Yıldırım'dan çantalı savunma
''Futbolda şike'' davasının tutuklu sanığı Fenerbahçe Kulübü Başkanı Aziz Yıldırım, Sivasspor'a verildiği iddia edilen şike parasının, sözü edilen çantaya sığmayacağını, salona getirdiği bir çanta ve sembolik paralar ile anlattı.
Çağlayan'daki İstanbul Adalet Sarayı'nda özel yetkili İstanbul 16. Ağır Ceza Mahkemesindeki duruşmada Yıldırım, Sivasspor'a siyah bir çanta içinde şike ve teşvik parası gönderildiğine dair iddialara ilişkin savunma yaptı.
Salona siyah bir çanta ve sembolik 2,5 milyon dolar getiren Yıldırım, yanına gittiği tutuklu sanık Abdullah Başak'ın çantayı tutmasını istedi. Daha sonra paraları çantaya doldurmaya çalışan Yıldırım, yaklaşık 1 milyon dolar konulan çantanın dolması üzerine Yıldırım, ''Bu çantayla Sivas'a gitse gitse 1 milyon dolar gider. Bu çanta 1 milyon dolar parayı ancak alır'' dedi.
Yıldırım, ''Utanıyorum emniyetin bu çalışmasından. Çanta değiş tokuş yapılırken fotoğrafını çekmek yerine, gelip basıp çantayı açsanıza. Onlarda çantanın içinde para olmadığını biliyorlar. Bu yalan. Onlarda biraz ahlak varsa, bizim ailelerimizi getirdikleri noktayı düşünerek bizden bu çanta için özür dilemeleri gerekiyor'' dedi.
Yıldırım, tutuklu sanık Abdullah Başak'ın ''Mini Cooper'' marka otomobilinin şike parasıyla alındığı iddialarına ilişkin de, şunları söyledi:
''Abdullah Başak'ı, İlhan Ekşioğlu vasıtasıyla tanıyorum. Hoş sohbet, güler yüzlü biri. Sizde burada tanıdınız. Zaten başkada özelliği yok. Sivasspor da yenik durumdayken Abdullah Başak, İlhan Ekşioğlu ile konuşuyor. 'Biz maçı kazanacağız' diyorlar. Onu da şike olarak algılamışlar. Maçtan sonra İlhan Ekşioğlu, Abdullah Başak'a, 'ne hediye alayım sana' diyor. O da, 'saat al' diyor. Sonra vazgeçti. Araba alındı. O da kız kardeşine hediye etti
Biz varlıklı insanlarız. Allah'a şükür bize iyiliği dokunmuş insanlara yardım ederiz. Bir dosta bunu yapmak suç mu?. Ben 50 talebe okutuyorum onlara bir şey olsa beni içeri alacaklar demek ki.''
Yıldırım, kendilerinin tutuklu sanık Olgun Peker'in çetesiyle bağlantılı olduğunu iddia edildiğini ifade ederek, ''Nasıl bir çete olduğunu da burada gördük. 6222 sayılı yasa çıkmasaydı ben buraya dolandırıcılıktan çıkacaktım. Bu yasa çıkınca Olgun Peker'le burada şikeden yargılanıyoruz'' diye konuştu.
Yıldırım, futbolcu İbrahim Akın'a 100 bin avro verdiğine ilişkin iddiaları da yanıtladı. Yıldırım, söz konusu iddianın hiçbir dayanağının bulunmadığını öne sürerek, ''Eğer verdiysem ispat etsinler. Gidip kendimi Boğaziçi Köprüsü'nden atarım. Bunu ispat edemezlerse, o emniyet mensupları, müdürleri görevlerinden ayrılıp istifa etsinler. Yargı karşısına çıksınlar. Bunu talep ediyorum. İbrahim Akın kendi hatalarını örtmek için bizi kullanmıştır. Kendisini hayatımda görmedim. Sadece Metris'te gördüm. Bu konuları spor yaparken sordum, 'neden böyle yaptın?' dedim'' diye konuştu.
''Fenerbahçe Türkiye'dir''
İddianameyi eleştiren Yıldırım, iddianamede yer alan konuşma kayıtları çözümlerinde şikeye ilişkin konuşma bulunmadığını öne sürerek, savunmasını şöyle sürdürdü:
''İddianamede maçlarla ilgili 99 tape yer almış. Bunlardan sadece 9'u bana ait görünüyor. Şikeye ait bir tane bile tape yok. 100 bin avro kimseye verilmedi. Hayali suçlarla büyük paraların döndüğü kurgulanmış. Hapse bir şey demiyorum. Gerekirse 10 sene yatarım. Ama Fenerbahçe'yi temize çıkaralım. Fenerbahçe üzerine büyük bir oyun oynanmıştır. Fenerbahçe Türkiye'dir, Anadolu'nun bir takımıdır. Fenerbahçe'yi Türkiye'den kimse ayıramaz. Sırf Aziz Yıldırım'ı cezalandıracağız diye kulübü bu işe katmak hiç şık olmadı. Bunu yapanları tarih yargılayacaktır.
