Fransız sinemasının ikonu Brigitte Bardot (1934-2025) yaşamını yitirdi. Paris’te doğan Brigitte özel okulda okudu, bale dersleri aldı. Çekici, güzel genç kız 15 yaşındayken popüler kadın dergisi Elle’e kapak oldu. Dolgun dudaklı bu çocuk-kadın hemen dikkat çekti, ellilerin etik anlayışına meydan okuyan güzel kadın simgesi olma yolunda ilerledi.
Yönetmen kocası Roger Vadim, Ve Tanrı Kadını Yarattı’da (1956) Brigitte’e başrolü verdi, genç kadın doğal, yasak tanımayan cinselliğiyle giderek dünyada tanınmaya başladı. Vadim, karısını tüm evlibekâr erkeklerin ulaşılamaz hayali yapmaya kararlıydı. Brigitte mambo dansıyla cinselliğini ortaya serdi, yarı çıplak sevişme sahneleri sansürün dikkatini çekti, film Fransa’da gençliğin cinsellik manifestosuna dönüştü.
Brigitte tüm ahlak kurallarını yıktı, orta sınıfın kökleşmiş tutucu değerlerini yadsıdı. Hayran kitlesi katlanarak arttı. Onun sayesinde ilk kez Fransız filmleri ABD’nin büyük sinema salonlarında gösterildi. Özel yaşamı basında hep manşet oldu, aşk yaşamı sansasyonlarla doluydu. Sosyologlar onu modern gençliğin güvensizlik simgesi olarak adlandırdılar. Yeni, tedirgin edici bir mitos olarak görüldü, taş bebeklikten baştan çıkarıcı bir çocuk-kadına dönüştü. Time dergisi onu ‘fransa’nın en seksi ihracatı’ olarak tanımladı.
BB VE LOLİTA SENDROMU
Henri-George Clouzot’nun iddialı Gerçek filminde yönetmen onun oyunculuğuna hayran kaldı: “Sınırsız rol yapma yeteneği var. Kolayca komediden drama hatta trajediye geçebiliyor” dedi. Şöhretinin dehşetli doğası, özel yaşamının medya tarafından istilası, aşk kırıklıkları onu bunalıma soktu.
“İçimdeki canavarı öldürmeliyim, gerçek benle arama giren BB’yi içimden çıkarmalıyım” açıklamasını yaptı. Louis Malle’ın Özel Yaşam’ı (1961) nerdeyse aktrisin gerçek biyografisiydi, şöhretinin ağırlığı altında ezilen bir yıldızın öyküsüydü. Yönetmen François Truffaut onu şöyle tanımladı: “BB olağanüstüdür. Bir yıldızdan çok bir kişiliktir.
Bizim dönemin simgesidir, o kendi türündeki biricik olandır”. Simone de Beauvoir denemesi “Brigitte Bardot ve Lolita Sendromu”nda (1960) 40’larda erkek ve kadının sosyal eşitlenmesinden sonra sinemacıların erkekleri kışkırtacak yeni obje arayışına girdiğini belirterek BB’nin bu belirsiz perilerin en kusursuzu olduğunu, ağır vamplar gibi kötü kadın olmadığını, hoppa, hafifmeşrep, hesapçı kadının tam karşıtı özgür kadın olduğunu vurguladı. Erkekleri kendi cinsellikleriyle yüzleştiren aktris 1976’da insanlardan uzaklaşıp kendini hayvanlara adadı, BB Hayvanları Koruma Vakfı’nı kurdu (1986). Fransa’nın ulusal simgesi Marianne’ın yüzü onun yüzüydü. Unutulmaz yüzüyle, tay güzelliğindeki bedeniyle, olay olmayı eksiksiz başaran oyuncu, şarkıcı, moda ikonu, aktivist , hayvansever BB, Beauvoir’ın dediği gibi yüzyılımızın en etkileyici özgür kadın imgelerinden biriydi, belki de en özgünüydü