İstanbul'dan David Hockney geçti
David Hockney’in, SSM’de 29 Temmuz’a kadar sürecek “Baharın Gelişi, Normandiya, 2020” isimli sergisinde 116 yapıtı sergileniyor. Pop Art akımının temsilcilerinden 20. yüzyılın en önemli sanatçıları arasında bulunan Hockney’in tamamı iPad ile çizilmiş yapıtlarını görmek için son gün 29 Temmuz.
Sakıp Sabancı Müzesi’nde 11 Mayıs’tan bu yana seyirciyle buluşan David Hockney’in “Baharın Gelişi, Normandiya, 2020” isimli sergisinde 114 resim ve iki video çalışması sergileniyor. Sergiyi deneyimlemek isteyen yurttaşlar için 29 Temmuz günü ise son şans.
Royal Academy of Arts'ta gerçekleşen "Baharın Gelişi, Normandiya, 2020" sergisinden, Mayıs 2021
David Hockney, 9 Temmuz 1937 tarihinde İngiltere’de dünyaya geldi. 1964 yılında Los Angeles'a taşındı, sahne tasarımından afiş tasarımına kadar yaratıcılığını farklı alanlarda kullandı. Fotoğraf kavramı ile fotoğraf teorisini irdeledi, akışkan zamanı ve anı, hareket anında nasıl gösterebileceğini ayrıca iki boyutlu düzleme üç boyutu nasıl aktarabileceğini deneysel foto-kolaj çalışmalarıyla sorguladı.
Pop Art akımının önde gelen temsilcilerinden biri olan Hockney, gündelik yaşamın sıradan nesnelerini sanatının merkezine taşıdı. 20. yüzyılın en önemli ve üretken ressamı, eşcinselliğini ilk olarak üstü kapalı bir biçimde yapıtlarına yansıtmaya başladı. Ardından, İngiltere ve Galler’de eşcinselliğin suç olmaktan çıkarılmasına yönelik çalışmaların başlamasıyla konuyu daha açık bir biçimde yapıtlarına taşıdı. Böylece hem değişim sürecinin hızlanmasına katkı sağladı hem de popülaritesini artırdı.
David Hockney, Peter Making Out of Nick’s Pool, 1966.
Hockney’nin sanatı Los Angeles’a taşınmasıyla değişime uğradı. Özellikle havuz ve su çizimine yoğunlaşan Hockney, yağmurlu ve kapalı iklimiyle İngiltere’de havuzu olan kişilerin bir saygınlık mertebesi kazanmasından Kaliforniya’da tüm evlerin havuzu olmasının bu şehirde normalleşmiş olmasını şaşkınlıkla fark etti. Suyun hareketini, havuzda suyun etkisiyle ışığın kırılmasını ve renklerin değişimini uzun bir dönem yoğun bir biçimde çalıştı.
Hockney, bir süre yaşayan en pahalı ressam olma unvanını taşıdı. ‘Sanatçının Portresi’ (1972) isimli yağlı boya resmi, 2018’de 90.3 milyon dolara satıldı. Alçakgönüllü söylemleriyle dikkat çeken Hockney, kendisinin sanata başladığı günden beri yeni teknolojileri ve sanat yapmanın yeni biçimlerini aradığını; ancak işlerinin abartıldığını kendisinden çok daha iyi ressamlar olduğunu düşündüğünü söyleşilerinde rahatlıkla ifade ediyor.
Hockney, bir zamanlar yaşadığı şehirlerin etkisinde ve hatta toplumsal bir duruş ile resim yaptı. Kaliforniya’ya yerleşmesine rağmen ülkesiyle olan bağını asla koparmadı. Hatta hippi kültürünün sona ermesini simgeleyen OZ dergisi için yaptığı çizimlerle İngiltere’nin karşı kültür simgelerinden biri oldu. Ancak geçirdiği 55 yılın sonunda Kaliforniya’dan ayrılmaya karar verdiğinde, Normandiya’daki araziyi gördüğü gibi yerleşmeye karar verdi. Pandemiyi geçirdiği yer de burası oldu. Pandemi boyunca doğayı gözlemleme, ağaçları, çiçekleri, bulutları ve doğayı izleme fırsatı buldu. Günden güne değişikliklerini fark ettiği doğanın her evresini çizdi. Bu evreler tıpkı bir “baharın gelişi günlüğü” gibi kahverengi cılız dalları ile baharın henüz etkilemediği çıplak ağaçları, sağanak yağmuru ardında yeşermeye başlayan yeryüzünü ve yeşilin tüm tonlarına tomurcuklanarak eklenen baharın tüm renklerini izleyiciye sunuyor.
“BÜTÜN GÜN ÇİZİM YAPABİLİRSİN, HATTA YATAKTA UZANIP KARANLIKTA BİLE…”
Sakıp Sabancı Müzesi’nde sergilenen “Baharın Gelişi, Normandiya, 2020”, Hockney’in yalnızca iPad ile yaptığı 114 resim ve iki video çalışmasını izleyiciyle buluşturuyor. Kariyerinin başında yağlı boya resim yapan Hockney, o dönemin yeniliği olan akriliğe geçiş yapmış ve yeni olanaklarını denemişti. Gelişen teknoloji ile 2000’lerin başından beri tablet ile sanat üretmeyi deneyen Hockney, ilk olarak Kaliforniya’da Yosemite Ulusal Parkı’nı tabletindeki Brushes uygulaması ile resmetti. Bir grubun yoğun eleştirisini alan bu çalışmalar, o dönemde Tate (Londra), Centre Pompidou (Paris) ve Metropolitan Sanat Müzesi’nde (New York) sergilendi.