Bundan sonraki süreçte şahsımla ilgili tek bir isteğim olmayacaktır. Tek isteğim var, Fenerbahçe'nin temize çıkarılmasıdır. Bu davaya önce Fenerbahçe camiası olarak bakılmalıdır. Bizi dünyaya rezil ettiler. Bugün Avrupa'da herkes şike yapıyor. Onlar kendi içlerinde hallediyor. Ama biz dünyaya açtık.Temize çıkacağımızı biliyorum.''
Savunmasını tamamlayan Aziz Yıldırım'a, Mahkeme Başkanı Mehmet Ekinci, 2001 yılında sabıkasının göründüğünü söyledi. Aziz Yıldırım ise ''Ne yapmışım bilmiyorum'' demesi üzerine Başkan Ekinci, ''Gerekirse mahkemeden isteriz"''dedi.
Ekşioğlu'nun savunması
İstanbul 16. Ağır Ceza Mahkemesindeki duruşmada savunmasına devam eden Fenerbahçe Kulübü Asbaşkanı İlhan Ekşioğlu, suçlandığı maçlara bakıldığında hiçbir futbolcuyla görüşmediğinin ortaya çıkacağını anlatarak, bunun aksini ortaya koyan bir beyan ve delil olmadığını söyledi.
Yöneticilerin maçlardaki ''uğurlarından'' bahseden Ekşioğlu, ''Herkesin bir uğuru vardır. Yöneticilerimizin de uğuru var. Başkanımızın bir ayakkabısı vardır. 10 senedir aynı ayakkabıyı giyer ve aynı kravatı takar. Birçok yöneticinin değişik uğurları var. Kimi merdivenlerde izler maçı. Bu ifadelerim garip gelecektir ama bu bir fanatikliktir'' dedi.
Ekşioğlu, transfer konusunda gizlilik içinde hareket etmeyen Doğan Ercan'ı birkaç kez uyarmak zorunda kaldığını ifade ederek, bazı transferleri ortada konuşulduğu için durdurduklarını söyledi.
Teşvik primi verildiği iddialarına değinen Ekşioğlu, ''Bizim teşvik primi verdiğimiz iddia ediliyor, ama tarihimize bakıldığında son 8 senede şampiyonluğu 2 kere son haftalarda kaçırdık. Bunu da teşvik primine bağladık'' şeklinde konuştu.
Ekşioğlu, Aziz Yıldırım ile 6 Nisan'da yaptığı bir telefon konuşmasının önemli bir kısmının iddianamede yer aldığını belirterek, bu telefon görüşmesinde Yıldırım'a ''Ben Eskişehir'e gelmeyeyim. Geçen gittiğimde 2-1 yenildik'' dediğini, iddia edildiği gibi teşvik primi verse, gönül rahatlığıyla bu maça gideceğini kaydetti.
''Bize bir sezon önce kök söktüren Bursaspor'a Trabzonspor maçında teşvik primi verilmesi iddiası çok tuhaftır'' diyen Ekşioğlu, Fenerbahçe-İstanbul Büyükşehir Belediyespor maçıyla ilgili de hiçbir telefon tapesinde kendisini suçlu gösterecek bir delil bulunmadığını savundu.
Ekşioğlu, iddianameyi hazırlayan savcının sanık lehine delil toplama görevini yerine getirmediğini öne sürerek, ''Cemil Turan bundan 40 sene önce de bu takımda vardı. Ben de 10 yıldır kendisiyle çalışmaktayım. İddianamede adının geçmesi onun kadar beni de üzmüştür'' dedi.
''Tarla sürme'' ifadesi
2001 yılında Samsunspor maçından önce Eyüp Sultan'a gidip dua ettiğini kaydeden Ekşioğlu, ''Belirlediğim bir güzergah vardı, orada araba kullandım. 'Tarla sürme' muhabbetini ilk o zaman söyledim ve ondan sonra da kullanmaya devam ettim'' diye konuştu.
Ekşioğlu, iddianamede suçlandığı birçok maça ilişkin telefon konuşması dahi olmadığını anlatarak, yaptığı bir konuşmanın 6 ayrı maç için konuşulmuş gibi iddianameye konulduğunu söyledi.
