şöyle devam etti: ''Bayburtlu Zihni'nin türkülerini dinlerdik çocukluğumuzda, gençliğimizde. Bu coğrafyayı dünyaya tanıtabilirsek turistler gelir buraya akın akın. Bayburt'un türkülerini dinlemek isterler. Bayburtlu son gelişmeleri hak etmiyor. Diyorlar ki, 'İstikrar sürsün Türkiye büyüsün'. Siz Türkiye'nin büyüdüğüne gerçekten inanıyor musunuz? Emekli, çiftçi, işçi memnun değil, işsizlik diz boyu. Neymiş 2023. Sonuna ünlem işareti koymuşlar gazete reklamlarında. Onlar da inanmıyorlar. Sen 2011 de milletin karnını doyur, 2023'e Allah kerim. 2011'de 2,5 aylık Kübra annesinin kucağında açlıktan ölüyorsa o ayıp Ankara'da oturanlarındır. Bir anne 4 çocuğuna sabah kahvaltısı veremiyorsa, o ayıp Ankara'da yan gelip yatanların ayıbıdır. Bir gazi yatağında açlıktan ölü bulunuyorsa o ayıp Ankara'da oturanların ayıbıdır. Size sözüm var. Aile sigortasını getireceğim. Bu ülkede hiçbir çocuk yatağa aç girmeyecek. Bu ülkede herkesin karnı doysun, çocuklar karnı tok yatağa girsin istiyorum. 'Parayı nereden bulacaksın?' diyor bana. 2,5 aylık bir çocuk annesinin kucağında açlıktan ölür beyefendinin bana sorduğu soru 'Sen parayı nereden bulacaksın?' Bayburt'un meydanından söylüyorum AKP genel merkezine bağlanan hortumları keseceğim, o paraları bu millet için harcayacağım.''
 

'Hortumculuğun ustası olanlar benimle yarışamazlar'

Siyasete yeni atıldığını, 2 dönemdir milletvekili olduğunu söyleyen Kılıçdaroğlu, şöyle konuştu: ''O yüzden bana 'çırak' diyor. Kendisi usta. Neyin ustası olduğunu biliyorsunuz siz. Geçen Ardahan'da güzel bir pankart vardı. 'AKP'nin en sevdiği hayvan fil, çünkü filin hortumu var' diyor. Hortumculuğun ustası olanlar benimle yarışamazlar. Onlar hortumun ustası, ben halka hizmet etmenin ustasıyım. Onlar hortumculuğun ustası ben bir evde akşam tencere kaynamazsa onu dert edinen adamım. Diyorum ki: Gel beraber çıkalım televizyonlara. Senin istediğin televizyon kanalında, senin istediğin gazetecilerle oturalım, konuşalım. Sen bana sor, ben sana sorayım, cevap ver. Recep Tayyip Erdoğan benim karşıma çıkabilir mi? Niye çıkamaz biliyor musunuz? Kemal kardeşinizin karşısına çıkması için geçmişinin temiz olması, kul hakkı yememiş olması lazım, mangal gibi yürek lazım.''

Miting alanındaki ''Silkele Kemal Abi hepsi kaçacak' yazılı pankartı okuyan Kılıçdaroğlu, şunları söyledi: ''Ben bunları silkelemeyeceğim meraklanmayın. Geçenlerde bir mitingde Hazreti Ömer'in adaletinden söz etti. Eyvallah. Hazreti Ömer sadece İslam dünyasının değil, bütün dünyanın kabul ettiği en adil zattır. Kendi işini yaparken kendi mumunu, devletin işini yaparken devletin mumunu yakacak kadar adildir. Bu lafı etti ya sinirlerime dokundu. Sen kim hazreti Ömer'den söz etmek kim. Sen kızının düğün davetiyesini devletin uçağına binerek Ürdün Kralına götürüp elden verdin mi vermedin mi? Önce inkar etti, en ağır küfürleri yaptı, sonra kabul etti. 'Gayri resmi ziyarettir bu' dedi. AKP genel merkezi sana uçak kiralasa gitsen davetiyeyi versen, eyvallah itirazım yok. Ama bu ülkenin fakir fukarasının ödediği vergiyle devletin uçağıyla gideceksin, Ürdün Kralına vereceksin. 'Gel benim düğünüme katıl' diyeceksin. 2,5 aylık Kübra da annesinin kucağında açlıktan ölecek. Sonra sen kalkıp bana Hazreti Ömer'in adaletinden bahsedeceksin.''
 

'Pırlantada vergiyi sıfırladı'

''Benim bildiğim Bayburtlu erkekler centilmendir değil mi?'' diye soran Kılıçdaroğlu, şöyle dedi: ''Centilmen Bayburtlu kardeşlerime benim bir tavsiyem var. Bugün eve giderken hanımlarınıza bir tane pırlanta yüzük alın, olmaz mı? 'Para yok' diyorlar. Para mı yok, hiç mi para yok? Bunu niye söyledim biliyor musunuz? Ben de para olmadığını biliyorum. Para olsa önce ekmek alınır, iş güç yapılır pırlanta yüzüğe Allah kerim. Bunu niye söyledim biliyor musunuz? Adaletten bahseden Başbakanın gerçek yüzünü görün diye. Kendi oğlu kuyumcu dükkanı açtı, pırlantada vergiyi sıfırladı. Ekmek alırsınız vergi var, su içersiniz vergi var. Telefonla konuşursunuz vergi var, hastaneye gidersiniz vergi var, ama pırlanta, inci yakut alırsanız vergi yok. İşte buna Recep'in adaleti diyorlar. Bunları söylüyorum hiç ses çıkıyor mu? 'Böyle bir şey yoktur' diyemiyor. Desin o kanun hükmünü götüreceğim Recep Bey'in yakasına asacağım. Öyle çıksın mitinglere. Kemal kardeşiniz bunların maskesini indirecek, indireceğim maskelerini ya adam gibi adam olurlar ya bütün kirliliklerini ortaya çıkaracağım. Diyor ki, 'O kameralara düşkündür, onun yüzünden gitsin bilmem ne dizisinde oynasın'. Ben kameraya da düşkün değilim. Arzu ediyorsa istediği tarihte gelsin Bayburt meydanına iki kürsü koyalım, burada konuşalım. O bana soru sorsun, ben onu dut yemiş bülbüle çevireyim. Gelsin buraya. Ha diyebilir ki, 'Benim yeteri kadar bilgim yok'. Eyvallah olabilir. Arzu ederse bütün bakanlar kurulunu getirsin. Ben yine tek başıma çıkacağım. Korkmuyorum. Ama o korkuyor. Korkan adam bir ülkeyi sağlıklı yönetebilir mi?''

