Toplumsal Cinsiyet Eşitliği, AB ve AKP
Bir ülke düşünün ki, kız ve erkek çocukların aynı evde oturmalarını yasaklamaya kalksın ve daha ileri giderek karma eğitimi ortadan kaldırmayı amaçlasın. Sanki aynı evde oturan aynı cinsiyetten insanlar arasında cinsellik yaşanamazmış gibi!
AKP, kendisinden önce gelen iki kavramla yan yana konabilir mi? Tabiiki hayır! Ne yaparsınız ki iktidardalar.
Bir ülke ki, bütün hukuk, bütün ilişkiler AKP Genel Başkanı RTE’nin iki dudağı arasında! Bir ülke düşünün ki, o ülkenin başbakanı, kadınların gözlerinin içine baka baka kadın-erkek eşitliğine inanmadığını söylüyor. Kadına yönelik erkek şiddetinin en önemli kaynağı, kadın-erkek eşitsizliğidir. Erkeklerin kadın üzerinde kurdukları iktidarın sarsılmaması, kadın üzerinde tam bir kontrol mekanizması kurmaktır. Bunun için her yol mubahtır. Dinin erkek yorumu da bu araçlardan biridir.
Bir başbakan düşünün ki, siyasal bir protesto gösterisine katılan genç bir kadın için “Kız mıdır kadın mıdır” tabirini kullanma seviyesine insin! Bir başbakan düşünün ki, kadın kıyımının iktidarları döneminde yüzde bin dört yüz arttığı haberi için “Kadına şiddet abartılıyor” desin!
“Kürtajı bir cinayet olarak görüyorum” (RTE)“Tecavüzcü, kürtaj yaptıran tecavüz kurbanından daha masum” (Ayhan Sefer Üstün-AKP milletvekili/İnsan Hakları Komisyonu Başkanı).
“Kızlarına sahip çıksalarmış” (Celalettin Cerrah-Münevver Karabulut cinayeti ile ilgili).
“Medya abartıyor. Kadına yönelik şiddet algıda seçicilik” (Fatma Şahin/AKP bakanı).
“Kızlar okuyunca erkekler evlenecek kız bulamıyor” (Erhan Ekmekçi/AKP İl Genel Meclis üyesi)
“Kadınlar iş aradığı için işsizlik yüksek” (Mehmet Şimşek/AKP bakanı) Böylece kadının karnını “sıpa” ile doldurduğunuz sürece, kadın, kamuya açık alana çıkamayacaktır!
Bir hükümet düşünün ki, tabandan gelen kadın örgütlerinin kurulmasında büyük emeği geçen, ancak başka kavramlarla sulandırılarak kurulan (“yetmez ama evet” durumu)
Kadından Sorumlu Devlet Bakanlığı’nın adından “kadın”sözcüğünü tamamen çıkararak yerine “aile” kavramını koysun!
Her fırsatta “muhafazakâr” olmakla övünmekte ve bu “muhafazakârlığı” artık Suudi Arabistan Vahabiliği’ne götürmekte hiçbir sakınca görmemektedirler! Yakında bütün kadınları çuvala sokup toplumdan tamamen tecrit ederlerse hiç şaşmayın! Bir ülke düşünün ki, 2013 yılının ilk dokuz ayında öldürülen kadın sayısı 842’dir. (Bkz. CHP’nin “Öteki Türkiye” Raporu) Her gün beş kadın öldürülmektedir. En kutsal olan can güvenliğimiz bile yoktur.
Bir ülke düşünün ki, RTE’nin vurucu gücü olarak çalışan polis, taammüden cinayet işlemekte, kadınlara tecavüz etmekte ve yürütmenin başı o polisle iftihar ettiğini söylemektedir.