''Şikeye ilişkin iddiaları kanıtlayacak hiçbir somut tape veya delil olmaması masumiyetimin kanıtıdır'' diyen Ekşioğlu, şöyle devam etti:
''Trabzonspor'un teşvik girişimlerini engellemeye çalıştığımızdan iddianamede dahi bahsedilmektedir ki, Trabzonspor yöneticileri böyle dinlenmiştir. Kasımpaşa maçıyla ilgili olan tapeler başka yerlerde de mükerrer olarak kullanılmış.''
Ekşioğlu, iddianamede aleyhine olan hususları kabul etmeyerek, tahliyesini talep etti.
Şekip Mosturoğlu
Tutuklu sanık Şekip Mosturoğlu da savunmasında, kendileri için iddianamede ''transfer şikesi'' diye bir suç tipi oluşturulduğunu öne sürerek, ''6222 sayılı yasanın hazırlanmasında maalesef ben de çalıştım. Şike ve teşvik, genel yargı içinde tanımlanmış suç tipleridir. Ama biz yasanın bu noktalara geleceğini fantezi olarak bile hayal edemedik. Şike ve teşvik primi suçlamalarının yargılamasının bu boyutta olacağını tahmin edemedik'' dedi.
Fenerbahçe Spor Kulübünde hukuk işlerinden sorumlu asbaşkan olduğunu kaydeden Mosturoğlu, şöyle devam etti:
''Bir nevi ücret almayan hukuk müşaviriyim. Sporcu sözleşmelerini hazırlayıp müzakerelerine bizzat katılıyorum. TFF hukuk kurulunda da çalıştım ve değişik kademelerde görev aldım. Yasada yer alan 11. maddeyi iddia üzerinde oynanan şike ve teşvik olaylarını önlemek amacıyla hazırladık. Ancak biz Bakanlar Kurulunda imzalanmış kararı gördük. Bu üzücü olaylar yaşanmasaydı CAS'taki 3. Türk hakem olacaktım. Aklanırsam o görevi de alırım.''
Mosturoğlu, maç raporlarının telefon tapelerinden daha değerli olduğunu ifade ederek, ''Siz mahkeme olarak bir maçın sonucunu değiştirirseniz FİFA ertesi gün Türkiye'nin üyeliğini askıya alır. Maç raporları tapelerden yüz kat daha değerlidir'' dedi.
Bucaspor'un as futbolcularını kadro dışı bırakarak Trabzon'la oynadığını ve 2-1 yenildiğini söyleyen Mosturoğlu, ''Buna bakarsanız şike diyebilirsiniz, ancak spor hukukunun gerçekleriyle değerlendirildiğinde salt bu durum şike için yeterli değildir'' diye konuştu.
Mosturoğlu, iddianamede yer alan Sezer Öztürk, Mehmet Ekici ve Tunay Torun'un transferi için görevlendirildiğini belirterek şöyle devam etti:
''Sezer ile ilgili tapelerim var. Zafer Demirel'le konuşuyorum. Sezer'in transferi ile ilgili konuşuyoruz. Sonra Aziz başkanla bu konuyu konuşuyorum. 5 tapeye de hukukçu olarak bakıyorum; şike, teşvik yok. Sezer Öztürk'ün avukatı Sami Dinç'tir. Sami Dinç, müvekkili Sezer Öztürk'e defalarca 'görüşmeye maçtan sonra git' diyor. Bu konuşma, tanışma amaçlı bir toplantıdır. Bu transferde gayri ahlaki olan ne var?''
İddianamenin fikir önderinin, Kadir Has Üniversitesi Ceza Hukuku Ana Bilim Dalı Başkanı Süheyl Donay olduğunu öne süren Mosturoğlu, ''Savcı iddianamede kendisinden notlar almış. Ben 15 yıllık spor hukukçusuyum. Daha önceden Süheyl hocayı tanıyorum. O zaman kendisi spor hukukunu bilmiyordu, şimdi de bilmiyor. Hoca, sporcu diyerek satranç oyuncusu ile futbolcuyu aynı kefeye koyuyor'' ifadelerini kullandı.
Duruşma, Mosturoğlu'nun savunmasıyla devam ediyor.
En Çok Okunan Haberler
- Korgeneral Pekin'den çarpıcı yorum
- Suriye'yi nasıl terk ettiğinin ayrıntıları ortaya çıktı!
- Petlas'tan o yönetici hakkında açıklama
- Colani’nin arabası
- Nevşin Mengü hakkında karar
- 3 zincir market şubesi mühürlendi
- Geri dönüş gerçekten 'akın akın' mı?
- Komutanları olumsuz görüş vermedi, görevlerinden oldu
- 148 bin metrekarelik alan daha!
- Müge Anlı'nın eşine yeni görev