Hükümetin 49 yeni fabrika kurmadığını, ama 49 tane yeni hapishane yaptığını söyleyen Kılıçdaroğlu, ''Niye yapıyorlar? Çünkü 2002'de tutuklu hükümlü sayısı 59 bindi, 2011'in Nisan ayı itibarıyla tutuklu hükümlü sayısı 123 bine çıktı. Çoğu da çek, senet mağduru. Diyorlar ya, 'Türkiye büyüsün istikrar sürsün'. O AKP'ye oy verirseniz 123 bin mahkumun sayısı bir dahaki seçime 223 bine çıkar. 'Varsın çıksın, biz hapse girmeye razıyız diyorsanız' mesele yok'' dedi.
 

'Buraya gelip çimento fabrikasının temelini atacağız'

Bu ülkede herkesin karnının doymasını, herkesin üretmesini istediklerini dile getiren Kılıçdaroğlu, şunları kaydetti: ''Doğu, Güneydoğu ile ilgili bizim projelerimiz de var. Devlet doğrudan gelip fabrika kuracak. Benim sözüm, ilk 100 günde buraya gelip çimento fabrikasının temelini atmak. Buradaki gençler gidip orada çalışacaklar. Çimentoya talep var, ihracatımız var. Buradan alıyorsun hammaddeyi dünyanın öbür tarafına götürüyorsun, burada bir tane fabrika kurmuyorsun. Bayburtluya zulmetmek için değil, Bayburtluya hizmet etmek için sizden oy istiyoruz. Bize oy verirseniz halka hizmet edeceğiz. Hesabını vermezsem 4 ay içinde burada çimento fabrikasının temelini atmazsam, eğer ben istifa etmezsem namerdim. Bizim sözümüz söz, halka verdiğimiz söz, o sözümüzün arkasında dururuz. Pancarlarınız kapıda, niye almıyorlar biliyor musunuz? Bursa'da nişasta bazlı fabrika niye kuruldu? Amerika'ya gidip onun sözünü verdiler. Pancardan sadece şeker üretilmiyor, hayvan için besin maddesi üretiliyor. Niye gidip Amerika'nın şekerini alayım? Sizin için, kanunun iptali için mücadele ettik Mecliste. Bu ülkenin pancar üreticisi kazansın diye mücadele ettik. Ama onlar ABD'ye hizmet ediyorlar. Halk bunu yemezse başımızın üstünde eyvallah. Ben bir yere gitmedim, kimsenin önünde diz çökmedim, kimseye verilecek hesabım yok, kimseden talimat almadım. Talimatı kendi halkımdan, sizden alırım. Öyle gideceğim ABD'ye yardım etsin diye diz çökeceğim. Bunların bir bakanı demedi mi 'Onu kullanın deliğe süpürmeyin' diye. Kullanıyorlar şimdi. Söz sizde güç, sizde yetki sizde. 13 Haziran'da sandığa gidin Bayburt'un yiğit insanları seçin milletvekilinizi, gönderin halkın iktidarını, kurun Türkiye rahat bir nefes alsın. 9 yıldır iktidardalar. Milletin önüne hangi yüzle çıkıyorlar ben anlamıyorum. Tutturmuşlar 2023. Ne 2023'ü. Ben onları çok iyi biliyorum. İnanmadıkları için de ünlem işareti koymuşlar. Onlar da inanmıyorlar.''
 

'Dikkat et senin de kasetin çıkmasın'

Bayburt'ta yaptığı mitingin ardından parti otobüsüyle şehir turu atan CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, kendisini çay içmeye çağıran sanayi çarşısı esnafının davetini geri çevirmedi. Girdiği oto tamircisinde esnaflarla bir süre sohbet eden Kılıçdaroğlu, kendisiyle fotoğraf çektirmek isteyen ilköğretim 8. sınıf öğrencisi Burak Dursun ile ilginç bir diyalog yaşadı. Burak isminin anlamını soran Kılıçdaroğlu, öğrenciden ''bilirem'' cevabını alınca tebessüm etti. Burak'a kız arkadaşının olup olmadığını soran ve ''çok'' yanıtını alan Kılıçdaroğlu, bu sefer de ''Sen çapkın bir erkeksin o zaman. Dikkatli ol kasetin çıkmasın sonra'' dedi. Kılıçdaroğlu ile beraberindekiler, öğrencinin ''kasetim çıkmaz'' cevabına ise uzun süre güldü.

Ziyaretlerini şehir meydanında kurulan bir kermeste sürdüren Kılıçdaroğlu, saçı uzun bir genci görünce şaşkınlık yaşadı. Kılıçdaroğlu, ''Bende de böyle saç olsa şekil vereceğim, ama o zaman Recep Bey kızabilir bana'' dedi. Kılıçdaroğlu, ziyaretlerinin ardından özel helikopter ile Rize'ye hareket etti.