Hockney, güncellenen Brushes uygulamasına tepki gösterdi ve kullanımının zorlaştığını söyledi. Bunun ardından uygulama tamamen sanatçının ihtiyaçlarını ve taleplerini göz önünde bulundurarak uygulamaya yeni bir sürüm geliştirdi. Hockney, “Baharın Gelişi, Normandiya, 2020” sergisi için tüm yapıtlarını bu uygulama ile üretti ve çıktısı alınan kaliteli baskılar izleyiciye sunuldu. Tamamını inzivaya çekildiği Normandiya’daki evinde yaptığı bu resimlerin üretim sürecini Hockney şu şekilde anlatıyor:
“Şu anda bir iPad’de çizim yapıyorum veya gerçekten resim yapıyorum. Bu yıl (2020), Normandiya’da baharın gelişini tasvir etmek için çalışıyorum… Bence bu, dünyanın bu bölgesinde doğanın sunduğu en heyecan verici şey… Kış ağaçlarını, sonra çiçeğe dönüşen küçük tomurcukları, sonra da tam çiçek oluşunu çizmeye devam ettim. Sonra yapraklar çıkmaya başladı ve bir süre sonra çiçek düştü, ardında küçük bir meyve ve birkaç yaprak bıraktı. Bu süreç yaklaşık iki hafta sürdü ve ben de gittikçe ekrandaki çizgiler konusunda daha iyi oluyordum, sonunda Monet tarzı göletteki nilüferleri yapmaya başladım. Her şey motiflere bakarak çizilmiş, fotoğraf kullanılmamıştır. Ben hep fotoğrafın görmeye asla izin vermediği şeyleri uzamsal olarak görmeyi istedim.”
"No. 219", 20 Nisan 2020, iPad resmi, © David Hockney
“SAKIN UNUTMAYIN, BAHARI İPTAL EDEMEZLER…”
David Hockney, gündelik yaşamda akışa kapılıp giden ve ana akım medyanın propagandasında kötü haber bombardımanı altında kalıp umudunu kaybeden insanlara “Sakın unutmayın, baharı iptal edemezler…” hatırlatmasını yapıyor. Sergi girişinde sanatçının bir söyleşisinde Hockney şu anektodu aktarıyor:
“Benim resim yapmam şart. Her zaman resim yaptım, bir görüntü yaratmak istedim küçüklüğümden beri. Sanırım dünyaya bunun için geldim. 60 yıl sonra bana hâlâ etkileyici geliyor resim yapmak. Dünya aslında çok güzel biliyor musunuz? İnsanlar maalesef dönüp bakmıyor bile. Üstünden öyle geçip gidiyorlar. Ben başımı kaldırıp bakıyorum. Geçenlerde bir filozof, bir haber kanalına çıkmış. Sormuşlar, 'Dünyada bunca kötü haber varken sen nasıl pozitif kalıyorsun?' diye. Filozof demiş ki 'Evet, kötü haberin alıcısı çoktur; o yüzden haber kanalları hep kötü haber verirler.' Sonra ona tekrar sormuşlar 'Peki iyi haber ne olabilir ki?' Filozof cevap vermiş: 'Baharın gelişi.' Gerçekten, baharın gelişi iyi bir haber. Maalesef kimse bunu fark etmiyor. Eskiden insanlar böyle değillerdi; bir zamanlar, herkes bunun farkında olurdu. Herkes.”
Hockney’in sergisini başından sonuna adım adım deneyimlemek, gündelik koşuşturmadan kendinizi kurtarıp dünyayı seyretmeye davet ediyor sizi. Gerçekten, gözünüze çarpan her bir renk, duvarları kaplayan her bir fırça darbesi cevabın çok da uzak olmadığını hatırlatıyor. Sadece dönüp bir bakılacak olursa dünya, çok güzel. Hockney, dünyanın dönüşünden, zamanın akışının doğayı dönüştürüşünden ve var olan şeylerin doğasının işleyişinden bağını koparmış, kendisini şehirlere ve modern çağ sorunlarına hapsetmiş günümüz insanının sadece bir an durup var oluşunun köklerine bakması gerektiğini söylüyor. Aynı resmin önünde dakikalarca seyir halinde kalmak, zaman kavramından kurtulmak ve toprağa, ağaca ve gökyüzüne bakarak aslında bir harikalar diyarında yaşadığımızı hatırlamak; yaşam şartlarının her geçen gün daha da zorlaştığı günümüz dünyasında güzel şeylerin varlığını tekrar gözler önüne seriyor.
Sakın unutmayın, kötü haberler her yanı kaplasa da baharı iptal edemezler…
En Çok Okunan Haberler
- Op. Dr. Dericioğlu başında poşetle ölü bulundu
- Suriyeliler memleketine gidiyor
- 500 bin TL'nin aylık getirisi belli oldu
- Yaş sınırlaması Meclis’te
- Marmaray'da seferler durduruldu!
- Suriye'de herkesin konuştuğu ölüm listesi
- İlber Ortaylı canlı yayını terk etti!
- Apple'dan 'şifre' talebine yanıt!
- Erdoğan'dan işgale 'isimsiz' tepki
- Suriye'nin yeni başbakanından ilk açıklama