"Yerle Bir Edilen Milli Eğitim"
Altı yılı aşkın bir süre görevde kaldıktan sonra yerini ilk kadın Milli Eğitim Bakanı Sayın Nimet Çubukçu’ya bırakan Hüseyin Çelik, 4 Mayıs 2009 tarihinde yapılan devir teslim töreninde yaptığı konuşmada:
“Yapısal reform olarak yapılması gereken ne varsa yapıldı. Tepki çekeceğini bile bile kimseden korkmadan reformlar yapıldı ve Bakanlık otomatik pilota bağlandı. Bakan arkadaşıma yol haritası bırakıldı. Bazıları ‘Bakan değişti’ diye boşa seviniyor. İktidar değişmedi, Bakan değişti” dedi.
O sırada Bakanlık Personel Genel Müdürlüğü, Hizmet İçi Eğitim Daire Başkanlığı’nda Şube Müdürü olarak çalışan Mustafa Yakutcan ayağa kalkarak:
“Sizi, eğitimi, adaleti, liyakati, istişareyi ihmal eden bakan olarak hatırlayacağız” dedi. (5 Mayıs 2009 Gazeteler)
Eski Milli Eğitim Bakanı’nın devir teslim sırasındaki sözleri, görevi devralan arkadaşına hakaretin yanında, hukuk tanımadan yapılan partizanca kadrolaşmanın itirafı olan sözler. Eğer bu talihsiz sözleri söylemeseydi belki bu yazıyı yazmazdık. Ama söz konusu olan insanı biçimlendiren eğitim. Ülkenin, çocuklarımızın geleceği. Nereden nereye geldik, getirildik?\t
Cumhuriyet tarihi boyunca Türk eğitim sistemi bu denli bozulmadı; öğretim birliği Hüseyin Çelik dönemindeki kadar çiğnenmedi.
Eğitimde dinselleştirme ve özelleştirme politikalarını uygulamak için Milli Eğitim Temel Kanunu, Milli Eğitim Örgütlenme Yasası, yönetmelikler, ders programları, ders kitapları birçok kez değiştirildi.
Sayın Hüseyin Çelik görevden ayrılırken bile yangından mal kaçırır gibi 76. maddeye göre 350 kişiden fazla yöneticiyi atadı ve gitti.
Bakanlıkta göreve ilk geldiği günlerde Zaman gazetesi muhabiri Sayın Tuncer Çetinkaya H. Çelik’e soruyor: Eğitimde köklü reformlar diyorsunuz, nedir bunlar? Bakan’ın yanıtı:
“Devletin özel okullardan hizmet satın alması dediğimiz zaman köklü bir reformdur. Atamalarda mesela merkeziyetçi yapıyı yerle bir edeceğim. 81 il müdürünü tayin edeceğim, gerisini mahalline bırakacağım.” (26.03.2003)
Evet, eğitim sistemi Hüseyin Çelik döneminde yerle bir edildi. Yalnız il milli eğitim müdürleri değil, hemen bütün birimlerdeki yöneticiler değişti. Öğretmenlerin yarısının kadın olmasına karşın üst düzey kadın yönetici neredeyse bırakılmadı. Talim Terbiye Kurulu, Eğitim Teknolojileri Genel Müdürlüğü gibi birimler kadrolaşma yüzünden tanınmaz duruma geldi.
Bu dönemde ilk kez okullar satılmaya başlandı; okul-aile birlikleri para toplayan kuruluşlar olarak işlev gördü. İş güvencesinden yoksun sözleşmeli öğretmenlik uygulamasına başlandı. On binlerce atanmayı bekleyen öğretmen adayları dururken karın tokluğuna ücretli öğretmenler çalıştırıldı. Sınav kazananlar dururken mülakatla yöneticiler atandı. Yapılan olumsuzluklar saymakla bitmez.
Bir ülkede ekonomik çarpıklıklar zamanla giderilir, ama eğitimde, kültürde yapılan yanlışlıkların bedelini yıllarca çocuklar, gençler daha açığı ülke öder.
Hüseyin Çelik yukarıda adını verdiğimiz söyleşide gazetecinin “Türk Milli Eğitimi’nin en büyük problemi nedir?” sorusuna da şu yanıtı veriyor:
“Öğrenci sayısının çok kabarık olması, dersliklerin yeterli olmaması, hoca başına düşen öğrenci sayısının çok olması.”
Altı yılı aşan bir süre görevde kaldıktan sonra sözünü ettiği bu sorunda bir değişiklik var mı? Kalabalık sınıflar, ikili öğretim, birleştirilmiş sınıflar gibi sorunlar sürüp gitmiyor mu? Bu sorunların yanında başta eğitimde okullaşma oranı ve nitelik olmak üzere birçok yeni sorun eklenmedi mi?
AKP iktidarı değişmedikçe Milli Eğitim politikalarının değişeceğine inanmıyoruz. Her şeye karşın yeni Bakan’a bu onurlu görevde başarılar diliyoruz. Kendisi ya eski Bakan Hüseyin Çelik’in gösterdiği yol haritası üzerinden varolan kadroyla sadece “otomatik bir pilot” olarak görev yapacak, sorunları ağırlaştıracak ya da öğretmenlere, onların örgütlerine, uzmanlara kulak vererek birikmiş sorunları, hukuktan, öğretim birliğinden uzaklaşmadan çözmeye çalışacak, göreceğiz.
En Çok Okunan Haberler
- Son anket: AKP eridi, fark kapanıyor
- Türkiye'nin 'konumu' hakkında açıklama
- Adliyede silahlı saldırı: Ölü ve yaralılar var!
- Ayşenur Arslan’ın Colani ile ilişkisi
- Hatay’da yaşayan Alevi yurttaşlar kaygılı
- Kalın Colani'nin yolcusu!
- Serdar Ortaç: 'Ölmek istiyorum'
- Erdoğan'a kendi sözleriyle yanıt verdi
- Türkiye'den Şam Büyükelçiliği'ne atama!
- NATO Genel Sekreteri'nden tedirgin eden açıklama