 

CHP otobüsüne yumurta atıldı

CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu'nun da içinde bulunduğu seçim otobüsüne, Rize mitinginin ardından Çayeli ilçesine doğru giderken bir grup tarafından yumurta atıldı. Kılıçdaroğlu, Cumhuriyet Meydanı'ndaki mitingin ardından, partililerin de içinde bulunduğu seçim otobüsü ile Çayeli ilçesinde Muhtarlar Derneğinde muhtarlarla bir araya gelmek üzere hareket etti. Rize Belediyesi yakınında, yol kenarında bekleyen bir grup, otobüse Karadeniz Sahil Yoluna çıkacağı sırada yumurta attı. Yumurtaların bazıları otobüsün ön camına, bazıları ise diğer kısımlarına isabet etti. Yurumtalı saldırının ardından otobüs durmayarak yoluna devam etti.

Cumhuriyet Meydanı'nda düzenlenen mitingin ardından Çayeli ilçesine hareket eden Kılıçdaroğlu ile partililerin bulunduğu seçim otobüsüne, Rize Belediyesi yakınında otobüsün Karadeniz Sahil Yoluna çıkacağı sırada yumurta atan Y.Ö. ile Ö.K. polis ekiplerince yakalandı.

Gözaltına alınan Y.Ö. ve Ö.K, Emniyet Müdürlüğündeki işlemlerinin ardından savcılığa sevk edildi.

 

Kemal Kılıçdaroğlu Rize'de

Rize'ye ilk olarak 1976 yılında genç bir bürokrat olarak geldiğini, yukarıda bir çay bahçesine çıktığını anlatan Kılıçdaroğlu, ''Orada yeşilin bütün tonunu görmüştüm ve demiştim ki Allah'ın bu ülkeye verdiği bu kadar güzel bir doğa parçasını nasıl olur da dünyaya tanıtmayız. Bir turizm cenneti olabilir yeşili, doğası ile güzelliği ile. Rize aslında çok şey kaybetti. Karadeniz için fındık Giresun ve Trabzon için ne kadar önemli ve stratejik bir ürünse çay da Rize için o kadar önemli, stratejik bir üründür. Çay üreticileri hayatından memnun mu? Taban fiyat verildi mi? Allah Allah, nasıl taban fiyat verilmez. Gerçekten verilmedi mi taban fiyat?'' diye konuştu.

Bir ülkeyi yönetenlerin halkın sağduyusuna güvenmek zorunda olduklarını ifade eden Kılıçdaroğlu, şöyle konuştu:
''Bir ülkeyi yönetenlerin temel amacı o ülkede yaşayanların mutlu olmasıdır, o ülkede hiç bir çocuğun yatağa aç girmemesidir. Bunun mücadelesini veriyoruz. İstiyoruz ki bu güzel ülkede herkes mutlu, huzur içinde, mutluluk içinde yaşasın, kimse birilerine muhtaç olmasın.
Çayınızı, ÇAYKUR'u, fabrikaları özelleştirdiler. Rizeli zengin oldu mu? Rizeli özelleştirmeden bir kar elde etti mi? Peki Allah aşkına niye özelleştirdiler. Bütün Rizeli kardeşlerime söylüyorum. Duvarın bir kenarına yazın, halkın iktidarında özelleştirmeye son vereceğiz. Çayda özelleştirme olmayacak, ÇAYKUR'da özelleştirme olmayacak. ÇAYKUR Rizelinin olacak. ÇAYKUR çay üreticisinin kara gün dostu olacak. FİSKOBİRLİK fındık üreticisinin, Toprak Mahsulleri Ofisi buğday üreticisinin kara gün dostu ise ÇAYKUR da çay üreticilerinin kara gün dostu olacak.
Biz çayı bu bölge için stratejik ürün sayıyoruz. Bu bölgenin tek geçim kaynağı, en önemli geçim kaynağı çaydır. İnsanlar bütün aile olarak zor şartlarda çalışırlar. Gübresini, ilacını verirler, kadınlar çay toplar. Ben de birara çay topladım, onu da söyleyeyim. Alın teri dökerler ve bedelini de almak isterler. Sen çay üreticisinin alın terinin değerini vermeyeceksin, yurtdışından kaçak çay gelecek, buna göz yumacaksın. 35-40 bin ton arasında bu ülkeye her sene gelir o çaylar, kullanılır ama kimse görmez. Kardeşiniz Kemal görecek.''


"Kaçak çaylar imha edilecek"

Kaçak çayların tamamını imha edeceklerini ifade eden Kılıçdaroğlu, şöyle devam etti:
''Kaçak çayı niye imha edeceğiz? Eğer benim ülkemin insanı alın teri dökmüşse, çalışmışsa, güneşin sıcağında, yağmurun altında çalışmışsa, çoluk çocuk, kadın erkek demeden çalışıp, alın teri döküp çay elde etmişse, bir başka ülkenin çayını buraya getirip onun alın terinin çalınmasına izin vermeyeceğiz, vermemeliyiz. Bu bizim milliyetçilik anlayışımızdır. Önce benim ülkemin insanı kazanacak. Yıllar yılı söylediler, bir sürü politikacı çıktı söyledi. 'Efendim şöyledir, böyledir' dedi. Bakın herkes köşeyi döndü, ceplerini doldurdular. Ben ceplerimi doldurmayacağım. Benim ceplerim vatandaşın talepleri ile doludur.''