Bir ülke düşünün ki, Afyon’un Sinanpaşa ilçesine bağlı Karacaoğlan köyünde görevli iki eşli imam, 20 yaşındaki A.E’ye tecavüz ettikten sonra gidip namaz kıldırıyor ve sonra tutuksuz yargılanmak üzere serbest bırakılıyor (Bkz. Cumhuriyet gazetesi, 22 Kasım 2013, s.3)
Bir ülke düşünün ki, zorunlu eğitimi 12 yıla çıkardıklarını iddia ederken onu üç eşit parçaya bölüp ikinci döneminden itibaren kız çocuklarının okula gitmemesini teşvik etmek üzere düzenlemeler yapılsın.
Bir ülke düşünün ki, kız ve erkek çocukların aynı evde oturmalarını yasaklamaya kalksın ve daha ileri giderek karma eğitimi ortadan kaldırmayı amaçlasın. Sanki aynı evde oturan aynı cinsiyetten insanlar arasında cinsellik yaşanamazmış gibi!
Bir ülke düşünün ki okul müdürü kız çocuklarının etek giydikleri için merdiven çıkmalarını engellemek üzere kantine gitmelerini yasaklasın!
Medeni Kanunu etkisiz bırakmak amacı ile boşanmayı zorlaştırmaya çalışsın.
Şiddet Önleme ve İzleme Merkezleri (ŞÖNİM) kurduk diye övünsünler ama altyapısı düzenlenmeden kurdukları bu merkezlerde kadınlara daha çok eziyet çektirilsin. Kadınların bu merkezlere ulaşımı son derece zormuş ama ziyanı yok! ŞÖNİM’lerde kadınların gereksinimi olan avukat, psikolog yerine vaizeler görevlendirilmiştir! Böylece farklı dini inançları olan kadınlar arasında da ayrımcılık yapılmaktadır veya okullarda olduğu gibi farklı dini inançları olan kadınlara İslamın Sünni tarikatının esasları dayatılmaktadır! (Bkz. 16. Sığınaklar Kurultayı Sonuç Bildirgesi) Kadınların büyük emekleri ile yapılmasına katkıda bulundukları Türk Medeni Kanunu, Türk Ceza Kanunu’nun özellikle cinsel suçlarla ilgili bölümleri uygulamada etkisiz duruma getirilmiş ve getirilmekte, tecavüzcüler, mağdur eğer Amerikalı değilse, yakalanmamaktadır!
Boşanma, aileyi kurtarma adına zorlaştırılarak, Medeni Kanun fiilen değiştirilmektedir ki, yasal değişiklik de kısa zamanda bunu izleyecektir.
6284 sayılı yasanın kadınlara sağladığı olanaklar etkisiz duruma getirilmiştir.
Kürtaj yasal olduğu halde, yasama,yürütme ve yargının tartışmasız başı olan RTE’nin iki dudağı arasından çıkan kürtaj yasağı ile bazı kadınlar ölmektedir. Hekimler, yasal olan bu hakkımızı bile kullanmamıza korkudan izin vermemektedir.
Yukarıda özet olarak verdiğim örneklerle, AKP toplumsal cinsiyet eşitliğini sağlayabilir mi, yoksa bu iki kavramın yan yana gelmesi sadece bir ironi midir? Bence ikincisi!
Düzeltme:Gazetede “AK” olarak çıkan başlık yazar C.A. tarafından “AKP” olarak değiştirilmiştir.
En Çok Okunan Haberler
- Son anket: AKP eridi, fark kapanıyor
- Adliyede silahlı saldırı: Ölü ve yaralılar var!
- Serdar Ortaç: 'Ölmek istiyorum'
- Köfteci Yusuf'tan gıda skandalı sonrası yeni hamle
- NATO Genel Sekreteri'nden tedirgin eden açıklama
- İBB'den 'Pınar Aydınlar' açıklaması: Tasvip etmiyoruz
- İmamoğlu'ndan 'Suriyeliler' açıklaması
- '100 yılda bir görülebilecek akımın başlangıcındayız'
- Edirne'de korkunç kaza
- Petlas Yönetim Kurulu Üyesi Özcan, uçakta olay çıkardı