Talan yasası onaylanamaz

Talan yasası onaylanamaz

21.06.2025 04:00:00
Güncellenme:
Talan yasası onaylanamaz

Arkeologlar ve çevreciler, Meclis’e sunulan yasa teklifinin kültürel ve doğal mirası geri dönülmez biçimde tahrip edeceğini belirterek uyardı.

Maden ve enerji projelerindeki izin süreçlerini kısaltarak enerji ve maden şirketlerinin önündeki engelleri kaldıracak yasa Meclis’e getirildi. Arkeologların “talan yasası” diye adlandırdıkları yasa, arkeolojik alanlar açısından büyük risk taşıyor. Türkiye Arkeologlar Derneği, yasa ile ilgili bir açıklama yayımladı.

“Madencilik ve Enerji Alanlarına Dair Yasa teklifi, ‘Kültürel/doğal mirasımızın ve yaşam alanlarımızın sınırsız yağmalanması yasası’dır” diyen dernek, açıklamasında şu ifadelere yer verdi: “13 Haziran 2025 tarihinde TBMM’ye sunulan madencilik ve enerji alanlarına dair kanun teklifi ile zaten kısıtlı olan koruma maddeleri de kaldırılarak doğal ve kültürel mirasımız, zeytinlikler, meralar, orman alanları, kıyılar, SİT alanları, kısacası bir bütün olarak yaşam alanlarımız ulusal ve uluslararası özel şirketlerin talanına/yağmasına açılmak isteniyor.”

'GARABET'

Açıklamada, yasa tasarısının bütün olarak bir garabet ve ülkemizin talan edilmesinin yasası olduğunu söyleyen arkeologlar, “ÇED muafiyeti genişletilerek ve izin süreçlerinde yapılan değişiklikle değerli madenlere yönelik izinlerin yasal idareler tarafından onaylanmaması durumunda, kamu yararı kapsamında cumhurbaşkanı yardımcısı başkanlığında dokunulmaz üyelerden oluşan ve istedikleri her şeye onay verecek bir kurul oluşturulmak istenmektedir” diyor.

Açıklamada, “Yasanın onaylandığı takdirde maden sahası içerisinde herhangi bir yüzey araştırması, arşiv taraması, kamu kurum ve kuruluşlarının görüşü alınmadan çalışmaya başlanması daha sonrasında kültür varlığı olduğu görülürse Kültür ve Turizm Bakanlığı inceleme yapıp bir karar vermelidir. Burada maden ve enerji sahasında kültür varlığının tespitini kimin yapacağının belirtilmediği”ni söyleyen arkeologlar, “Kültür ve Turizm Bakanlığı’na alanda kültür varlığı olduğu tespitini yapıp bilgilendirecek kurumun hangisi olduğuna dair bir bilgi yer almamaktadır. Şirketin de bunu bildirmeyeceği aşikâr. Kültür Bakanlığı’nın bilgilendirilmesi ve kazı yapılmasına karar verildiği durumda da yapılacak olan kazı masraflarını bakanlık karşılayacak ve ruhsatın iptali durumunda ise yatırım giderleri tutarındaki tazminatı ruhsat sahibine ödenecek. Mevcut durumda alanda yapılacak kurtarma kazılarını ruhsat sahibi olan şirket karşılıyor. Bakanlık, kültür varlıklarına ayırdığı kısıtlı bütçesiyle bunu da karşılamak istemeyeceği için maden alanında tespit edilen/edilmeyen kültür varlıklarının tahribatına göz yumması kaçınılmaz görünmekte” diyor.

Uluslararası sözleşmelere aykırı olduğunun altını çizen uzmanlar, “Bazı kanunlarda değişiklik yapılmasına dair bu kanun teklifini, ülkemizin de taraf olduğu; Dünya Kültürel ve Doğal Mirasın Korunması Sözleşmesi, Arkeolojik Mirasın Korunmasına İlişkin Avrupa Sözleşmesi, Malta Sözleşmesi gibi birçok Uluslararası sözleşmeye aykırıdır ve dünyanın hiçbir yerinde böyle bir yasa yoktur. Yasa teklifinin bu haliyle onaylanması halinde sonuçlarını kimsenin tahmin dahi edemeyeceği boyutta bir kültürel ve doğal miras tahribatına yol açacaktır. Yasa teklifinin bir an önce geri çekilmesi gerekmektedir” çağrısında bulundu.

'SÜPER İZİN YASASI TÜRKİYE'Yİ ÇÖLLEŞMEYE SÜRÜKLÜYOR'

DR. AHMET GÜLER

(Çeşme Kent Konseyi Başkanı)

Türkiye’nin doğası, yıllardır parça parça elden gidiyor. Bu gidişin adı ne yazık ki “kalkınma” ya da “yatırım” oluyor. Ama artık bu kelimelerin arkasına saklanan talan öyle bir noktaya ulaştı ki, doğaya düşmanlığın yasalaştırıldığı bir döneme girmiş bulunuyoruz.

AKP tarafından Türkiye Büyük Millet Meclisi’ne sunulan “Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi”, teknik adıyla bir torba yasa. Fakat içeriği, tam anlamıyla bir doğa karşıtı seferberlik yasası. Kamuoyunda “süper izin yasası” olarak anılmaya başlanan bu teklif, Türkiye’nin doğasını, zeytinliklerini, ormanlarını, meralarını ve köylüsünü doğrudan tehdit eden bir yıkım programı.

ÇED SÜRECİ TASFİYE EDİLİYOR

Bu yasa yürürlüğe girerse, çevresel etki değerlendirmesi (ÇED) süreci fiilen işlevsiz hale getirilecek. Yatırımcı, projesi için “ÇED olumlu” kararı almadan önce de inşaata başlayabilecek. Yani “Önce yap, sonra sor” modeli devreye girecek. Dahası, birçok proje türü ÇED kapsamından çıkarılıyor. Tüm yetkiler, Maden ve Petrol İşleri Genel Müdürlüğü gibi merkezi ve denetim dışı bir kuruma devrediliyor. Bu, yerel yönetimlerin, çevre müdürlüklerinin, halkın ve meslek odalarının devre dışı bırakılması anlamına geliyor.