"Yeni CHP, halkın partisi olacak"

Bu sırada cebindeki notları çıkartıp vatandaşlara gösteren Kılıçradoğlu, şunları söyledi:
''Kişi iş ister, kimi aş ister, kimi 'geçinemiyorum' der, herkesin bir derdi var. Ben dertlere derman olacağım, size sözüm var. Yeni Cumhuriyet Halk Partisi diyoruz. Yeni Cumhuriyet Halk partisi halkın partisi olacak. İşçinin partisi olacak. Çay üreticinini partisi olacak. Taşeron işçisinin partisi olacak. Yeni Cumhuriyet Halk Partisi yeri, zamanı gelince halka hesap verecek. Halka hesap vermeyi namusu, görev kabul edecek. Bunun için yola çıktık. Bunun için mücadele ediyoruz. Yeni Cumhuriyet Halk Partisi alın terine değer verecek.''
Rize'nin Hemşin ilçesinde organik çay üretildiğini anımsatan Kılıçdaroğlu, ''Satılırken 3 misli fiyata satılıyor da alırken niye aynı fiyata alınmıyor, nasıl oluyor bu? Organik çay üretimini teşvik edeceğiz. Sadece Türkiye'de değil, bütün dünyaya kaliteli çaylarımızı ihraç edeceğiz. Öyle hayali ihracat da değil. Gerçek anlamda ihraç edeceğiz. Rize'yi Türkiye'nin bir markası yapacağız. Bu sizin çayınız. Alın teri dökülen, emek harcanan çay, ama hakkını alamayan çay. Alın terinin karşılığını alamayan çay. O nedenle diyorum ki çayı milli ürün ilan edeceğiz. Çay üreticisi hakkını alacak. Her çay üreticisi daha rahat bir nefes alacak''
diye konuştu.

"1 milyon 700 bin çocuğumuzun umutları ile oynadılar"

Kılıçdaroğlu, ülkelerini sevdiğini dile getirerek, sözlerini şöyle sürdürdü:
''İstiyoruz ki bu ülkede herkes huzur içinde, barış içinde yaşasın. İstiyoruz ki bu ülkede her akşam tencere kaynasın. İstiyoruz ki bu ülkede anneler sabahları çocuklarını huzur içinde okula göndersin. İstiyoruz ki bu ülkede, anneler, eli öpülesi anneler... Yemezsiniz yedirirsiniz, giymezsiniz giydirirsiniz, içmezsiniz içirirsiniz. Çocuklarınızı okula gönderirsiniz, boğazınızdan kesersiniz, dershaneye gönderirsiniz. Dersiniz ki çocuklarım okusun, üniversiteyi bitirsin, belki olur ya benden daha iyi yaşam koşullarına sahip olurlar, huzur içinde yaşarlar diye. 1 milyon 700 bin çocuğumuzun umutları ile oynadılar, geleceği ile oynadılar.
Önce dediler 'şifre yok'. Sonra dediler 'şifre var'. Sonra dediler 'şifre var ama kopya yok'. Allah aşkına, şifre varsa kopya niye yok. Kopya yoksa şifre niye var. Bir sınavı beceremeyenler ülkeyi yönetemezler. ÖSYM en güvenilir kurumlardan birisi idi. Hepimiz derdik ki çocuğumuz sınava giriyor, o sınavda torpil olmaz diye beklerdik. Ama gördük ki şifreli sınavlar yapılıyor ve çocuklarımızın umutları ile oynanıyor. Meraklanmayın düzelteceğiz. Meraklanmayın hesabını soracağız.''

"Çayı Rize'ye kim getirdi?"

Vatandaşlara ''çayı Rize'ye kim getirdi'' diye soran Kılıçdaroğlu, ''Rusya'dan şemsiyesinin içinde çayı getiren rahmetli İsmet İnönü'dür. 1947 yılında buraya gelip çay ekilmesi lazım, buradaki insanların geçinmesi lazım diyen kişidir. İlk çay fabrikasını kuran kişidir. Ve onun getirdiği çayı, fabrikayı kuran büyük insan Allah'ın rahmetine kavuştu. Onun torunu burada'' diyerek otobüsün üzerinde bulunan CHP Rize milletvekili adayı Kenan Bıyık'ı tanıttı.

Kılıçdaroğlu, çayı Cumhuriyet Halk Partisi'nin getirdiğini belirterek, ''Şimdi sahip çıkacağız, sonuna kadar sahip çıkacağız. Rize'de milletvekilimiz, adaylarımız burada. Onların en içten saygıları selamları var. onlar sürekli içinizdeler, sizin dertlerinizi dile getirecekler. Ben size bir soru sorayım. Siz hiç TBMM'de kürsüye çıkıp 'Rize'nin şu sorunu var' diyen milletvekili duydunuz mu? Yetki sizde, güç sizde. Verin yetkiyi aslanlar gibi kürsüye çıksınlar, aslanlar gibi Rize'yi anlatsınlar'' diye konuştu.

Partililerin ''Haberal nerede, biz oradayız, Haberal seninle gurur duyuyor'' şeklindeki sloganları üzerine Kılıçdaroğlu, ''Haberal bizim gönlümüzde, meraklanmayın. Haberal da sizin çocuğunuz. Çok emek verdi. Dünyanın en sayılı cerrahlarından birisi. Kazandığı bütün paralarını üniversiteye harcadı. Binlerce çocuk okuyor, ne diyeceğiz? 'Allah ondan razı olsun' diyeceğiz, sağolsun, 'varolsun', diyeceğiz. O da halkın iktidarında, parlamentoda olacak. O da bu ülkenin sorunlarını dile getirecek. Onu mücadelesini verecek'' dedi.

