David Rooney’den ‘Akrep ve Yelkovanın İzinde’
Tarihçi ve saatbilimci David Rooney, Akrep ve Yelkovanın İzinde-On İki Saatin Hikayesiyle Uygarlığın Tarihi (Çeviren: Eylül İdemen Doğramacı / Timaş Yayınları) adlı kitabında, Diyarbakır’dan Ümit Burnu’na, Londra’dan Osaka’ya seçtiği on iki saat üzerinden akrep ve yelkovanın dünyayı şekillendiren izini sürüyor. İnanç ve erdem, düzen ve üretim gibi her biri uygarlığın yapıtaşlarından olan kavramlara mercek tutuyor.
Zaman, üzerine belki de en çok düşünülen, en çok söz söylenen kavramlardan biri. İçinde bulunduğumuz çağda deneyimlediğimiz yenilikler ve Covid-19 küresel salgını gibi olumsuzluklar, bizi zaman algımızı da zaman kavramına bakışımızı da yeniden sorgulamaya iterken serbest küratör ve Antik Horoloji Topluluğu (Antiquarian Horological Society) eski başkanı David Rooney, zamanı anlamlandırma çabamıza Akrep ve Yelkovanın İzinde-On İki Saatin Hikayesiyle Uygarlığın Tarihi (Çeviren: Eylül İdemen Doğramacı / Timaş Yayınları) adlı kitabıyla ışık tutmayı hedefliyor.
İnsanlığa ve toplum bilincine ilişkin on iki kavramın, Antik Roma’dan yetmişinci yüzyıl Japonyası’na uzanan on iki farklı çağdan on iki farklı toplumla ve on iki farklı saatle bağdaştırıldığı kitap, aslında zamanın kendisinden daha çok ölçülebilirliğinin insanlık tarihini nasıl şekillendirdiğini gözler önüne seriyor.
Zamanın uçsuz bucaksız ufkunu insan algısına ve deneyimine göre sınırlandırma yani zamanı ölçülebilir kılma bilimi olarak tanımlayabileceğimiz horoloji, Rooney’nin yaşamında olduğu gibi kitabınının da odağında.
Kitap, adından da anlaşılacağı üzere, insanlık sahnesinde boy göstermiş çeşitli toplumların zamanı ölçme ve yorumlama biçimlerini irdeleme çabasından daha çok zamanın ölçülebilirliğinin insanlık tarihini şekillendirmedeki rolünü konu ediniyor.
Rooney, zamanın ölçülebilirliğinin en temel göstergesi olan saatlerin, otorite sahipleri tarafından üzerinde hüküm kurmak istedikleri toplum ve/veya gruplara karşı caydırıcı bir araç olarak kullanıldığını ve iktidarın gücünün birer sembolü olarak görüldüklerinden zaman zaman dirençle, hatta kimi saldırılarla karşılaştığını keşfettiriyor okuyuculara.
Zamanın ölçülebilirliğinin sembolü olan saatleri, dünya düzeninin inşasında kullanılan birer yapıtaşı olarak ele alarak yazar, insanlık tarihi üzerindeki etkilerini de nesnel bir bakış açısıyla değerlendiriyor.
Zamanın ölçülebilirliğinin insanlık tarihini şekillendirmedeki rolünü aktaran bu kitap, en önemli küresel salgını henüz tam olarak atlatamadığımız ve yaşama ilişkin sorgulamaların belki de hiç olmadığı kadar gündemde olduğu şu dönemde okuyucularla daha sıkı bir bağ kurabilmesine yardımcı olabilir.
En Çok Okunan Haberler
- Rus basını yazdı: Esad ailesini Rusya'da neler bekliyor?
- Esad'a ikinci darbe
- İmamoğlu'ndan Erdoğan'a sert çıkış!
- Türkiye'nin 'konumu' hakkında açıklama
- Çanakkale'de korkutan deprem!
- Naci Görür'den korkutan uyarı
- Kurum, şişeyi elinin tersiyle fırlattı
- 6 asker şehit olmuştu
- Kalın Colani'nin yolcusu!
- Erdoğan'a kendi sözleriyle yanıt verdi