Bronz leoparın sessizliği

Bronz leoparın sessizliği

26.10.2025 04:00:00
Güncellenme:
Elif Günsel
Takip Et:
Bronz leoparın sessizliği

Cape Town’da, yağmurun durduğu bir ekim akşamıydı.

Cape Town’da, yağmurun durduğu bir ekim akşamıydı. Yağmur yıkamıştı göğü… Havaya tuzla yosunun karıştığı taze bir ferahlık yayılıyordu.

Atlantik Okyanusu, sabahki fırtınanın izlerini hâlâ taşıyor, ağır ağır nefes alır gibi dalgalarını kıyıya seriyordu.

Gökyüzü, güneşle bulutların köşe kapmaca oynadığı kül rengi bir sahneydi. Sonunda galip gelen güneşin ışınları, bulutların arasından sıyrılıp okyanusa savruldu. Yalazlanan gökyüzünde; turuncular, kızıllar, morlar ve koyu maviler birbirine karıştı. Zaman genişlemiş gibiydi; sanki birkaç dakikalığına dünya durup manzarayı izliyordu. Chapman’s Peak dönemeçli yolunda ilerlerken bu manzaranın içinde süzülüyordum.

HEYKELİN TARİHİ 

1920’lerde dinamitle granit kayalar oyularak inşa edilmiş ve Atlantik Okyanusu kıyısındaki en ikonik manzaralardan biri olarak kabul edilen yolun son virajını dönerken altınla gümüş, sıcakla soğuk, güneşle bulut arasında süren mücadelenin ortasında kayalıkların üzerinde duran bronz leopar heykeli ilişti gözüme. Hout Bay Limanı’nda paslı deniz rüzgârının yıllar içinde yeşilimsi maviye dönüştürdüğü kambur bedeni, geçmişle bugünün arasındaki ince bir çizgiyi hatırlatıyordu bana. Leoparın yüzü, belki de bir zamanlar özgürce dolaştığı dağların hatırasına çevrilmişti. Bu heykeli, Güney Afrikalı heykeltıraş Ivan Mitford-Barberton yaratmış.

Bir gazlı içecek şirketinin bağışladığı bronzla 295 kilogramlık bu heykeli tamamladığında, onu satmadı, saklamadı. Hout Bay halkına armağan etti. 1963 yılında, bronz leopar bugün hâlâ oturduğu o kayalığın tepesine yerleştirildi. O günden beri orada... Yağmurla yıkanmış, rüzgârla törpülenmiş, denizin tuzuyla boyanmış halde. Yıprandı ama anlamı hiç solmadı. Çünkü o zamanın direnen simgesi olarak bir heykelden daha fazlası.

Cape Town, beton ormanına dönüşmeden önce iç kesimleri ve çevresi vahşi yaşamla dolup taşıyordu. Şehir genişledikçe, hayvanların büyük çoğunluğu daha az insan müdahalesi olan bölgelere göç etmek zorunda kaldı. Leoparlar da bu göçün bir parçasıydı. 1937 yılı, Hout Bay bölgesinde bir leoparın en son görüldüğü yıl olarak kayıtlara geçti.

DOĞANIN HAFIZASI 

Doğanın hafızası uzun, insanınki ise kısadır. Heykeltraşın niyeti belki sadece güzel bir anıt yaratmaktı. Ama zaman, o heykeli bir felsefeye dönüştürdü. Artık o leopar, Cape Yarımadası’nda bir zamanlar özgürce dolaşan yaban hayatına adanmış bir sessiz dua gibi.

Belki de bu heykel, geçmişin yasını tutmuyor. Belki sadece bekliyor… Meçhul bir zamanda, dağlardan inip denizi yeniden görecek bir gerçek leoparı.

Ya da belki bizi bekliyor; yeniden doğayla konuşmayı hatırlayacak kadar alçakgönüllü olduğumuz bir zamanı.