"Öyle makarna, kömür yok. Parasını vereceğiz, ne isterse olacak"

Kılıçdaroğlu, eğer bu ülkede çocuğunu hastanenin bahçesine bırakıp ''Oğluma bakamıyorum, bu çocuğu bulanlar baksınlar'' diyenler varsa, o derdin Ankara'da yatanların değil, kendilerinin, halkın derdi olacağını dile getirerek, şöyle konuştu:
''Bu derdi aşmak için aile sigortasını getiriyoruz. Geliri olmayan veya geliri asgari ücretin altında olan bütün ailelerde kadının banka hesabına en az 600 lira yatıracağız. Onu namerde muhtaç etmeyeceğiz. Öyle makarna, kömür yok. Parasını vereceğiz, ne isterse olacak. Ona dayatmayacağız, şunu yiyeceksin diye. Niye kömür makarna dağıtıyorlar biliyor musunuz? Onda bile yolsuzluk yapıyorlar. Onun için adaletli olanı yapacağız. İnsan haklarına uygun olanı yapacağız. Yoksulun yoksulluğunu teşhir etmeyeceğiz. Onların da bu ülkenin onurlu bir bireyi olduğunu kabul edeceğiz. Onlara parasını vereceğiz, gidecek istediğini alacak. Göreceksiniz her aile mutlu olacak, Türkiye rahat bir nefes alacak.''


''Aile sigortasından en çok yararlanacak olan yoksul aile"

Bir partilinin elindeki ''küçük hırsızlar el feneri kullanır büyük hırsızlar deniz feneri kullanır'' pankartını okuyan Kılıçdaroğlu, konuşmasını şöyle sürdürdü:
''Aile sigortasından en çok yararlanacak olan yoksul aile, ama onun dışında en çok yararlanacak olan esnaf kardeşlerimiz. Çünkü alacak çocuğunu oğlunu, kızını, mahallenin bakkalına, esnafa gidecek, istediğini alacak. Göreceksiniz esnaf da rahat bir nefes alacak 'oh' diyecek. Şu ülkede kimse birilerine muhtaç olmadan gelip alışverişini yapacak. Daha bitmedi. Bu günlerde sizlere, esnaf kardeşlerime bir kağıt geliyor. Diyor ki, 'emekli aylığınızdan yüzde 12 kesiliyordu, Ocak'tan itibaren yüzde 15 kesilecek'. Size bir soru. Çalışan insan dünyanın hangi ülkesinde cezalandırılır. Türkiye'de...
Emekli olunca aylığı ile geçinemiyor, ne yapacak. Emekli olunca çalışmaya devam edecek. Vay sen misin çalışan? Emekli aylığından yüzde 15 kesintiyi kaldıracağım. Bu rezalete son vereceğim. Zaten emeklilik yaşı çıktı 65'e. Bunu sosyal devlet ilkesine aykırı buluyoruz. Daha önce yüzde 40 yapmışlardı. Anayasa Mahkemesine başvurduk, iptal etti. Şimdi yüzde 15'e çıkarttılar. Yine Anayasa Mahkemesine gittik. Ama size söz. 13 Haziran'da halkın iktidarını kuralım, ilk 100 gün içerisinde bu yüzde 15 rezaletine son vereceğiz.''


"Emeklinin durumu iyi değil"

Genel Başkan Kılıçdaroğlu, miting alanındakilere, ''Emeklinin durumu çok iyi öyle mi?'' diye sordu. Olumsuz yanıt alınca, ''Emeklinin durumu iyi değil mi? Allah Allah, ne zaman mecliste kürsüye çıksam, 'emeklinin durumu iyi değildir' diye anlatsam, hemen arkasından birkaç tane AKP milletvekili çıkar, derler ki 'efendim siz vatandaşın arasına girmiyorsun, emeklinin durumu çok iyi, maaşlarına zam yaptık, ceplerinde para var, sizin haberiniz yok.' Doğru mu? Millet mi doğruyu söyler, politikacı mı? Millet doğruyu söyler değil mi? Ben de size inanıyorum, size güveniyorum. Siz doğruyu söylüyorsunuz, emeklinin durumu iyi değil'' dedi.

''Benim sizlerden bir isteğim var'' diyen Kılaçdaroğlu, ''Emekliler, beni dikkatle dinlesinler. 'Size milli gelir artışından pay verilmesi gerekir' diyen genel başkan benim. 'Sizin intibak yasanız çıkmalı, çok pirim ödeyenin düşük maaş aldığı bir düzene son verilmeli' diyen benim. Her ortamda emeklinin hakkını savunan benim. 9 milyon emekli var. 9 milyonunun da oyunu istiyorum. 9 milyon emekliyi ikinci sınıf vatandaş durumuna getirdiler. Milli gelir artışından pay verilmez diye yasa çıkardılar. Bunun için sözüm var, kaldıracağım, emekliyi de bu ülkenin onurlu bir bireyi haline getireceğim'' diye konuştu.

"Taşeron işçileri kadroya alacağız"

Son zamanlarda bir de taşeron işçi çıktığını dile getiren Kılaçdaroğlu, şunları kaydetti:
''Sendikası olmayan, asgari ücrete mahkum edilen, mesai kavramı olmayan çağdaş köle düzeni çıktı. Aranızda sendikacılar var, yeniden örgütlenmenizi sağlayacağım. Örgütlü toplum olmaktan korkmayacağım. Taşeron işçileri kadroya alacağız. Onlar da bu ülkede çalışacaklar, üretecekler, haklarını alacaklar...
Siyasetçi ile halk arasında güven sağlayacağız. Verdiğimiz sözleri yerine getiremezsem ilk 4 ay içinde siyaseti de bırakacağım, genel başkanlığı da bırakacağım. İlk 4 ay içinde aile sigortası kurumunu kuracağız. Taşeronlaşmayı kaldıracağız. Emeklilere milli gelirden pay verilmesi ile ilgili yasayı çıkaracağız. Gençlerin askerlik süresini 9 aya indirmek için çalışmayı başlatacağız. 15 aydan 9 aya indireceğiz gençler.
Diyorlar ki 'gençlerin askerlik süresini 15 aydan 9 aya indiriyorsun, memleketi kim savunacak'. Rize'den söylüyorum, Rizeli kardeşlerime söylüyorum. Eğer bu ülke savunulacak konuma gelirse değil 9 ay, 9 yıl da askerlik yaparız biz. Unutmayın, bu ülkede kimin derdi varsa çözüm Cumhuriyet Halk Partisinde. CHP Genel Merkezini son 6 ayda bir üniversite gibi çalıştırdım. Gecenin 2- 3'ünde çalışan arkadaşlarıma moral vermek için onların çayını kahvesini içmeye gittim. Ve toplumun hangi kesiminin derdi varsa, onunla ilgili projelerimiz var. Artık eleştiren değil, öneri getiren, vatandaşın sorunlarına eğilen, ona güven veren yeni bir Cumhuriyet Halk Partisi anlayışı ile yola çıkıyoruz. Size güveniyoruz, siz de bize güvenin.''

