90’lar neyin altın çağıydı?

Cansel Poyraz Akyol, Zamanın Sabrı’nda (Destek Yayınları) titiz bir çalışmayla 90’larda olup biten her şeyi dönemin gazete kupürlerinden, açıklamalarından, röportajlarından derleyip toplayarak sistematik şekilde ve ayrıntılarıyla anlatıyor. Geçmişe yönelik duyulan nostalji duygusunun kimi zaman gerçeklerle aramıza çektiği perdeyi aralıyor ve karşımıza yıl yıl, gün gün tasnif edilmiş bilgilerle çıkıyor.

Yayınlanma: 16.05.2022 - 00:01
Abone Ol google-news

Toplumsal hafıza söz konusu olduğunda unutmak, kendimizi aynı acılara, aynı yıkımlara tekrar tekrar mahkûm edeceğimiz anlamına gelir. Tarihimizden ders çıkarmadan, yapılan yanlışların hesabı görülmeden, toplumun tamamını acılara sürükleyen haksızların üstünün örtülmesine ses çıkarmadan yaşayıp gittiğimiz her gün yaşananların tekrar etmesine izin veriyoruz demektir.

Ülkemizde gündem çok hızlı değişir. Hâl böyle olunca da ister istemez pek çok şeyi unuturuz. Sanki her gün yaşadığımız olayların tamamını düşünecek, kafa yoracak, tepki verecek olursak yaşamımıza devam edemeyecekmişiz gibi…

Oysaki zamanında yaşadığımız ve unuttuğumuz pek çok olay bugünlerde acısını çektiğimiz şeylerin temelini oluşturuyor. Dr. Cansel Poyraz Akyol’un Faili “Meşhur” 90’lar! altbaşlığıyla kısa süre önce okur karşısına çıkan Zamanın Sabrı (Destek Yayınları) da bunu anlamamızı sağlayan bir kitap.

Şimdilerde tekrar siyaset sahnesine çıkmaya çalışan figürlerin o dönem hangi ilişki ağlarının içinde olduğu, 2001 seçimleriyle siyasetten sanki hiç var olmamış gibi silinen isimlerin aslında bu dönemde nelerin temelini attığı ya da atılmasına neden olduğu, dönem boyunca belki de en çok konuşulan şey olan mafya-siyaset-emniyet üçgeninin uzandığı yerler…

Kitabı okurken bunlar gibi pek çok konuyu yeniden anımsıyoruz ve zamanında çıkarmadığımız dersler yüzünden tarihin nasıl tekerrür ettiğini, dahası yeniden ve yeniden edebileceğini içimiz acıyarak fark ediyoruz.

Şimdilerde 90’lar hep bir güzellemeyle anılıyor. O dönemi yaşayanlar çocukların sokaklarda nasıl da rahat ve güvenle oynayabildiğini, mahalle kültürünün varlığını koruduğunu, dünyanın en önemli müzik gruplarının ülkemize gelip stadyumlarda konser verdiğini, ilk özel televizyonun kurulmasıyla birlikte başlayan farklı fikirlerin de görünür olabildiği bir özgürlük ortamının oluştuğunu ve daha bir sürü şeyi ballandıra ballandıra anlatıyorlar yeni kuşaklara.

Oysaki 90’lar bütün bunların yanında meselâ “örtülü ödenek” diye bir kavramla tanıştığımız dönemdi, yaşamımıza “kontrgerilla” gibi tanımlar girmişti.

Bir gün herhangi bir televizyonda gördüğümüz protesto haberindeki kişilerden aradan günler geçmesine karşın haber alınamadığını öğreniyorduk örneğin, aydınlar, gazeteciler “faili meçhul” diye kapatılan dosyalarla cinayete kurban gidiyordu…

Cansel Poyraz Akyol, Zamanın Sabrı’nda titiz bir çalışmayla 90’larda olup biten her şeyi dönemin gazete kupürlerinden, açıklamalarından, röportajlarından derleyip toplayarak sistematik şekilde ve ayrıntılarıyla anlatıyor.

Geçmişe yönelik duyulan nostalji duygusunun kimi zaman gerçeklerle aramıza çektiği perdeyi aralıyor ve karşımıza yıl yıl, gün gün tasnif edilmiş bilgilerle çıkıyor.

Şimdi söz ettiğimiz dönemin üzerinden 30 yıl geçmişken, hep birlikte dönüp geriye bakmamızın ve anımsamamızın zamanı. O dönem göremediğimiz bağlantıları zamanın sabrı bir bir ortaya çıkardı, önümüze serdi. Artık bize düşense unutmamayı seçmek…


Cumhuriyet Tatil Otel Rezervasyon

En Çok Okunan Haberler