Cumhuriyet, Venedik Bienali 18. Uluslararası Mimarlık Sergisi’ni gezdi: Bienalin odağında Afrika var
Venedik Bienali 18. Uluslararası Mimarlık Sergisi açıldı. 26 Kasım tarihine kadar devam edecek olan bienalin bu yılki küratörü, mimar, akademisyen, yazar ve araştırmacı Lesley Lokko tarafından belirlenen “The Laboratory of the Future / Geleceğin Laboratuvarı” teması kıta, kültür, sosyo-ekonomi, tarihsel ve coğrafi araştırma ve derinleşme alanı olarak Afrika’yı odağına alıyor.
Kendisi de Gana ve İskoçya kökenli olan küratör Lokko kıtayı çok katmanlı bir perspektifle gelecek çalışmalarının bir tür laboratuvarı olarak öneriyor ve tam da bu sebeple bienalin ana sergisinin merkezine Afrika çalışmalarını alıyor. Lokko “toplumların sosyal ve maddi kabuklarındaki ve yaşadıkları zemindeki boşluklara ve çatlakların araştırma, spekülasyon ve yeniden hayal etme alanları olarak tanımlanabileceği” fikrinden hareket ediyor.
Ana sergi ve dolayısıyla bienalin bütünü ile ilgili son yıllarda pek çok alanda gözlemlendiği gibi odağı ve -özellikle mimarlar tarafından dile getirildiği üzere- mimarlıkla kurduğu ilişki açısından farklı görüşler söz konusu. Diğer yandan, ülke pavyonlarının içerik, bağlam ve sergileme çeşitliliği kavramsal, küresel ve mesleki pek çok konunun tartışıldığı bir alan açma potansiyeline sahip. Ve tam da bu açıdan değerlendirdiğimizde Türkiye Pavyonu özellikle bugün hem yerel hem küresel düzeyde üzerine yeniden düşünmek ve harekete geçmek için önemli bir konu başlığını ortaya atıyor.
KÜRESEL İKLİM DEĞİŞİKLİĞİ
Ülke pavyonlarının geneline bakıldığında, içinde bulunduğumuz küresel iklim ve doğal kaynak krizi odağında doğal malzeme ve yerel çözümlerin hâlâ masada olduğunu görmek mümkün. Bir taraftan da atık, enerji, su gibi meselelerin politik olarak tartışmaya açılmaya çalışıldığı pavyonlar, özellikle İspanya ve Hollanda pavyonları bu bağlamda dikkat çekici. İspanya Pavyonu’nda yer alan ve Eduardo Castillo Vinuesa ve Manuel Ocaña tarafından geliştirilen “Foodscapes” projesi, mimariyle ilişkili olarak yerel, bölgesel ve küresel düzeyde gıda üretimi, dağıtım zinciri ve tüketimi üzerinden bir söylem sunuyor. Pavyonda yer alan 5 kısa video çalışması ve araştırmalar üzerinden “gezegeni yutmadan dünyayı besleyebilecek olası modelleri tartışmaya açmak üzere gıda sisteminin geçmişi ve bugünü mimari ile birlikte analiz ediliyor.” Jan Jongert (Superuse Studios) küratörlüğündeki Hollanda Pavyonu’nda ise toplumun birbiri içinde ve gezegen ile olan ilişkilerini şekillendiren finansal ve düzenleyici sistemler var ve bu sistemler ağı, mimar Carlijn Kingma’nın “The Waterworks of Money” başlıklı çizimleriyle birlikte sunuluyor. Tema ve çizimlerde su, bu sistemleri yeniden düşünmenin gerekliliğine dair bir metafor. Sunulan amaç ise, “daha adil ve ekolojik olarak dirençli bir gelecek sağlamak için mevcut sistemleri uyarlamak ve yeniden tasarlamayı önermek.”
(Soldan sağa) Özgen Özkan, Bülent Eczacıbaşı, Sevince Bayrak, Oral Göktaş, Can Eren.
TÜRKİYE PAVYONU’NDA DÖNÜŞME!