"Çayın milli ürün olması, kaçak çayın önünün alınması, ÇAYKUR'un özelleşmemesi, çay fabrikalarının artması lazım"

Mitingin ardından karayoluyla Çayeli ilçesine giden Kılıçdaroğlu, burada Çayeli Muhtarlar Derneği'ni ziyaret etti.

Muhtarların sorunlarını dinleyen, vatandaşlarla sohbet eden Kılıçdaroğlu, dernek çıkışında pazar yerinde bazı vatandaşların sorunlarını dinledi. Bir kadın, Kılıçdaroğlu'na kara lahana hediye etti.

Kılıçdaroğlu, daha sonra burada seçim otobüsünden vatandaşlara hitap etti.

Alandakilere ''Çay kaç para biliyor musunuz?'' diye soran Kılıçdaroğlu, ''Çayın milli ürün olması, kaçak çayın önünün alınması, ÇAYKUR'un özelleşmemesi, çay fabrikalarının artması lazım. Organik çay üretiminin teşvik edilmesi lazım. Bu bölgenin geçim kaynağı çaydır, çay bölgenin stratejik ürünüdür. Tıpkı Giresun'da, Ordu'da fındık ne ise Rize'de de çay odur. Buranın başka geçim kaynağı yoktur'' dedi.

Yanında bulunan CHP Rize milletvekili adayı Kenan Bıyık'ı işaret eden Kılıçdaroğlu, ''Sizin evladınız burada. Buraya ilk çay fabrikasını kuran onun dedesidir. Onun torunu şimdi milletvekili adayıdır. Onu size, sizi de Allah'a emanet ediyorum'' diye konuştu.

Daha sonra il merkezine giden Kılıçdaroğlu, Cumhuriyet Caddesi üzerinde bulunan Tekgıda-İş Sendikası binasının önünde, sendika üyeleri ve vatandaşlarla sohbetti. Kılıçdaroğlu, daha sonra, Rize Limanı'nda helikopter ile Gümüşhane'ye hareket etti.

 

CHP liderinin helikopteri arızalandı

CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu'nun bineceği helikopter, Rize mitinginin ardından geldiği Gümüşhane'de arızalandı. Helikopterin motorlarından birinde meydana gelen arıza nedeniyle Kılıçdaroğlu, bugünkü miting programında bulunan Sivas'a karayolu ile gitti.

Kılıçdaroğlu, Gümüşhane Zafer Meydanı'nda partisince düzenlenen mitingin ardından Sivas mitingine katılmak üzere Gümühane İl Jandarma Komutanlığı pistinde bekleyen özel bir şirkete ait helikoptere bindi.

Pilot, helikopteri çalıştırınca iki motordan birinde arıza olduğunu fark etti ve Kılıçdaroğlu'na bu şekilde hareket edemeyeceklerini bildirdi. Kılıçdaroğlu ise ''helikopterin tek motorunun çalıştığını bu şekilde Sivas'a gitmek istediğini'' söyledi.

Pilotun, sivil havacılık kuralları gereğince bu şekilde hareket etmelerinin mümkün olmadığını belirtmesi üzerine Kılıçdaroğlu, yarım saatlik bekleyişin ardından panelvan minibüsle Sivas'a hareket etti.

 

Kılıçdaroğlu Gümüşhane'de

Kılıçdaroğlu, Rize mitinginin ardından helikopterle Gümüşhane'ye geldi. Kılıçdaroğlu, Zafer Meydanı'nda düzenlenen mitingde yaptığı konuşmada, hava koşulları nedeniyle 30 dakikalık yolu 1.5 saatte gelebildiklerini belirti.

Son 9 yılda Gümüşhane'nin büyük kan kaybına uğradığını ifade eden Kılıçdaroğlu, şunları söyledi:
''Fabrikaları kapandı, işsizlik, yoksulluk arttı. 'İstikrar sürsün Türkiye büyüsün' diye kendilerine slogan bulmuşlar. Şimdi ben merak ediyorum birilerinin büyüdüğü malum da o büyüyen kim? Gümüşhane büyüdü mü, yeni fabrika açıldı mı? İki dönemdir milletvekiliyim, parlamentoda görev yapıyorum Allah aşkına bir tane Gümüşhane milletvekilinin kürsüye çıkıp, 'Gümüşhane'nin şu, bu derdi var' dediğini duydunuz mu? Duymamışsınız, ben de duymadım. Ona göre televizyonu izlediğinizde her tarafın derdi var bir tek Gümüşhane'nin sorunu yok. Gümüşhane'de işsizlik yok, fabrikalar tıkır tıkır çalışıyor, emekliler de çok memnun, yoksulluk da yok. Gümüşhane'nin meşhur göbek elması var duydunuz mu hiç, niye seslendirilmedi.''

