Özel’den Usta’ya insan hakları yanıtı

20 Ocak 2019 Pazar

Adalet ve Kalkınma Partisi Genel Başkan Yardımcısı Leyla Şahin Usta, 12 Ocak 2019 günü Afyonkarahisar’da, sorular üzerine şöyle demişti:
“İnsan hakları ihlali denilince aslında somut bir iki tane olay bile gündeme getiremiyorlar. Türkiye’de insan hakları ihlalleri olduğunu söylemek aslında abesle iştigaldir.”
CHP Grup Başkan Vekili Özgür Özel, Usta’ya bir yanıt mektubu yolladı; oldukça uzun olan mektubun bazı bölümlerini aşağıya alıyorum.

***

Türkiye, Freedom House raporunda 2018 yılında “Kısmen Özgür” ülkeler kategorisinden “Özgür Olmayan Ülkeler” kategorisine düşürüldü. Raporda, kategori düşüşünün, cumhurbaşkanına olağanüstü güç atfeden anayasa değişikliği, belediyelere kayyım atanması gibi uygulamalar nedeniyle yaşandığı, Türkiye’de örgütlenme özgürlüğü ve toplantı özgürlüğü gibi alanlarda ciddi geriye gidişler olduğu vurgulanmıştır.
Türkiye, Sınır Tanımayan Gazeteciler Örgütü tarafından yayımlanan Dünya Basın Özgürlüğü Endeksi’nde ise bir önceki yıla göre 4 basamak daha düşerek 155’inci sıraya gerilemiştir. Adalet ve Kalkınma Partisi’nin iktidara geldiği 2002 yılında Türkiye bu endekste 99’uncu sıradayken, çok hızlı bir geriye gidiş tüm kategorilerde olduğu gibi burada da yaşanmıştır.
Hukukun Üstünlüğü Endeksi’nde ise Türkiye 113 ülke arasında 101’inci sırada yer almaktadır...
İnsan Hakları Derneği’nce 2017 yılında açıklanan Türkiye İnsan Hakları İhlalleri Bilançosu, 2017 yılında yargısız infaz nedeniyle 33 vatandaşın yaşamını yitirdiğini, 19 mahkûmun cezaevinde, 3 yurttaşın gözaltında, 12 vatandaşın ise faili meçhul saldırılarla yaşamını yitirdiğini, 46 vatandaşın resmi hata ve ihmal sonucu hayatını kaybettiğini ortaya koymaktadır.
Aynı raporda, 133’ü çocuk olmak üzere 5 bin 268 vatandaşın gözaltında, cezaevlerinde ya da toplumsal gösterilerde kolluk güçleri ya da kamu görevlileri tarafından işkence ve kötü muameleye maruz kaldığı, 2017 yılında 3’ü konser, 3’ü film ve tiyatro gösterimi olmak üzere 41 etkinliğin yasaklanarak ifade özgürlüğünün ihlal edildiği belirtilmektedir...
İnsan haklarından sorumlu bir genel başkan yardımcısı olarak, örneğin 440 gündür hakkında iddianame olmadan Silivri Cezaevi’nde tutulan aktivist Osman Kavala’nın durumunu nasıl değerlendirdiğinizi merak etmekteyim.
Biz bu tür hukuk garabetlerini eski ortağınız FETÖ ile içli dışlı olduğunuz dönemde, suçlamadan önce tutuklamaların yapıldığı Balyoz ve Ergenekon davalarıyla öğrenmiştik.
Bir dönem aynı menzile gittiğiniz ortağınızın yöntemleriyle delilden suçluya değil, suçludan delile giden bir adalet sistemini devam ettirdiğiniz, 440 gündür bir suç uydurmaya çalışırken cezaevinde tuttuğunuz Osman Kavala’nın uğradığı hak ihlaliyle bir kere daha gün yüzüne çıkmıştır...
Yine evlatlarını, eşlerini, yakınlarını gözaltında kaybeden ve kamuoyunda Cumartesi Anneleri olarak bilinen gruba yönelen polis müdahalesini, meydanların kapatılmasını nasıl değerlendirdiğinizi de merak etmekteyim.
O annelere inen copu ve sıkılan gazı, İçişleri Bakanınız gibi terörle mücadele olarak mı değerlendirdiğinizi yoksa bir hak ihlali olarak mı gördüğünüzü merak etmekteyim...

***

Özel mektubunda daha pek çok örnek veriyor...
Ben sadece birkaç tanesini buraya alabildim.
Yerel seçimlerin sonucunu sadece ekonomik bunalım değil, bu tür insan hakları ihlâlleri de belirleyecek.  



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları


Günün Köşe Yazıları