Türkiye Pavyonu’nun odağında ise mevcut olanı dönüştürme üzerine yeniden düşünme önermesi var. İstanbul Kültür Sanat Vakfı (İKSV) koordinasyonunda düzenlenen Schüco Türkiye ve VitrA eş sponsorluğunda gerçekleşen Türkiye Pavyonu bu yıl Sevince Bayrak ve Oral Göktaş’ın Hayalet Hikâyeleri: Mimarlığın Çuval Teorisi adlı projesini ağırlıyor. Terk edilmiş binaları yıkmak ya da kaderine bırakmak yerine, onların hikâyelerini dinlemeyi ve anlamayı öneren proje ilhamını Elizabeth Fisher’ın Evrimin Çuval Teorisi ile bu kuramı edebiyata uyarlayan Ursula K. Le Guin’in Kurgunun Çuval Teorisi metinlerinden alıyor.
Şubat ayında meydana gelen depremlerin ardından daha da kritik hale gelen bu konuyu tartışmaya açmak ve yeniden düşünmeye çağırmak üzere yapılan bir açık çağrıyla Türkiye genelinden çok sayıda âtıl kalmış bina belgelenerek kolektif bir arşiv oluşturulmuş durumda. Bu arşiv ve araştırma üzerinden, küratörlerin dile getirdikleri üzere, içinde bulunduğumuz ekonomik durum, doğal koşullar, kaynak kıtlığı ve gezegene verdiğimiz zarara bakarak, mevcut yapma biçimlerimiz üzerine yeniden düşünmek ve tanışmak önemli. Pavyon, bu yılın “Geleceğin Laboratuvarı” temasıyla da bu perspektif üzerinden bir ilişki kuruyor.
MİMARLIĞIN ÇUVAL TEORİSİ
Sergide yer alan iki bölümden biri olan “Bulut” bölümünde, Aralık 2022’de yapılan açık çağrıyla toplanan kullanılmayan, ziyaretçilerin pek çoğuna da tanıdık gelen, gelecek olan gökdelenler, oteller, okullar, hastaneler, restoranlar ve sosyal tesislerden oluşan seçki sergileniyor. Diğer bölüm olan “Tezgâh”ta ise, Mimarlığın Çuval Teorisi için Bir Manifesto’nun on beş maddesine referans veren, çeşitli yayın, metin ve araştırmaların bulunduğu; Hikâye, Teori, Bağımlılık, Hayaletler, Entropi, Son Kullanma Tarihi, Neden Yıkıyoruz?, Olay Yeri İnceleme, Concrescere, Tamir Dükkânı, Venedik Tüzüğü – Dönüştürülmüş, Mevcuttan Öğrenmek, Test Sürüşü, Dönüştürenler ve Havuz başlıklı masalar yer alıyor. Pavyon’da ayrıca mimarlık dünyasının yakından takip ettiği yapay zekâ teknolojisi yardımıyla atıl yapıların nasıl dönüştürülebileceğine dair önerileri içeren bir sergileme de mevcut.
Tüm bunların yanı sıra, küratörler Sevince Bayrak ve Oral Göktaş tarafından hazırlanan ve tasarımı, projenin grafik tasarımından da sorumlu olan Esen Karol’a ait olan kitap hayalet hikâyelerinden örnekleri ve manifesto maddelerine dair metin ve görseller üzerinden bir okuma sunuyor.
En Çok Okunan Haberler
- Suriyeliler memleketine gidiyor
- İlber Ortaylı canlı yayını terk etti!
- Yaş sınırlaması Meclis’te
- Marmaray'da seferler durduruldu!
- ATM'lerde 20 gün sonra yeni dönem başlıyor
- Apple'dan 'şifre' talebine yanıt!
- Lütfü Savaş CHP'den ihraç edildi
- Suriye’de şeriatın sesleri!
- ‘Hepinize test yapalım, bakalım kim ne kadar geçiyor!’
- Erdoğan'ı protesto eden gençlere işkence iddiasına yanıt