''Size söz, halkın sözü, sizin Kemal'inizin sözü'' diyen Kılıçdaroğlu, CHP Gümüşhane milletvekili adaylarını işaret ederek, ''Milletvekili adaylarımız burada, onlar sizin çocuklarınız, sizin için çalışacaklar. TBMM'de kürsüye çıkıp aslanlar gibi Gümüşhane'yi anlatacaklar, yetki sizde.
Allah aşkına tutmuşlar bir hesap 2023. Ne 2023'ü sen önce 2011'den bahset. Ne söz verildi size, ne yapıldı? Hiçbir şey yapmadılar, oylarınızı aldılar, Ankara'da yan gelip yattılar. İstikrar diyordu hangi istikrar? İşsizliğin istikrarı mı olur? Gümüşhane'de işsizlik var mı çok. Türkiye'de işsizlik var, Gümüşhane'de katmerlisi var. Niye çıkıp da biri demedi ki 'fabrikaları kapattık, kapısına kilidi vurduk, işçileri de kapının önüne koyduk' demedi, niye demedi? Biz söylüyoruz, sizin hakkınızı savunuyoruz, bize oy verseniz de vermeseniz de kardeşiniz Kemal sizin hakkınızı savunacak.
Mücadeleyi ortak beraber yürütelim. Niye beraber mücadele etmiyoruz yalan söyleyenlerden, cebini dolduranlardan, kul hakkı yiyen siyasetçilerden bıkmadınız mı? O zaman durun. 12 Haziran'da hepiniz sandığa gittiğinizde elinizi vicdanınıza koyup şu sorunun cevabını verin: 'Bizim ülkemizin yaylaları var mı, meraları var mı, güzel insanları var mı, peki nasıl oluyor da dışarıdan ithal kurbanlık getiriyoruz?' Kim getiriyor bunları? Besicileri de öldürdük fabrikaları da kapattık. Ben merak ediyorum, hangi yüzle gelip oy istiyorlar, 'bize oy verin' diyorlar? Gümüşhane'de fabrika açsa diyeceğiz ki eyvallah fabrika açtılar. Ama onlar var olanı kapattılar. O zaman yapacağınız bir şey var; demokrasilerde olması gereken bir şey var. Size bir şey vermeyene siz de oy vermeyin"
dedi.

''4-5 yıl okuduk atanamadık''

Kılıçdaroğlu, bir pankartta yazan ''4-5 yıl okuduk atanamadık'' yazısını okuyarak, ''Atanamayan öğretmen misiniz? Vallahi bu hükümet döneminde 4-5 yıl değil, 14-15 yıl okusanız da atanamazsınız, yandaşsanız eyvallah, vatandaşsanız atanamazsanız. Önce yandaş olmak lazım. Benim inancımda da siyasi ahlakımda da yandaş yok. Varsa sadece vatandaş var. Vatandaşa inanırım hizmet etmeyi de namus borcu bilirim'' dedi.

Bir başka pankartta, ''Tayyip'e sormuşlar boynun niye kambur, 'haramileri doyuramadım da onun için' demiş'' yazısını okuyan Kılıçdaroğlu, şöyle devam etti:
''Siz hiç meraklanmayın bu ülkede bir tek çocuğun bile yatağa aç girmeyeceği halkın iktidarını getireceğiz. Herkesin asgari gelir güvencesi olacak, her hanede yoksul kadının bankadaki hesabına 600 lirayı yatıracağız, onu namerde muhtaç etmeyeceğiz. Bana diyorlar ki efendim sen bu parayı nereden bulacaksın? Bugün de demiş ki 'Hazine'de para var herhalde gözünü ona dikti'. Eğer bu ülkede 2.5 aylık çocuk annesinin kucağında açlıktan ölüyorsa o para neye yarar? Eğer 4 çocuğunu sabah doyuramadı diye bir anne intihar ediyorsa o para neye yarar? Eğer çöpte kağıt toplayan çocuk kamyonun altında kalıp ölüyorsa o para neye yarar? Para varsa halk için, sizin için var. Hortumcular için yok. Hortumcuların hortumunu keseceğim siz hiç meraklanmayın.
Siz yetki, güç, destek verin bu ülke nasıl kalkınırmış büyürmüş, yatırım cenneti olurmuş, bu ülkede hortumcular değil, alın teri dökenler kazanırmış ben göstereceğim. Benim istediğim şu; önce huzur, memlekette huzur. Anneler huzur içinde, çocuklarını huzur içinde okula gönderecekler. Annelerin ekonomik güvencesi olacak. Sevgili anneler unutmayın size seçme seçilme hakkını getiren parti CHP'dir. Yine unutmayın aile sigortası getirip size ekonomik güvence getirecek yine CHP olacaktır. Bu dönemde en az 38 kadın milletvekili aslanlar gibi çıkıp kadınların haklarını savunacaklardır.''

Gümüşhane'nin tarım ve turizm için güzel bir yer olduğunu söyleyen Kılıçdaroğlu, şunları kaydetti:
''Eğer tarıma ve turizme önem verilirse burası gerçekten de önemli markalar yaratabilir. O markaları tanıtmak dünyaya mal etmek, bu konuda eğitim alanların işidir. Burada milletvekili adaylarımız var, onlar sizin çocuklarınız, sizin için çalışmak istiyorlar, katkı vermek istiyorlar. İstiyorlar ki Gümüşhane'yi sadece Türkiye'de değil, dünyada da tanıtalım. Bunu yapmak kolay, sadece ve sadece bilgi işidir, ahlak, siyaset işidir, halka gönül verme işidir.
1 milyon 700 bin çocuğumuzun umudunu söndürdüler, sınavlarda hakkını yediler. Sizin çocuklarınızın hakkını yiyen, umudunu söndüren AKP iktidarına oy vermeyin. Oy verirseniz Gümüşhane'yi unutmuş bilir. Gümüşhane'yi ayağa kaldırmak istiyoruz. Kendine gelin diyoruz, 12 Haziran'da ayağa kalkın diyoruz.''


"Sakın Recep duymasın onu da götürür"

CHP Genel Başkanı Kılıçdaroğlu, bir başka pankartta yazan ''Kürşat Tüzmen suşi yiyor, çiftçi kardeş çökelek ekmeğe muhtaç'' yazısını okuduktan sonra, şöyle devam etti:
''Çökelek ekmek bulmuşsanız dua edin vallahi, sakın Recep duymasın onu da götürür biliyorsunuz. Ne diyordu, 'ben yürütmenin başıyım' diyordu. Ben de biliyorum yürütmenin başısın sen. Temiz, ahlaklı halk için çalışacağız, halk için çaba harcayacağız. Halk zenginleşecek ki bu ülkede yarattığımız katma değeri halkça bölüşelim, bunu yaparsak Türkiye aydınlığa kavuşacaktır. Tek gücümüz vicdanımızdır. Sandığa giderken elinizi vicdanımıza koyacağız, kim bu ülkeye katkıda bulunuyorsa biz ona destek vereceğiz, vicdanımızın sesini dinlerken. Güzel bir pankart var; 'ekrandan korkuyorsan camını da al gel' demiş.''

Kılıçdaroğlu, mitin meydanındakilere ''Recep Tayyip Erdoğan televizyon ekranında Kemal kardeşinizin karşısına çıkabilir mi?'' diye sordu. 'Hayır' yanıtını alınca, ''Ben de biliyorum çıkamaz. Çıkması için üç şart lazım. Bir geçmişinin temiz olması lazım, iki kul hakkı yememesi lazım, üç mangal gibi yürek lazım. Diyor ki 'efendim o kameralara düşkün.' Kameraya düşkün değilim. İstiyorsa bakın Gümüşhane'nin bir güzel meydanı, güzel insanları var. Söz veriyorum size Gümüşhaneliler Recep Tayyip Erdoğan gelirse Gümüşhane meydanı burada, gelsin buraya, burada konuşalım. Gelir mi buraya? Benimle konuşmak için gelir mi, gelmez. Ben de biliyorum gelmez. Demiş ki 'ben usta oldum o çırak. Niye karşı karşıya gelelim'. Senin neyin ustası olduğunu biliyorum, gel karşıma sana kimin çırak kimin usta olduğunu göstereyim'' diye konuştu.

Konuşmasının ardından CHP Gümüşhane İl Başkanı Erkan Pelit, Kılıçdaroğlu'na adının yazılı olduğu Gümüşhanespor forması hediye etti.

 

Kılıçdaroğlu Erzincan'da

Kılıçdaroğlu, özel bir minibüsle Gümüşhane'den karayoluyla Erzincan'a geldi.

Erzincan Havaalanı'nda CHP Erzincan Milletvekili adayları ve partililer tarafından karşılanan Kılıçdaroğlu, VIP salonunda gazetecilerin sorularını yanıtladı.

 

Tek motorla uçmak istedi

CHP liderinin miting sonrası özel bir şirkete ait helikopterle Sivas'a gitmesi beklenirken, helikopterin motorlarından birinin arızalandığı tespit edildi.

Pilot bu şekilde yola çıkmayacaklarını belirtirken, Kılıçdaroğlu'nun ısrarına karşısında sivil havacılık kurallarını hatırlattı.

Kılıçdaroğlu, Gümüşhane Zafer Meydanı'nda partisince düzenlenen mitingin ardından Sivas mitingine katılmak üzere Gümühane İl Jandarma Komutanlığı pistinde bekleyen özel bir şirkete ait helikoptere bindi.

Pilot, helikopteri çalıştırınca iki motordan birinde arıza olduğunu fark etti ve Kılıçdaroğlu'na bu şekilde hareket edemeyeceklerini bildirdi. Kılıçdaroğlu ise ''helikopterin tek motorunun çalıştığını bu şekilde Sivas'a gitmek istediğini'' söyledi.

"İçinde insan olmayan proje"

CHP Genel Başkanı Kılıçdaroğlu, Başbakan Erdoğan'ın Ankara Ticaret ve Sanayi Odası'nda açıkladığı ''Ankara Projeleri''ne ilişkin, ''Başbakan'ın Ankara Projesi hakkında ne düşünüyorsunuz?'' sorusunu, ''İçinde insan olmayan proje. Anadolu'yu boşaltan proje'' diye cevapladı.

Bir gazetecinin, ''İstanbul Projesi için de aynı şeyi söylemiştiniz'' hatırlatması üzerine Kılıçdaroğlu, şunları kaydetti:
''Fark yok ki. Bana 2.5 aylık Kübra'nın açlıktan öldüğü bir ülkede, insana dayalı bir proje getiriyor mu? Merkez Bankası'nda para varmış. Bir ülkede insan açlıktan ölüyorsa, o paranın değeri var mı? İnsan para için değildir, para insan içindir. Bunu kavraması lazım.''

Kemal Kılıçdaroğlu, Rize'de CHP'nin seçim otobüsüne yumurta atılması olayıyla ilgili bir soruyu yanıtlarken de ''Arkadaşlara söyledim. Ben şikayetçi değilim. Herhangi bir takibat yapılmasın. Olabilir arkadaşlar...Ben olayı büyütmüyorum'' dedi.

Kılıçdaroğlu, bir süre VIP salonunda dinlendikten sonra, partisi tarafından kiralanan ve Mardin'den gelen özel bir uçakla Erzincan'dan Sivas'a hareket etti.



Cumhuriyet Tatil Otel Rezervasyon

En Çok Okunan Haberler